Altaylı: Kemal Bey tek bir cümle ile tüm partiyi harcıyor

Gazeteci Fatih Altaylı "CHP Genel Başkanı tek bir cümle ile tüm partiyi, partinin tüm önemli isimlerini harcıyor. Hepsinin geçmişinin kirli olduğunu ima ediyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Fatih Altaylı bugün köşesinde seçim yenilgisi sonrası değişim tartışmalarının yaşandığı CHP'deki son durumu değerlendirdi. Altaylı,  "Tam da dün dediğim gibi, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi “Anadolu’yu yakıp yıkarak çekilen Yunan Ordusu” gibi CHP’yi yakıp yıkarak gitmeye hazırlanıyor" dedi. 

Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle: 

"Muhalif seçmenin medyada tutunacak dal olarak gördüğü Halk TV’yi rezil etme girişimi ile beraber tüm partiyi bitirme planı devrede. Bu yüzden de seçim öncesi çıkarılmadığı iktidar ekranlarında geziyor, yakın zaman kadar kapısının önünden geçirilmediği TRT’ye de çıkarılırsa hiç şaşırmayacağım.

CHP’nin başına CHP’yi bitirip, AK Parti’yi iktidarda tutmak için geçmiş olduğu artık su götürmez biçimde anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu partiyi de lekelemek için son darbelerini iktidar ekranlarından vuruyor.

“Partiyi ileri götürecek, geçmişi temiz biri çıkarsa genel başkanlığı hemen bırakırım” cümlesi CHP için, CHP Genel Başkanı tarafından söyleniyor.

Hatta bu cümlenin öncesinde “akçeli işlere karışmamış” tanımı da var.

CHP Genel Başkanı tek bir cümle ile tüm partiyi, partinin tüm önemli isimlerini harcıyor. Hepsinin geçmişinin kirli olduğunu ima ediyor, ima etmek yanlış oldu, açık açık söylüyor.

Bu kişileri kendisinin atadığını, kendisinin aday gösterdiğini, kendisinin önümüze koyduğunu unutarak.

Aslında kendi iddiası bile, o koltukta daha fazla oturmaması gerektiğinin göstergesi.

O, bunu bile fark etmeyecek kadar kendinden geçmiş vaziyette herkese ve her şeye saldırıyor.

Bir anda psikiyatride “perseküsyon sanrıları” olarak tanımlanan bir duruma, hemen ardından da yine ciddi bir psikolojik rahatsızlığın dışavurumunun bir diğer göstergesi olan kendini tek kurtarıcı olarak gördüğü “grandiyöz” sanrılara geçiyor.

Kemal Bey, ne yazık ki artık siyasetin değil, psikiyatrinin ve psikolojinin ilgi alanı içindedir.

Yaptıkları eğer büyük bir ihanetin eseri değilse, adını vermek istemeyeceğim çok ciddi bir rahatsızlığın sonucudur." (KAYNAK)