Bir Dengbej hikâyesi: 10 yaşındaki öğrencim asimilasyona karşı bir tavırdır

Sayıca az kalan dengbejlerin yaşam öyküleri de söyledikleri stranlar kadar derin. Onlardan biri de Hakkari Geçitli köyünden İsmail Seyranoğlu. Van’da kendi evinin bir odasını Diwanxane’ye çeviren Dengbej Seyranoğlu’nun 10 yaşından 22 yaşına kadar onlarca öğrencisi var: “10 yaşındaki çocuğa dengbejlik adına eğitim verdiğimde kültürel asimilasyona karşı nasıl tavır alabildiğimizi görüyorum.”

Google Haberlere Abone ol

Rojda Oğuz      
[email protected]

DUVAR - Ailesindeki bütün kadınların Dengbej olduğu İsmail Seyranoğlu, çocukluğunun büyüme evresini dengbejler dinleyerek geçirmiş. Şimdilerde Van’da yaşayan Dengbêj İsmail Seyranoğlu, dengbêjlik geleneğini yaşatmak için Van’da “Diwanxane” açtı. Seyranoğlu, hem bu Diwanxahe’de hem de online olarak dersler veriyor. Odanın her yerinde dengbejlerin fotoğraflarını ve Kürt kültürüne ait motifleri görüyoruz. Eski kasetler, kaset çalarlar, çay hiç soğumasın diye jel yakıtlı ocak, elle dokunmuş halılar, Ayşe Şan’dan Şakiro’ya kadar önemli Kürt sanatçıların fotoğrafları ve Seyranoğlu’nun anıları…

Kendi yorumuyla “Denjbejlik popüler kültürün kurbanı oluyor” diyen Seyranoğlu, biraz öfkeli biraz kederli bir ses tonuyla, “Dengbejliği sevenler ve gerçekten o kültürel dokusunu bilenler önemsiyorlar, ama önemsemeyenler ‘bırakın bu cahilliği, demodeliği’ diyorlar. Bundan dolayı da gerçekten demode oldu” diyor.

BİR DENGBEJLİK HİKAYESİ: ‘ANNEM BİR DENGBEJDİ’

Dar bir koridordan Divanxane’ye girdiğimizde “İstediğin yere otur, ama önce bir çay koyalım” diyor Seyranoğlu. Sohbet derin. Sık sık telefonu çalıyor Seyranoğlu’nun; öğrencileri arıyor, ders saatini soruyor. Klasik bir muhabir sorusu olan ‘Kimdir Seyranoğlu?’ dememe kalmadan kendisi anlatıyor öyküsünü, dengbejliğini: “Anne tarafım dengbejdi. Özellikle annem ve teyzelerim dengbejdi. Dengbejlikte onların etkisi bende var. Annemin adı Seyran’dır aslında. Ben şanslıydım, kendimi şanlı olarak nitelendiriyorum. Benim çocukluğumda teknoloji elbette bu kadar gelişken değildi. Şanslıydım ki evimize dengbejler gelirdi. Divan kurulurdu, bütün köylüler dengbeji, dengbejleri dinleyeme gelirlerdi. Hemen başlanmazdı klamlar. Önce hikayesini anlatırlardı, uzun uzun. Ardından klamlara geçilirdi. Bazen üç saat boyunca aralıksız hikayeleri anlatırlardı, ben de çocuk olmama rağmen hepsini bir kayıt cihazı gibi ezberlerdim.”

‘ANNEMİN SESİNİ ONUN DENGBEJ KASETLERİNDEN TANIYORUM’

Kürdistan coğrafyasında büyüyenlerin ortak özelliğidir, kendi çocukluğundan söz ederken bir yerde sessiz kalmak. Seyranoğlu da annesiyle ilgili kısmı anlatırken sessiz kalıyor bir süre, sonra annesini 3 yaşındayken kaybettiğini aktarıyor: “Çok iyi bir çocukluk geçirmedim, eğer bu taraftan bakarsak. Annem 35 yaşında ben ise 3 yaşındaydım yollarımız ayrıldığında. Hayatını kaybetti annem ben çocukken yani. Az önce de söz ettiğim gibi annem bir dengbejdi ve bir kaseti vardı. Onu kaybettikten sonra bu kaseti dinleyerek büyüdüm. Anneme dair sesleri kasetlerden dinledim. Ona dair hatırladığım başka bir şey yok. Hala söyledikleri klamları hatırlıyorum. Kayboldu sonra o kasetler. Uzun süre bu kasetleri aradım. Bazen Hakkari’den ya da başka bir yerden telefonlar alıyorum bu kayıp kasetlere dair. Gidiyorum da. Ama bulamadım. Ömrüm yettikçe de bu kasetleri arayacağım.”

.

‘DENGBEJLİĞİN NESLİ KURUDU’

‘Dengbejlik bir meslek mi?’ diye sorduğumda bunu reddediyor Seyranoğlu. İnsanların Dengbejlik üzerinden para kazanmalarını doğru bulmadığını sözlerine ekliyor ve: “Hatırlıyorsunuz, Avdale Zeyne fakir öldü. Çünkü şimdiki dengbejliğin nesli kurumuş. Acaba benim gibi kaç insan kaldı ki? Dengbejlik bir gelenektir, mirastır, atalardan gelen bir kültürdür. Ne mutlu ki bunu yaşatana. Ama maalesef son zamanlarda bunu unuttular, bir popülizm aldı başını gitti. Ben elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Dengbejliği sevenler ve gerçekten o kültürel dokusunu bilenler önemsiyorlar, ama önemsemeyenler ‘bırakın bu cahilliği, demodeliği’ diyorlar. Bundan dolayı da gerçekten demode oldu.”

