YAZARLAR

New York’tan bir etkinlik, The Worldaround: Dünya genelinde mimarlık

The Worldaround'un küresel kamu programları ve etkinlikleri ilk günden beri eleştirmenlerce oldukça beğenildi ve böylece bu organizasyonun disiplinlerarası, ilerici, eyleme dönüştürülebilir fikirleri yıllar içinde daha çok ilgi odağı oldu. Sunumların büyük bir kısmı iklim adaletine odaklanarak çağdaş mimarlık ve tasarım kültürünün şimdiki, yakın ve gelecekteki durumunu paylaşıyor.

Uzun yıllar önce mimarlık küratörü Beatrice Galilee’yi İstanbul’da ağırlamıştık. O dönemde hazırladığım proje vesilesi ile kendisi ile zaman zaman Çin/Shanghai’da, Taiwan/Taipei’de ve G.Kore/Gwangju’da çeşitli mimarlık ve tasarım etkinliklerinde karşılaşmış ve kısa kısa sohbetler etmiştik; bunların sonucu olarak düzenlediğimiz etkinlikte İstanbul’a ilk kez gelmişti. Beatrice, son on yıla yakın süredir Amerika’da yaşıyor ve bu süre içinde de iki kez Venedik Mimarlık Bienali sırasında düzenlenen sosyal etkinliklerde karşılaştık; bir kez tanışıp, oldukça az görüşmenize rağmen bağı koparmadığınız o harika insanlardan biri.

Beatrice Galilee-Mimar, küratör

Bana bu son buluşmalardan birinde verdiği müjdelerden biri NYC de MET’in mimarlık küratörü olmasıydı. Bu görevinde nefis bir konferans dizisi başlattı. A Year of Architecture in a Day (Bir Günde Mimarlığın Bir yılı) isimli bu etkinlikte, bir önceki yıl içerisinde mimarlık alanında öne çıkan kişiler, stüdyolar veya olaylar ve gelişmeler ilgi çekici sunumlarla aktarılıyordu. Doğru zamanda, doğru adreste ve doğru kişilerce yapılan bir iş olarak oldukça başarılı oldu.

Beatrice bu işin hemen ardından özel yatırımcı Diego Marroquin ile bir ortaklık kurdu ve aynı programı geliştirerek bir kâr amacı gütmeyen platform oluşturdu. Bu platform, The Worldaround, kuruluşunun ardından dördüncü yılında mimarlık alanında ufkumu açan az sayıdaki etkinliklerden biri. Her yıl düzenlenmesini sabırsızlıkla bekliyorum ve canlı olarak yayınlandığı için de oturduğum koltuktan New York’a bağlanıp, aynı heyecanı her defasında yaşayabiliyorum.

Bir gün içerisinde 15 dakikalık sunumlarla mimarlığın, sanatın, tasarımın ve şehirlerin bugününü, yakınını ve geleceğini sunuyor. Katılımcıları son derece interdisipliner ve çağdaş isimler.

Dikkat ettiyseniz, dününü, bugününü ve yarınını şeklinde ifade etmedim; bugününü, yakınını ve geleceğini dedim; çünkü bu etkinlik bu alışıldık tanımı bu biçimde konumluyor: now, near and next!

Etkinliğin açık ve iddialı bir misyonu var: Mimarlıktaki en iyi yeni fikirleri herkes için erişilebilir kılmak. The Worldaround'un küresel kamu programları ve etkinlikleri ilk günden beri eleştirmenlerce oldukça beğenildi ve böylece bu organizasyonun disiplinlerarası, ilerici, eyleme dönüştürülebilir fikirleri yıllar içinde daha çok ilgi odağı oldu. Sunumların büyük bir kısmı iklim adaletine odaklanarak çağdaş mimarlık ve tasarım kültürünün şimdiki, yakın ve gelecekteki durumunu paylaşıyor. Dünyanın en iyi düşünürlerinin ve yapıcı kültürünün (makers) çalışmalarını ve fikirlerini paylaşan özel yapım filmler, konuşmalar ve sunumlardan oluşan arşiv YouTube’dan herkesin erişimine açık.

The Worldaround, bir yandan da çağımızın en büyük sorunu olan iklim değişikliğine odağını pekiştirmek üzere, 25 yaş altı yetenekli tasarımcılara yönelik Genç İklim Ödülü'nü ve mentorluk programını düzenliyor.

