Davutoğlu: 'Giderlerse gitsinler' diyen Cumhurbaşkanı taziye mesajı yayınlamadı

"'Giderlerse gitsinler' diyen Sayın Cumhurbaşkanı, hâlâ doktor Ekrem için bir taziye mesajı yayınlamadı" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Sağlık Bakanı, net bir tavır sergilemeli" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kardiyoloji uzmanı doktor Ekrem Karakaya’nın Konya’da, avukat Servet Bakırtaş'ın İstanbul’da öldürülmesine ilişkin bugün sosyal medya hesabında bir açıklama yaptı. "‘Giderlerse gitsinler’ diyen Sayın Cumhurbaşkanı, hâlâ doktor Ekrem için bir taziye mesajı yayınlamadı" ifadelerini kullanan Davutoğlu,  “Doktor Ekrem Karakaya, avukat Servet Bakırtaş; iki kıymetli kardeşimizi yitirmenin acısı yüreğimizdeyken yeni acılar yaşamamak için gelin seferberlik başlatalım. Gün, şiddet kültürünü yok etme günüdür. Gün, adaleti hâkim kılma günüdür” notuyla yayınladığı videoda şöyle konuştu:

“Dün sadece doktor Ekrem’in ailesinin ocağına ateş düşmedi; bütün hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın, hekimlerine saygı gösteren hastalarımızın, vatandaşlarımızın her birinin yüreğine de ateş düştü. Dünkü saldırı, sadece bir kişiye yapılan bir saldırı değil; dünkü saldırı aslında, insanlığın en şerefli mesleği olan hikmet dolu hekimlik mesleğine yapılan bir saldırıydı. Dün, tam da bu haber kanallara düştüğü zaman bir grup genç ile birlikteydim, misafirimdiler. Bir genç üniversite sınavına girmişti, ‘Ne okuyacaksın’ diye sordum, ‘Bugüne kadar tıp okumayı düşünüyordum ama gördüğüm manzaralar ve yurt dışına gitmek mühendislikte daha kolay olduğu için fikrimi değiştirdim’ dedi. İçimden bir şeyler koptu. Bir hoca, bir akademisyen olarak hikmetle özdeşen hekimlik mesleğinin geleceği konusunda ürperdim. Biz, gelecek nesillerin sağlığını kimlere emanet edeceğiz, eğer bu ülkede hekimlerimiz böylesi saldırılara muhatap kaldığı için genç nesil hekimlikten uzak kalırsa?

'KUTUPLAŞTIRICI BİR DİL HER AN BENZER SALDIRILARI TETİKLEYEBİLİR'

Bu sabah İstanbul’da bulunan eşim doktor Sahra Hanım ile görüştüğümde, ameliyata girmek üzereydi. ‘Bedenim ameliyata giriyor ama ruhum, zihnim, gönlüm, yüreğim doktor Ekrem ve ailesiyle birlikte’ dedi. Sesi hüzün doluydu, boğuk boğuktu. Eminim bugün bütün hekimler, sabah mesailerine başlarken derin bir hüzün ile başladılar. Hem meslekleri adına hem meslektaşları doktor Ekrem adına hüzün ile başladılar. Biz, bu hüzünleri niye yaşarız? Neden tedbirler alınmaz? Artık yeter demenin vakti. Ben, burada beş ana tedbirden bahsetmek istiyorum ve çağrıda bulunuyorum. Devleti yönetenlere, sağlık sektörünü yönetenlere, bakanlara, ilgili yetkililere, tümüne çağrıda bulunuyorum: Gelin, artık bu meselede omuz omuza net bir tavır sergileyelim. Ne mi yapalım? Bakın, madde madde söyleyeceğim. Birincisi; şiddet bir zihniyet meselesidir, bir söylem meselesidir. Şiddete dayalı bir zihniyet, kutuplaştırıcı bir dil, dışlayıcı bir söylem, her an benzer saldırıları tetikleyebilir. Yukarıdan bir ses, tepeden bakar bir şekilde hekimlere dönüp ‘Giderlerse gitsinler’ derse bunun toplum katmanlarına, sıradan hasta yakınlarına nasıl yansıyacağını kim hesap edebilir? ‘Giderlerse gitsinler’ sözü, hala hekimlerimizin kulaklarında çınlayıp duruyor. İkincisi; hekimlerimizin hislerini anlamak lazım. Hekimlerimizin acısıyla duygudaşlık yaşamak lazım. Bakın, 24 saat geçti saldırının üzerinden, ‘Giderlerse gitsinler’ diyen Sayın Cumhurbaşkanı, hâlâ doktor Ekrem için bir taziye mesajı yayınlamadı. İnşallah bu saatlerde yayınlar ama her meselede siyasi rant söz konusu olduğunda hemen konuşanlar bugün susuyorlarsa işte bu saldırıyı yapanlar, kimi zaman bu söylemlerden cesaret alıyor.

