İlker Küçükparlak

ikucukparlak@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Ghosting'den friendzoning'e: Primatlardan geldik İnsanda güç ilişkileri tarım devrimiyle şempanzeden gorile dönüşmüşken, endüstri ve internet devrimi ile gorilden tekrar şempanzeye yakınsadı. Bu durum ilişki dinamiklerinin çeşitlenmesine neden oldu. Artık kısmetini bekleyen kadınlar romantik ilişkilerde eskisine göre daha az edilgenler. Bu durum ilişkilerdeki strateji repertuvarında bir patlamaya neden olmuş gibi görünüyor.
Toplumsal boyutuyla deprem korkusu Bir haftadır ciddi bir deprem riski altında olduğumuzu “yeniden hatırladık”. Aslında toplum olarak, yıllardır diğer araçlara makas atan, bundan dolayı yaşanan kazalara tanık olsa da pek üzerinde durmayan, bir hafta önce makas atarken kaza riski yaşayınca birden korkmaya başlayan biri gibiyiz. Psikiyatri'nin tele ile imtihanı Hoşumuza gitsin ya da gitmesin telepsikiyatri zorunluluk haline geldi. O yüzden itiraz etmek yerine bu yeni mecranın çerçevesi ve kurallarını belirlemeye ve standartları geliştirmeye çalışmak daha iyi bir fikir gibi.
Django’nun Gitarı-3: Toplumun derdi Sanat tehlikelidir çünkü hakikate işaret eder. Bu nedenle 18. yüzyılda ABD’de kölelerin önce davul sonrasında ise tüm müzik enstrumanlarını kullanmalarının yasaklandığı bir dönem olacaktı. Gerekçe ise gayet anlaşılır: İsyana teşvik. Django’nun Gitarı-2: İnsanın derdi Annenin -ya da birincil bakım vereni her kimse o kişinin- aynalama işlevi çocuğun kendi zihnini temsil edebilmesi için zaruri bir zemini oluşturur. Anne çocuğun duygusunu algılar, onu indirger, kendisinin değil çocuğun duygusu olduğu şeklinde işaretler ve son olarak da çocuğa geri verir yani yansıtır. Böyle yazınca çok karmaşık görünmüş olabilir ama annesine erişemeyince canhıraş vaziyette ağlayan bebeğine “oh, kıyamam ben sana, korktun mu sen?” diyen annenin gözünüzün önüne gelen ifadesi tam olarak anlatmaya çalıştığım fenomendir. Django’nun Gitarı-1: Sanatçının derdi Ameliyat olmadan hastaneyi terk eden Django yüzük ve serçe parmaklarını sadece akor basmakta kullanarak ve soloları sadece işaret ve orta parmağıyla atarak yepyeni bir tarz geliştirmek zorunda kalmış. Bu tarzıyla daha sonra dünya çapında üne kavuşacağını o sırada kendi de bilmiyordu muhtemelen. Ürünün kölesi olmak İnsan mı buğdayı evcilleştirdi, buğday mı insanı diye sorar Harari. Teknoloji de artık geri dönüşümsüz biçimde kendine uyumlanmaya mecbur bırakmış olabilir insanlığı. Teknoloji devrimi tıpkı tarım devrimi gibi insanlığın kendi emek ürününün kölesi haline gelişinin trajedisinde ikinci bir sahne olabilir. Tinder günlerinde aşk 'Nerede eski aşklar, şimdiki aşıklar sevgililerini İstanbul'un diğer yakasında oturdukları için terk ediyorlar' diyebilirdik. Yeni nesli eleştirisiyle kendi nesline kıymet devşiren dertsiz bir yazı olurdu. Editörden özür Emniyet güçleri ise geçen sene bu zamanlar bombadan kurtulanlara gaz fişekleri atıyorlardı, biliyorum. Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil, neylersin… Peki ben ne okuyayım? Gönül rahatlığıyla 'okuyun' demek zor. İnsanı anlamak için sanat duruyorken sözde bilimsel okumalara yönelmek akıl kârı olmayabilir. Beni Türk hekimlerine emanet etmeyiniz Bu aralar fakülte günlerini daha sık yâdeder oldum. İç karartıcı ve bir türlü ısıtılamayan anfilerde aldığım eğitimin eleştirilecek çok tarafı olsa da en azından bir eğitim varmış... Bayramınız şiboletsiz olsun Yakaladıklarından “Shibboleth” sözcüğünü söylemeleri istenir. Efraimi dialektinde “ş” sesi bulunmadığından sözcüğü şibolet yerine sibolet şeklinde telaffuz edenleri saptayıp cezalandırırlar. 'Tükür çocuğum babanın suratına' Tabip sen elleme benim yaramı Ruhsal bir ağrı ifade bulamadığında bedensel olarak ifade bulacaktır. Ve bu bedensel ifadeyi geçirmeye çalışan tabip hastanın tek ifade biçimini elinden almaya çalışan bir düşman olarak algılanabilir. Paranın bozduğu maymunlar Emek, meta, artı değer kavramlarının iyice yerleşmesi ile maymunlar feodaliteyi icat edebilirler miydi, bilemiyorum. Şimdilik kendi hallerinde kendi taş devirlerini yaşıyorlar. Takımın maskotu Birileri için son derece doğal olan bir manzara başka birilerini travmatize ediyor. Kokoviç’in maçını Groundhog Day filmindeki gibi tekrar tekrar yaşıyoruz. Mevcut tabloda umuda yer var mı? Geniş kitlelerin en azından temsilcilerinin bir kısmının yan yana gelebilmesi de kutuplaşma iklimi açısından umut barındırabilir.