Almanya Federal Meclisi, Nazi kurbanı LGBTİ'lerin anısını onurlandıracak

Gelecek yıl, Almanya Federal Meclisi ilk kez Nazi rejiminin kurbanı LGBTİ bireyleri anacak. 27 Ocak 2023'te yapılacak olan resmî tören, Uluslararası Holokost'u Anma Günü'nde gerçekleşecek.

Google Haberlere Abone ol

Ali Arayıcı*

Dünyada en çok ayrımcılığa tabi tutulan, dışlanan, horlanan ve yaşamın her alanında her türlü şiddetle karşı karşıya kalan toplumsal katmanlar arasında; kuşkusuz cinsel farklılıkları nedeniyle LGBTİ'ler de (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender ve interseks) bulunuyor. Üstelik, LGBTİ'ler Hitler Almanya'sında da Yahudi ve Çingeneler gibi Nazilerin baş hedefi olmuştu. Bugün bile, bulundukları toplumda dışlanan, horlanan, aşağılanan ve şiddete uğrayan kesimi oluşturuyor.

Bu bağlamda, LGBTİ Hareketi'nin verdiği mücadeleyi ve etkinlikleri burada anımsatmakta yarar var. LGBTİ, özellikle, erkek eşcinselliği, lezbiyenlik, biseksüellik, interseks, trans kimliği ve cinsellik ile ilgili olanlar başta olmak üzere; cinsel ve cinsiyete dayalı azınlıkların yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan, tüm bireysel ya da toplu hareket eden eylemleri kapsıyor.

NAZİLERİN LGBTİ KURBANLARI

Gelecek yıl, Almanya Federal Meclisi ilk kez Nazi rejiminin kurbanı LGBTİ bireyleri anacak. 27 Ocak 2023'te yapılacak olan resmî tören, Uluslararası Holokost'u Anma Günü'nde gerçekleşecek. Bu olay, Almanya siyasi tarihinde önemli bir etki yaratacak. Bu konuda, Federal Meclis Başkanı Bärbel Bas, "Milletvekilleri bu kurbanları törenin ana merkezine yerleştirecek" dedi.

Bu karar, yıllardır resmi bir törenin yapılması için mücadele eden ve bu uğurda çaba gösteren, Almanya'daki Geyler ve Lezbiyenler Federasyonu aktivistleri için son derece büyük bir zafer. 2018'de, bu konuda yazılan bir dilekçenin lehinde aydınlar da dahil olmak üzere, farklı toplumsal katmanların onayladığı on binlerce imza toplandı.

Hitler Almanya'sında, Naziler 1933'te iktidara gelir gelmez, hemen eşcinsellere zulmetmeye başladı. 1933-1945 yılları arasında, 100 bin eşcinsel kişi tutuklandı. Bunlar arasında, 50 bin kişi hapis cezasına çarptırıldı ve vatandaşlık haklarını kaybetti. Ayrıca, 5-15 bin arasında kişi sınır dışı edildi. Toplama Kampları'ndan dönmeyen LGBT'lerin sayısı ise, 10 binleri buluyor.

İŞYERİNDE AYRIMCILIK

Bugün, lezbiyenler çalıştıkları iş yerlerinde “çifte ceza” ile karşı karşıya kalıyor. Fransa'nın en önemli araştırma şirketlerinden biri olan IFOP'un yapmış olduğu bir ankete göre, katılan kadınların yüzde 53'ü iş yerlerinde saldırganlık ya da ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylüyor. Mağdurların yüzdesi, ulaşım ve sanayi gibi en erkekleştirilmiş sektörlerde daha da yüksek.

10 Mayıs 2022 tarihinde, LGBTİ'li kişilerin iş dünyasına dahil edilmesi için mücadele eden bir dernek olan L'Autre Cercle ve IFOP tarafından yapılarak kamuoyuna açıklanan bir anketin sonucuna göre, her üç lezbiyen kadından biri, çalışma ortamında görünür olmuyor. 

IFOP'un toplumsal cinsiyet ve cinsellik bölümü direktörü Francis Kraus'a göre, bu anket "Fransa'da yapılan büyük ölçekli ilk araştırma". Lezbiyenlerin Çalıştıkları İşyerinde Görünürlüğü veya Görünmezliği için, Voilat adlı bu projede yaklaşık 1.400 kadın yer aldı.

Ankete katılan lezbiyen kadınların yüzde 53'ü, cinsel yönelimleri nedeniyle kariyerleri boyunca saldırganlık veya ayrımcılığın kurbanı oluyor. Bu kadınlar, genellikle belirli uygulama ve haklardan vazgeçiyor. Örneğin: Eşinizi kurumsal bir etkinliğe davet etmek veya eşinize yardım etmek için, doğum izni almak gibi. Başka bir deyimle, lezbiyenler kendi iş yerlerinde "dışarı çıkmayı, görünür olmayı" reddediyor.

CİNSİYETÇİLİK VE HOMOFOBİ

Kadınlar, çalıştıkları iş yerinde zaten cinsiyetçilikle karşı karşıya. Bir de lezbofobi eklenirse, bu bir "çifte ceza " oluyor. Bir katılımcı kadın, cinsiyetçilik, homofobi arasında ayrım yapıldığını dile getiriyor. Saldırıya veya ayrımcılığa uğrayan mağdurların yüzdesi, yüksek oranda cinsiyetçiliğin olduğu ulaşım (yüzde 58) ve sanayi (yüzde 57) gibi en erkeksi sektörlerde önemli ölçüde artıyor.

Dernek bünyesindeki Voilat projesinin eş sorumlularından Sylvie Meisel, "2022'deyiz ve otosansür, gizleme çabaları ve ayrımcılık korkusu; lezbiyenlerin morali ve sağlığı üzerinde ağırlık oluşturuyor" diyor. Geliştikleri profesyonel sektör veya hiyerarşideki konumları ne olursa olsun, bu kadınlar "uygunsuz sözlerden, yanlış anlaşılmadan ve lezbiyen" olarak hedef olmaktan korkuyor. 

Ankete katılan kadınların yüzde 80'i, birkaç meslektaşına eşcinsel olduklarını söylüyor, üçte birinden azı hiyerarşik üstlerine bundan bahsediyor. On kişiden dördü, iş yerinde bir kadınla bir çift olarak yaşamlarından hiç bahsetmiyor. Örneğin: Eşlerinin adını bir erkek adıyla değiştirerek heteroseksüel bir yaşam "sürdürdüklerini" söylüyor. Bu kadınların, heteroseksüel meslektaşlarının yaptığı gibi, iş yerinde bir çift veya aile olarak yaşamları hakkında konuşmaları çok zor.

*Prof.Dr./Paris