Dünya Forum: Carlota Lukumi / Köleliği palayla yenen kadın

Carlota, 19. yüzyılın ortalarında Küba’da gerçekleşen köle isyanlarını başlatan bir Lukumi-Yoruba direnişçisiydi. Köle sahipleri tarafından daha çocukken ülkesinden kaçırılan Carlota, halkından ve topraklarından koparılıp Küba’nın Matanzas kentine getirildi. Burada Triumvirato şeker plantasyonunda şeker kamışı hasadı yapan bir köle olarak çalıştırıldı. Dehşet verici çalışma koşullarına ve İspanyol ev sahiplerinin acımasız muamelelerine cevap olarak, Carlota, Fermina adlı başka bir köle kadınla birlikte bir isyan örgütlemeye başladı.

Google Haberlere Abone ol

Karayipler’deki bağımsızlık süreçlerini anlamak için, öncelikle tarihsel arka planı ve yaşanan isyanların sebeplerini anlamak gerekir. Bu bağlamda Küba etkileyici bir tarihsel mirasa sahiptir. Kübalı kadınlar, bu toplumun inşasında, 1492’de başlayan Avrupa sömürgeciliğinden bu yana çok önemli bir rol oynadılar. Batı Afrika’daki Yoruba ülkesinden bir köle olarak kaçırılan Carlota, Karayipler’in özgürlük mücadelesinde yalnızca kendi hayatıyla bile eşsiz öğretiler sunarak, kölelikle savaşta en ölümsüz liderlerden biri haline gelecekti.

Nijerya ve Doğu Benin’e yayılan Batı Yoruba ülkesi, “en güvenilir dost/yoldaş” anlamına gelen ‘oluikumi’ kelimesinin kaynaklandığı yerdi. Kaçırılan ve köle olarak kullanılan insanlar Atlantik Okyanusu’nu aşarak Küba’ya ulaştıktan sonra bu kelime zaman içerisinde ‘lukumi’ye dönüşecek ve daha sonraları Carlato’nun ismine bir paye olarak eklenecekti.

CARLOTA’NIN İSYANI

Carlota, 19. yüzyılın ortalarında Küba’da gerçekleşen köle isyanlarını başlatan bir Lukumi-Yoruba direnişçisiydi. Köle sahipleri tarafından daha çocukken ülkesinden kaçırılan Carlota, halkından ve topraklarından koparılıp Küba’nın Matanzas kentine getirildi. Burada Triumvirato şeker plantasyonunda şeker kamışı hasadı yapan bir köle olarak çalıştırıldı. Dehşet verici çalışma koşullarına ve İspanyol ev sahiplerinin acımasız muamelelerine cevap olarak, Carlota, Fermina adlı başka bir köle kadınla birlikte bir isyan örgütlemeye başladı. Ancak Fermina’nın planlamada oynadığı rol, ona ağır işkenceler yapıp hapseden İspanyollar tarafından keşfedildi. Buna karşın, Carlota köle isyanını örgütlemeyi sürdürdü. Hem zekâsı hem de müzikal yeteneğiyle tanınan Carlota, köle sahiplerine karşı bir dizi saldırıyı koordine etmek için davulları kullanarak diğer isyancılara şifreli mesajlar gönderiyordu. Davul, Batı Afrika köleleri arasında geleneksel bir çalgı olduğundan, İspanyollar müziğin bir iletişim yolu olarak kullanıldığını fark etmemişti.

Carlota, 3 Kasım 1843 günü Fermina ve yaklaşık bir düzine köleyi esaretten kurtaran bir baskın düzenledi. 5 Kasım’da isyan Triumvirato ve Aracana şeker tarlalarında başlayarak İspanyol mülk sahiplerinin zalimane düzenini sarsmaya başladı. Carlota bu saldırılara elindeki pala ile önderlik ediyordu.

MATANZAS VE HAVANA’NIN KANLI DÜZENİ

Matanzas, 1843 ve 1844 yıllarında Küba’da köle olarak çalıştırılan Afrikalılar ile kölelik rejimi arasında yaşanan birçok çatışmaya sahne oldu. Kısa zaman içerisinde bir kahraman haline gelen Carlota’nın öncülüğünde Triumvirato’da başlayan ayaklanmanın, ada içinde ve dışında büyük etkileri oldu.

Bu mücadeleler, 1843 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında başladı. Davullar kullanılarak isyancılar savaşa çağrıldı. Köle sahipleri, çiftliklerden yayılan davul seslerini dinlerken, büyük ihtimalle Afrikalı kölelerin düzenledikleri ayinlerde atalarını andıklarını düşünüyorlardı.

İsyanın örgütlenmesinde Evaristo adında bir erkek ve bir şeker plantasyonu olan Aracana’dan Fermina adında bir kadın olmak üzere, iki Lukumie / Yoruba kökenli köle daha vardı. Görevleri, köleleştirilmiş insanları ayaklanmaya ve nefret ettikleri kölelik sistemine son vermeye teşvik etmekti. O yıllarda esir Afrikalılar, Küba nüfusun yüzde 45’ini oluşturuyordu. 19. yüzyılda, 600 binden fazla Afrikalı, köle olarak adaya getirildikten sonra nüfusun daha büyük bir kesimi köleleştirilmiş Afrikalılardan oluşur hale gelmişti.