'SAĞLIK BAKANI NET BİR TAVIR SERGİLEMELİ'

Sağlık Bakanı, net bir tavır sergilemeli, açık bir tavır ortaya koymalı. Eğer hekimlere sahip çıkamıyorsa, eğer hekimlik mesleğinin itibarını koruyamıyorsa istifa etmeli. Bugün bütün önemli şehirlerimizde hekimlerimiz haklı olarak greve gittiler. Onların feryatları bile engellenmeye çalışıldı. İstanbul’da bu feryadı dile getiren hekimlerimiz engellenmek istendiğinde fenalaşan polis memuruna yine hekimlerimiz müdahale etti. Demek ki hekimlere ihtiyacımız var. Gelin, hekimlik mesleğini ve hekimlerimizi iade-i itibar ile koruyalım. Hekimlik mesleğinin aleyhine söylenen sözle, yapılan kampanyalara, bazen medyada yer alanlara karşı ‘hekimler ortak değerimizdir’ diyelim.

'SİSTEME KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTELİM VE DÜZELTELİM'

Daha bundan kısa bir süre önce Viranşehir Şanlıurfa’da bir hekim, Şeyhmus Baraş darp edildiğinde, neredeyse darp edilen hekimi suçlu konumuna getirilen bir medya dili kullanıldı. Hekimlerimize iade-i itibar yapalım. Üçüncüsü; eğer sağlık sektöründe bir sıkıntı yaşanıyorsa bunun sorumlusu hekimler değil, sistemin kendisinde sorun varsa sistemin bütün yükünü hekimlerimizin üzerine yıkmayalım. Hekimler ile hastalarımızı rakip gibi karşı karşıya oturtan ve sistemin bütün arızalarını hekimlerimizin üzerine, 5 dakikada bir muayene yapmak zorunda kalan hekimlerimizin üzerine yıkan bu adaletsiz sisteme karşı sesimizi yükseltelim ve düzeltelim. Dördüncüsü; hekimlere karşı yapılan şiddetin katalog suçlara alınması doğru bir adımdır ama bu korumaz. Suç ortaya çıktıktan sonra, saldırı gerçekleştikten sonra ceza verseniz bile önleyici bir tedbir olmaz. Bu açıdan, hastanelerimizin, sağlık ocaklarımızın, aile hekimlerimizin çalıştığı mekanların hepsinin fiziki şartları gözden geçirilmeli. Hastanelere x-ray cihazları, gerekli güvenlik donanımları sağlanmalı. Güvenlik görevlilerinin silahsız, saldırganların silahlı olduğu bir yerdeki hekimlerimiz kendilerini nasıl güvende hisseder?

'ŞİDDET KÜLTÜRÜNE VE İKLİMİNE KARŞI HEP BERABER SEFERBERLİK İLAN EDELİM'

Beşincisi; hekimlerimize saldırı konusunda ihtisaslaşmış sağlık mahkemeleri kurulmalı. Ta ki hekimlerimize yönelik suç işlemeye niyet edenler bir kez değil, bin kez düşünmek zorunda kalsınlar. En ağır cezalar, gerekirse adil bir şekilde devreye sokulmalı. Dün değerli hekimimiz doktor Ekrem Karakaya için yüreklerimiz yanarken bir başka meslek grubu ile ilgili bir başka saldırı ile sarsıldık. Servet Bakırtaş, bir avukatımız, mesleğinin gereğini yaparken bir saldırgan tarafından bürosunda katledildi. Bir toplumda iki büyük değer var; sağlık ve adalet. Bütün bu yaşadıklarımız bir başka olguyu bize gösteriyor; gittikçe yaygınlaşan şiddet ortamı ve iklimi. İntihar haberleri ile de sarsılıyoruz. Buradan bütün toplum kesimlerine, yetkililere, vatandaşlarımıza, sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunuyorum: Gittikçe yaygınlaşan şiddet kültürüne ve iklimine karşı hep beraber seferberlik ilan edelim. İlkokuldan başlayarak, ailelerimizden başlayarak şiddet kültürünün ortaya çıkmasına sebep olan her şey ile mücadele edelim. Toplumda barışı, hukuku, adaleti, hikmeti egemen kılalım. Gün, şiddeti yok etme günüdür. Gün, adaleti hakim kılma günüdür.” (HABER MERKEZİ)