Arap dünyasında geçen hafta: Erdoğan gerçekten değişti mi?

Arap basınında geçen hafta Türkiye-Mısır ilişkilerindeki normalleşme söylentileri oldukça konuşuldu. Gazeteler yakınlaşmanın gerçek sebeplerini irdelerken, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yeni tavrı yazarların köşelerinde tartışıldı. Arap dünyasının diğer gündem maddeleri ise Suriye iç savaşı, Lübnan'daki gerilim ve İsrail seçimleri oldu.

Google Haberlere Abone ol

Türkiye ve Mısır arasındaki yakınlaşma adımları Arap medyasının gündemini yoğun bir şekilde meşgul etmeye devam ediyor. Türkiye’nin, İstanbul’da yayın yapan Mısırlı muhalif TV kanallarından yayın politikalarını yumuşatmayı istediğine yönelik haberler, Türkiye-Mısır yakınlaşmasının medyada daha fazla yer bulmasına neden oldu.

Bazı köşe yazarları her ne kadar Türkiye-Mısır yakınlaşmasını “Türkiye’nin geri adımı” olarak nitelendirse de, bunun tam tersini savunan ve yakınlaşma adımlarının ilk Mısır’dan geldiğini yazan yazarlar oldu. Bazı uzmanlara göre özellikle Biden’ın ABD başkanlığına gelmesiyle oluşan siyasî atmosfer, Mısır’ı Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya itiyor.

Ancak özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gazetelerinde, iki ülke arasındaki gelişmeleri Erdoğan’ın bölgedeki siyasetinin başarısızlığa uğramasından kaynaklandığını savunan fikirler hâkim.

Arap dünyasının geçtiğimiz hafta gündemini meşgul eden bir diğer önemli konu da Lübnan oldu. Hükümetin bir türlü kurulamadığı ülkede para biriminin dolar karşısındaki hızlı değer kaybı halkın yine sokaklara inmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen eski başbakan Saad Hariri arasındaki tartışmalar ve karşılıklı suçlamalar 'ülkenin yakın dönemde krizden çıkacağına dair umutların olmadığı' şeklinde yorumlanıyor.

Suriye’de ülkenin uluslararası güçlerin savaş alanı haline dönmesiyle sonuçlanan ve 15 Mart 2011’de başlayan ayaklanmanın 10'uncu yıldönümü dolayısıyla bu hafta da birçok Arap gazetesinde Suriye meselesi en önemli konulardan biriydi. Yine İsrail’in 23 Mart’ta sandık başına gidecek olması, Arap gazetelerinde en fazla yer alan konular arasındaydı.

'TÜRKİYE VE MISIR YAKINLAŞMASININ ARDINDA NE VAR?'

“Mısır ve Türkiye arasında iki yönetim arasındaki açık düşmanlıktan seneler sonra taktiksel yakınlaşmanın nesnel nedenleri var. Bu nedenlerin başında, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail’in Rabat’taki elektrik anlaşmasında Mısır’ı tamamen göz ardı etmeleridir. Kahire bu durumu, daha önce söz konusu üç ülke arasında 2010 yılında yapılan ve gazın Avrupa’ya Doğu Akdeniz’deki boru hatları aracılığıyla taşınmasıyla ilgili anlaşmanın bir devamı olarak nitelendirdi. Ne var ki Mısırlı köşe yazarları ve uzmanlar, imkânsızın olmadığı bir dönemde bu projenin uygulanmasının tamamen imkânsız olduğunu savunuyor." (Amr Semir / El Arabi El Cedid Gazetesi)

“Bazı kesimler, Türkiye ve Mısır arasında meydana gelen gelişmeleri Türkiye’nin Mısır karşısındaki geri adımı olduğunu iddia ediyor. Bunlar, Mısır’ın son dönemlerde, Biden’ın ABD başkanlığına getirilmesinden sonraki uluslararası ve bölgesel değişimlere bağlı olarak, Doğu Akdeniz ve Libya gibi bazı önemli meselelerde attığı adımları kasıtlı olarak göz ardı ediyor. Bu dinamikler Kahire’yi Ankara’ya yakınlaştırdı ve Türkiye de yetkililerin net açıklamalarıyla buna olumlu yaklaştı. (Ali Bekir / Arabi21.com)

'ERDOĞAN GERÇEKTEN DEĞİŞTİ Mİ?'

“Erdoğan’ın Türkiye’si gerçekten değişti mi, yoksa gücünü toparlamak için sadece duraksadı mı? Acaba Arap Erdoğancılar da misyonun tükendiğine ikna oldular mı? Türkiye merkezli eksen, İhvan’ın Mısır’dan çıkmasıyla, Nahda’nın Tunus’ta sıkışmasıyla, Kuzey Suriye’de tamamen kontrolün ele alınamamasıyla, İsrail ile olan özel ilişkilerini kaybetmesiyle, Sudan’da müttefiki Ömer El Beşir’in düşmesi ve yeni Amerikan yönetimiyle ilişkilerinin durumu nedeniyle savaşı kaybetmiş oldu.

