Var mısınız kiralık işçi olmaya!

Google Haberlere Abone ol

Nuran Gülenç *

20 Mayıs 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı’nın onaylamasıyla, kamuoyunda kiralık işçilik yasası olarak bilinen, özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi kurulmasına izin veren,  6715 sayılı “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, işçi kesiminden gelen tüm itirazlara rağmen kabul edilmişti. Yasanın pratik uygulaması için, yönetmelik yayınlanması gerekiyordu.  O da 11.10.2016 tarihinde 29854 sayı ile “Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği” adıyla Resmi Gazete’de yayınlandı.

DİSK’in girişimleriyle CHP, Özel İstihdam büroları diye adlandırılan kiralık işçi bürolarının kurulmasına ve işçilerin başka işyerlerine belli süreliğine kiralanmasına olanak veren yasayı, anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, anayasa mahkemesine taşıdı. Kadrolu ve güvenceli çalışmanın önüne çıkartılan kiralık işçilik müessesi, işçilerin kazanılmış pek çok hakkının elden gitmesine neden olacak. Yaşanacak hak kayıplarıyla birlikte, işçinin kendisinin alınıp satılmasına yol açan yasa “insan onuruna” yakışmayan bir çalışma biçimini işçilere dayatacak.  Öyle ki, taşeron çalışmayı mumla arayacağız;  Neden mi? Cevabı aşağıda.

Yasa, kısaca kayıt yaptırdığınız kiralık işçi büroları aracılığı ile sizin piyasaya pazarlanma sürecinizi formüle ediyor. Bu pazarlama da kiralık işçi bürosunun adınıza kurmuş olduğu geçici iş ilişkisi olarak tanımlanıyor. Yani, sizi para karşılığında şirketler kiralayacak. Bir tür işçi simsarlığı yapacaklar. Artık işçinin işvereni, çalıştığı işveren değil, onu oraya kiralayan büro olacak ve işverenin işçiye karşı bir yükümlülüğü olmayacak, ücretini kiralık işçi bürosu ödeyecek. İşçi ücretini çalıştığı dönem süresince alabilecek, özel istihdam bürosunda kaydı olsa bile büronun ona iş bulamadığı sürelerde ise ücreti olmayacak,  sosyal güvenlik primi de yatırılmayacak. Tabiri caizse aç ve korunmasız kalacak.

İŞÇİYE KARŞI SIFIR SORUMLULUK

Yönetmelikte, kiralık işçi çalıştırılacak durumlar da belirlenmiş, bunlardan en dikkat çekici madde ise “işletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin, geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâlinde çalıştırabilir” diyor.  Bunca yıllık deneyimimle, işi acele olmayan işveren görmediğimi, söyleyebilirim. Bunun işçilerde karşılığı da üretim baskısı ve ‘mobbing’dir. Bu yasa, düzenli istihdam yerine, az bir kadro ile üretimi, yılın belli aylarına  sıkıştırılmasının önünü açıyor. Bu da, işyerlerinde düzenli çalışmanın önüne tehdit olarak çıkarılacak bir durumdur. Böylece işçiye karşı sıfır sorumlulukla üretim yapabilmek söz konusu olacaktır.

Yukarıdaki maddeye karşılık, “geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde çalıştırılan işçi sayısının dörtte birini geçemez. Ancak, on ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde beş işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilir” hükmü getirilmiş olsa da denetim mekanizmasının yok hükmünde olduğu  ve ağır bir cezanın olmadığı ülkemizde,  maddenin uygulanması da hayal olacaktır.

SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDE ENGEL

Kiralık işçi yasasına göre,  bir işçinin geçici sürelerle birçok sektörde çalışması söz konusu olacaktır. Bu durumda işçinin yıllık izin hakkı- ki bir yıl çalışma sonunda ancak bu hak elde edilebiliyor-, kıdem tazminatı – aynı şekilde en az bir yıl çalışmak gerekli-, emeklilik hakkı elinde alınmış olacak. Emeklilik hakkı, geçmişte yapılmış olan yasa değişikliği ile kademeli olarak arttırılmıştı.  Bu hak 2048 yılına kadar 65 yaş hedeflenmiş olsa da, skalanın en altında ki süre, erkekler için 60 yaş ve 7000 prim günü, kadınlar için ise 58 yaş ve 7000 prim günü olarak belirlenmişti.   Prim günlerinin tamamlanması ancak 19-20 yıl düzenli çalışma ile mümkün. Kiralık işçi büroları aracılığı ile oradan oraya kiralanan, yılın 3-5 ayı iş bulduğunda çalışan işçinin,  bu prim günlerini doldurması imkansızdır. Kaldı ki, bugün sanayi de işçi olarak bir fabrikaya başvursanız, çoğu fabrikanın yaş sınırı koyduğunu, 35 yaş üstü işçilerin iş bulmakta ne kadar zorlandığını  görebilirsiniz.

Kiralık işçilik, sendikalaşmanın önünde de ciddi bir engel oluşturuyor.  Ülkemizde sendikalar işkolu üzerinden örgütleniyor, işkolu  ve işyeri, sürekli değişen işçilerin sendikal haklarını kullanmaları, toplu sözleşme düzeninden fayda sağlamaları imkansız hale geliyor. Geçmişte, kamuda taşeron işçi uygulaması ile ağzı yanan hükümetin, binlerce işçinin devlet kapısında kadro beklediği günlerde, ileride pek çok davaya konu olabilecek bu uygulamaya karşı, kendini korumaya alamaya çalıştığı görülüyor. Yasa ve devamı yönetmelikle, bu uygulamayı kamu kurumlarında “özel istihdam büroları, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonları için aracılık faaliyeti yapamaz” maddesi ile engellemiş.

Yasanın mimarlarından eski çalışma Bakanı Süleyman Soylu, geçici iş ilişki ile çalıştırılan işçinin “ kiralık işçi” olarak tanımlanmasını üzüntü ile karşıladığını ve bu tanımlamanın insan onurunu incittiğini söylemiş ama yasanın yapılmasından da geri durulmamıştı.   Anayasa’ya ve insan haysiyetine yakışmayan bu yasanın şimdi yönetmeliği de yayınlandı. Kiralık işçi yerine “ geçici iş ilişkiyle çalışan işçi” dediğimizde yasa, insan onuruna aykırılığından bir şey kaybetmiyor.  Şimdi var mısınız kiralık işçi olmaya,  geleceğimizi karartmaya!

* [email protected]