Bağlama ustası Senem Arın: Bu mesleği kadın ve çocuklara öğretmek istiyorum

Senem Arın, cemlerde duyduğu bağlamanın tısına kapılır. Bu bağlama aşkı, Arın'ı işin mutfağına götürür ve ortaya bağlama ustası Senem Usta çıkar. Senem Arın ile bağlamayı, bağlama yapımını ve müziği konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

DUVAR - Senem Arın, 24 yaşında bir bağlama ustası. Arın, tam anlamıyla usta kelimesinin altını dolduruyor ve çocukluğunda duyduğu bağlama tınısının peşinden gidiyor; hem çalıyor hem söylüyor hem de yapıyor. Bağlamanın bir ağaçtan ezgilere doğru uzanan yolculuğunun her aşamasında eşlik ediyor.

Dersim’de ‘Cem’lerde başlayan bağlama aşkı, Senem Arın'ı Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Çalgı Yapımı ve Onarım Bölümü’ne götürüyor. Mezun olduktan sonra da memleketi Dersim’e dönen Senem Arın, burada bir bağlama yapım atölyesi kuruyor. Senem Arın ile atölye kurma fikrini, bağlamayı ve müziği konuştuk.

BAĞLAMA HAYATIMIZIN TAM ORTASINDA

Öncelikle bağlamayla olan bağınızdan başlamak isterim. Bu derin muhabbet nerelere dayanıyor?

Bağlama, bizim yaşadığımız coğrafyada sürekli karşılaştığımız bir enstrüman. Hayatımızın bir parçası. Sonradan ayrılmış bir yeri yok bizler için, her zaman vardı. Çocukluğumda siyah bez bir kılıfın içinde bir bağlama evin yüksek bir köşesinde asılı dururdu. Çocukların dokunmasına pek izin verilmezdi. Zaman zaman büyüklerimiz çalardı. O zamanlardan itibaren hep ilgim var bağlamaya.

Bağlama sonradan görüp, hayatımıza aldığımız bir enstrüman olmadığı için hayatımızın tam ortasında duruyor; ev muhabbetinde, cemlerde, arkadaş ortamlarında hep var. İlk tanıdığım, tınısını duyduğum yer Cemler. Bağlama Alevilik inancının tam ortasında olduğu için bir kültüre de dönüştü. Ben de bu inançtan, kültürden geliyorum. Cemde duyduğum ezgi, beni bağlamayı çalmanın ötesine kadar götürdü.

Senem Arın

'BİZİM TOPRAKLARIN EN BÜYÜK SORUNU: KÜLTÜR BURADA DOĞUYOR, BATIYA GİDİYOR'

Bağlama çalma görebildiğimiz bir durum ama mutfağa girip bağlamayı yapma çok ayrı bir tutku. Bir hikâyesi var mı?

2015 yılından bu yana bu iş ile uğraşıyorum. Siz sorunca farkına vardım. 6 yıl, epey zaman geçmiş. Bağlama yapmak fazlasıyla emek ve bir yerde de cesaret istiyor. Hani bir işi iyi yapabilmek için sevmek gerekiyor ya bende de bu sevgiyle başladı. Ama şöyle bir hikâyem var: Lise zamanında Cafer hocam vardı, onunla birlikte bağlama dersleri almaya başladım. Bağlamaları tamire gönderdiğimiz bir yer vardı. Bağlamaların tamiri uzun sürdüğü için haftalar sonra bize ulaşıyordu. Hocamız ‘Keşke bizden biri de bağlama tamiratı yapabilse’ dedi.

O dönem böyle bir düşünce oluşmadı bende. Daha sonra Adıyaman’da konservatuvar bölümünü kazandım. Orada okuduğum zamanlarda, bir bağlama ustası olan Abuzer ustayla tanıştım. Atölyesine gidip geliyordum. Sol elindeki iki parmağını kaybetmesine rağmen çok güzel işler yapıyordu. ‘Çalamıyorum ama yapabilirim’ diyordu. Abuzer Usta beni çok etkiledi. Sonra Adıyaman’da okulu bıraktım, İzmir’de sınava hazırlandım. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Çalgı Yapımı bölümünü kazandım. Bağlama yapma serüvenim böyle başladı. Okul bitince 5-6 ay kadar İstanbul’da kaldım, sonra memlekete Dersim’e geldim. Bizim toprakların en büyük sorunu, kültür burada doğuyor, batıya gidiyor. Ben kültür buradan devam etsin istedim.

İlk kadın bağlama ustası diye tanındınız. Daha önce kadınlar bağlama yapımıyla hiç uğraşmamış mıdır, bilginiz var mı bu konuda?

