Çağan Irmak 'Yaratılan' dizisini anlattı: Yüzüklerin Efendisi'nden bu yana epik bir şey görmemek beni üzüyor

Çağan Irmak, Netflix'te izleyicilerle buluşacak 'Yaratılan' hakkında, "Yüzüklerin Efendisi'nden bu yana epik bir şey görmemek beni üzüyor. O yüzden bu proje uzun yıllardır hayalimdi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yönetmen Çağan Irmak'ın Mary Shelley imzalı ikonik karakter 'Frankenstein’dan esinlenerek hayata geçirdiği 'Yaratılan' dizisinin basın gösterimi düzenlendi. Basın gösteriminde Irmak ve dizinin oyuncuları Erkan Kolçak Köstendil, Taner Ölmez,  Engin Benli, Şifanur Gül, Sema Çeyrekbaşı, Şehsuvar Aktaş,  Durul Bazan, Ekremcan Arslandağ, Ümmü Putgül, Şennur Nogaylar ve Burcu Söyler 'Yaratılan'ı anlattı.

Bunun katıldığı ilk basın gösterimlerinden biri olduğunu belirten Çağan Irmak, esprili bir dille diziyi perdede seyretmek için geldiğini söyledi. Irmak, "'Yaratılan', 15 yıl boyunca piyasaya küsme nedenlerimden birisiydi. Kimse neden bunu kabul etmiyor ya da yapmaya cesaret edemiyor diye ama iyi ki de bugün olmuş, daha önce olsaydı bu olmayacaktı. Bence bütün taşlar yerine oturdu ve şimdi karşınızdayız" dedi.

'BÜYÜK ŞEYLER SÖYLEMEKTEN KORKAR OLDUK'

Irmak dizinin 'hayatının projesi' olması hakkında şöyle konuştu:

"Mary Shelley'nin 'Frankenstein'ını okuduğumda daha 13 ya da 14 yaşındaydım ama inceltilmiş bir kopyaydı. Daha sonra tamamını okudum, bugün bile okunması biraz zor bir kitap. Yazılış süreci çok ilgimi çekmişti çünkü şehir efsanesi olduğu iddia ediliyor. Ken Russell'ın bu konu üzerine yaptığı 'Gotik' diye bir filmi de var, kitap bir iddia üzerine yazılmış. Bram Stoker'la bir gece şatoda 'dünyadaki en korkunç şeyi ben yazarım' diye iddiaya giriyor Mary Shelley. Söylenenlere göre o gece biri 'Dracula'yı biri de 'Frankenstein'ı yazmaya başlıyor. 1800'lü yılların başı, Mary Shelly o dönem bir erkek dünyasının içinde yapayalnız bir kadın kahraman. Dolayısıyla kendi kahramanı da yalnız. Ben kitabın sadece iskeletini aldım, çok farklı hikayeler koydum doğal olarak.

Kitaptaki en çok ilgimi çeken şey, insanın kendi yarattığı şeye, bir bebeğe dönüşen bir yaratığın yavaş yavaş insanın kendisiyle kötücül ve intikamcı bir varlığa dönüşmesiydi. O gece aslında yazılan romanların ikisinde de ortak özellik olarak doğaya, kadere, dünyaya kafa tutmayı görüyoruz. Hatta yaratana bir hesaplaşma süreci görüyoruz. Bu çok büyük bir metindi.

Şimdi epik sinemayı yavaş yavaş unuttuk. Çünkü epik yapmak çok fazla dayak yemeyi de beraberinde getiriyor. Açıkçası epikten, büyük şeyler söylemekten korkar olduk. Şimdi daha çok kısa, samimi, hayat kadar güzel falan filan filmlerin arkasında saklanıyoruz. Ben sinemanın bu kadar macerasız olmasını istemiyorum artık. Evet, kişisel filmleri, sanat filmlerini seviyorum ama böyle büyük bir şey yapmaktan vazgeçmek beni çok mutsuz ediyor; en son sinemalarda Yüzüklerin Efendisi'nden bu yana böyle epik büyük bir şey görmemek beni bir seyirci olarak üzüyor. Çünkü ben ana akım sinemacıyım, bunu seviyorum. Ama bunu da artık bulamıyorum. O yüzden yıllardan beri Yaratılan'ı yapmak istedim."

'BU OYUNCU KADROSU OLMADAN BİR 'YARATILAN' DÜŞÜNEMİYORUM'

Dizinin oyuncu kadrosu hakkında konuşan Irmak, "Metni yazarken kafamda spesifik bir isim olmadı hiç. Akışta her şey yolunu bulur diye düşündüm. Gerçekten hazinenin ortasına düştüm bu oyuncuların arasında. Bugün onlarsız bir 'Yaratılan' düşünemiyorum. Çok sağ olsunlar, üzerinde benim kadar imzaları var. Teknik ekibimiz de öyle çünkü teknik ekibimiz senaryoyu çok sevdi. Uludağ'a bir ay indik çıktık, sadece Uludağ bir ay sürdü. Her sabah düğüne, bayrama gidiyor gibilerdi. Ben size, 'Bu filmi çekerken başımıza şunlar geldi, çok zorlandık' gibi bir şey demeyeceğim. Böyle bir şey olmadı, zorlanmadık, gayet kolay çektik" ifadelerini kullandı. 

