Emrah Eren: ‘Taxim’, bu toprakların gerçeklerinden bağımsız yürümedi

Yönetmen Emrah Eren’le Baba Sahne’nin perdelerini bu yıl açan “Taxim" oyununun hikâyesini konuştuk. Eren, “Oyunun uyarlama süreci bu toprakların gerçeklerinden bağımsız yürümedi” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Baba Sahne'nin, Álex de la Iglesia’nın yönettiği "El Bar" filminden uyarlanan oyunu "Taxim", prömiyerini geçen şubat ayında yaptı. Oyunda, Şevket Çoruh, Ozan Güven, Ömür Arpacı, Seçkin Özdemir, Nergis Çorakçı ve Mert Asutay gibi isimler seyirci karşısına çıkıyor.

Yönetmenliğini Emrah Eren'in üstlendiği kara komedi "Taxim", sistemin baskıcı düzeni ile kişisel bencilliklerin ve önceliklerin kesiştiği noktaya odaklanıyor. Seyirciye "Herkes yaşamayı hak eder mi?", "Yaşama hakkı taksim edilebilir mi?" gibi soruları düşündüren oyunu yönetmen Emrah Eren ile konuştuk. 

'ŞEVKET ÇORUH, İYİ HİKÂYENİN KOKUSUNU ALMADA USTADIR'

"Taxim" oyununu sahnelemeye nasıl karar verdiniz? 

2017 yılında “Bir Baba Hamlet”in provaları sırasında oyunun orijinali olan “El Bar” adlı filmi izlememizle başladı süreç. İyi hikâyenin kokusunu almada ustadır Şevket Çoruh. İlk izlediği andan beri bu filmi tiyatroya uyarlamanın hayalini kuruyordu. Sahneleme kararını 2017’de verdik ancak oyuna başlamamız beş yılımızı aldı.

Filmi uyarlarken nelere dikkat ettiniz, öncelikleriniz nelerdi?

Uyarlamada en büyük sorun üç mekânda geçen filmi iki mekânda toparlayıp çözebilmekti. Filmde üçüncü mekân olan kanalizasyon da vardır. Zaten dibin dibine batmış karakterleri bir de kanalizasyonda görmek istemedik açıkçası. Ayrıca tiyatro koşullarında üçüncü mekânı realize etmek hem zor ve masraflı olacaktı hem de süreyi ve hikâyeyi ağırlaştıracaktı.

Uyarlama sürecine neredeyse tüm ekibin katkısı oldu. Caner Güler’in temelini attığı metin, dramaturg Irmak Bahçeci tarafından elden geçirildi, sonrasında Ozan Güven kalemi ele aldı, Deniz Tekin ile birlikte uyarlamayı coşturdu. Okuma provası sürecinde de oyuncularla birlikte metni yeniden yoğurduk. Sonrasında baktık ki çok kişinin eli değmiş metne, uyarlamayı kişisel kimliklere değil Baba Sahne’nin kurumsal kimliğine adresledik.

Filmdeki kumarbaz kadın karakteri bizim uyarlamamızda bir trans birey. Filmde iki ayrı karakter olarak gördüğümüz Andres ve Sergio, bizim oyunda emekli bir polis. Filmin delisi Israel dinsel aforizmalarla bezeliyken, oyunumuzun adalet ararken aklını yitirmiş Ermiş’i hepimize ayna tutuyor. Özetle uyarlama süreci bu toprakların gerçeklerinden bağımsız yürümedi diyebilirim.

Oyuncu kadrosundaki isimler nasıl belirlendi?

Şevket Çoruh, Ozan Güven ve Ömür Arpacı zaten Baba Sahne ailesinden. Ne mutlu bize ki Seçkin, Mert, Nergis Abla ve Rüya ile ailemiz genişledi. Uzun ve kılı kırk yaran bir kast sürecinden geçti oyun. İyi ki de öyle olmuş.

"Taxim" oyununun yönetmeni Emrah Eren.

'YAŞAMAK MI ÖLMEK Mİ?'

Oyun, kimliği belirsiz bir keskin nişancının yarattığı kaos sonrasında yaşanan bir dizi olayı konu ediniyor. İnsan baskı altında kalınca vahşileşiyor mu yoksa bunu sadece bir hayatta kalma dürtüsü şeklinde mi yorumlamak gerekir?

Yaşamak mı, ölmek mi? Medeni olmak mı, vahşileşmek mi? Şartlar değiştiğinde bu sorulara verilecek aklıselim yanıtlar değişiyor mu? Oyunun seyirciyi baş başa bıraktığı en büyük soru bu sanırım. “Ben aynı durumda kalsaydım, nasıl davranırdım?” Bu sorunun yanıtı kişiye özel. O yüzden bu soruya verilecek yanıtı bu röportajın okurlarına ve seyirciye bırakıyorum.

Bardaki insanlara baktığımızda hemen hepsinin bir temsiliyet içerdiğini söyleyebiliriz. Bu temsiliyetler de onların, dolayısıyla fikirlerin kaosa karşı olan tutumlarını yansıtıyor diyebilir miyiz?

O bara giren ve çıkamayan herkes, hemen hemen her ülke nüfusunun bir panoraması gibi. Tedarikçi, temizlik işçisi, asker, polis, dükkân sahibi esnaf, öğretmen, trans birey, beyaz yakalı, garson, deli… Elbette her temsiliyet sahibi olanları kendi meşrebince değerlendiriyor.

'O AN ORADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Tiyatroyla ilgilenen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Gerçekle bağını koparmayan, olan bitene anında refleks gösteren ve canlı performansla o an orada olmayı gerektiren bir sanat dalı tiyatro. O an orada olmaya biz devam edeceğiz, arkadaşları da bekleriz.

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz. Masanızda bizim içim için neler var?

İki oyunu iç içe çalışıyorum. İlki olan “Yıllar Sonra #tbt”, 5 Aralık’ta Kadıköy Boa Sahne’de prömiyer yaptı. Diğeri ise yeni kurduğumuz tiyatromuz Tiyatro Hayali’nin ilk prodüksiyonu. Bu yılın Afife Ödülü’nü kucaklayan yazarımız Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı bir aşk masalı, “Aşk Hikâyen Düşmüş”. 10 Aralık’ta Baba Sahne’de izleyiciyle buluştu, sezon boyu devam edecek.