Cihan Erdönmez: Tehlikeli döneme giriyoruz, insan-orman etkileşimi azaltılmalı

Mevcut hava koşulları nedeniyle bu sene henüz büyük bir yangın olayıyla karşılaşmadığımızı belirten Doç. Dr. Cihan Erdönmez uyardı: Çıkan 10 yangından 9’u insanlar tarafından çıkartılıyor.

Google Haberlere Abone ol

Emirhan Durmaz

İZMİR- Yaz mevsiminin etkisini göstermeye başlamasıyla birlikte akıllara geçtiğimiz senelerde yaşanan orman yangınları geliyor. Öyle ki, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre geçen sene 2043 orman vakasına rastlanırken, 12 bin 384 hektar büyüklüğünde ormanlık alan yangınlar neticesinde kaybedildi. Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Cihan Erdönmez ile önümüzdeki dönem risklerini ve yapılması gerekenleri konuşmak üzere bir araya geldik.

‘TEMMUZ VE AĞUSTOS AYLARI EN YÜKSEK RİSK DÖNEMİDİR’

Türkiye’de yangınların çok büyük bir bölümünün mayıs ayı başı ile kasım ayı sonu arasında çıktığını dile getiren Erdönmez şu bilgileri verdi:

“Ancak yangın riski en yüksek aylar temmuz ve ağustos aylarıdır. Bunun birinci nedeni tatil hareketliliği bu dönemde zirve yapar. Genellikle haziran ortası veya sonuna kadar okullar açıktır ve kapandıktan sonra yıllık izinler ve tatil planları başlar. Tabi bununla birlikte ormandaki faaliyetler de artmaktadır. Bu bağlamda Ege, Akdeniz ve Marmara’nın güneyi, Adalar birinci dereceden hassas bölgelerdir. Yangın riskini artıran ikinci önemli faktör ise sıcaklıkların artması ve bağıl nemin düşmesidir” diye konuştu. Öte yandan bu sene hava sıcaklığının mevsim normallerinin altında ve yağışların ise mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini dile getiren Erdönmez, “MGM tahminlerine göre haziran sonu ve temmuz gibi mevsim normallerinin yer yer aşılacağı bir sıcaklık bekleniyor. Bu takvimin aynı zamanda Kurban Bayramı tatili ile de kesiştiğinin dolayısıyla tehlikeli döneme girmekte olduğumuzun altını çizmek gerekiyor."

‘HİÇBİR DOĞA OLAYI TEK BAŞINA YANGIN İÇİN YETERLİ DEĞİLDİR’

Türkiye’de yangınların çıkış nedeninin yüzde 90’ının insan faaliyeti olduğunu vurgulayan Erdönmez, “Yıldırım düşmesi haricinde rüzgarlar, bağıl nemin düşmesi, sıcaklık gibi herhangi bir doğa olayı kendi kendine yangın çıkması için yeterli değildir. Kaldı ki, yıldırım düşmesine bağlı olarak çıkan yangınlar toplamda yüzde 10’a denk gelirken, yanan alanların yalnızca yüzde 1’i buna bağlıdır. Yüksek sıcaklık ve düşük bağıl nem sadece yangının kolay çıkıp zor sönmesine neden olan etkenlerdir. Yani yangın için ama ihmal, ama kasıt mutlaka bir kıvılcım gerekir. Bu sebeple bizim esas olarak insan faaliyetlerine odaklanmamız gerekir" diye konuştu.

Doç. Dr. Cihan Erdönmez

‘İNSAN VE ORMAN ETKİLEŞİMİ AZALTILMALI’

Ormanların yaşlı ağaç popülasyonlarına sahip olmasının yangınlara yol açan bir etken olduğu yönündeki değerlendirmeleri doğru bulmadığını ve bunun gerçek nedenleri perdeleyerek böyle bir yorumda yangından bitkinin sorumlu tutulduğunu belirten Erdönmez şunları söyledi: 

"Çıkan 10 yangından 9’u insan tarafından çıkarılıyorken, biz insanı konuşmalıyız. Dolayısıyla yapılması gereken temel şey insan-orman etkileşimini azaltmaktır. Zorunlu olmayan durumlarda insanların ormanlara giriş çıkışı kontrol altında tutulmalıdır. Hatta gerekirse valiliklerce ve kaymakamlıklarca giriş çıkış yasaklanmalıdır. Öyle ki, Orman Kanunu’na göre bu yetki mülki amirlere verilmiştir, bu yetkiyi kullanmak hususunda daha cesur davranılmalıdır" dedi. Öte yandan bu yasakların geçtiğimiz dönemlerde yalnızca piknik yahut doğa yürüyüşü yapmak isteyen vatandaşlara uygulandığını belirten Erdönmez, “Ormanlarda faaliyet gösteren maden, enerji gibi pek çok işletme var. Bunların da kısıtlanması zorunludur. Mangal veya anız yakan, piknik yapan vatandaş kadar orman işletmeleri de sorumludur, bu tedbirler de alınmalıdır."

‘YATIRIMCININ, OTEL YAPMAK İÇİN ORMANI YAKMAYA İHTİYACI YOK’

Orman yangınları ile turizm tesisi yapılması arasında hiçbir ilişki olmadığını ifade eden Cihan Erdönmez, “2021 yılına değin ilgili tesislere izin verilirken Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte Orman Bakanlığı da bu izin prosesinde birtakım yetkilere sahipti. 2021 büyük yangınları yaşanırken bir mevzuat değişikliğiyle beraber orman teşkilatının bütün yetkileri elinden alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edildi. Şu anda denebilir ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı ormanlık alanları turizm tesislerine tahsis etmek konusunda sonsuz bir yetkiye sahiptir. Hatta zaman zaman belirli alanları turizm yatırımına açmak üzere Resmî Gazete'de ihale ilanları bile çıkarılıyor. Dolayısıyla yatırımcının, otel yapmak için ormanı yakmaya ihtiyacı yok, yasal yollarla bunu zaten rahatlıkla yapıyor” diye konuştu.

‘DOĞANIN KENDİNİ YENİLEMESİNE FIRSAT TANINMALI’

Yanan alanların ormana dönüştürülmesi sürecinde orman işleyişine çok müdahale etmemek gerektiğini belirten Erdönmez, “Ege ve Akdeniz ormanlarının yangından sonra daima kendini yenileme potansiyeli vardır. Dolayısıyla doğanın kendi kendini onarması ve tabi ki koruma altına alarak ormana dönüşmesine fırsat tanımak daha sağlıklı bir yöntemdir ve birinci tercih olmalıdır. Ancak bu potansiyelin olmadığı yani birkaç sene beklenmesinin ardından yenilenmenin hala gerçekleşmediği görülen alanlarda insan müdahalesiyle, yani fidan dikerek, tohum ekerek, ağaçlandırma yapmak yoluyla doğanın desteklenmesi mümkündür” dedi.