Einstein'in 'Tanrı mektubu' satıldı
Einstein'in kaleme aldığı 'Tanrı mektubu' satıldı. Einstein mektupta Yahudilik inancını ele alıyor.
DUVAR – Nobel Ödülü sahibi Alman fizikçi Albert Einstein’ın inanç kavramını irdelediği ve ‘Tanrı mektubu’ olarak adlandırılan 1,5 sayfalık mektubu, New York’taki müzayedede yaklaşık 2,9 milyon dolara satıldı. Satın alan kişinin kimliği ise açıklanmadı.
BBC’nin haberine göre, Einstein’ın 1954 yılında 74 yaşındayken Almanca olarak kaleme aldığı ve felsefeci Eric Gutkind’e hitaben yazdığı mektupta, Tanrı, İncil ve Yahudilik ile ilgili düşünceleri yer alıyor. Bu mektup, Einstein’ın dini inancı ve dinlerle ilgili düşüncelerini en net şekilde aktardığı metinlerden birisi olarak gösteriliyor.
Einstein mektupta, “Tanrı sözcüğü bana insanların zayıflığının bir ifadesi ve ürünü olmanın dışında hiçbir şey ifade etmiyor… İncil ise kutsal ancak yine de nispeten ilkel efsanelerin bir derlemesi” diyor.
Yahudi halkının bir mensubu olmaktan memnun olduğunu belirten Einstein, Yahudilik inancının ise “diğer tüm dinler gibi ilkel batıl inançların vücut bulmuş hali” olduğunu söylüyor.

BİLİM
[9s 47d] NASA, 2033'te Mars'a gerçekleştirmeyi planladığı seyahat için komik astronotlar aradığını açıkladı. Aranan astronotların "komik, lider, ahbap, hikâye anlatıcı, uzlaştırıcı ve dert ortağı" gibi karakterlere sahip olması bekleniyor.
[16s 31d] Avustralya'nın kuzeyinde yer alan ufak bir adada yaşadığı bilinen mozaik kuyruklu sıçan 10 yıldır görünmüyordu. Çevre Bakanlığı bugün mozaik kuyruklu sıçanı resmen ‘soyu tükenenler' listesine eklediklerini duyurdu.
[3g 12s 17d] İranlı bir kazı ekibi 5 bin yıllık kız çocuk iskeleti buldu. Arkeoloji ekibinin Başkanı Muhammed Fazli, "Mazenderan eyaletinin Babol kentinde yaptığımız kazı çalışmaları sonucunda boynunda sedef ve taştan yapılmış süs eşyalarının yer aldığı 13 ila 14 yaşlarında bir kız çocuğunun iskeletini bulduk. İskeletin 3 ila 5 bin yıl öncesine ait olduğunu düşünüyoruz" dedi.
[4g 16s 56d] NASA 15 Şubat'ta gezegenimize yakın bir konumdan geçecek göktaşı ile ilgili açıklamalarda bulundu: Dünya'yı teğet geçecek...
[5g 17s 17d] NASA'nın Mars'ta keşif yapan uzay aracı ile irtibat kesildi. Araç, 15 yıldır görev yapıyordu.
Mevcut yıldız evrim modellerine göre, belirli yıldız türlerinin oluşabilmesi için var olan evrenden daha uzun zamana ihtiyaç var. Çok uzak bir gelecekte, bugünden milyarlarca hatta trilyonlarca yıl sonra, var olan yıldızlarımız ileri aşamalarda garip ve tamamen yeni göksel cisimlere dönüşebilirler. Bu nesnelerden bazıları, evrendeki ısının yok oluşunun habercisi olabilirler; bunun ardından ne olacağını bilmekse pek mümkün değil.
Sydney Üniversitesi'nden entomologlar tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, önümüzdeki 100 yıl içerisinde böcek türünün yok olabileceği iddia edildi. Araştırmaya göre arılar, böcek popülasyonu içerisinde nesli tükenmekte olan türler listesinde ilk sıralarda yer alıyor.
Aşı karşıtı görüşlerin Facebook ve YouTube gibi internet sitelerinden yayılması bir süredir eleştiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü, aşı tereddütünü 2019’da küresel sağlığa yönelik en büyük 10 tehdit arasında gösteriyor.
Tüm bir kentin trafik akışını gerçek zamanlı ve doğru bir biçimde idare etmek için otomatik pilotlu arabalar ve bağımsız sistemler gibi araçlar yaratılmasına gerçekten de yardımcı olmak istiyorsak, çok daha gelişmiş bir Yapay Zeka’ya ihtiyacımız var. Bu çeşit bir yazılımı oluşturmayı amaçlayan birçok çalışma, insan beynindeki nöronların yolunu taklit eden kodlar yazmayı ve bu yapay nöronların çoğunu bir ağda birleştirmeyi gerektiriyor.
Arıların basit toplama ve çıkarma işlemi yapabildiği yapılan bir araştırma ile kanıtlandı. Önceki çalışmalarda arıların "sıfır" sayısını anlayabildikleri ve iki grup obje arasında daha küçük olanı algılayabildikleri tespit edilmişti.
Dış Güneş Sistemi’nde bulunan kimi nesnelerin yörüngeleri üzerinde ince bir ayar yapmak için gereken tek şey, büyük bir gezegen değil, buzlu bir enkaz diski olabilir. Yeni bir teori, kuramsal Dokuncu Gezegen olmadan da yörüngelerin bu şekilde olabileceğini öne sürüyor.
Hem batı hem de doğu göllerinde yaşayan beş ayrı popülasyon üzerinde yapılan araştırmalar, dikenli balıkların alkali ya da asidik yaşam alanlarına birbirinden bağımsız ama benzer şekillerde uyum sağlamış olduğunu ortaya çıkardı.