Boğaziçi'nde direniş 446'ncı gününde

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 305'inci, atamalara karşı direniş ise 446'ncı gününe girdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 446'ncı gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.

Direnişin 64'üncü haftasında yayımlanan bilgi notunda şu ifadelere yer verildi:

"Bugün 25 Mart 2022, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 1. yılı doldu ve 64. haftası sona eriyor. Bugün direnişin 446. günü.

Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının iki yüz onbirinci; 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı öğretim görevlisi Can Candan’ı görevden almasının iki yüz kırk dokuzuncu, Candan’ın İnci’nin talimatıyla kampüse alınmayışının yüz altmış beşinci, mahkemenin İnci'nin mesnetsiz ve hukuksuz nedenlerle Candan'ı işten çıkarmasına yönelik 16.02.2022’de yürütmeyi durdurma kararı verdiğinin öğrenilmesinin yirmi üçüncü günü. Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden dönem ortasında görevden alınmasının ise yüz otuzuncu günü !!!

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de 12:15’’te #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 305. kez rektörlük binasına döndüler.

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler taşıdılar. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri 305. nöbetlerinin ardından haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular."

Yapılan açıklamada ise şu ifadeler kullanıldı:

"Bugün 25 Mart Cuma. Nöbetimizin 305., direnişimizin 446. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

Bu hafta bültenimize bir müjdeyle başlıyoruz. Sevgili Can Candan kampüsümüze geri döndü. 16 Temmuz 2021’de Naci İnci tarafından mesnetsiz iddialarla ve hukuksuzca görevinden alınan ve kampüse girişi engellenen hocamızı bugün aramızda görmek hepimizi mutlu ediyor ve mücadele azmimize güç katıyor. Hoş geldin Can!

Bu hafta da üniversitemize verilmeye çalışılan hasarların çetelesini paylaşmaya devam ediyoruz.

Bilindiği gibi Eğitim, Fen-Edebiyat ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinin seçilmiş dekanları 19 Ocak tarihinde mesnetsiz gerekçelerle rektörlük talebiyle YÖK tarafından görevden alınmış, gayrimeşru yönetim ekibi boşalan mevkilere kendilerini dekan vekili olarak atamıştı. 5 Mart tarihinde ise YÖK bu üç fakülte dekanlığını Boğaziçi Üniversitesi dışından olan 3 kişiyle doldurmuştu. Bu tepeden atamalara karşı, Boğaziçi Üniversitesi’nin 1988’den günümüze üst yönetiminde aktif rol almış 46 akademisyeni üniversitemizin liyakate, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı kurumsal yapısının yıpratılmasına izin verilmeyeceğini, seçilmiş dekanlarımızın hukuksuzca görevden alınmasının da kabul edilemeyeceğini beyan eden bir bildiri yayımladı. Bu hafta ise bu metne ilk imzacılarla birlikte toplam 364 Boğaziçi Üniversitesi akademisyeni desteklerini bildirmiş oldu. Bireysel imzalarla gösterilen bu güçlü duruş, atanmış yönetimin gayrimeşruluğuna işaret ettiği kadar, üniversitemiz akademisyenlerinin nasıl bir üniversitede bilim yapmak istediklerinin de beyanıdır. 

Gayrimeşru yönetim tüm Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerini karşısına alarak kurumu tek elden idare etme çabası içinde olduğundan baskıcı uygulamalara, hukuksuzluk ve usulsüzlüklere başvurmaya devam ediyor. Naci İnci, 22 Mart tarihli sosyal medya paylaşımında ana muhalefet partisi liderine cevap vermeye çalışırken, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin Hukuk Fakültesi kurulmasıyla ilgili Danıştay’a yaptığı yeniden değerlendirme talebinin de reddedilmiş olduğunu duyurdu. Oysa söz konusu karar davacı avukatlarına iki gün sonra, 24 Mart günü tebliğ edildi. İdare mahkemesince tebliğ edilmeden önce kesinlikle gizli tutulması gereken bu kararı, İnci’nin şahsi bağlantıları sayesinde önceden öğrenmiş ve usulsüzce medyaya sızdırmış olduğu anlaşılıyor. Henüz nihai kararı çıkmamış olan bu davanın adil bir yargılama süreciyle sonlanmasını ve haklı taleplerimizin karşılık bulmasını umuyoruz.

