Plastik kadının öpücüğü

İnsan evladı hızla artan nüfusuna rağmen gittikçe daha fazla yalnızlaşıyor, daha fazla yozlaşıyor. Zahmetli gerçeği yerine fiyatları gittikçe ucuzlayan yapay ürünlerle yaşamına mutluluk katmaya çalışıyor.

Google Haberlere Abone ol

Uğur Aflay

Cihaz oldukça basit bir dış görünüme sahip, ortalama eski tip bir radyo büyüklüğünde. Elektrotların uyurken çıkabileceği düşünülerek bir baş maskesi (bone) şeklinde tasarlanmış. Akşam yatmadan önce kafanıza geçiriyorsunuz, görmek istediğiniz rüyanın diskini cihaza takıyorsunuz. Siz rüya fazına geçtiğiniz anda devreye giriyor ve düşlerinizi biçimlendiriyor. İnsanoğlunun insanlığına özgü son kaleydi düşler ve bu tasarımla son savaşı teknoloji kazandı.

De La Mettrie 1748'de İnsan Bir Makine (L’homme machine) adlı kitabını yayınladığından beri insan vücudunun yapıtaşları, genetik çözümlemeler de dâhil olmak üzere tam bir makine mantığıyla çözümlendi. Oysa La Mettrie bile o et ve kan yığınına belki korkudan, belki de emin olamadığından bir ruh giydirmeyi gerekli görmüştü.

Ruhun 21 gram ağırlığında olduğu tezi (ki bilimsel bir çalışma sonucu ortaya konulduğu ileri sürülür) bana pek cazip gelmemişti. Kişisel görüşüm İhsan Oktay Anar'ın Amat adlı romanında ileri sürdüğü gibi ruhun negatif bir ağırlığının olduğu ve vücudu tıpkı içinde helyum varmış gibi hafiflettiği, ölen kişinin vücudundan ruhun ayrılmasıyla vücudun ağırlaştığı (yoksa neden ölü gibi ağır deyimini kullanıyoruz ki) yönündedir.

Bugün çok iyi biliyoruz ki aşk, bir hastalık olmasa bile bir hastalığın belirtisidir ve tedavi edilebilir. Bu tümüyle duyularınızın beyninize gönderdiği sinirsel iletilerin gereksiz karmaşık hormon salgılamasından ibarettir. Biraz paraya kıyarsanız teknolojimiz sevmediğiniz eşinize yeniden aşık olmanızı veya aşık olamamanız gereken birisinden nefret etmenizi sağlayabilecek hizmeti sunabilecektir. Olmadı beyninize biraz elektrik verip (elektro konvulsif tedavi de denir) sizi bu manyak (tıbbi adı manik) düşüncelerden arındırabiliriz.

Gereksiz mutluluk da tedavi edilebilir. Bugün için doğal kabul edilen tepkiler aslında hormon ya da hormon benzeri maddelerin laf olsun salgılarından ibarettir. Örneğin doğum salonunun kapısında bekliyorsunuz, ebe koşarak geliyor ve müjde sağlıklı bir oğlunuz oldu diyor. Siz de mutlu oluyorsunuz ve sevinçten ağlıyorsunuz, ne kadar gereksiz. Üremeniz kadar doğal bir şey olabilir mi? Örneğin nefes almanız da doğaldır ve siz asla her aldığınız nefeste mutlu olmazsınız, bunun sizi mutlu edebilmesi için öncelikle güçlü birinin kafanızı 2 dakika suyun içine bastırması gerekir.

Bugün sayıları gittikçe artan oranda kadın 9-10 aylık gebelik adı verilen işkenceye katlanmak istememekte ve vücudunun bozulmasını göze almamaktadır. Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya'sında bu soruna çözüm bulmuştu. Kadından yumurtasını, erkekten ersuyunu alırsınız, en kaliteli ve hedefinize uygun olanlarını seçer, uygun vasatta döllenmeyi gerçekleştirir ve yapay rahimde geliştirirsiniz. Ne anne var ne de baba. Üç-beş kişinin uyumlu çalışmasını gerektiren işler için tek yumurta üçüzleri-beşizleri de kolayca üretilebilir. Uzun boylu, cüce, mavi gözlü, yeşil saçlı ne istiyorsanız, nasıl istiyorsanız... Ancak, fabrikasyon hatalarından müessesemiz sorumlu değildir. Şikâyetlerinizi imam, rahip, haham ya da dalailama aracılığıyla asıl üreticiye bildiriniz.

