‘Doğu Akdeniz’in militarizasyonu barış getirmeyecek’

Türkiye ve diğer ülkelerin fosil yakıt arama faaliyetlerini durdurması talebiyle oluşturulan uluslararası ‘Kazma Bırak’ kampanyası kapsamında forum düzenlendi. Tüm dünyada iklim krizine karşı geniş çaplı eylemliliğin olduğu 19 Mart’ta düzenlenen forumda doğal gaz çıkarılmasının farklı ülkelerdeki siyasi ve ekonomik boyutu, iklim mücadelesi, bu mücadelenin zemini ele alındı.

Google Haberlere Abone ol

Günsu Durak

ANKARA- Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın iki tarafının da olduğu pek çok ülkeden 70’in üzerinde ekoloji örgütünün bileşeni olduğu Kazma Bırak Kampanyası 25 Eylül’den bu yana yürütülüyor. Kampanya kapsamında farklı ekoloji örgütlerinden temsilcilerin de yer aldığı 19 Mart Uluslararası İklim Grevi Forumu düzenledi. Forumda pek çok ülkeden ve şehirden farklı konuşmacı ülkelerindeki krizleri, bu krizlerin siyasi boyutunu, iklim mücadelesini ve kampanyanın seyrini tartıştı.

‘DOĞU AKDENİZ İÇİN ANLAŞMAYA VARILSA BİLE BU UZUN SÜRMEZ’

Yunanistan’dan foruma katılan konuşmacı Nikos Anastasiadis, “Hepinizin bildiği gibi bizim yaşadığımız bölgede bu gerginlikler ve gaz çıkarılmasına dair yapılan planlar yeni değil. Hem yöneticilerle bizim aramızdaki çatışma hem de ülkeler arasında bölgede kimin baskın olacağına dair çatışma devam ediyor. Gaz rezervi geçen yaz yeni krizleri tetikledi ve yakın zamanda bu kriz masadan kalkacağa benzemiyor. Türkiye- Yunanistan ve Kıbrıs bir anlaşmaya varsa bile bu çok uzun sürmeyecek çünkü bölgeyi domine etmek için verdikleri savaş gerçekten büyük” dedi.

Sözlerini gerginliğin çevre için oluşturduğu tehdidi gözden kaçırılmaması ve ısrarla anlatmak gerektiğinin altını çizerek sürdüren Anastasiadis, uluslararası şirketlerin kârını korumak için yapılan uygulamaların varlığını, ekoloji mücadelesi verenlerin bugünkü grevin ortak sloganla yapılabilmesinin önemini vurguladı.

‘ERDOĞAN’IN GAZLA İLGİLİ SÖYLEMİ KARŞILIK BULMUYOR’

Kıbrıslı konuşmacı Natasa Ioannou ise, “Fosil gazın keşfedilmesi aranması ve çıkarılması konusunda Kıbrıs’ta herkesin bilgisi var, ama bunun üzerinden tekrar geçmek istiyorum çünkü burada bu rezervlerin bulunup çıkarılması içinde bulunduğumuz ulusal problemi çözecek bir şey gibi anlatılıyor. Fosil gaza dair çıkarma ve taşınması planına ise askeri eylemlerle geliyorlar ve bu durum bölgedeki bütün gerginliği artırıyor. 2018’den beri bölgede çok fazla askeri gerginlikle karşılaştık. Bu gerginlik, Kıbrıs konusu etrafındaki müzakerelere de yansıyor” ifadelerini kullanıp, adanın barışından önde tutulanın kâr olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra Ioannou, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazla ilgili söylemlerinin karşılık bulmadığını belirtti.

Ioannou iklim krizinin etkilerinin Kıbrıs’ta oldukça fazla hissedildiğini ifade ederek, “Yakıt çıkarma ve bunun için yapılan inşa sırasında Akdeniz’de gerçekleşebilecek herhangi bir kaza kırılgan deniz ekosistemini çok büyük tehlikeye atıyor ve kıyı alanlarını da tehdit ediyor. Yunan adalarının ekonomisi bu kıyı ekonomisine dayalı aslında” dedi.

