Batı'nın Rus ruleti

Güçlü nükleer füzeler, nükleer mucize torpidolar, durdurulamaz cruise füzeleri vs. Putin'in başkanlık seçim kampanyasında, Rusların yeniden büyük güç olma hayalini canlı tutacak ve bunun için heyecanlanmalarını sağlayacak. Putin de iç politikada tıpkı diğer tüm popülist politikacılar gibi, halkın duygularını manipüle etmek için kullanabileceği her şeyi kullanıyor. Yeni nükleer stratejik silahlanma projesini, Amerikan füze savunma sistemlerinin kurulmasına karşı bir hamle olarak sunuyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 1 Mart Perşembe günü her yıl yaptığı "Rusların Yıllık Durumu" konuşmasında yeni nükleer silah sistemini tanıttı. Bu konuşmasında yeni silahı ve sistemleri tanıtmadan önce de önümüzdeki altı yıl içerisinde Rusya ile ilgili planlarını anlattı. Bu planlar arasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin güçlendirilmesi, daha iyi eğitim, herkes için modern tıbbi bakım, ulaşım altyapısının yenilenmesi ve genişletilmesi, yenilikçi teknolojinin teşvik edilmesi gibi konulara değindi.

Tüm bunlar seçimlere giden bir devlet başkanının vaatleri ancak Putin'in bu vaatleri yeni değil, şu zamana kadar ülkede oturtamadığı konular hakkında tekrar aynı vaatlerde bulundu. Putin uzun bir başarı listesi ve yeni planlar sunarken Rusya'nın dışarıda hiçbir düşmanının olmadığını sadece geri kalmışlığın Rusya'nın en büyük düşmanı olduğunu söyledi.

Putin'in ülkesinin iç zayıflığı için ciddi bir reform planı olduğunu kimse düşünmüyor. Esas düşman ilan ettiği bu geri kalmışlığı yok etmek için halkına yeni bir perspektif sunmak yerine, dünyanın geri kalanına rest çekecek yeni silah sistemini anlattı. Rusya Devlet Başkanı, dünyadaki herhangi bir savunma sistemi tarafından ele geçirilemeyecek "neredeyse sınırsız" bir yarıçapa sahip yeni bir nükleer füze hakkında bilgi verdi. Putin'in tanıttığı yenilik zaten var olan silahlanma yarışında Rusya'ya yeni bir ivme kazandırıp bu yarıştan başarılı çıkmasına sebep olur mu bilinmez ama bu duruşu, daha da tehlikeli bir lidere evrilmeye başladığının habercisi olabilir.

Gerçi Kremlin, Batı'nın Rusya'ya yönelttiği, geçmişte Soğuk Savaş'ta olduğu gibi yeni bir silahlanma yarışına girdiği suçlamalarını reddetti.

Başkanlık seçimlerinden önce Putin, ABD ile stratejik dengeyi korumak istiyor. Aslında yeni tasarlanmış mucize nükleer silahları tanıtmasının, Batı'yla Rusya arasında var olan karşılıklı korkunun dengesini canlı tutmak için olduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor. Rusya'nın yeni bir stratejik tehdit oluşturup oluşturmadığı seçimler sona erdikten sonra görülecek.

Güçlü nükleer füzeler, nükleer mucize torpidolar, durdurulamaz cruise füzeleri vs. Putin'in başkanlık seçim kampanyasında, Rusların yeniden büyük güç olma hayalini canlı tutacak ve bunun için heyecanlanmalarını sağlayacak. Putin de iç politikada tıpkı diğer tüm popülist politikacılar gibi, halkın duygularını manipüle etmek için kullanabileceği her şeyi kullanıyor. Yeni nükleer stratejik silahlanma projesini, Amerikan füze savunma sistemlerinin kurulmasına karşı bir hamle olarak sunuyor. Çünkü Ruslar ABD'nin Obama döneminde başlatılan - İran ve muhtemelen Kuzey Kore nükleer füzelerine karşı bir savunma sistemi oluşturma çabalarının Rusya'nın nükleer misilleme kapasitesinin değerini azaltacağından endişe ediyorlar. ABD'nin aldığı bu önlemin Rusların silahlarının gücünü etkileyip etkilemeyeceği net değil. Ancak hâlâ, 60'larda iki ülke arasında yapılmış olan nükleer caydırıcılık kuralları güncelliğini koruyor.

Trump'ın cahil cesaretiyle " Neden elimizdeki nükleer silahları kullanmıyoruz?" demesi ve küçük "konuşlandırılabilir" savaş başlıkları yapılması emrini vermiş olması, Moskova'nın paranoyasını daha da arttırdı. Tabii ki, Rusya da sütten çıkmış ak kaşık değil, kendisini tehdit altında, masum bir ülke gibi gösteriyor ama iki ülke arasındaki anlaşmaya göre, yasak olan orta menzilli füzelerde Rusların da faaliyetleri olduğu biliniyor.

Putin'in bu açıklamalarından sonra, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve ABD Başkanı Donald Trump telefonda görüştüler. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in silah politikasıyla ilgili karşılıklı endişelerini paylaştıklarını Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert açıkladı. Seibert, Merkel ve Trump'ın uluslararası silah kontrolüne yönelik çabalarında Rusya'nın tavrının "olumsuz etki" olacağını konuştuklarını söyledi. Tüm bu liderlerin karşılıklı trajikomik açıklamalarının yanı sıra asıl konu AB ve ABD'de siber savaşta kilitleniyor.

Batı, Moskova'nın yıllardır planladığı bir siber savaş olduğunu düşünüyor. Medya'da sıklıkla bu konuyla ilgili yazı ve haberler çıkması bir Rusya korkusunun canlandığını gösteriyor. Bu konuda gittikçe de mükemmelleştikleri, ABD seçimlerini etkiledikleri iddiaları duyulduktan sonra, konunun uzmanları tarafından dile getirildi. Bilgisayar hackerlarının piyasaya sürülmesi, nükleer roketler gibi değildir elbette. Bilgisayar korsanlarını herhangi bir radar ekranında görmek ve tanımlamak mümkün değil. Batı, Putin'in emrinde siber savaş için eğitim görmüş ve onun için bu görünmez cephede savaşacak askeri taburları olduğunu, her geçen gün sayılarının arttığını düşünüyor.

Bunun gerçek bir korku mu yoksa kadim Rusya düşmanlığını güncellemek için yaratılan bir yapay korku mu olduğunu şimdilik bilemiyoruz. Bu konu ancak Suriye savaşı, enerji paylaşımı konuları netleştikçe açıklığa kavuşacak.