Demirtaş: Seçim bittiği gibi ‘Teröristliğimiz, alçaklığımız’ bitti

Kobanê Davası’nda siyasetçilerin yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Selahattin Demirtaş, "Kararlarınız seçimde hızlanıyor, seçimden sonra yavaşlıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 28’inci periyot duruşmasının birinci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başlandı.

Duruşmada konuşan Demirtaş, “Sizin kararlarınız seçimde hızlanıyor, seçimden sonra yavaşlıyor. Seçim ayında benim hakkımda, 5 bin 500 tweet atılmış. Seçim bittiği gibi, ‘Teröristliğimiz, alçaklığımız da’ bitti. Yerel seçim yaklaşıyor göreceğiz, AYM’de, İstinaf’ta, Saray’da bir hareketlilik var. Yeni ittifaklar konuşuluyor, Cumhurbaşkanının bu davayla ilgili nasıl ilgilendiğini, sizin de nasıl hızlandığınızı ispatladık” dedi.

 

KIŞANAK’IN MİKROFONU KAPATILDI

Duruşmanın öğleden önceki oturumunda söz alan Gültan Kışanak, duruşma periyotlarına ilişkin, “Periyotların bu şekilde düzenlemesinin tek amacı bize işkence yapmak” dedi. Kışanak, sözlerine devam ettiği sırada mahkeme başkanının mazeret ve gelen evraklara dair konuşmasını istemesi üzerine, “Sözümü kesmeyin” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Kışanak’ın mikrofonu kapatıldı. Kışanak’ın mikrofonun kapatılmasına sanıklar ve avukatları da tepki gösterince, mahkeme bu kişilere ilişkin tutanak tuttu.

 

'HEYETİN, DURUŞMAYI PSİKOLOJİYİ ANLAYARAK YÖNETMESİ GEREKİYOR'

Verilen aranın ardından duruşma, Edirne Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlanan Selahattin Demirtaş’ın beyanları ile devam etti. Kışanak’ın mikrofonunun kapatılmasına tepki gösteren Demirtaş, işkenceye dayanan koşullarda cezaevinde tutulduklarını ifade ederek, “Bazen heyetin, duruşmayı psikolojiyi anlayarak yönetmesi gerekiyor” dedi.

Demirtaş, daha sonra duruşma periyotlarına ilişkin beyanda bulunarak, “Temel sıkıntımız şu; ilk duruşmaya 2017’in Mart ayında SEGBİS ile katıldım sonrasında Ankara’ya duruşmaya geldim ve ilk savunmalarımıza başladık. O günden bugüne 7 yıl geçti. İlk itirazlarımızı sunduğumuzda mahkeme bir ara karar aldı. Talepler duruşmayı uzatma gerekçesiyle reddedildi. 7 yıldır tutukluyuz, heyetin kendisi değil, daha ilk celsede tavrımızın duruşmaya yönelik uzatmaya yönelik olduğunu söyleyen heyet neden 7 yıldır mahkemeyi bitirmiyor da biz tutuklu olanların uzattığını söylüyorlar. Tutuklu sanıkların duruşmayı uzatmaya yönelik gerekçesini ne olduğunu makul bir açıklama yapmak zorundasınız. Niye tutuklu sanıklar duruşmayı uzatsın?” diye sordu.

T24'ün aktardığına göre Demirtaş, özetle şunları söyledi:

MESELE MÜTALAAYI OKUMAK DEĞİL: Hepimizin malumu dosya kabarık ve karmaşık. Bu iddia makamı ve heyet açısından da açık. İddia makamı keza bazı mütalaalarda karmaşık olduğunun altını çiziyor, fakat iş bizim talebimize geldiğinde dosyanın karmaşık olduğu gözetilmiyor. Mütalaanın kendisi karmaşık ve anlaşılmaktan uzak, mütalaayı toparlamakta zorlanıyor avukat arkadaşlarımız. Karmaşık hazırlandığı için onu çözmek zor. Ara kararlarınızda, ‘mütalaanın kendisi de boş’ demişsiniz. Bu da arkadaşlarımızın mütalaayı okuduklarını gösteriyor. Mesele mütalaayı okumak değil çalışmak önemli. Olayların geçtiği günden bu yana mütalaayı gözden geçirmek gerekiyor, savunma hazırlığı budur.

