Davutoğlu’ndan Muharrem İnce’nin teklifine yanıt: Zavallı

Muharrem İnce'nin “Davutoğlu, Babacan’ı kenara çeksin, kayıtsız destek oluyorum” sözlerine yanıt veren Ahmet Davutoğlu, "Bu sözlere zavallı derim. Bulunduğu konum aynı Erdoğan gibi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Davutoğlu, Babacan’ı kenara çeksin, kayıtsız destek oluyorum” teklifi için, “Zavallı sözler” dedi.

Davutoğlu, “Siyasi nezaketsizliği Erdoğan’la yarışıyor. Gayet yakışıyorlar birbirlerine. Yan yana dursalar iyi bir ekip olurlar. Çıkış yolu bulmaya çalışıyor. Kötü bir çıkış yolu bulmuş, tavsiye etmem” ifadelerini kullandı.

FOX TV’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtlan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

ANLAMIYOR BUNU MUHARREM İNCE GİBİ KAFALAR: Muharrem İnce Erdoğan’dan iyi ders alıyor. Siyasi nezaketsizliği Erdoğan’la yarışıyor. Gayet yakışıyorlar birbirlerine. Yan yana dursalar iyi bir ekip olurlar. Yani siyasi nezaketsizlikle Erdoğan’la yarışıyor. Muharrem İnce’ye şunu sorayım ben 18 Mayıs 2022, Muharrem İnce, Gelecek Partisi Genel Merkezi’ni ziyarete geldi. ‘At onları kenara’ dediği Davutoğlu’nu ziyarete geldi. İkramda bulunduk, pasta da kestik çünkü partisinin kuruluşunun ikinci yıl dönümüydü. Ve gayet iltifatkâr cümlelerle birbirimize basın toplantısı yaptık. Ne değişti? Neden biliyor musunuz? O haftadan sonraki tabii 29 Mayıs’ta bizim ev sahipliğimizde Altılı Masa toplandı. Ben bu görüşme öncesinde, aramızdaki fark bu işte. Anlamıyor bunu Muharrem İnce gibi kafalar.

BU SÖZLERE ZAVALLI DERİM: Kötü bir çıkış yolu bulmuş, tavsiye etmem. Köprüden önce son çıkış. (Siz üzüldünüz mü?) Yok hiç üzülmedim, çünkü bu nezaketsizliklere alıştık. Bu ziyaret öncesinde ben Sayın Kılıçdaroğlu’na söyledim. Bakın bizim siyaset anlayışımız bu. Ben Kılıçdaroğlu’nun haberi olmadan veya onunla istişare etmeden herhangi bir Cumhuriyet Halk Parti ile geçmişi olan biriyle görüşmedim. Sayın Kılıçdaroğlu’na dedim, ‘Sayın Muharrem İnce ziyaret etmek istiyor, sizce mahsuru var mı?’ 'Memnuniyetle' dedi. Hiçbir sakıncası yok diye. Bizimle Kılıçdaroğlu arasındaki hukuk bu, kendisiyle Kılıçdaroğlu arasındaki hukuk da bu. Gelip bize saygıyla gelecek, saygı da görecek. Bugün kapımı çalsa Erdoğan veya Bahçeli gelse, kim olursa olsun kapıyı aynı şekilde açarım. Bu sözlere zavallı derim.

BULUNDUĞU KONUM AYNI ERDOĞAN GİBİ: Bir gerekçe üretmeye çalışıyor. Bulunduğu konum aynı Erdoğan gibi. Kendisiyle barışık değil. Bulunduğu konumdan kendi vicdanı da rahatsız. Bir şey üretmesi lazım. Bir şey desin ki karşı taraf yapamasın. Sonra da desin ki ‘siz yapmadınız’. Muharrem İnce ile Binali Yıldırım’ın aynı özelliği var. Bunlar seçim kaybederek yükselmeye çalışan tipler. Sayın Kılıçdaroğlu karşısında üç kongre kaybetti. Şimdi de onun intikamı için Sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkıyor. Şimdi etrafında onu takip edenlere ‘niye oradasın’ sorusuna bir çıkış yolu. Bu köprüden son çıkış değil Sayın İnce. Çıkacaksan çık. Bizi karıştırma bu işe. Senin meselen Sayın Kılıçdaroğlu karşısında sürekli mahcup olman, kaybetmen dolayısıyla bir intikam alma hissi. Senin meselen Erdoğan’a benzemen. Üslubunla, dilinle… ‘At onları kenara’. Sen kimsin? 

Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisiyle ilgili "Bizden gidenleri hiç saymıyorum bile… Onların masada da irapta da mahalli yok" sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları söyledi:

ÖYLESİNE BİR EGO VAR Kİ…: “Saymamış olsa öyle bir tweet atmaz. Dedim ya, bilinçaltını dışarı yansıtıyor. Erdoğan’ı ne bitirdi derseniz? Kibri bitirdi. Kendisinden başka kimsenin önemli olmadığına, hatta kendisinden başka gerçek anlamda Müslüman, neredeyse gerçek anlamda insan olmadığına öylesine inanmış ki, öylesine bir ego var ki… Çevresindeki şahsiyetleri ezerek yürüyen birisi. Bizi ezemediği için düşman oluyor… Bizim şahsiyetimizi ezemediği için bizi önemsizleştirmeye çalışıyor. Allah aşkına o masayla ilgili katkılarımızı herkes bilir.

Erdoğan bunu görmüyor mu zannediyorsunuz? Özel bir sohbetinde ne söylediğini ben biliyorum. ‘Sizin hocanızın başının altından çıkıyor’ diye etrafına söylenmiş, altılı masa ile ilgili, beni kastederek. Mesele o, bu değil. Altılı masa, altı siyasi liderin iradesidir… Orada öfkelenerek söylediği sözlerin ne olduğunu biliyorum ben, yakın çevrelerine.

AK PARTİ’NİN DAYANDIĞI TABAN, BİZE HALA SAYGI DUYUYOR: Şimdi bu tweeti atmak zorunda. Şunu demeye çalışıyor… Türkiye, liderliğini kaybetti. AK Parti’nin dayandığı toplumsal kesimlerin liderliğini korumaya çalışıyor. İçten içe biliyor ki AK Parti’nin dayandığı taban, bize hala saygı duyuyor. O tabanın ümidi biziz, o değil artık. O taban, bize oy verir. Belki çekinir söylemez ama nihai kertede oy verecek. Sonunda şunu düşünür, bizim başkanımız bize sahip çıkar. Ben de şunu söylüyorum; AK Parti seçmenine… Hiç tereddüt etmeyin. Suça bulaşmamış yolsuzluk yapmamış her vatandaşımızın hamisi de garantörü de biziz.

Bu çağrısının bürokrasiyi kapsayıp kapsamadığının sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

ŞIRNAK VALİSİ VE ŞIRNAK’TAKİ ASKERİ VE MÜLKİ GÖREVLİLER DİKKAT ETSİNLER: Seçim döneminde herhangi bir yasadışı müdahaleye karışmamış, görevini düzgün yapmış, hiçbir bürokrat çekinmemeli. Sayın Kılıçdaroğlu ile de bunları konuştuk. Detaylı çalışmalar da yapıyoruz, şu anda. Bürokrasiyi bizim kadar bilen yok. Bütün bürokratlara, valilere bu dönemde; çok net bir ifadeyle de söylüyorum. Şırnak Valisi ve Şırnak’taki askeri ve mülki görevliler dikkat etsinler. Koruculara gönderdikleri mesajları biliyoruz. Her bir korucu ailesine, ‘Kimler oy verecek. Bunları ilgili karakola teslim edin’ gibi ifadelerle yazılan mesajlar var. Bütün valilere sesleniyorum: Sizin göreviniz seçimin suhuletle yapılması, seçimin yönlendirilmesi değil. Biz bunları yakından takip ediyoruz. Görevini çok iyi yapan valileri de biliyorum.

Herkes kendisini biliyor. Yolsuzluklara bulaşmış kimse ile devam etmeyiz. Hesabını sorarız. Kamuda görev yapmak bir emanettir. Ben de aldım bu görevi… Tek maaşla çalıştım. İkinci bir maaş teklif edildiğinde kabul etmedim. Çünkü devlet görevi, kendisi şerefli bir misyondur. Onu kirletmemek lazım.

BU NASIL BİR AYMAZLIKTIR: Bir İçişleri Bakanı ‘siyasi darbe’ demez seçime. Siyasi darbe ise 14 Mayıs günü siyasi darbe yapılacak diye ne yapacak İçişleri Bakanı. Güvenlik birimlerini toplayıp darbeyi engelleyin diye sokağa mı çıkaracak. Bu nasıl bir aymazlıktır. Ona bu talimatı, bu küstahlığı yapmasına izin veren Erdoğan’a soruyorum ne yapacaksınız seçim günü? Kazandığımızda çıkın söyleyin. Ben söylüyorum, seçimi kazandığımızda suhuletle gidip devralacağız.” (DUVAR)