Önder Algedik

oalgedik@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Görüşmek üzere Geçmiş 304 yazı ile çok şey öğrendik. Ama en güzeli bu ülkede politikaları/siyasetçiyi/meclisi/belediyeleri izlemenin gerekliliğini ve doğru bilgi ile bir şeylerin değiştirebileceğini gördük, deneyimledik. Ama şimdi daha azına değil, fazlasına ihtiyacımız var sanki. Daha az ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı asla bizlerin tercihi olamaz. O yüzden hoşçakalın demiyorum, görüşmek üzere diyerek bu köşeye veda ediyorum.
Kavurucu sıcaklar bize de gelecek mi? Kavurucu sıcaklar gelince siyasetçilerin aklına iklim değişikliği gelecek. Tıpkı geçen haftalarda yaşanan su baskınlarında olduğu gibi. Ama hiçbiri “bu sene de parayı asfalta gömmeyeyim, toplu taşımaya, yayalaştırmaya, ağaçlandırmaya ayırayım” demeyecek. Hiçbiri “sokaklar beton mikserlerinin, hafriyat kamyonlarının değil, çocukların olsun” da demeyecek. Ucuz petrolü halka pahalıya satmanın yolları! Türkiye daha çok indirimli Rus petrolü alıp halkına daha pahalı olan İtalya fiyatından akaryakıt satmış. Böylece Türkiye bir taraftan halkına pahalı akaryakıt satarken, diğer taraftan Rusya’nın savaş finansmanını sağlayıp kârına da ortak olmuş.
Demirtepe altın madeni ÇED’ini aldı… Gözlerimle gördüm… Kendimi bir cinayetin ortasında hissettim, tıpkı Attila İlhan’ın şiirindeki gibi.. O gün bir hekim katledildi, doğa katledildi ama kimse görmedi, kör balıkçı gördü… Asgari ücretli elektrik alabilecek mi? Yapılacak şey toplumda enerji yoğun işlerin beraber yapılabileceği işlik gibi yerler. Birbirimizi görüp dayanışmayı örgütleyebileceğimiz, yardımlaşabileceğimiz yerler düşünün. Aynı işi evde ayrı ayrı yapmak yerine beraber yapalım mesela. Geçmesi imkânsız sansür yasasının aritmetiği  Bu teklifin geçeceğini düşünürseniz sansür yasası geçer ve hediyesi seçim hazırlığının üçüncü aşama kanunu olur. Ama geçmeyeceğine inanırsanız, bunun için çalışırsanız, meclise dair dezenformasyon çalışmalarına kulak asmazsanız bu yasa asla geçmez, emin olun. Yoksulluk ve... Çözüm basit, piyasaya değil halka ve doğaya çalışan politikalar, izleyen ve hatta onay veren değil karşı çıkan politikalar. Bu ülkenin “asfalta değil, yoksulluğa kaynak aktarımı” diyecek örneklere ihtiyacı var. Hem de şimdi ve hatta mümkün ise temmuz ayında ilk meclis toplantısında. Ankara’daki tufanı kim yarattı? Biz şu an iklim krizi kaynaklı felaketler yaşamıyoruz. O başka bir şey. Emin olun ucundan ancak kokladık. Şu an siyasetçi kaynaklı afetler yaşıyoruz. Bütün siyasetçiler bu sorumluluğa ortak. Kararların altında imzaları var. Ama ne yazık ki üstlerine hiç alınmıyorlar. Sarayların Çevre Günü kutlu olsun! Gezi’de insanların sokakta olması çok politik bir şeydi. Ama Gezi’nin şimdi hapiste olması daha politik bir şey. Bu ülkede artık iki tane 5 Haziran Çevre günü var. Biri Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına kondurulmuş ve adına “saray” denilen yerde kutlanan sarayların çevre günü. Diğeri ise Gezi ile boyut atlamış, çevre meselesinin bu ülkenin ortak değeri olduğunu herkese göstermiş, sembol isimlerin hapse atıldığı çevre günü. Bugünü saraylar kutluyor, halk ise mücadelesini veriyor. Son elektrik zamları nerden çıktı? Ortada tek bir resim var, fosil yakıtlar üstünden toplumu faturalandıran ve bunun üzerinden gelir elde eden bir düzen var. Buna soygun demeyelim