Dışarıda genelde usta çırak ilişkisi ile yürüyor çalgı yapım işi. Biz Çalgı Yapımı bölümü çıkışlıyız. Benden önce bağlama yapımını seçen olmuş ama devamı gelmemiş ne yazık ki. İki kadın arkadaşımız daha şu an bağlama yapımıyla ilgileniyor. Ben bu işten umutluyum. Çoğalacağız. İnsanlar buraya çocuklarını özellikle getiriyor, sanata ilgi duymalarını istiyorlar. Ben çalgı yapımı bölümüne hazırlanmak için kimseye ulaşamamıştım zamanında. Şimdi en azından bu konuda çalınabilecek bir kapı var.

Bağlamada hangi ağaçlar kullanılıyor, size has tasarım, çalışmalarınız var mı?

Son zamanlarda en çok kullanılan ağaçlardan biri maun. Türkiye’de yetişmiyor, dışarıdan geliyor. Onun dışında dut, ardıç kullanılıyor. Eski sazlarda gürgen çok kullanılırmış. Hala da devam ediyor. Klavye ve boğaz kaplaması için kendi tasarımlarım var. İmza gibi düşünüyorum bunu. İnsanlar beni, yaptığım işi tanıdıkça yıllar sonra ‘Senem’in işi’ desinler isterim tabi. Emek verdikçe olacaktır elbet.

'HEM DUYGUSAL HEM KİMYASAL BİR BAĞ OLUŞUYOR'

Her mesleğin zorluğu var sizin mesleğin zorluğu var mıdır? Bağlama yaparken tüm dünyanın stresinden kurtulur musunuz?

Söylediğim gibi işi seviyorum, bağlamaya gönül vermek gerek ama zorluğu var tabii. Yapım işinde çok fazla kimyasal kullanıyoruz; cila, zımpara, toz… Zorlukları, bu işi yaptığım sürede hissedeceğim. İki gün boyunca geçmeyen bir baş ağrısına neden oluyor bu kimyasal maddeler. Yine insan sağlığı açısından zararlı birçok ağaç da mevcut. Bu kadar zorluktan sonra ortaya çıkan enstrümanı görünce tüm yaşadığım sıkıntıları unutuyorum ve tekrar başa dönüyorum. Zaten o yapım aşamasında bağlamayla kimyasalın yanı sıra duygusal bir bağ da oluyor. Ortalama 2 ay birlikteyiz. Her aşamasında bir emek var. Alıcısına gönderirken bağlamadan ayrılmak istemiyorsunuz. Bir burukluk oluyor. Bu da işin tatlı yanı diyelim.

Siz de genç yeni nesil Z kuşağındansınız. Bu kuşağın türkülere, bağlamaya ilgisi var mı?

Dışarıdan ilgisi yok gibi görünüyor ama bence değer var. Yani yaşadığım çevreyi baz alıyorum, ben umutluyum… Bağlamanın yapımına, çalmaya, kültüre, hikâyelere de azımsanmayacak güzel bir ilgi var.

.

Çevreden siparişin dışında online satışınız da mevcut sanırım.

Tabii. Alanımız geniş bu konuda. Çevre illere de gönderim yapıyorum, yurt dışına da. Bu noktada internet, alanımızı çok genişletti. Her yerden bize ulaşanlar oluyor.

'KADIN VE ÇOCUKLARA ÖĞRETMEK İSTİYORUM'

Bu kadar genç yaşta önemli bir işi başarıyla yapıyorsunuz… Hedefiniz, projeleriniz var mı?

Kafamdan, gönlümden geçen istekler, hedefler hep oluyor ama evdeki hesap her zaman çarşıya uymayabiliyor. Şunu diyebilirim alanımda, işimde hep ileriye bakıyorum. Uygun şartları oluşturabilirsem yapmak istediğim çok şey var elbette. Kısa vadede kadınların bağlamanın her alanında var olabileceğini göstermek istiyorum. Bu mesleği özellikle kadın ve çocukların öğrenmesine dair hedefim var. Şu anda da insanlar çocuklarını getiriyorlar, çocuklarımız bağlamayı yapmayı da öğrensin diyorlar. Bu konuda örnek oldum diyebilirim.

Bağlama yapmak; çalmak, söylemek gibi bir kültür olur mu ne dersiniz?

Benim isteğim de bu. Bizde hemen hemen her evde bağlama olur, çalan söyleyen de çok olur. Bağlama yapmak, enstrüman yapmak çok yapılan bir şey değildi. Ben artık bunun da kültürleşeceğini düşünüyorum. Hatta buradan çağrım olsun; gelin beraber yapalım, çalalım, söyleyelim. Bağlama çalarken söylenen türkülere kulak verildiğinde kötülüğe dair bir şey bulamazsınız. Sevgiyle, güzellikle yoğrulmuş bir kültür. Her daim sürmesi dileğiyle…