Deniz ekosistemleri, iklim kaynaklı kayıplara daha iyi uyum sağlıyor

Yeni bir araştırmada, deniz ekosistemlerinin tam işlevselliğini kaybetmeksizin biyoçeşitlilik anlamında bazı kayıplara daha iyi uyum sağladığı iddia edildi.

Google Haberlere Abone ol

Berly McCoy

Yaklaşık 66 milyon yıl önce, toptan bir yok oluş vakası yeryüzündeki türlerin büyük çoğunluğunu ortadan kaldırdı, bunlara karbondioksitin atmosferden ayrıştırılmasına yardımcı olan denizdeki plankton türlerinin çoğu da dahildi. Fakat dört milyon yıldan fazla sürse de planktonlar, yok oluş öncesi biyoçeşitlilik düzeylerine geri döndü; bilim insanlarının yakın zamanda bulduklarına göre, ekosisteme yaptıkları katkılar toparlanmayı daha da hızlandırdı. 'Proceedings of the Royal Society B' dergisinde yayınlanan sonuçlar, ekosistem üzerine yeni görüşler sunabilir.

Araştırma ekibi, çalışmalarını kalsiyum karbonattan oluşan kabukları üreten tek hücreli organizmalar olan ‘planktik foraminifera’ üzerinde yoğunlaştırdı. Bu organizmalar, okyanuslardaki ‘deniz biyolojik pompası’ adıyla bilinen karbon dolaşımı sürecine katkı sağlıyor, fosilleşmiş deniz kabukları da biyolojik pompanın verimliliğini gösteren jeolojik bir kayıt barındırıyor. Ekibin ulaştığı bulgulara göre, planktonların yok oluş öncesi biyoçeşitlilik düzeylerine dönmesi -4.3. milyon yıl-, biyolojik pompanın 1.8 milyon yıl süren iyileşme süreciyle karşılaştırıldığında daha uzun sürüyor; araştırmacılar, bu iki olayın eşleşmediğini söylüyorlar

BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI GEREKİYOR

Araştırmanın ortak yazarlarından Daniela Schmidt’in bir basın açıklamasında belirttiğine göre, dramatik çevresel değişimlerle türlerin yok oluşu karşısında artan endişe düşünüldüğünde bu bulgular son derece önemli: “Çalışmamız gösteriyor ki, deniz sistemleri tam işlevselliğini kaybetmeksizin biyoçeşitlilik anlamında bazı kayıplara uyum sağlıyor, bu da daha iyimser iklim tahminleri yapılmasına imkân veriyor ve bu umut verici. Yine de hâlâ kesin kritik noktayı bilmiyoruz; o yüzden bu kırılgan ilişkinin ve biyoçeşitliliğin korunmasına fazlasıyla odaklanılması gerekiyor.”

Schmidt sözlerine şunları ekliyor: “Sonuçlar, iklimin geleceğine ilişkin tahminler ile kıyısal ve açık okyanus ekosistem modellerinin ilişkilendirilmesinin önemini vurguluyor. Bu, deniz yaşamındaki iklim kaynaklı yok oluşların etkisini anlamamız ve tahmin yürütmemiz için kavrayışımızı geliştirecek. Denizin insanlara sunduğu bir imkân olan balıkçılık üzerine daha ayrıntılı düşünülmesi gerekecek. Mesela balıkla bağlantılı besin ağının en üstünde aynı belirgin göstergelerin ne olduğuna bakan araştırmalara da gerek var.”


Yazının orijinali Anthropocene Magazine sitesinden alınmıştır.