CEZAEVİNDE NEFES ALMANIN ZOR OLDUĞU ORTAMDA BİZ YAŞIYORUZ: Cezaevinde teknik imkanlardan yararlanmak çok kısıtlı. Cezaevinin fiziki koşulları da savunma hazırlığını zora sokuyor. Son yüzyılın en sıcak günlerini yaşıyoruz ve cezaevinde nefes almanın zor olduğu ortamda biz yaşıyoruz. Sıcak yaz günlerinde savunma hazırlığının sıkıştırılması da bizi zorluyor. Dışarıda ve cezaevinde devam eden siyasi, yargısal gelişmeler yaşanıyor. Bunlar davaya dahil oluyor. Avukatlarımızın mesleki, ailevi ve psikolojik zorlukları göz önünde bulundurulsun. Heyet sadece bu dava için görevlendirilmiş ama avukatlarımız öyle değil. Adli tatil var, adli tatil gözetilerek yeni bir periyot belirlemenizi istiyor arkadaşlarımız, bu benim de talebim. Bunlar varken duruşmayı uzatmaya yönelik algılamamak lazım.

15 bin 500 tweet sunuyorum: 2016’dan bu yana algı yaratılan paylaşımları dosyaya delil olarak göndereceğiz. Heyetiniz bu delil olduğu için okumak zorunda, ama okumakla yetmez. Bu tweet'lerin ne amaçla atıldığı, hangi saiklerle atıldığını incelemek zorunda. 50 bin sayfa Twitter paylaşımını delili sunacağım. Sizin için önemli olmayabilir ama savcı için öyle değil. Savcı mütalaada Twitter için ayrı başlık açmış. Bugün size 15 bin 500 tweet sunuyorum. Tamamı da istihbarat merkezi yönlendirmesiyle kampanyalar yürütülmüş. Biz bir tweet'le suçlanıyoruz madem.

BAĞIMSIZ, TARAFSIZ BİR ŞEKİLDE YARGILANMAK İÇİN UĞRAŞIYORUM: Süre taleplerimiz yargılamayı uzatmaya yönelik değil. Periyotlar insani koşullara göre düzenlenmeli. Hazır olan savunmalar alındıktan sonra duruşmanın ertelenmesini talep ediyoruz. Aksi takdirde bizi savunmaya zorlarsınız. 7 yıldır, 2,5 yıldır tutuklu arkadaşlar süre talep ediyorsa cezaevini sevdikleri için değil, hazırlıklarını bitirmek istiyorlar. Ara kararlarınızda duruşmayı uzatmaya yönelik bir karar verirseniz, sizin de bunun gerekçesini bizi ikna etme şeklinde yazmanızı diliyoruz. Davayı uzatmaya yönelik ne amacımız olabilir, dışarıda hayat pahalı cezaevinde daha iyi mi diye düşünüyoruz? Davanın uzatılması şeklinde, adil, bağımsız, tarafsız bir şekilde yargılanmak için uğraşıyorum. 7 yıldır bu kadar hukuksuzluktan sonra heyetiniz adil bir yargılama yapar ve savunma hazırlığına dair saygı duyarsa bizde savunmalarımızı yaparız. Heyetin davayı hızlandırmaya yönelik tavrı merkezi bir koordinasyon çerçevesine dönüştü. Sizin kararlarınız seçimde hızlanıyor, seçimden sonra yavaşlıyor. Seçim ayında benim hakkımda, 5 bin 500 twit atılmış. Seçim bittiği gibi, ‘teröristliğimiz, alçaklığımız da’ bitti. Yerel seçim yaklaşıyor göreceğiz, AYM’de, İstinaf’ta, Saray’da bir hareketlilik var. Yeni ittifaklar konuşuluyor, Cumhurbaşkanın bu davayla ilgili nasıl ilgilendiğini, sizin de nasıl hızlandığınızı ispatladık.

NAZMİ GÜR: DİYANET, KÜRDÜN DE TÜRKÜNDE DİYANET'İ DEĞİL Mİ?

Tutuklu bulunan eski  HDP MYK Üyesi Nazmi Gür, taleplerinin verilen ara karar ile reddedildiğini anımsatarak tepki gösterdi. Dosyaya giren evraklara ilişkin de beyanda bulunan Gür, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın katılma talebine dair sunduğu dilekçeyi hatırlatarak, bunun fetva olduğunu ve reddedilmesi gerektiği yönünde talepte bulunduğunu, ancak bunun kabul edilmediğini söyledi. Gür, “Diyanet, dilekçesi ile istenen cezadan daha ağır bir ceza verilmesini istiyor. Bu ikili hukuk demektir. Diyanet, hukuken bu davada müşteki olamaz. Kürdün de Türkünde diyaneti değil mi? Kürtleri neden ayırıyor?” diyerek tepki gösterdi.

