Arap dünyasında geçen hafta: Suriye'de NATO'ya alternatif ittifak mı kuruluyor?

Arap medyası, Ankara'da gerçekleşen Suriye Zirvesi'ni yoğun bir biçimde tartıştı. Yazarlar zirvenin yeni Yalta Konferansı olabileceği ve NATO'ya alternatif yeni bir ittifak kurulabileceğine dair yorumlar yapıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye, Rusya ve İran arasında Ankara’da yapılan Suriye zirvesi, bu hafta Arap basınında en ön sıralarda yer aldı. Zirve hem Suriye’deki savaşın gidişatı hem de bölgedeki denklemler açısından farklı şekillerde ele alınırken, bu zirveye yönelik eleştiriler de vardı.

Zirveyi Türkiye’nin NATO ile ilişkileri bakımından ele alan Filistinli gazeteci Abdulbari Atwan, bu işbirliğini “NATO’ya alternatif oluşturabilecek askeri ve siyasi ittifak” olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme konusundaki farklı açıklamaları, haftanın en önemli bir diğer gündem başlığıydı. Trump ve diğer ABD’li yetkililerin açıklamalarından sonra Suriye’de ABD sonrası senaryolar ile ilgili tartışmalar geniş yer buldu.

Fransa’nın, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) heyeti ile görüşmesi ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Suriye ile ilgili son çıkışları da dikkat çeken başka bir konuydu. Özellikle SDG heyetinin kabul edilmesinden sonra “Fransa, Suriye’de ABD’nin yerini tutar mı” sorusunu akıllara getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hatay’daki sınır birliklerini ziyareti ve bu ziyaret esnasında askeri üniforma giymesi de bu hafta Arap basınında yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın askeri üniforma giyerek ne mesaj vermek istediği önemli yazarların gündemindeydi.

Arap dünyasında geçen hafta: Toprak Günü mesajlarıArap dünyasında geçen hafta: Toprak Günü mesajları

'SURİYE’DE ÜÇLÜ İTTİFAK’A DOĞRU'

Ürdün El Ğad gazetesi yazarı Fahd El Haytan’a göre, Türkiye-Rusya-İran arasında Suriye’deki işbirliği, üçlü bir oluşuma doğru ilerliyor:

“Suriye’de Türkler, Ruslar ve İranlılar arasındaki işbirliği bir üçlü ittifak niteliğinde ilerliyor. ABD’nin başını çektiği uluslararası ittifakın dağılmaya başlaması -özellikle Trump’ın Suriye’den çekilme ile ilgili açıklamalardan sonra- bu üçlü işbirliğine yeni bir momentum kazandırmaktadır.

Suriye krizinde şahit olduğumuz aşamalar, Ruslar’ın Suriye’de izledikleri yatıştırıcı yol ve dengeler bağlamında krizi yönetme konusunda hikmet sahibi olduklarına işaret etmektedir. Moskova, Suriye’de ABD sonrası dönem için de hiçbir şeyden geri durmamaktadır. Ama burada gelecekle ilgili asıl sorun, Suriye krizinde bir sona doğru yaklaştığımız mı yoksa Suriye krizinde şahit olduğumuz belli aşamalardan biriyle mi karşı karşıyayız?”

'ANKARA ZİRVESİ YALTA KONFERANSI'NIN BENZERİ'

Suudi Şark’ül Evsat gazetesinden Meşari El Zaidi, Ankara’daki Suriye zirvesini, Yalta Konferansı'na benzetti. Yazara göre, üç liderin bir arada olduğu fotoğraf ise, Arapların içinde bulundukları durumun ne kadar iç karartıcı olduğunu gösteriyor:

“Rusya, Türkiye ve İran liderlerinin Türkiye’nin başkenti Ankara’da yapılan zirvedeki fotoğrafı aslında Arapların içinde bulunduğu iç karartıcı durumu gözler önüne seriyor.

Üç ülke aralarındaki siyasi farklılık ve Suriye’deki tutumlarındaki farklılığa rağmen anlaştı. Zirve sonrasında yayınlanan sonuç bildirgesine göre, üç ülke Suriye’de barışı ve istikrarı tesis etmek için çalışacak. Evet Rusya, Hımeymim askeri üssü ve savaş uçaklarıyla Doğu Guta ve Kuzey Suriye’de, İran ise Kasım Süleymani’ye bağlı çeteler ve Nasrallah’a bağlı milisler ile, Türkiye de İhvan’a bağlı birlikler ve Antep’te radikal gruplar için açtığı kabul merkezleri üzerinden Suriye’de barışı sağlamak için çalışıyor.

Aslında her şey çok açık. Ankara’da olan şey, İkinci Dünya Savaşı sonra Yalta’da savaş ganimetleri ve dünyadaki nüfuz alanlarının paylaşımı için toplanan konferansla aynıdır.”

Arap dünyasında geçen hafta: Türkiye, savaş sonrasında masada güçlü bir şekilde yer almak istiyorArap dünyasında geçen hafta: Türkiye, savaş sonrasında masada güçlü bir şekilde yer almak istiyor

'ERDOĞAN ASKERİ ÜNİFORMAYI NEDEN GİYDİ?'

Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdulbari Atwan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’daki sınır birliklerini ziyaretinde askeri üniforma giymesini değerlendirdiği yazıda, bunun hem içeriye hem de dışarıya mesaj olduğunu savundu:

“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın askeri üniformayı giyerek, yanında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve üst düzey askeri yetkililer ile sınır bölgesinde incelemelerde bulunması, Erdoğan’ın biri içeriye diğeri de dışarıya ve de özellikle ABD ile NATO’daki müttefiklerine olma üzere ikili bir mesaj vermek istediğini gösteriyor. Erdoğan’ın bu mesajı, Kuzey Suriye’de sınır hattında Kürtlerin herhangi bir oluşumuna izin vermemek için askeri bir çatışmaya bile hazır olduğu şeklindedir.