1843 yılının 5 Kasım’ında, köleleştirilmiş Triumvirato halkı büyük bir isyana girişti. 2 Ağustos isyanında çok aktif olan Aracana’dan Fermina tutuklandı, zincirlendi ve hapsedildi. Fermina 3 Kasım’da isyana destek veren diğer köleler tarafından serbest bırakıldı. Yoldaşlarının eşlik ettiği Carlota, köle kardeşlerini serbest bırakmak için Triumvirato’dan Aracana’ya gitmişti. Kuşkusuz, Triumvirato ve Aracana’daki bu başarıların köleleştirilmiş nüfus üzerinde büyük etkisi olmuştu. Adada yaşayan herhangi bir kişi, bölgedeki isyancı Afrikalıların gerilla saldırılarında büyük bir artış olduğunu rahatlıkla görebiliyordu. İsyancılar hep birlikte Saban del Encomendador, Guanábana, Santa Ana, San Miguel, Concepción, San Lorenzo ve San Rafael bölgelerindeki alanlarda köleleştirilmiş kardeşlerinin zincirlerini kırdı. Bölgedeki kahve ve sığır çiftlikleri gibi diğer hedeflere de saldırılar gerçekleştirildi.

Güçlü İspanya Sömürge Valisi’nin emrindeki sayı ve silah bakımından üstün askerler, ellerinde palalardan başka neredeyse hiçbir silah olmayan Lukumi / Yoruba kadını Carlota’yı, ona eşlik eden yoldaşı Eduardo’yu ve diğer isyancıları ağır bir yenilgiye uğrattılar. Carlota her açıdan eşitsiz bir savaş sırasında ele geçirildi. Köleci askerler, bedenini parçalara ayırmak için onu ters yönde koşan atlara bağlayarak öldürdüler. Fermina, 1844 yılının Mart ayında diğer Lukumi / Yoruba yoldaşıyla birlikte vurularak idam edildi.

SÖNMEYEN BİR KÖZ

Küba’da yıllar boyunca, hem resmi tarih yazıcılar hem de Küba’nın batı kesimindeki Havana ve Matanzas’ta beyazlara ait topraklardaki köleleştirilmiş Afrikalıların isyanlarını anlatan hikâyeleri aktarmaktan imtina ettiler. Bu durum, ada 1898’de İspanya’dan bağımsızlığını kazanmasına rağmen, Avrupa merkezli bir toplumun neden olduğu bir ört-bas çabasıydı. Yeni yönetici tabaka, Küba topraklarından gitmiş olsa da eski İspanyol sömürge anlayışını sürdürmeyi tercih etti.

Bağımsızlığın hemen ardından, iktidarda zincirleme bir ırkçı rejim düzeni yaşandı ve Küba’daki hiçbir iktidar, Afrika’nın kurtuluşuyla ilgili konuları gündeme getirmek veya sorunlara çözüm bulmakla ilgilenmedi. ABD destekli Diktatör Fulgencio Batista, Avrupa merkezli seçkinlerin çıkarlarına hizmet ederken, bu çevreler tarafından hiçbir zaman eşit olarak kabul edilmemesine rağmen, bu durumu değiştirmek için herhangi bir eylemde bulunmaya cesaret edemedi. Fidel Castro ve Che Guevara tarafından gerçekleştirilen sosyalist devrimle birlikte yıkılan Batista rejimi, Küba’daki köleci sistemin de sonunu işaret ediyordu.

Günümüzde, Küba’nın kurtuluş süreçlerine katılan erkekler ve kadınlar, hem düşünsel hem de fiili olarak devrimcilerin ve Küba’nın bağımsızlık mücadelelerinin öncüleri olarak tanınıyorlar.

İlerleyen yıllarda Carlota’nın adı, ilkin 1975’ta Angola’daki ABD denetimine karşı düzenlenen Küba operasyonlarında kullanıldı. Sonrasında, Küba’nın 1980 yılında Güney Afrika’da ırkçı rejime karşı gerçekleştirdiği “Kara Carlota” operasyonuna verildi. Kübalı devrimci Cuito Cuanavalean ile ırk ayrımcısı bir yönetim altındaki Güney Afrika ordusu arasında gerçekleşen savaş, Küba birliğinin zaferiyle sonuçlandı. Bu operasyon, ırkçı Güney Afrika’nın yöneticisi Boers ve onu destekleyen ABD kabul etmek istemese de, Apartheid’ı (ırk ayrımcılığı rejimini) ortadan kaldıran müzakerelerin başlatılmasının da yolunu açmış oldu.

Kaynaklar

http://www.afrocubaweb.com/carlota.htm

http://thefemalesoldier.com/blog/carlota

http://historyofafricaotherwise.blogspot.com/2016/09/cubaangola-carlota-lukumi-african.html

http://negronews.fr/carlota-lukumi-la-rebelle/

https://tonyseed.wordpress.com/2015/11/05/this-day-in-history-carlotas-revolt-in-matanzas-cuba/

http://www.emmanuelkani.com/carlota-lukumi-la-determination-au-service-de-la-liberte/