İlki hemen küresel salgın ortasında 2020 yılında yapılan etkinlik, 2021 yılından bu yana Guggenheim Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Pandemi sırasında beni bilgisayar ekranı karşısına kilitleyen pek çok sanal konferans ve etkinlik arasında The Worldaround’un Rethink, Reimagine, Recreate şeklinde seslendiğini hatırlıyorum. Gerçekten de yeniden düşünmek, yeniden hayal etmek ve yeniden yaratmak gereken bir dönemdi. Ekrandaki sunumlar bizleri birbirimize, mesleklerimize, hayata bağlayan nerede ise tek kaynaktı. Beatrice, yeni tasarladığı bu oluşumun geleceği için motivasyonunu buradan aldı.

Etkinlik 2021 yılında “Land” teması ile ortaya çıktı. Land kimileri için toprak, kimileri için arazi, kimileri için yer anlamına gelir; nereden ve hangi alt yapı ile baktığınıza göre değişen bir kavram ve doğrusu tek başına bir yazıyı da hak ediyor. Bir yandan da İngilizce’de ayakların yere basması anlamına da gelen bir kelimedir. Hatırladığım kadarı ile 2021 için bu kadar güzel bir tema -herhangi bir alanda - telaffuz edilmemişti. Pandemi sonrası kentsel yaşama ve mimarlığa fazlası ile odaklanan bu sunumlarda antroposen başlığı ile kafalarımızı kurcalayan karamsarlık ağır basıyordu. 2021 yılında izlediğim, Vandava Shiva’nın sesinden Rainer Marie Rilke’nin dizeleri ile başlayan ve tümü ile animasyon şeklinde gerçekleşen El Futuro Impossible isimli sunumunu meraklı okuyucularıma izlemelerini tavsiye ederim. 2021 yılında yine canlı olarak ekrana kitlendiğim The Worldaround’da, aynı dönemde Instagram’da Paola Atonelli ile birlikte canlı yayınlar gerçekleştiren Alice Rawsthorn Design Emergency hakkında sunum yapmış, Sir David Adjaye, Ryue Nishizava, Liam Young, Francis Kere gibi bir yıldızlar geçidini izlemek mümkün olmuştu.

Tarihler 2022 yılını gösterdiğinde etkinlik bu kez Precarity temasını kendine kavramsal çerçeve olarak seçti. Güvencesizlik olarak çevirebileceğimiz bu kavram etrafında bu kez mimarların ve tasarımcıların çalışmalarını nasıl gerçekleştirdiklerini dünyanın onlar tarafından nasıl şekillendirilebileceğini daha iyi anlamak için odaklanıldı. Rotterdam'daki Het Nieuwe Instituut ile ortak olarak gerçekleştirilen bu edisyonda, krizler büyürken, her alanda çatışmalar artarken ve bu durum topluluklara, ekolojilere, ekonomilere ve küresel tedarik zincirlerine yük oluştururken tasarım ve mimarinin rolünün ne olabileceği konuşuldu. Avrupa’nın yanında Ukrayna, Filipinler, Kenya, Şili, Avustralya, Filistin ve Tayvan'dan gelen katılımcılar, farklı bağlamlarda olumlu değişim sağlamak adına uygulanabilir çözümler ve kanıtlanmış stratejiler sunan ilham verici çalışmaları paylaştılar. Bunların tümünü dinlemek açıkçası dayanıklılık yaratan ve daha fazla hasar almamızı engelleyecek bazı fikirler sundu; bunların ne kadarının ülkemizde ve günümüzde peşinden koşuyoruz, insan sorgulamadan edemiyor.

Geçtiğimiz yıl mimarlık pratiğinin kendisine odaklanan etkinlikte çağımızın öncü isimleri olan Formafantasma, Tadao Ando, Winy Maas ve geçen yıla damgasını vuran Lesley Lokko gibi tanıdık isimlerin yanında, kendi adıma bilmediğim pek çok yeni stüdyoyu ve onların muhteşem olarak tanımlayabileceğim işlerini izleme olanağı buldum. Her bir işte ve sunumda, “İşte mimarlık böyledir ve böyle yapılmalıdır!” gibi bir coşku ile doldum. Beatrice bu kez Osaka’dan Zürih’e bize dünyanın genelinde mimari pratiği ve daha önemlisi mimarların düşüncelerini sunuyordu.