Çekimlerde hayvan eğitmenleriyle çalıştıklarını da söyleyen Irmak, "Hayvanlarla çalışmak hem çok riskli hem de çok keyifli. Çok fazla seviyorum hayvanları, onları da bir şeyin içine koymak, onları da hayata dahil etmeyi çok seviyorum. Hiçbiri zarar görmesin diye eğitmenlerle çalıştık, zaten artık kurallarımız da öyle" diye konuştu. 

Bu dizide kendisi için önemli olanın, yazarının inandığı bir şeye ters düşmemek olduğunu belirten Çağan Irmak, "O inanmış ve benim o ruha aykırı hiçbir şey yapmamam gerekiyordu. Dolayısıyla tabii bu hastalıkları görünce bugün pandemiyle aynı şekilde bağlantı kurmak, geçmişe dair bir gönderme yapmak belki bir şeyleri bozabilirdi, seyirciyi şaşırtabilirdi diye düşündüm" dedi. Irmak bu nedenle hikayeye korona virüsü pandemisinin ardından bir müdahale etmediğini belirtti.

'İLK DEFA SURATIMA DÖRT BUÇUK SAAT MAKYAJ YAPILDI'

Dizide İhsan karakterini canlandıran Erkan Kolçak Köstendil, dizideki makyajının dört buçuk saat sürdüğünü ifade ederek, şöyle konuştu:

"Senaryoya baktığın zaman, okuduğun zaman gördüğün şey şu: Bunu yapmak isteyen adamın olmak, olmamak, var olmak ya da yok olmakla ilgili meselesi ne, derdi ne? Böyle olduğu zaman esasında karşına yepyeni bir metin çıkıyor. Galiba eseri de klasik hale getiren şey o. Bunun oynanış biçimi biraz bizim tiyatroda oynamaya alışık olduğumuz bir biçim; diyaloglar, replikler... Uzun uzun tiratlar oynadığımız ve seyirciyi bununla tutmaya çalıştığımız bir süreç var. O yüzden bu çok heyecan vericiydi.

Ben çok uykumun olduğu bir akşam senaryoyu okumaya başlayıp bir bölüm okuyayım, yarın devam ederim demiştim. Ama kendimi bir anda sekiz bölümünü bir arada okumuş ve ertesi sabah 'Ben bu işte varım' derken buldum. Heyecan verici bir süreçti. Devamı da öyleydi çünkü ilk defa suratıma dört buçuk saat, her sabah makyaj yapıldığına şahit oldum. Görüntünün, makyajın başarıya ulaştığını görmek de bizi çok mutlu ediyor, çok keyif veriyor bize."

'BÖYLE İŞLER ÇOK SIK ÇEKİLMİYOR'

Rolün kendisi için bir şans olduğunu belirten Taner Ölmez, "Ben de çok yoğun ve çok yorgun olduğum bir dönemde bu senaryoyu okudum. Aslına bakarsanız pek çalışmayı düşünmüyordum. Ama birinci bölümü tabletten, bilgisayardan okuduktan sonra hemen bunun basılı halinin gelmesini rica ettim. Bu şekilde okumak istiyorum dedim. Bir çırpıda okudum bitirdim. Bir daha ne zaman böyle bir rol, böyle bir iş gelirdi, meçhul. Biliyoruz çok sık böyle işler çekilmiyor. Bu bir şanstı benim için. Okur okumaz zaten bir an önce hadi bir an önce görüşelim. ve bunu hemen çalışalım hissiyatı vardı" ifadelerini kullandı.

Projede yer aldığı için gurur duyduğunu belirten Ölmez, "Çağan Hoca sete çok severek gittiğimizi söyledi, doğru. Hakikaten çok severek gittik. Dağlara çok severek, güle oynaya Heidi gibi dolaşa dolaşa gittik. Ama yorulmadık mı? Acayip derecede yorulduk. Yorulmadık diye bir şey dedi hoca galiba, o kısma katılmıyorum. İş gittikçe üstüne kata kata gidiyor. Bu projenin içinde olduğum için acayip derecede gururluyum. İnşallah yine böyle projelerde yine böyle oyuncularla, yine böyle yapımcılarla buluşmak kısmet olur diyeceğim" dedi.

'ÇAĞAN IRMAK'LA ÇALIŞMAK ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ HAYALİMDİ'

Şifanur Gül de, "Öncelikle Sevgili Çağan hocamın on beş yıldır hayal ettiği bir projenin içinde olmak benim için çok güzel bir duygu. Çünkü benim için de onunla çalışmak çok büyük bir hayaldi çocukluğumdan beri. O yüzden başından beri çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Muhteşem bir ekiple çalıştık. Gerçekten her şey çok güzeldi, çok iyiydi. Sete çok mutlu gittik, geldik. İnşallah hep böyle işlerde böyle insanlarla birlikte çalışıyor olurum" diye konuştu.

'Yaratılan', evrenin sırlarını çözmeye çalışan genç ve hırslı tıp öğrencisi Ziya ile sıra dışı bir hekim olan İhsan’ın birlikte çıktıkları yolculuğu epik bir dille ekrana taşıyacak. Dizi, 20 Ekim’de tüm dünyayla aynı anda sadece Netflix’te izleyicilerle buluşacak.