Ekonomi Dünyası: Emeğin pastadaki payı küçülüyor, zengine vergi diyenler soruşturuluyor

Emeğin milli gelirdeki 2016'dan bu yana düşüyor. Emeğin payı 2022'de yüzde 26.5'e düştü. Gelir adaletsizliği tüm dünyada en yakıcı sorun. “Zenginler Vergilendirilsin” diyenler artıyor.

Google Haberlere Abone ol

Bu hafta DİSK Araştırma Merkezi çok önemli bir veri yayımladı. Kahramanmaraş merkezli depremlerle birlikte önümüzdeki dönemlerde büyük ihtimalle daha da kötüleşecek bir paylaşım sorunuyla karşı karşıyayız.

Çalışanların, gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) içindeki payı 2022 yılında sert biçimde düştü. Emeğin milli gelirdeki payı sadece geçen yıl değil, 2016'dan bu yana düşüyor. 2016'da GSYİH içinde yıllık yüzde 36.3 olan emeğin payı 2022'de yüzde 26.5'e düştü.

EMEKÇİNİN PAYI 8 YILDA YÜZDE 10 AZALDI

Başkanlık sisteminde çalışanların milli gelir pastasından aldığı pay her yıl küçüldü, gelir bölüşümü daha da adaletsiz hale geldi.

Çalışanlar, milli gelirden son 8 yılda 10 puan daha az pay alıyor.

Sermayenin payı ise, 2016'da yüzde 47.5 iken, geçen yıl yüzde 54.5'e çıktı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yılın son çeyreğinde ekonominin yüzde 3.5, tamamında ise yüzde 5.6 büyüdüğünü açıklamasının ardından, Devrimci İşçi Sendikaları Araştırma Merkezi (DİSK-AR) bu verileri değerlendirdi ve emeğin milli gelir pastasından aldığı payın 3.7 puan kayıpla 2021'de yüzde 30.2'den 2022'de yüzde 26.5'e düştüğünü bildirdi. Buna karşılık sermayenin payı bir yılda 1.9 puan artarak yüzde 52.5'ten yüzde 54.5'e çıktı.

'TEK ADAM REJİMLERİNDE HEP EMEKÇİLER KAYBEDİYOR'

Ülke ekonomisi büyürken, çalışanlar her yıl adım adım yoksullaştı, sermaye kesimi ise zenginleşmeyi sürdürdü. Bu durumu değerlendiren DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 'tek adam rejimlerinde hep emekçilerin kaybettiğini, Türkiye'de de 2018 sonrasında emekçi lehine her şeyin kötüleştiğini' belirterek, şöyle dedi:

"Türkiye, evet büyüyor ancak bu büyüme Türk lirasının değersizleştirilmesi ve ücretlerin baskılanması üzerine kurulu. Bu nedenle işsizlik sorunu çözülmüyor. Ucuz işçilik artıyor."

DİSK-AR, bu konuda da çok net bir rakam veriyor: Çalışabilir 65 milyon kişinin sadece 22.2 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda!

Gelir adaletsizliği büyüyor, çalışanların pastadan aldığı pay sürekli küçülüyor ve ne yazık ki daha da küçülecek. Avrupa'nın en yüksek, dünyanın sekizinci en yüksek enflasyonuna sahip olmamız ücretlerin erimesine yol açıyor. Deprem sonrasında, enflasyonda, işsizlikte artış geçici de olsa kaçınılmaz gözüküyor.

ARTAN GELİR ADALETSİZLİĞİ TÜM DÜNYADA YAKICI BİR SORUN…

Sadece Türkiye'de değil, dünyada da gelir adaletsizliği hızla büyüyor. Dünyamız eşi benzeri görülmemiş çoklu kriz döneminden geçiyor. Pandemi sonrası ve Ukrayna savaşıyla birlikte on milyonlarca insan daha açlıkla karşı karşıya. Yüz milyonlarca insan, temel ihtiyaç maddelerinin maliyetinde veya evlerini ısıtmada artışlarla karşı karşıya. Yoksulluk hızla artıyor.