Bizim için önemli olan Müslüman Kardeşler’e bağlı bazı medya kanallarının yayınlarının durdurulması veya daha sonra yüzlerce üyesinin kovulacak olması ve bazılarının da teslim edileceği ya da ilişkilerin tekrar başlayacağını görmemiz değil. Asıl önemli olan; biz şu an yeni bir Erdoğan’la mı karşı karşıyayız? Bu onun siyasetinde gerçek bir değişim mi?” (Abdurrahman Raşid / Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)

'LÜBNAN: KÖTÜDEN DAHA DA KÖTÜYE DOĞRU'

“Lübnan, yöneticileri arasında daha önce görülmemiş ağır siyasî çekişme ile ekonomik ve sosyal kriz dolayısıyla felç geçirmeye devam ediyor. Saad Hariri başkanlığındaki yeni hükümetin kurulmasının sendelemesi, bunların nedenlerinden bir olabilir. Ancak ülkede hâkim bir güvensizlik ve partizanlık ile mezhepçi hesapların hâkim olduğu siyasî atmosfer mevcut. Bu da, halkın rahatlamayı beklediği ülkeyi kötüden daha da kötüye doğru sürüklüyor.

Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile Saad Hariri arasında yaşanan tartışmalar, iktidarın kurumları arasındaki güvensizliğe işaret etmektedir. Bu da akıllara, silahların kullanılmaya başlaması ve ülkenin iç savaşa sürüklenmesiyle sonuçlanan keskin kutuplaşmayı getiriyor.

Avn ve Hariri, aralarındaki ciddi sürtüşmeden sonra, 17. kez Baabda Sarayı’nda bir ara geldi. Ancak hükümetin kurulması ve bu hükümetin teknokratlardan mı yoksa partililerden mi oluşacağı konusunda uzlaşmaya varmak yerine, tekrar bir araya gelme konusunda uzlaştılar. (BAE El Haliç gazetesi)

'LÜBNAN’DA BİR KİTLE İMHA SİLAHI OLARAK DOLAR'

“Geçen hafta meydana gelen gelişmelerden çıkarılabilecek bir sonuç varsa, o da Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve parlamentonun, görev sürelerinin bitimine kadar direnemeyeceğidir. Ve yine kendini sokaklarda gösteren halkın öfkesi, ülkeyi ve kurumlarını -umut edildiğinin aksine- kurtaramayacak.

Geçtiğimiz günlerde yükselen ve psikolojik sınırları aşan dolar, artık sadece ekonomik veya siyasî bir göstergeden ibaret değil. Şimdi daha çok iktidar odakları ve kendi aralarında çekişen ve hasmını, çoğunluğun açlıktan kırılması pahasına tasfiye etmeye çalışan şebekeleri tarafından kullanılan bir kitle imha silahı gibi.

Geçtiğimiz hafta, yönetimdeki boşluğu ve çözülmüşlüğü, bankaların gücünü, halkın isyanının sefaletini ve cumhurun umutsuzluğunu gösteren güçlü deliller sundu. Önümüzdeki haftalarda da doların yine bir kitle imha silahı olarak kullanılacağına dair işaretlerle doludur.” (Satı Nureddin / Lübnan El Modon Gazetesi)

'İSRAİL’DE BELİRSİZ SEÇİMLERE DOĞRU'

“Sayılı günler sonra yapılacak olan İsrail seçimleri Bünyamin Netanyahu’nun kaderini tam olarak belirleyecek. Netanyahu bu seçimleri kazanır ve müttefikleriyle beraber mutlak çoğunluğa ulaşırsa, yargılanmasının önünü kesecek ve belirsiz bir tarihe ertelenmesini sağlayacak bir kanun çıkarmaya çalışacak. Ancak Netanyahu seçimleri kaybeder ve alternatif bir hükümet kurulursa yargılanması daha da hızlanacak. Yargılama sonucunda beklendiği üzere yolsuzluk ve rüşvet ithamları karşısında suçlu bulunursa, akıbeti cezaevi olacak. Daha önce Ehud Olmert’e olduğu gibi. Siyasî açıdan bakacak olursak ise, Netanyahu’nun kazanması veya kaybetmesi gibi her iki durumda da seçimler ‘sağ’ın lehine olacak.

Bu seçimler, son iki senede İsrail’deki dördüncü seçimleri olacak. Ve ülkedeki siyasî krizi çözüp çözmeyeceği de belli değil. Bütün kamuoyu araştırmaları, hükümetin kim tarafından kurulacağının veya Netanyahu’nun kalıp kalmayacağının belli olmadığını gösteriyor.” (Cemal Zehalika / Kuds El Arabi gazetesi)

'SURİYE YENİ DÜNYA DÜZENİN BAŞLANGICI MI OLACAK?'

“Suriye’de 10 yıldır devam eden savaş boyunca, siyasî, askerî ve ekonomik dönüşümler gerçekleşti. Bu gelişmelerin bazıları savaşın gidişatını bir bütün olarak değiştirdi. Bazıları da bölgedeki yerel ve uluslararası siyasî nüfuz haritasını değiştirdi.

Suriye’nin birçok sebepten dolayı uluslararası anlaşmazlıkların odağı haline geldiği doğrudur. Bazılarına göre bu, yeni bir dünya düzenin başlangıcı olabilir.

Suriye’deki krizin önümüzdeki dönemde istikrara kavuşması beklenmiyor. İstenen çözümün nasıl olacağına dair uluslararası ve bölgesel anlaşmazlıkların devam etmesi, ekonomik ve yaşamsal koşullarındaki çöküş, yeni dönüşümlerin temelini oluşturacaktır.” (Ziyad Gosn / Lübnan El Akhbar gazetesi)