ama ne diyelim peki? Hanımın, Beyin ve emlak şirketlerinin Çevre Kanunu Mecliste! "Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” çevre diyerek başlayan ve devamında 11 kanunu değiştiren bir teklif. Cumhurbaşkanı’na, hanımına ve gayri menkul şirketlerine yetki, imtiyaz sağlıyor, istisnalar getiriyor. Atık su, atık bertaraf tesisi ve atık geri kazanım tesislerinin yapımının şirketlere devredilmesi, yani hasta garantili hastane, yolcu garantili köprüye çevrilmesi. Dert yeni bir sermaye transferi, ülkeyi batıran modeli buraya taşımak. ABD nükleer santral mi kapatmış? ABD’de bir santral, 2031’e kadar lisansı olmasına rağmen, 2022’de kapatılıyor. Hem de iklim planlarına, hem de nükleerin “karbonsuz” olduğu iddialarına rağmen. Sadece sökmenin bile 644 milyon dolar tuttuğu ve bütün işlemlerin neredeyse 20 yıl sürdüğü bir süreci de ekleyelim. Biz de yolun başından dönsek ve Akkuyu’yu kapatsak, ne güzel olur değil mi? Atom santrallerinin ana vatanı başardı, sen de başarabilirsin Türkiye! BriKent Eylül 2019’da BM İklim Eylem Zirvesi’nde Erdoğan bir konuşma yaptı. Konuşmasında Suriye’de geniş bir güvenli bölgeden ve oraya inşaat yapmaktan da bahsetti. “Biz inşaatın hesabını yaptık” dedi ve detayları verdi. Suriye topraklarında 5 bin nüfuslu 140 adet köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim alanı yapılacaktı. "Biz oraya rahatlıkla 1 ila 2 milyon arasında göçmeni, mülteciyi yerleştirme şansına sahibiz."dedi. Yani batıya yeni bir mülteci işi öneriyordu. Hem de inşaat üstünden. Tarımı kim öldürdü? Elektrikte, ev kiralarında sorun neyse tarım ve gıdada da sorun o. Burada da özelleştirme (tarım işletmeleri ve gübre fabrikaları), ithalat üstünden üreticiyi terbiye etme ve aracıya kaynak sağlama gibi bir resim var. Tarımı kimin öldürdüğü, bundan kimin çıkar sağladığı açık değil mi? Asıl bu yaz tarımı kim kurtaracak, nasıl kurtaracak, bunu konuşalım. 773 milyar doları kim yaktı? 20 yılda yakıt ithalatına ödenen 732,8 milyar dolar! Bunu biz ödedik. Bir o kadar da rafineriye, elektrik şirketlerine, akaryakıt bayilerine, otomobil şirketlerine giden parayı ekleyin. Üstüne devlete giden vergileri de katınca ortaya trilyon dolarlık bir resim çıkacaktır. Boşkent 2021 yılında Boşkent, Başkent Ankara’yı geçti, ülkenin ikinci büyük kenti oldu. O boş evler birilerinin elinde biriktikçe fiyatlar arttı. Ama boş evler insanların oturamayacağı kadar müsrif evler. Bu iş piyasalara bırakılınca olmuyor. Bunu enerjide, sağlıkta gördük. Artık barınma meselesinde de görüyoruz. 2020 iklim karnemiz: Pandemide bile derdimiz inşaat! Şimdi ortaya çıkıyor ki 2020’de Türkiye bir önceki yıla göre 15,8 milyon ton daha fazla seragazı salarak tarihi rekorunu kırmış. Çünkü insanlar salgından kırılıyorken iş makineleri, beton mikserleri ve hafriyat kamyonları deliler gibi çalışmış. IPCC raporu: 'İklimde kapı kapanmak üzere, daha sert kapansın mı?' IPCC'nin raporlarına göre kömür santralleri, demircilik ve çimento fabrikalarını sıra ile kapatmamız gerekiyor. Siyasetçilere göre hareket edersek zamanımız var. Bilime göre ise hemen fosil yakıt bağımlılığını bitirmek gerekiyor. Türkiye’nin ne kadar çöp yaktığını açıklıyorum! 70’den fazla çöp yakma tesisi ve tahminen 5 milyon tonu aşmış çöp yakan bir ülkede Londra'dan gelen çöpün akıbetini konuşuyoruz ama kendi çöpümüze zerre değer vermiyoruz. Avrupa’nın çöpüne kapıyı kim açtı? İktidar çöpleri nakite çevirecek modeli kurdu. Bunu gözümüzün önünde yaptı. 