‘KELİMELERİN ANLAMINI BİLMEYEN DENGBEJ DEĞİL STRANBEJDİR’

Kısa bir klam söylüyor Seyranoğlu, söylediklerinden hemen sonra ve söylediği klamda geçen ‘nazdar’, ‘Gul nişan’ gibi kelimelerin anlamlarının derin bir tarihe, kültüre sahip olduğunu kaydediyor. “Salt bir sevgiliye hitap biçimi değildir bu” diyor ve dengbejliğin yine salt kavga ve zulümden de oluşmadığını ekliyor sözlerine: “Dengbejlik bir hazinedir. Dengbejlik benim için rengi ifade ediyor. Örfü ifade ediyor, tarihi, ismi. Dengbejlik klamlarında saklı olan hazinedir bunlar. Şu anda kendilerini dengbej olarak tanıtanlar, okuduğu eserlerin birçoğunda geçen kelimelerin anlamını bilmiyor. Ben kendim bunun üzerinde duruyorum. Dengbejlerin söyledikleri klamlarda geçen her isim tamlamalarının bir kültürel tarihi vardır. Ben bilmediklerimi gidip işin erbaplarına soruyorum. Dengbejliği seviyorum, canı gönülden de ilgileniyorum. Beni anlayanlar geliyorlar soruyorlar. Eğer bir dengbejliği bu anlamda yaşatırsak aslında tam olarak korumuş olacağız. Dengbejlik okuduğu eserdeki kelimelerin anlamını bilmek ve kültürüyle olan bağını bilmek demektir. Bilmiyorsan eğer bunları sen stranbejsindir, dengbej değil. İngiliz birinin Kürtçe şarkı söylemesi gibi. Bu eleştirileri yapmazsam eksik olur, bundan mesulüm.”

‘DENGBEJLİĞİN BİR EDEBİR DOKUSU KOKUSU VAR’

“Bir tanım var herkesin dilinde; ‘Dengbejlik yasaklı zamanlarda söylenen, Türkçe diline çevrilince çıplak sesle söylenen sözlü kültür.’ Ama bu tanımlamadan çok derindir Dengbejlik. Çok dar bir anlatım bu” diyen Seyranoğlu, klamlardan geçen bazı benzetmelerden örnekler vererek Dengbejlik içindeki edebi dokuya değiniyor: “Dengbejlikte ‘ez qurbana por xeleki’, ‘zozana gerdani’ deniliyor. Ciddi bir edebi kokusu, dokusu var bu kelimelerin.”

Öğrencileriyle yaptığı derslerde bu kelimelerin anlam ve hissiyatına da değindiklerini aktaran Seyranoğlu, kendisini hayatta tutanın 10 yaşındaki öğrencilerinin Dengbejlik öğrenmek istemeleri olduğunu söylüyor.

.

‘10 YAŞINDAKİ ÖĞRENCİM ASİMİLASYONA KARŞI BİR TAVIRDIR’

‘Kültürel asimilasyona karşı bir tavrı olup olmadığını’ sorduğumda ise Seyranoğlu gülüyor önce, “Bu soruya ne zaman gelecektin diye bekliyordum” diyor. Asimilasyonun en derin ve köklü saldırısının Kürt kültürüne yönelik olduğunu belirtiyor ve: “10 yaşındaki çocuğa dengbejlik adına eğitim verdiğimde kültürel asimilasyona karşı nasıl tavır alabildiğimizi görüyorum. Bugün gençlerimiz başka kültürlere yönelmişler, Kürtçe popüler müzikler var, olmalıdırlar ama Dengbejlik ölmek üzere. Bugün bana Van’ı verseler ben yine de bu çocuklara dersler vermeye devam edeceğim. Kültürüm, çocukluğum ölüyor, buna karşı da ömrüm yettikçe ders veremeye devam edeceğim.”

‘DENGBEJLİK GÜNCELLEŞTİRİLEMEZ’

‘Yeni klamlar yapılabilir mi dengbejlerin okudukları?’ diye sorduğumda ise Seyranoğlu, “Kürdavari bir dil olmadıkça yeni dengbejlik klamları üretilemez bana göre” diyor ve buna gerek olmadığını da söylerine ekliyor. Kürtçe klamların korunmasının on binlerce klama tekabül ettiğinin de altını çiziyor Seyranoğlu: “Dengbejliği güncelleştiremeyiz. Çünkü, şu an burada kuru bir sesle size bakarak kelimeler dökebilirim ama dengbejlikdeki mesele bu değil. Biz, dengbejlerin yüz yıllardır kullandıkları kelimelerin kültürel dokularına ulaşamayız. Kulak memesinin Kürtçe karşılığını aradığımızda o klamlarda edebiyat, tarih, sanat, kadim Kürtçeyi buluyoruz. Turuncu kelimesi ‘narincidir’ bu klamlarda. Ben bundan sonra klamlardaki kelimelerin anlam tarihinin izine düşeceğim. Buna dair bir kitap hazırlığım da var. Bir yıla kadar çıkarmayı hedefliyorum. Bunun yanı sıra öğrencilerimi çoğaltacağım.”