Diğer yandan en zenginler daha zengin hale geldi ve şirket kârları rekor seviyelere ulaşarak bir eşitsizlik patlamasına neden oldu.

Zenginlerin vergilendirilmesi giderek büyüyen bir talep haline gelmeye başladı. Bu konuda art arda yeni raporlar, araştırmalar yayımlanıyor.

Uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında küresel eşitsizliği azaltmak için en zenginlerin ödedikleri vergilerin artırılması gerektiği yönünde bir rapor hazırladı.

ZENGİNE YÜZDE 5 VERGİ 1.7 TRİLYON DOLAR GELİR SAĞLAR, İKİ MİLYAR İNSANI YOKSULLUKTAN KURTARIR

Kurum 2020'den bu yana, en zengin yüzde 1'in tüm yeni servetin neredeyse üçte ikisini elde ettiğine dikkat çekti. Milyarderlerin serveti günde 2,7 milyar dolar artarken, Hindistan nüfusundan fazla 1.7 milyar çalışanın ücretleri ülkelere göre değişen enflasyon karşısında eriyor.

Buna karşılık her bir dolar vergi gelirinin yalnızca 4 senti gelir vergilerinden geliyor ve dünya milyarderlerinin yarısı çocuklarına verdikleri parada veraset intikal vergisi olmayan ülkelerde yaşıyorlar. Bu da Afrika'nın GSYİH'sına eşit olan 5 trilyon dolarlık bir servetin vergisiz biçimde gelecek nesillere aktarılmasına neden oluyor.

Oxfam'a göre, dünyadaki multi-milyonerler ve milyarderlere uygulanacak yüzde 5 civarında bir vergi yılda 1,7 trilyon doları küresel gelir sağlayabilir. Bu da iki milyar insanı yoksulluktan kurtarmaya ve açlığı sona erdirmek için küresel bir planı finanse etmeye yetecek kadar bir rakam.

ELON MUSK YÜZDE 3, JEFF BEZOS YÜZDE 1’DEN AZ VERGİ ÖDEDİ

Raporda, Tesla'nın milyarder üst düzey yöneticisi Elon Musk'ın 2014'ten 2018'e kadar gerçek vergi oranının yüzde 3.2 olduğu, bir başka zengin Jeff Bezos'un ise yüzde 1'den az vergi ödediği belirtildi.

Ancak, zenginlerin vergilendirilmesi konusuna şimdilik birkaçı haricinde pek aldıran politikacı yok gibi...

ARKASINDA 'ZENGİNLERİ VERGİLENDİR' YAZAN ELBİSE KONGRE ÜYESİNİN BAŞINA İŞ AÇTI

ABD'de kongre üyesi solcu politikacı Alexandria Ocasio-Cortez, zenginlerin vergilendirilmesini savunan az sayıdaki politikacılardan biri...

Ancak, New York'ta Metropolitan Museum of Art etkinliğinde giydiği ve arkasında "Zenginleri Vergilendir" yazan beyaz elbisesi yüzünden başı derde girdi.

AOC diye bilinen politikacı hakkında, ABD Temsilciler Meclisi etik paneli tarafından, kiraladığı elbisenin ödemeleri ve hediye kabul ettiği konusunda oluşan kuşkular yüzünden başlatılan soruşturma genişletildi.

Anlayacağınız, çalışanların ulusal gelirlerden aldığı pay düşerken kimse ses çıkarmazken, "zenginlere vergi" deyince, giydiğiniz elbise bile başınıza dert oluyor.

Foto:  www.bloomberg.com

Son olarak; bir başka araştırmadan söz edeceğim; Uluslararası Enerji Ajansı'nın verilerini değerlendiren araştırmacı Jeremy Williams, dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin en yoksul yüzde 1'e oranla 1.000 kat daha fazla karbondioksit salınımı yaptığını ortaya koydu.

Şöyle de diyebiliriz; genellikle ABD ve Avrupa'da yaşayan yaklaşık 800 milyon kişilik en zengin yüzde 10'luk kesim küresel karbondioksit salınımının yüzde 48'ini yaparken, daha çok sahra altı Afrika ve Asya'da yaşayan en yoksul yüzde 10 zehirli gaz salınımının yüzde 0.2'sini yapıyor.