11 Mayıs tarihinde gerçekleşen son edisyonu, daha yeni izleyebildim. Dünya çapındaki mimarların ve uygulayıcıların inşa ettiği projelerde ortak bir hedef ve inanç var. Bu, toplumun ve hizmetlerini sundukları çevrenin gelişerek daha iyi bir ortam haline dönüşebileceğine olan bir arzu olarak özetlenebilir. Bu etkinlik sayesinde çalışmalarını, fikirlerini paylaşarak ve savunarak, daha geniş bir kitlenin mimarlık alanında farkındalık sağlamaları, bu pratiğe ve düşüncelere dair bilgi edinmeleri ve çeşitli gelişmelere tepki vermeleri için ilham veriyor.

Günümüzün mimari düşüncesinin, özellikle ülkemizde içine girmiş olduğu girdapların yanında global ölçekteki derinliği ve kapsamı hakkında bir farkındalık da sağlıyor bu tek günlük sunumlar. Etkinlik kısaca, özünde şu soruyu yanıtlamayı amaçlıyor:

“Mimarlık neden önemlidir?”

Beatrice Galilee, The Worldaround söyleşisi

Bir gün Beatrice’i bir vesile ile yeniden İstanbul’da ağırlamayı çok isterim; ama daha çok istediğim şey, bu etkinlikte Türkiyeli mimarların da dünyaya katma değer sağlayan projeleri ve yarınları şekillendiren fikirleri ile yer bulduklarını görmek.

Sanıyorum bunun için Beatrice‘in hiç dikkate bile almadığı geçmiş ve onun getirdiği hatalar, kısıtlamalar, yükler ve hesaplaşmalar ile yolları ayırmak, sadece ve sadece geleceğe odaklanmak gerek.

Etkinliğin, dünya üzerindeki güncel durumunu sorgulayan ve Fluid Territority (Akışkan Bölge) teması altında gerçekleştirilen 2024 videolarına şuradan ulaşabilirsiniz.


Özlem Yalım Kimdir?

Ankara doğumlu, İstanbul’da yaşıyor ve aydınlatma sektöründe strateji ve marka yöneticisi olarak profesyonel kariyerine devam ediyor. 1995 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden lisans derecesi aldı, tasarım mesleğinin hemen her alanında gerek kendi firmalarında gerekse çeşitli kurumsal firmalarda ve pozisyonlarda rol aldı. Sivil toplum çalışmaları gerçekleştirdi, uluslararası sergilerde koordinatör ve katılımcı olarak yer aldı, pek çok yarışmanın yazımında ve jürisinde katılımcı oldu. Aydınlatma başta olmak üzere halen tasarımla ilgili alanlarda eğitimler, atölyeler ve konferanslar vermekte. Tüm meslek yaşamı boyunca düzenli olarak çeşitli aylık mecralarda mesleki yazılar yazan tasarımcı, 2013-2015 arasında Optimist dergisinde aylık köşe yazarlığı yaptı. 2018 yılından bu yana sırasıyla Cumhuriyet Pazar, T24 ve Gazete Pencere Pazar’da haftalık köşe yazarlığı yaptı. ‘Bidebunu izle’ Youtube kanalında Şehirler/Şekiller programını, Açık Radyo’da Rotatif programını (cohost) hazırladı ve sundu. Yaratıcı endüstriler alanındaki kritikleri ve ürettiği içerikler talep üzerine halen farklı mecralarda yayınlanıyor. Bunlar arasında Arkitera, Manifold, Sanatatak, Art Unlimited, Oggusto gibi yayınlar sayılabilir. NTV kanalında yayınlanan TurkMucit yarışmasının jüri üyeleri arasında bulundu; İstanbul Tasarım Bienali’ni tasarladı ve İKSV ile birlikte hayata geçirdi. İKSV de görev yaptığı 2010-2014 döneminde iki kez Turkishtime dergisi tarafından üst üste Türkiye’nin en yaratıcı 50 profili arasında gösterildi. Kanada’da yaşayan ve çalışan bir kızı var.