Yirminci yüzyıl cinsel yolla bulaşan hastalıklarda patlama yüzyılıydı. Oysa yirmi birinciyüzyıl tam anlamıyla arınma yüzyılı olacak. Seks için artık partnerinizi ikna etmeniz, doksan dokuz dereden geçmeniz gerekmeyecek. Yapmanız gereken tek şey, sihirli kaskınızı takmak, firmanın önergelerine uyarak erojen bölgelerinizi bol kablolu yüzeysel elektrotlarınızla bezemek ve tuşa basmak ile sınırlı. Üstelik pozisyonlar vücudunuzun alabileceği şekillerle sınırlı değil. Bungee Jumpingyaparken seks mi istiyorsunuz, 9 numaralı tuşa basın yeterli, uzayda seks 17 numara da, fil üzerinde amuda kalkmışken 3 parende atıp yere düşmeden önce seks yapmak için sırasıyla 3, 15 ve 23 tuşlarına basın. Sırasıyla dedik ama değil mi, bak üstüne hipopotam düştü, şimdi esc tuşuna bas.

Artık çiçeklerin kokusu sizi kesmiyor mu, sorun değil. Yumuşak plastikten mamul bu gülümüz dikensiz olup, kokusunun ve renginin keskinliğini alt kısmındaki dijital dokunmatik ekranla ayarlayabilirsiniz. Üstü açık konserve kutusu şeklinde dizayn ettiğimiz bir başka ürünümüzü 20 gün sulayın ve bu sürenin sonunda sürprizimizi görün. Açan çiçeğin yaprağında ki "I love You" yazısı isteğe göre isim veya firma adıyla değiştirilebilir. Toplu siparişler için e-mail adresimiz...

Bunların hiç biri bilim kurgu değil, hepsi bugündür.

İnsan evladı hızla artan nüfusuna rağmen gittikçe daha fazla yalnızlaşıyor, daha fazla yozlaşıyor. Zahmetli gerçeği yerine fiyatları gittikçe ucuzlayan yapay ürünlerle yaşamına mutluluk katmaya çalışıyor. Bizi buna yönlendiren ise gereksinimlerden çok, tüketime yönelik reklamlardır. Reklam korkudur, yalnızlık korkusu, incinme ve incitme korkusu, itilme korkusu. Çocuğunuza sevginizi göstermenin en iyi yolu “o” marka peyniri kahvaltı masasına koymaktır. Eğer diğer marka buzdolabından alırsanız salak modundasınızdır. Eğer gereksiz olan bir şeyi alırsanız ikincisi yarı fiyatınadır. Daha zeki olmak için konserve ton balığı yeriz, daha güzel veya yakışıklı olmak için iki kat pahalı diğer parfümü kullanırız ve karşı cinsin onca parfüme ve ton balığına rağmen önümüzde sıraya geçmemesini zevksizliklerine bağlarız. Diş fırçası almak için girdiğimiz süpermarketten, diş fırçası hariç, otomatik timsah derisi yüzücüsü dâhil devasa boyutta alışverişle çıkmamızın nedeni yalnızlığımız ve yalnızlığımızdan duyduğumuz korkudur.

Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan sorusunu asla bir horoza sormayın. İnsan için mi teknoloji, teknoloji için mi insan sorusunu vahşi kapitaliste sorduğunuzda aldığınız yanıt kabaca şudur “Bilmiyorum ve merak da etmiyorum. Ben satar geçerim.” Bu durumda horozun yanıtı oldukça doğal ve mantıklı gelecektir tüm umursamazlığına ve kendini beğenmişliğine karşın. Eskimolara buzdolabı, Afrikalılara solaryum satmayı üstün ticari beceri ve pazarlama stratejisi adı altında iteleyen çağım insansısı, ruhunun derinliklerindeki acıyı göstermelik bağışlarıyla azaltır. Afrika'daki açlara gelen yardım kutularından çıkan vibratörleri, kolalı içecekleri ve son kullanım süresi dolmuş diyet reçelleri açıklayabilecek başka mantık yoktur.

Sanki yedim eski bir diyet metodudur. Gözlerinizi kapatırsınız ve yavaş yavaş yemek yediğinizi düşlersiniz. Sanki içtim eski bir sigara bırakma yöntemidir. En sıkıştığınız anda gözlerinizi kapatırsınız, yavaş yavaş sigarayı filtresine dek içtiğinizi düşlersiniz. Miadınızın dolmasına yakın yapmanız gereken şey de budur. Bir ayağınız çukurdayken gözlerinizi kapatırsınız dolu dolu yaşadığınızı düşlersiniz ve yavaşça fısıldarsınız “sanki yaşadım”. Bu bile insancadır ve ilk paragraftaki düş yapıcı nedeniyle bu bile elinizden gidecek, sizin yerinize boneniniz fısıldayacak umutsuz gecikmiş çığlığınızı.