2016’da ucuz çöpleri yakılabilir yaptı, 2018’de poşeti paralı yaparak depozito sistemini baltaladı. 2020’de ise çöp-lastik yakma ve pahalı çöpleri kendi şirketlerine aktarma alt yapısını kurarak noktayı koydu. 2021 çimento için güzel geçti, peki 2022? Ne kadar çok imar, o kadar çok beton, inşaat ve hafriyat ve o kadar çok ayçiçeği yağı ve tahıl ithalatı demek. Bunu hepimiz gözlerimizle görüyor, cüzdanımızla yaşıyoruz. 2021 iklimde rekorların yılı oldu, 2022’nin telafisi yok! Sokakta gördüğünüz beton mikseri ile iklimin bağlantısını kuramıyor, elektrik faturasındaki zam ile bunun iklim politiğini göremiyorsanız asla iklim krizi demeyin. Çünkü o sizin kriziniz. Durmayan akaryakıt zamlarının anatomisi Veriler bir kamu kuruluşu olan EÜAŞ’ın halka çalışmadığını, bir kamu kuruluşu olan EGO’nun da halka çalışmadığını ve her ikisinin bu açıdan benzeştiğini bize anlatıyor. Mart ayında elektrik faturamız ne gelecek? Basitleştirelim mi? Aralık ayında 92 kuruş öderken şimdi 126 kuruş ödeyeceğiz. Ama buna eve giren gıdanın sulama, işleme, satış ve yol aydınlatması için birer kilovat saat daha eklersek 927 kuruş ediyor. Bu sembolik bir hesap ama biz yine de ödüyoruz. Nükleer KHK tutmadı, nükleer kanun verelim! Bu hafta TBMM’de siyaseti kendini test edecek. İktidar bir taraftan Ukrayna’ya silah satmakla Rusya’dan petrol, gaz, kömür, buğday yanında nükleer enerji almak arasında bir denge tutturuyor. Hâl böyle iken muhalefet ne yapacak, merakla izleyeceğiz. Elektrik zamlarında neredeyiz? Ekim ayında tahminen cebimizden 20 milyar TL elektrik parası çıktı. Ocak ayında ise bu 40 milyar TL’nin üstüne çıktı. 20 milyar TL’yi aşan tatlı kâr, dolar karşısında artan elektrik fiyatları ile paylaşılıyor. Hükümetimiz ise birkaç yüz milyon liralık indirimlerle bu tatlı kârı 20 milyar TL’nin üstünde tutma çabasında. Elektrikte özelleştirmenin dayanılmaz faturası Zamlar geri alınsa bile sorun çözülmüyor. Çünkü iktidar bağımlı. Tek yol bağımlılığı kesmek. Faturanın yüzde 560 arttığı yerde dağıtım şirketleri hızla kamulaştırılmalı. Fatura kaleminin yüzde 466 arttığı yerde enerji bedeli için özel tekeller bitirilmeli, imtiyaz sözleşmeleri iptal edilmeli. Elektriğe kavuşamayan Isparta’nın dramı Elektriğe kavuşamayan Isparta’nın dramı ülkenin dramı. Bu dramda kamunun 32 kuruşa sattığı elektriğe 92 kuruş yerine 206 kuruş ödeyen bir halkın dramı var. Bu bir özelleştirmenin trajedisidir. Ama şimdi daha feci bir trajedi var ki, denetlenmeyen enerji şirketleri, denetlemeyen TEDAŞ ve bu denetimin özelleştirilmesi gibi daha fena bir haberimiz var. Gaz kesintisi, İklim ve Kuraklık Komisyon raporunu Meclis'e sunuyor! Bugün yaşanan gaz kesintinin ayak sesleri o günlerde duyuluyormuş. Ama kulaklar kapalı imiş. Tabii ki bu gaz kesintisinin nedeni iklim değişikliği değildi. Aslında kuraklık da ilk nedenlerden biri değildi. Ama iklim değişikliği ve kuraklığın nedeni ile gaz kesintisinin nedeni aynı idi. Kademeli tarife ve gaz kesintisi arkasında yatan skandallar! Gaza kademeli zam ve gaz kesintisi skandalı ile skandallar bitmiyor, yeni başlıyor. Bu skandalları yaratmak için bu ülke enerji verimliliğini öldürdü, bu yüzden enerji verimliliğinde bazı politikaları uygulamadı, bazı politikalarını önce 2017’ye, sonra 2020’ye ve en son 2030’a öteledi.