Naci İnci’nin kendi usulsüzlüğünü ifşa ettiği talihsiz sosyal medya paylaşımını yapmasından bir gün önce, gayrimeşru rektörlüğü protesto eden 14 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması vardı. İnci’nin yine gelmediği duruşmada, temel yargılama usulleri yok sayılarak öğrenciler, dinleyiciler ve avukatların hakları çiğnendi; yazılı bir karar olmadan avukatlar ve dinleyiciler salondan çevik kuvvet zoruyla çıkarıldı, salonu terk eden hakim ara kararı mübaşire okutmaya çalıştı ve davalılar için de İstanbul Barosundan yeni avukat talebinde bulundu. Öğrencilerimiz Perit Özen ve Berke Gök’ün 94 gün özgürlüklerinden mahrum kalmasına sebep olan bu davada yaşanan ciddi usulsüzlükler 24 Mart gününde Çağlayan Adliyesinde avukatların düzenlediği Adalet Nöbetinin de gündemindeydi. Türkiye Barolar Birliği başkanı Erinç Sağkan’ın katılımıyla gerçekleşen 104. Adalet Nöbetinde avukatlar Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenlerinin maruz bırakıldığı antidemokratik uygulamaları kınayarak hak mücadelemize destek verdiler.

Yaşatılan tüm zorluklara rağmen devam ettirdiğimiz bilimsel çalışmalara gayrimeşru yönetim tarafından bir darbe daha vurulmaya çalışıldı. Sosyal Politika Forumu ve Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezlerinin bulundukları ofislerden, merkez müdürleri veya araştırmacılarına haber verilmeden 17 Mart gecesi taşındığını öğrendik. Merkez çalışanlarının özenle koruduğu kitaplar, raporlar, dosyalar ve elektronik ekipmanın çöp kutularına ve torbalarına doldurularak yönetimin tayin ettiği birtakım odalara adeta fırlatılıp atılmış olduğunu gördük. Sosyal Bilimler alanında önemli çalışmalara imza atan bu iki merkezin asgari bir meslektaşlık etiğinden uzak, kaba kuvvete dayanan bir muameleye maruz bırakılmaları kabul edilemez. Bu hoyratça müdahaleye karşı tüm idari ve hukuki süreçleri işleterek haklarımızı savunacağız.

Araştırma merkezleri adeta yağmalanırken, atanmış yönetimin tepeden inme kadrolaşma hamlelerinin de devam ettiği gözleniyor. Bilgisayar Mühendisliği Bölümünün herhangi bir talebi olmadığı hâlde rektörlük tarafından bölüme bir Dr. Öğretim Üyesi alınmaya çalışılmakta. İlgili bölümün açık itirazına ve Mühendislik Fakültesi Yönetim Kurulunun aleyhte vermiş olduğu karara rağmen rektörlüğün kadro ilanına çıkmak yönündeki ısrarı gayrimeşru yönetimin kadrolaşma emellerinin ve üniversitemizin şeffaf ve katılımcı yönetim modeline duyduğu husumetin açık bir göstergesidir. 6.1.2019 tarihli Senato atama ve yükseltme usulleri ile de belirlenmiş yerleşik akademik istihdam kurallarımıza göre, üniversitemizde ilgili bölümün ve fakültenin isteği ve onayı olmadan akademik kadro ilanına çıkılmasının mümkün olmadığını kamuya duyurmak isteriz.

Son zamanlarda bazı akademik konuşmaların rektörlük tarafından uygun bulunmayarak üniversitemiz Kurumsal İletişim Ofisi tarafından duyurulmadığına tanıklık ediyoruz. Akademik özgürlükleri baltalamayı amaçlayan bu sansür teşebbüslerini kınıyor, iletişim çağında bu tür yasakçı yaklaşımlardan medet umulmasını gülünç buluyoruz. Her hafta olduğu gibi süregiden hukuksuzluklara dair yaptığımız çağrımızı yineliyoruz:

Üniversitedeki gayrimeşru uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik, Eğitim, Fen Edebiyat ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri Dekanları, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevlerine iade edilmelidir. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.

Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,

Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)