Dünya Forum: Okyanusun kadim ve gezgin halkı

Maori halkı, tıpkı diğer yerli kabileler gibi, dünyanın ve insanın yaradılışıyla ilgili efsanelere sahiptir. Maorilere göre, başlangıçta bir boşluk vardı ve hiçbir şey yoktu. Bu duruma Maori dilinde, “Te Kore” adı verilir. Ardından, bu boşlukta iki yaratıcı ortaya çıkar: Gökyüzü tanrısı Ranginui ve yeryüzü tanrıçası Papatuanuku.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yeni Zelanda’nın geleneksel tarihinin kökenleri, “Tahiti” adıyla anılan efsanevi bir ülke olan Hawaiki’den gelen “büyük bir filonun” bölgeye ulaşmasıyla sonuçlanan bir göç dalgasına dayandırılır. Bu tarihsel yaklaşım, geleneksel Maori toplumsal yapısının temelini oluşturur ve genellikle Yeni Zelanda’da bulunan ve yaklaşık M.Ö. 1300’e tarihlenen arkeolojik keşiflerle desteklenir. Göçün ardından, her kabilenin üyeleri ortak atalara ve bir şefe bağlı biçimde topluluklar oluşturdu. Geleneksel olarak, toplumsal yapılanmadaki en önemli sosyal gruplar, birincil toprak sahibi grup olan ve evliliğin tercih edildiği “whaanau” ya da geniş bir aile grubu olan “hapuu” idi.

Bu toplumsal düzen, bölgeye gelen ilk Avrupalı olan Abel Tasman’ın 1642 yılının Aralık ayında Yeni Zelanda kıyılarına varmasından sonra da varlığını korudu. Tasman, South Island’da (Güney Adası) bir grup Maori ile savaştı; bu yıllarda bölge henüz keşfedilmemiş durumdaydı. 1769 veya 70’te İngiliz sömürgeciliğinin en büyük kâşiflerinden Kaptan James Cook, iki büyük adayı kuşattı; o yıllarda, Maorilerin zekâsı ve Yeni Zelanda’nın sömürgecilik için ne kadar uygun olduğu hakkında notlar yazmıştı. Başlangıçta, balina avcılığı ve kâr peşindeki diğer Avrupalılar, Maoriler tarafından memnuniyetle karşılandılar. Yıllar geçtikçe, ateşli silahlar, Avrupa’dan gelen yeni salgın hastalıklar, Batılı tarım yöntemleri ve misyonerlerin faaliyetleri nedeniyle, Maori kültürü ve toplumsal yapısı dağılmaya başladı. 1830’ların sonlarına doğru Yeni Zelanda, Avrupa’nın sömürge toprağı haline geldi ve Avrupalı yerleşimciler, bölgeyi işgal etmeye başladılar.

MAORİLERİN YARATILIŞ EFSANESİ

Maori halkı, tıpkı diğer yerli kabileler gibi, dünyanın ve insanın yaradılışıyla ilgili efsanelere sahiptir. Maorilere göre, başlangıçta bir boşluk vardı ve başka hiçbir şey yoktu. Bu duruma (hiçlik haline) Maori dilinde “Te Kore” adı verilir. Ardından, bu boşlukta iki yaratıcı ortaya çıktı: Gökyüzü tanrısı Ranginui (veya Rangi) ve yeryüzü tanrıçası Papatuanuku (veya Papa). Dünya ve gökyüzü bir araya geldi ve altı çocuk meydana getirdi: Hava tanrısı Tawhiri, ürün tanrısı Rongo, savaş tanrısı Tu, deniz tanrısı Tangaroa, orman tanrısı Tane ve bitki tanrısı Haumia.

Efsaneye göre, ebeveynler birbirine çok yakın olduğundan, çocukların yaşaması için yeterli alan yoktu; bu da çocukları, daha fazla yaşam alanına sahip olabilmek amacıyla Tanrı Rangi ve Tanrıça Papa’yı birbirinden ayırmak için çabalamaya itti. Tane, babaları Rangi’nin kollarını kesip, böylece artık annesine sarılamadığı zaman, çocuklar ayaklanarak başarılı bir şekilde ebeveynlerini birbirlerinden ayırdılar. Çocuklar daha sonra ilk kez ışığı ve gökyüzünü görebildiler.

Zaman geçtikçe çocuk tanrılar arasında yaşanan savaş, iktidar hırsı, güç istenci, kıskançlık ve öfke gibi sorunlar neticesinde, bir karmaşa ortaya çıktı. Çocuklar ebeveynleri birbirinden ayırmayı başarsalar da hava ve fırtına tanrısı Tawhiri (Tawhirimatea), ebeveynlerinin akan gözyaşlarını gördükçe öfkeye kapıldı. Ana Tanrıça Papa, diğer çocuklarını Tawhiri’nin gazabından korumak için saklamaya çalışsa da Tawhiri kardeşlerine karşı sert fırtınalar ve büyük yağmurlarla bir savaş başlattı.

