Merkez Bankası borç alıp piyasaya mı sürüyor?

Merkez Bankası, 25 Mart-12 Nisan arasında 12.7 milyar dolar borçlandı. Bankanın aldığı bu borcun 4.5 milyar doları rezerve konuldu. Geriye kalan 8.1 milyar doların nerede kullanıldığı bilinmiyor. Ekonomi uzmanı Uğur Gürses’e göre kuru baskı altına almak için arka kapıdan piyasaya döviz aktarılmış olabilir.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net döviz rezervlerini açıklamasının ardından rezervlerin şişirildiği iddiası Financial Times tarafından ortaya atıldı. Banka bu iddiaları yalanlamadı. Merkez Bankası'na dönük soru işaretlerinden biri de bankanın artan borçlanması ve borç alınan meblağın nereye kullanıldığı.

Merkez Bankası 25 Mart-12 Nisan arasında 12.7 milyar dolar borçlandı. Ancak söz konusu üç haftalık dönemde TCMB’nin rezervi yalnız 4.5 milyar dolar yükseldi. Rezerve girmeyen bilançoda muğlak bırakılan bu 8.1 milyar dolar nereye harcandı? Şu ana kadar bankadan bu soruya yanıt gelmedi.

İlk akla gelen ihtimal TCMB’nin bu parayı enerji ödemeleri için BOTAŞ’a vermiş olabileceği. Ancak enerji ithalat verileri incelendiğinde BOTAŞ’ın bu düzeyde yüklü bir ödemesi söz konusu değil. İkinci ihtimal, dış borç ödemesi. Ancak bu dönemde ödenen dış borcun Hazine’nin kendi rezervlerinden karşılandığı görülüyor. Öyleyse TCMB bu 8.1 milyar doları ne yaptı? Bu soruyu ekonomi uzmanı Uğur Gürses’e sorduk.

GÜRSES: DOLARA PİYASA DIŞI YÖNTEMLERLE MÜDAHALE YAPILIYOR

Uluslararası yayın kuruluşu Deutsch Welle’de detaylı analizlerle konuyu ele alan Uğur Gürses, ilk olarak Merkez Bankası’nın döviz rezervinin şişkin gösterilmesi iddiasının gerçek olabileceğini belirtti. Gürses’e göre TCMB’nin bu yola başvurma nedeni, hızla düşen net rezervi karşında yatırımcıların kaygılanması. Yani Banka kaygıyı gidermek için SWAP işlemleri üzerinden net döviz rezervini yükseltti.

Gürses, 12 Nisan 2019’a kadar 12.7 milyar doları bulan borçlanmanın arka planını şöyle aktarıyor: "Merkez Bankası ile kamu bankaları, arka kapı politikasıyla piyasa dışı yöntemlerle dolar ve faizi tutmaya çalışıyor. Örneğin 25 Mart-12 Nisan arasında bankalar Merkez Bankası’na yaklaşık 12.7 milyar dolar getirerek karşılığında TL alıyor. Buna karşı Merkez Bankası rezervi yalnızca 4.5 milyar dolar artıyor. Yani TCMB’nin akım işlemleriyle stokları arasında fark var."

Merkez Bankası’nın döviz rezervi bilmecesiMerkez Bankası’nın döviz rezervi bilmecesi

'MERKEZ BANKASI ARKA KAPIDAN DÖVİZ SATMIŞ OLABİLİR'

Merkez Bankası bu 8.1 milyar doları ne yapmış olabilir sorusunu Gürses şöyle yanıtladı:

"Merkez Bankası’nın 8.1 milyar dolar nerede sorusunu yanıtsız bırakması, akla 'Arka kapılı dalgalanan kur rejimi'ni getiriyor. Yani, Merkez Bankası kura resmen müdahale etmiyor ama arka kapıdan kamu kuruluşu ya da kamu bankalarına döviz verip onlara sattırarak kura müdahale ediyor. Özetle Merkez Bankası arka kapıdan piyasaya döviz satmış olabilir."

Uğur Gürses söz konusu dikkat çekici politikayı 8 Nisan’daki Deutsche Welle’deki analizinde ele aldı. Gürses burada da Merkez Bankası bu dövizi nerede kullandı sorusunu yöneltiyordu.

'YAPISAL REFORM İDDİASI İNANDIRICI OLMAKTAN ÇIKIYOR'

Merkez Bankası’nın bu stratejisinin muğlak bir fotoğraf yarattığına dikkat çeken Gürses, yatırımcı cephesi açısından da sıkıntılı bir noktaya gelindiğini ifade ediyor. Gürses, ilk olarak şeffaflıktan uzak bu tutumun beraberinde söylentileri getirdiğini hatırlatıyor. Dahası "Merkez Bankası’nın Türkiye ekonomisini çevirebilecek kadar rezervinin olmadığı kanısına zemin yaratıyor" diyor.

Özetle Merkez Bankası’nın döviz rezervleri oranları kadar, aldığı borcu nereye harcadığı konusunda da ciddi soru işaretleri var. Bankanın bu parayı seçim sürecinde dolar kuruna müdahale için kullanması ihtimali en güçlü olanı. Bankanın gizli yöntemlerle böylesi yollara başvurması, Türkiye ekonomisinin geleceğinin ve kurumlara duyulan güvenin de ciddi yara alması demek. Dahası bankanın arka kapı politikasından faizlere kadar uyguladığı politika ve siyasi iktidarın kurum üzerindeki baskısı Gürses’in de belirttiği gibi yapısal reform iddiasındaki hükümetin inandırıcılığına gölge düşürüyor.