KÜRESEL PİYASALARDA MART İYİMSERLİĞİ

Küresel piyasalarda Mart ayı iyimser başladı. Şubat ayında 34 bin puanın üzerine çıkan ancak ay ortasında gelen satışlarla 32 bin 600 puan seviyesine inen Dow Jones endeksi, ayın ilk üç işlem gününde yükselerek haftayı 33.390 puandan kapattı.

ABD Dolarının ve Amerikan hazine bonolarının faizinin düşmesi borsalara yaradı. Hafta boyunca, Dow Jones yüzde 0.9, S&P 500 yüzde 0.9 ve Nasdaq yüzde 1.3 yükselerek üç haftalık düşüş dönemini geride bıraktı. Meta ve Apple gibi teknoloji hisseleri değer kazandı.

Yatırımcılar, ABD Merkez Bankası (FED) yetkililerinin konuşmalarının ardından para politikası yolu konusunda daha az endişeli ve bu nedenle Hazine bonosu getirileri, son zamanlardaki yüksek seviyelerinden geriledi.

Atlanta FED Başkanı Raphael Bostic'in "kesinlikle" çeyrek puanlık faiz artışı yanlısı olduğunu ve FED'in "yavaş ve istikrarlı" gitmesi gerektiğini söyleyen açıklamaları piyasaya destek oldu. FED, agresif bir sıkılaştırma kampanyasıyla ekonomiyi soğutmaya çalışsa da, veriler ABD hizmet sektörünün hala büyüdüğünü gösterdi.

AVRUPA’DA VOLKSWAGEN ÖNCÜLÜĞÜNDE YÜKSELİŞ

Avrupa'da enflasyon verileri beklenenden daha kötü geldi. Euro bölgesinde enflasyon yüzde 8.6'dan 8.5'e düştü. Euro Bölgesi’nde TÜFE aylık yüzde 0.8 artış gösterdi ve yıllık yüzde 8,5 oldu. Gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan çekirdek TÜFE yüzde 5.6 ile rekor seviyeye çıktı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Perşembe günü yaptığı açıklamada, enflasyonu yüzde 2 hedefine getirmenin hala zaman alacağını ve Mart ayında daha önce sinyal verilen 50 baz puanlık artışın hâlâ olası olduğunu söyledi.

Ancak yine de borsalar yükseldi. Euro Stocks 50 endeksi haftanın son 3 gününde yüzde 1.9'luk bir atak yaptı, Almanya'nın DAX endeksi de hafta içinde yüzde 1.4 değer kazandı. Özellikle Volkswagen, Cuma günü 2023 için beklenenden daha iyi bir görünüm açıklamasıyla yüzde 11 değer kazanırken, borsalardaki yükselişe de öncülük etti.

OLUMLU GELİŞME: BALTIK KURU YÜK ENDEKSİ YÜKSELİYOR

Diğer yandan küresel ekonominin barometrelerinden biri sayılan ve dünya çapında mal nakliyesinin maliyetini ölçen Baltık Kuru Yük Endeksi'nde ralli devam ediyor. Baltık kuru yük endeksi, artan talebe paralel yükselişle, Cuma günü iki ayın en yüksek seviyesi olan 1.211 puana çıktı. 150 bin tonluk demir cevheri ve kömür kargolarını izleyen capesize endeksi, art arda on puan yükseldi ve yüzde 19.5 artışla altı haftanın en yüksek seviyesi olan 1.195 puana ulaştı.

BU HAFTA NELER OLACAK?

Yine yoğun bir hafta olacak. ABD'de Şubat istihdam verileri, dış ticaret rakamları açıklanacak ve bazı Fed yetkililerinin konuşmalarına odaklanılacak.

Çin'in enflasyon ve ticaret verileri ve İngiltere, Euro bölgesi, Güney Kore ve Japonya'dan GSYİH güncellemeleri yayımlanacak. Kanada, Avustralya, Japonya ve Malezya'daki merkez bankaları para politikasına karar verecek.