İnsanlık da işte bu dönemde, orman tanrısı Tane (Tanematua), ilk insanı yaratmak ve içine nefes (yani hayat) koymak için kırmızı toprak kullandığında ortaya çıktı. Tane, farklı ağaçlar ve maddeler kullanarak yeni yaratıklar meydana getirmek ve canlandırmak için birçok deneme yapmıştı. Sonunda, annesinin yardımını istedi ve bu sayede ilk önce bir kadın yarattı, ardından bir erkeğe can verdi.

Maori mitlerinin Babil yaratılış destanıyla (Gılgamış) birçok benzerliğe sahip olduğu düşünülüyor; fakat aynı zamanda Antik Yunan yaradılış hikâyeleriyle de benzerlikler taşırlar. Dünyadan izole durumdaki bir medeniyetin bu tür mitlerle ortak noktalara sahip olmasının nasıl mümkün olduğu henüz bilinmemekle birlikte, bu mitlerin bir şekilde dış müdahaleler nedeniyle ortak anlatılar içerdiği yönünde spekülasyonlar mevcuttur.

MODERN MAORİ KÜLTÜRÜ

Çağdaş Maori kültürü, zengin bir kültürel mirasın gelenekleri tarafından şekillendirilmiş ve küresel toplumda var olma mücadelesi veren diğer yerli halkların karşılaştığı zorlukları yaşamakta. Maori kültürünün temel öğelerini tanımlamak için şu başlıkları sıralamak mümkün: Sanat, efsaneler, dövmeler, bedensel performanslar (en bilineni Haka Dansı’dır), gelenekler, misafirperverlik ve topluluk bilinci.

1980’lerin başından bu yana Maori kültürü bir rönesans geçirdi. Maori kültürüne olan ilginin artması, Maori dilini de olumlu yönde etkiledi ve böylece Maori dili hakkında öğretim programları çoğalmaya başladı. Maori dili benzersiz bir lisan ve zaman içerisinde bir süreliğine büyük bir yıkım yaşamasının ardından, son yıllarda Yeni Zelanda’daki Maori ve İngiliz toplumlarının ve devletin işbirliğiyle yaşatılmaya devam ediyor. Günümüzde Maori dili, Yeni Zelanda’nın ikinci resmi dili ve çoğu okulda öğretiliyor.

KARMAŞIK VE TARTIŞMALI BİR TARİH

Bilindiği kadarıyla, Maorilerin ataları güneydoğu Asya kökenli bir Polinezya halkıydı. Bazı tarihçiler, Yeni Zelanda’nın ilk Polinezyalı yerleşimcilerinin, bugünkü Çin’den göç yoluna çıkarak, uzun yıllar süren bir yolculuk neticesinde, Tayvan ve Güney Pasifik üzerinden Aotearoa’ya (Maori dilinde Yeni Zelanda) ulaşmayı başardıklarını öne sürer. Öte yandan antropolog Thor Heyerdahl, Polinezyalıların diğer akademisyenlerin iddia ettiği gibi Doğu’dan ziyade Amerika’dan Pasifik’e geldiğini iddia eder. Heyerdahl, teorisini, Avrupalıların gelişinden önce Yeni Zelanda’da Maorilerin ekimini yaptıkları ve bir çeşit tatlı patates olan ‘kumara’nın orta Güney Amerika kökenli olması gerçeğine dayandırıyor.

Günümüzden yaklaşık otuz bin yıl önce, Maorilerin Polinezyalı ataları Yeni Gine’nin doğusunda bulunan Bismarck Takımadalarında yaşıyorlardı. Bu insanlarda, çanak çömlek yapımında ayırt edici ve çok renkli bir kültürel öğe olan Lapita kültürü vardı. Bu çanak çömlek kültürüne, Yeni Kaledonya’da keşfedilen bir arkeolojik alandan sonra ‘Lapita Çömlekçiliği’ adı verilmişti.

Lapita çömlekler ilkin M.Ö. 1500’lü yıllarda ortaya çıktı. Bu kültürün izleri, Melanezya’dan (Yeni Gine ve Fiji Adaları arasında kalan, birçok farklı ada ve kültürün bulunduğu okyanus bölgesi) Yeni Kaledonya’ya ve daha sonra da Samoa’ya kadar takip edilebilir. Lapita çömleklerini üreten ilk toplumlar Fiji, Samoa ve Tonga adalarında yaşayanlardı. M.Ö. 1000’li yıllarda, tipik Polinezya kültürünün birçok özelliği işte bu bölgede gelişmişti.

