Erdoğan, İstanbul için partisiyle anlaşamıyor!

Belli ki Erdoğan Selçuk Bayraktar isminde ısrar edecek… Aradan Ergün Turan gibi bir isim çıkar mı? Eğer bir uzlaşmanın kapısını aralayacaksa neden olmasın?

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

Yıllardır Erdoğan’ı ve partisini desteklemiş, seçim kampanyalarında görev almış ama kendisi siyasete girmemiş bir isimle konuşuyoruz. Çok net bir şekilde şöyle diyor:

“Erdoğan, İstanbul’da damadını (Selçuk Bayraktar) aday göstermek istiyor ama teşkilata kabul ettiremiyor.”

Böyle bir şey mümkün mü?

Erdoğan’ın birisini aday göstermek istemesi ama partisinin karşı çıkması!

Şöyle devam ediyor konuşmamız:

- Bu hiç inandırıcı gelmiyor kulağa. Erdoğan birini isteyecek ama kabul ettiremeyecek?

- AK Parti’yi hafife alıyorsunuz.

- Kim mesela karşı çıkan?

- Teşkilat…

- Tevfik Göksu’nun adını çok duyuyoruz adaylık için. O ne diyor?

- Kendi adaylığı için ısrarlı, bastırıyor.

- Sizce Tevfik Göksu mu İstanbul’u kazanabilir, Selçuk Bayraktar mı?

- İkisi de kazanır. Başka bir aday da kazanır.

- İYİ Parti ve DEM Parti kendi adaylarını gösterecekleri için mi?

- Onlar İmamoğlu’na destek verse de yine AK Parti adayı kazanır. İmamoğlu 2019’da da ilk seçimde 13 bin oyla kazanmıştı zaten. İkinci seçimde tepki oylarıyla fark açıldı. Ama artık öyle değil. AK Parti'nin elindeki araştırmalarda muhalefetin ortak adayı olsa bile İstanbul kazanılacak görünüyor.

- 2019’daki ikinci seçimde 800 bine çıkan fark tepki oyuydu belki ama 14 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a İstanbul’da 300 bin oy fark attığını unutuyorsunuz. İkinci turda da bu farkı korudu?

- Ama 28 Mayıs'tan sonra artık muhalefet seçmeni küskün, o tarafta sandığa gitmeyecek çok insan var.

- Seçim günü gelince değişmez mi bu tutum?

- Yarısı gitmese sandığa, AK Parti adayı yine kazanır.

- Peki başa dönelim. Teşkilat neden Selçuk Bayraktar’a karşı?

- Bayraktar’ın şahsına karşı değil, aday olmasına karşı.

- Niye? Aday olmasına engel olan ne var?

- Üç tane şey var: Birincisi ilk damat deneyimi, çok kötü bitti, hatırası kötü. İkincisi “bir ailenin siyasetin içine bu kadar girmemesi gerekir” diye düşünüyor insanlar. Üçüncüsü, adam siyasetçi değil. Niye böyle bir riske girmesi isteniyor ki? Adı neden gölgelensin?

- Niye gölgelensin? Ya da şöyle soralım: İstanbul Belediye Başkanı olmayacaksa, ne iş yapacak?

- Yaptığı işi! Milli güvenlikten daha önemli iş mi var? İHA’dan SİHA’dan daha önemli mi İBB? Onları yapmaya devam etmeli.

- Ben Erdoğan’ın söylediğiniz kadar ısrarla istediği bir ismin herhangi bir yerde aday gösterilemeyeceğine pek ihtimal veremiyorum…

- Siz teşkilatı hafife alıyorsunuz.

- Hatta şunu da söyleyeyim, Erdoğan’ın kendisinden sonraki cumhurbaşkanı adaylığı için de Selçuk Bayraktar’ı işaret edebileceğini düşünüyorum…

- Siyaset öyle bir şey değil. O onu işaret eder ama insanlar gider başka bir parti kurar, gücün çoğunu toplar, yine seçtirmeyebilir.

- Peki bütün bunlar bir yana... İstanbul'da Tevfik Göksu ya da Selçuk Bayraktar olmayacaksa kim aday olabilir? Başka iddialı bir isim var mı?

- Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan.

- Neden o?

- Hem TOKİ’de hem de ilçe belediye başkanlığında başarılı oldu. Ayrıca entelektüel birikimi ile de bunu hak ediyor...

***

Konuşma böyle sona eriyor. Ergün Turan’ın adı daha önce de muhtemel adaylar arasında anılmıştı.

Ancak öyle görünüyor ki, Tevfik Göksu da son ana kadar adaylaşma inadını sürdürecek.

Konuştuğumuz ismin söylediği ‘damat anlaşmazlığı’ mı?

Eh, durum böyleyse, belli ki Erdoğan da Selçuk Bayraktar isminde ısrar edecek… Aradan Ergün Turan gibi üçüncü bir isim çıkar mı? Eğer bir uzlaşmanın kapısını aralayacaksa neden olmasın?

Fakat aktardığımız şu kısa sohbetten de anlaşılacağı üzere, belli ki yerel seçim yine ‘genel seçim etkisi’ yaratacak!

Kimin kimi aday gösterdiği, kimin kimi istemediği, kimin kimi destekleyeceği ya da desteklemeyeceği siyasetin genelinde ve geleceğinde etkili olmayabilir mi hiç!

Tüm yazılarını göster