Gür, mahkemenin dilekçeden sonra suç duyurusunda bulunması gerektiğini söyledi. Diyanet’in camilerin zarar gördüğünü iddia ettiğini belirten Gür, hangi camiinin zarar gördüğünü sordu. Gür, “Kaç tane camiye, nasıl ve ne şekilde zarar vermişim? Buna dair bir şey yok. Bu ırkçı, ayrımcı yazıya çanak tutmuşsunuz. Anayasal bir kurum olan partimizi suç örgütü gibi gösterip cezalandırılmamızı istiyor. Biz bunun peşini bırakmayacağız. Benim vasiyetimdir ölürsem, Diyanet’e bağlı hiçbir imam cenaze namazımı kılmasın. Beni Kürt imamlarına, melelerine emanet edin. Bu dilekçe, Suni, Hanefi ve Türk anlayışı. Bu aynı zamanda DAİŞ, El Kaide zihniyetidir. Biz İslam’ı diyanetten öğrenmedik. Haddini bilsin!” diyerek tepki gösterdi.

Emniyet ve İçişleri Bakanlığı’nın dilekçesine de değinen Gür, bu dilekçelerde de “ağırlaştırılmış müebbet”ten daha ağır bir cezanın talep edildiğini belirtti. Gür, “Ağırlaştırılmış müebbetten daha ağır ceza mı var? Bizi El Kaide’ye, DAİŞ’e mi teslim edeceksiniz?” diye sordu. Duruşmaların ara verilmeden yapılamasına tepki gösteren Gür, “Bir aceleniz mi var? Arkadaşlarımız savunmaya hazırlanmak için duruşmalara gelmiyor. Duruşmada arkadaşlarımızı dinlemeye hakkımız yok mu? Bunu neden engelliyorsunuz? Çökmüş bir iddianame, mütalaa ile karşı karşıyayız. Yoksa Diyanet böyle bir dilekçe sunmazdı. Bir yanda devlet kurumları toplanmış bir yanda biz varız. Düşmana karşı toplanmış gibi. Beni neyle, ne göre suçluyorsunuz? Üç yıldır ne ile yargılandığımı bilmiyorum” dedi.

Duruşmada söz alan Avukat Nuray Özdoğan, bir önceki duruşmada mahkemenin verdiği ara karara tepki gösterdi. Duruşmaların süresiz bir şekilde devam etmesinin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu dile getiren Özdoğan, “Hem mekânsal hem dem zamansal anlamda bir ‘şiddettir. Bizi sıkıştırdığınız süre ve mekana itiraz ediyoruz. Bizim buraya gelip gitmemiz bile büyük bir sorun” dedi.

ANADOLU AJANSI’NIN TAKİP ETTİĞİ ZİYARET

Siyasetçi İbrahim Binici’nin avukatı Kemal Cihat Binici, esas hakkında mütalaaya dikkat çekerek, mütalaada Binici’ye dair daha önce açılan davaların aleyhine yansıtıldığını dile getirdi. Müvekkili ile ilgili gizli ve açık olmak üzere iki tanığın beyanda bulunduğunu dile getiren Binici, “Müvekkilim; salgın döneminde evinde Newroz kutlamış ve bu da suç olarak değerlendirilmiş” dedi. Kobanê olayları esnasında HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) sanal medyada paylaştığı paylaşıma dikkat çeken Binici, bu suçlamanın temelsiz olduğunu dile getirdi. Binici, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) aldığı Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarına dikkat çekerek, suçlamanın çöktüğünü söyledi. Müvekkilinin MYK üyesi olmadığını belirterek, gizli tanık olan “Ulaş”ın beyanlarına işaret eden Binici, gizli tanığın müvekkili hakkında, “Kobanê olayları ile ilgisi yoktur” dediğini söyledi.

Müvekkilinin Kobanê’ye gittiğini ve bunun da dosyada suçlama konusu yapıldığını dile getiren Binici, müvekkilinin dönemin hükümet ve devlet yetkililerin bilgisi dahilinde Kobanê’ye gittiğini söyledi. Müvekkilinin pasaport ile gittiğini ve devletin ajansı olan Anadolu Ajansı’nın (AA) da bu ziyareti haberleştirdiğini paylaşan Binici, Urfa'da yaşanan Kobanê olayları ilgisinin de olmadığını söyledi. Müvekkilinin “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” ve pek çok ağır suçlar ile yargılandığını dile getiren Binici, “Müvekkilinin siyasi faaliyetleri ile ‘devletin birliğini bozmak’ amaçladığı söylenemez. Buna dair ne iddianamede ne de mütalaada bir delil de ortaya konulmamıştır. Müvekkilinin hangi suçu, ne şekilde işlediğine illiyet bağı yoktur. Ayrıca suçun kişiselleştirmemesi nedeniyle de bu mütalaanın tarafımızca kabul edilmesi mümkün değildir” diye konuştu. Müvekkiline dair dosyada sanal medya paylaşımlarının da olduğunu dile getiren Binici, bu hususların da suç içermediğini dile getirdi. Binici, müvekkilinin atılı tüm suçlardan beraat etmesi gerektiğini dile getirdi.   (HABER MERKEZİ)