Yeni Zelanda’nın keşfedildiği dönemde, çanak çömlek kullanımı ortadan kalkmış gibi görünüyordu. Bunların yerini işlemeli taş süslemeler ve balık oltaları gibi diğer el sanatları devralmıştı. Bu araçların izleri, Doğu Polinezya’dan Yeni Zelanda’ya kadar takip edilebilir.

Polinezya kültürü, yaklaşık 3.500 yıl önce Bismarck Takımadaları'ndan doğuya doğru genişlemeye başladı. Bu genişlemenin kesin nedenleriyse henüz bilinmiyor. Bazı Polinezyalılar güney Pasifik'te kalırken, diğerleri Tahiti’ye geçtiler ve neredeyse kesin olarak Güney Amerika’ya, yani tatlı patatesin ana vatanına dek gittiler. Yanı sıra, Yeni Zelanda adalarındaki ilk Polinezya yerleşiminin kesin tarihi de bilinmemekte. Daha önce, M.S. 950-1.130 arasında olduğunu düşünen araştırmacılar, günümüzde hâlâ Polinezyalı yerleşimin hem zamanı hem de koşulları üzerinde tartışmayı sürdürüyorlar.

BİLİM İNSANLARI NELER SÖYLÜYOR?

19. ve 20. yüzyılın başlarında araştırma yapan etnologlar tarafından, efsanevi Polinezyalı denizci Kupe’nin, M.S. 925 yılında bölgeye ulaştığı tahmin ediliyordu. Aynı araştırmacılar tarafından, efsanevi Maori figürü Toi’nin ise 1150’de Yeni Zelanda’yı ziyaret ettiği düşünülüyordu. Polinezyalı yerleşimcilerin ilk toplu göçü kabul edilen Büyük Filo’nun Yeni Zelanda’ya varış tarihinin 1350’de gerçekleştiği tahmin ediliyordu. Modern bilim insanları, günümüzde yalnızca bu tarihlerin kesinliğini değil, aynı zamanda ‘Büyük Filo’ teorisini de sorguluyorlar ve tartışmalar devam ediyor.

Son yıllarda yeni bulgulara ulaşan araştırmacıların aktardığı kadarıyla, 700 yıldan uzun zaman önce ölen Yeni Zelandalıların dişlerinde korunmuş halde kalan eski DNA örnekleri, Polinezya yerleşimine dair tartışmaya ışık tutmaya yardımcı olabilir.

Bilim insanları, Yeni Zelanda’daki ilk yerleşimlerin, 65 bin yıl önce Afrika’da başlayan bir göç süreci neticesinde, göçebe toplumlar tarafından oluşturulduğunu düşünüyorlar.

Öte yandan, ilk yerleşimcilerin kökenleri, genetik çeşitliliği ve Yeni Zelanda’ya ulaşmak için kullandıkları yollar hakkında hâlâ birçok soru var. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Profesör Atholl Anderson, erken Polinezya kolonicilerinin genetik varyasyonunun, kolonileşme süreci hakkında düşünmek için önemli veriler sağladığını ifade ediyor. Anderson, “Modern Maorilere ilişkin ilk genetik kanıtlar uyarınca, ilk kolonileşmenin yüzlerce kadın ve erkeği kapsadığını ve Yeni Zelanda’ya yaklaşık 20 kuşak önce gelen çok sayıdaki kanonun, geleneksel Maori hikâyeleriyle de tutarlı olduğunu biliyoruz. Ancak, yapılan son çalışmalarda yeni ipuçları ortaya çıkarsa (…) o zaman Doğu Polinezya’nın daha geniş bir havzasında yaşayan daha fazla insanı hesaba katmamız gerekir ve eğer öyleyse, bu insanların neden göçtüğünü de araştırmalıyız” diyor.

Belki de on binlerce yıldır, milyonlarca kilometrekarelik devasa bir bölgede zahmetsizce göç etmeyi, yerleşimler kurmayı ve büyük bir kültür inşa etmeyi başarmış insanların torunları olan Maoriler, İngiliz sömürgesi nedeniyle yitirdikleri birçok kültürel ve toplumsal geleneği yeniden hayata döndürebilmek için büyük bir mücadele vermeye devam ediyor.

Kaynaklar:

http://history-nz.org/maori. html

https://www.ancient-origins. net/human-origins-folklore/ creation-myth-maori-new- zealand-00305

https://teara.govt.nz/en/ ideas-of-maori-origins

https://teara.govt.nz/en/ first-peoples-in-maori- tradition

http://www.abc.net.au/science/ articles/2012/10/23/3616026. htm

https://www.maori.com/

https://www.britannica.com/ topic/Maori