Menbiç, Erdoğan ve NATO'daki ikinci büyük güç olan ordusu açısından en büyük meydan okuma olacaktır. Çünkü şu ana kadar, Amerika Birleşik Devletleri, oradaki PYD’ye destek vermekte ve Türk ordusunun orayı kontrol altına almasını engellemekte kararlı görünüyor. Bu durum askeri bir çatışmayı beraberinde getirse dahi.

Şimdiden ne olacağı ile ilgili bir şey demek zor. Bu dönemde söyleyebileceğimiz tek şey Erdoğan savaş havasında ve Zeytin Dalı Harekatı’nı yarıda kesip Menbiç’e, Rakka’ya ve diğer kentlere doğru Kürt hayalini tam olarak sonlandırmak için ilerlemeden Afrin’le yetinemeyeceğini çok iyi biliyor.”

ABD SURİYE’DEN ÇIKACAK MI ÇIKMAYACAK MI?

El Arabi El Cedid gazetesi yazarı Selame Keyla, ABD’nin Suriye’den çıkıp çıkmayacağıyla ilgili Trump’tan gelen farklı açıklamaları değerlendirdi. Yazar, bu açıklamaların Rusya ile pazarlıkların bir parçası olarak taktiksel olduğu görüşünde:

“ABD, Suriye’de uzun süreli mi kalacak? Kesinlikle hayır. Çünkü ABD 2012’den bu yana Suriye’yi Rusya’ya sattı. Bu da Tamamen Obama’nın tutumu değil. Aksine kurumların ve tekellerin isteği. Peki ABD Suriye’den kısa zaman içinde çekilecek mi? O da hayır. Çünkü ABD’nin Suriye’deki varlığı, onun Rusya ile pazarlıklarında kullanacağı bir koz konumunda.

ABD, Irak’ta kalmak istiyor. Bu yüzden Suriye’nin, Rusya’nın payı olarak kalmasını kabul etti. Hatta Rusya, Suriye’ye askeri açıdan müdahaleye karar verdiği zaman, ABD bunun karşısında durmadı. Ancak gerçek olan işin bundan daha büyük olduğudur. Zira iki ülke arasındaki pazarlıklar bütün dünyayı kapsamaktadır. Bu yüzden ABD’nin Suriye’de tırnaklı bir çivisinin olması gerekiyor. ABD’nin Suriye’de uzun süreli kalınacağı şeklindeki açıklamaları da Rusya’ya bir tehdit olarak okunmalıdır.

Bunun karşılığında Rusya, ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmazlığa oynadı. Bu yüzden Türkiye’nin Afrin’i kontrol altına almasına izin verdi. Hatta Kuzey Suriye’nin sınır hattının tamamen Türkiye’nin kontrolü altında olmasına da karşı çıkmıyor.

Dolayısıyla ABD’nin Suriye’den çekilmeyle ilgili bütün açıklamaları, taktiksel olarak Rusya ile olan pazarlıkları çerçevesinde değerlendirilmelidir. ABD, Rusya ile genel bir anlaşmaya varmadan Suriye’den çıkmayacak. Bunun arasında Suriye’de genel çözüm de dahi. Nitekim ABD, Suriye’de sadece Rusya’nın istediği biçimde bir çözümü reddediyor.”

'FRANSA SURİYE’DE ABD’NİN YERİNİ TUTAR MI?'

Küds El Arabi gazetesinden Bekir Sıdkı, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Suriye Demokratik Güçleri (SDG) heyeti ile Paris’te yaptığı görüşmeyi ele aldığı yazısında, Fransa’nın ABD’nin çekilmesi durumunda onun yerini alıp alamayacağını irdeledi. Sıdkı, Fransa’nın önündeki en mantıklı yolun Kürtlerin siyasi çözümde temsili konusunda çalışmak olacağına dikkat çekti:

“Açık olan şu ki, ABD’nin Suriye’den muhtemel çekilmesi yakın bir zamanda olmayacak. Aksine bu durum, tahmin edilmesi güç uzun süreli bir strateji gerektirebilir. Çekilme, ABD’nin iradesi dışındaki bazı faktörlere de bağlı bir anlamda. Rusya, İran, Türkiye ve İsrail’in ABD’nin çekilmesinden doğacak boşluğu doldurmak için yaptıkları planlar veya IŞİD’in savaş sahnesine tekrar çıkması. Yakın bir zamanda Deyr Ez Zor yakınlarında şahit olduğumuz gibi.

Fransa, Suriye Demokratik Güçleri’ne destek ve PYD gibi Kürt güçleri ile onların siyasi temsilcilerinin garantisi olmak konusunda ABD’nin yerini tutabilir mi? Yoksa önümüzdeki süreçte PYD geri plana düşüp onun yerini yeni kurulan Suriye Gelecek Partisi’ne mi bırakacak?

İlkesel olarak Fransa, ABD'nin Suriye’den çekilmesi durumunda, oluşacak boşluğu doldurma konusunda yeterli imkânlara sahip değil. Bu durumda mantığa en yakın olan, Fransa Devlet Başkanı Macron’un Ruslarla, Kürtlerin siyasi çözümde temsili için uzlaşmak olur. Ki bu da Rusların müttefikleri Türklerin bütün itirazlarına rağmen istedikleri bir durum."