‘YAKLAŞIK 35 MİLYON DOLAR AB VERGİSİ EASTMED PROJESİNE AKTARILIYOR’

Fosil gazını Kıbrıs ve Yunanistan aracılığıyla, İsrail ve Kıbrıs arasındaki ihtilaflı suların altından İtalya’ya taşımak üzere tasarlanmış olan Eastmed projesine karşı mücadele eden Gastivists Platformu adına konuşan Naomi Kreitman, “AB daha fazla doğal gaza yöneliyor ve endüstriyi hayati görüyor. Petrol ve kömürden sonraki planını gaz olarak şekillendirdi ve gazı, petrol ve kömürden daha iyi göstermek için sürekli reklam yapıyorlar ama aslında öyle değil” diye konuştu. Öte yandan buna rağmen Avrupa’da boru hatlarına karşı eylemliliğin arttığını belirtti.

“Son dönemlerde mega bir proje olan Eastmed projesine odaklandık” diyen Kreitman, mega projelerin neden olacağı ekolojik yıkımlarla ilgilenilmediğini vurguladı. Kreitman, Eastmed boru hattı için çok fazla AB vergisi, yaklaşık 35 milyon dolar bu projeye aktarıldığını ve bu aktarımı durdurmak için bir imza kampanyası başlattıklarını söyledi.

‘DOĞU AKDENİZ’DEKİ GAZ ARAYIŞI, ADAYI SAVAŞIN EŞİĞİNE GETİRİYOR’

Konuşmacı Murat Kanatlı, “Kıbrıs olarak biz bir çelişkiyi daha yaşamaktayız, bölünmüş bir adada toplumlararası ilişkilerin kırılgan olduğu bir zamanda doğal gazın barış için ortak bir çalışma alanı yapılması da çok konuşulmakta, mümkün mü?” diye sordu.

Kanatlı, “Her yeni doğal gaz arama faaliyeti de bizi askeri olarak daha büyük bir gerginliğe doğru sürüklemektedir. Bunu militarist propaganda, doğallığında da milliyetçiliğin yükseltilmesi izlemektedir. Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetleri adayı hem savaşın eşiğine getirmekte hem milliyetçiliğin yükselmesine zemin hazırlayarak adada yaşayan toplumları birbirlerinden uzaklaştırmaya devam etmektedir” ifadelerini kullanarak 2018’den beri yaşanan gerginliklerin 2020’de de artarak devam ettiğini belirtti.

‘DOĞU AKDENİZ GAZ FORUMU ASKERİ İTTİFAKTIR’

Sözlerinin devamında konunun yalnız adada olmadığını belirten Murat Kanatlı “Bir süre önce EastMed Doğu Akdeniz Boru hattı da gerekçe gösterilerek İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan AB içindeki diğer ülkelerin de desteği ile askeri bir blok oluşturmuşlardır. Daha sonra bu ortaklık Doğu Akdeniz Gaz Formuna dönmüştür. Böylesi yapılanmaların askeri faaliyetlerinin bölgenin istikrasız yapısını daha da bozacağı rahatlıkla söylenebilir” diye konuştu.

Doğu Akdeniz Gaz forumunun sivil görünümünün aldatıcı olduğunu ve son derece askeri bir ittifak olduğunu ifade eden Kanatlı, “Doğu Akdeniz’in militarizasyonu bölgeye barış getirmeyecektir. Bu nedenle bölge barışı ve bölgenin askersizleştirilmesi için de doğal gaz aramalarına karşı çıkılmalıdır” dedi.

Farklı ülkelerden katılan konuşmacıların yanı sıra Ekoloji Birliği’nden Süheyla Doğan ve Derya Akyol, Eğitim-Sen’den Nejla Kurul, EGEÇEP’ten Ali Osman Karababa, Salihli Çevre Platformu’ndan Seçil Ege Değerli ve farklı ekoloji örgütlerinin temsilcileri foruma katılım sağlayarak, Türkiye’nin dört bir yanında çevreye zarar veren uygulamalara karşı sürdürdükleri çevre mücadelesini anlattılar, bu mücadelenin; eğitim, sağlık, akademi gibi farklı alanlardaki yerinin önemini vurguladılar.