YAZARLAR

Aktivizm ömür boyu

Bugün 83 yaşında olan Kızılderili sanatçı Jaune Quick-to-See Smith'in ne sanatı ne aktivizmi duruluyor; Smith, güncel olaylarla bağını koparmıyor. Ümitlerimizin cılızlaştığı bu ülkede Smith’ten ilham alarak, hepimize hatırlatıyorum: Yaratıcılık ve aktivizm ömür boyu!

“Eserlerim doğrudan içgüdüsel bir yerden geliyor. Derinlerden, çok derinlerden. Sanki köklerim ayak tabanlarımın ötesine kutsal topraklara uzanıyor. Bu duygularımı eserlerimin önünden gelip geçenlere geçirebilir miyim? Son nefesime ve son burnt sienna(1) boya tüpüm bitene kadar deneyeceğim."

Uzun zaman sonra bir şehre gidince kendime "sergi gezmeyi abartmayayım" telkinleri yapıyorum. Daha çok şehri gezeyim, biraz boş boş bakınayım... New York, hem sokakları insana çok şey sunan hem de müzeleri, sanat galerileri, sergileri bitmeyen bir şehir. Kendi kendime telkinim işe yaramadı, çok fazla iddialı seçenek arasında delirip çok fazla sergi gezdim ve artık eser görmekten okumaktan beynim yanmış, yarı kör olmuş bir haldeyken karşılaştım Jaune Quick-To-See Smith’in (Kızılderili adını bir de Türkçe yazalım; Jaune Hızlı-Gören Smith) sergisiyle. Plastik etkileyiciliği, renkleri, özellikle de tarihsel referanslarıyla beni çok etkileyen, yine takılıp kaldığım bir sergi oldu Whitney Museum of American Art Müzesi'nde gördüğüm Memory Map sergisi. Eve döner dönmez Kızılderili sanatçının uzun sanat hayatı üzerine (sergi kataloğu hariç) yazılmış bir tanecik kitabı hemen ısmarlayıp bu Hızlı Gören hanımı tanımak ve anlatmak için hevesle acele ettim.

HAFIZA HARİTASI

Memory Map – Hafıza Haritası sergisi, 1940 doğumlu Konfedere Salish ve Kootenai kabilelerinin bir üyesi olan sanatçı, eğitimci ve aktivist Jaune Quick-to-See Smith'in New York’taki ilk retrospektifi; çığır açan bir sanatçının çalışmalarına gecikmiş bir bakış. Yazının başında da söylediğim gibi, külliyatı geniş olan sanatçı üzerine yazılmış bir tanecik kitap var. Amerika kıtasının "azınlıklarına", gerçek sahiplerine, ana akım olmayan sanatçılara yer vermesiyle ünlü Whitney Museum, sanatçının yaklaşık elli yıllık çizimlerini, baskılarını, resimlerini ve heykellerini, kariyerinin bugüne kadarki en büyük ve en kapsamlı sergisinde bir araya getirmiş.

Smith’in çalışmalarına geçmeden önce, sanatçının aktivistliğine de bir selam vererek bu geç kalmışlık ile ilgili bir not düşelim: Washington’daki National Gallery of Art (Ulusal Sanat Müzesi) bir Kızılderili çağdaş sanatçının eserini tarihinde ilk kez 2020 yılında alarak koleksiyonuna katmış! Bu eser, Jaune Quick-to-See Smith'in 1992 tarihli Amerika'nın Kristof Kolomb tarafından sömürgeleştirilmesine bir yanıt olan I See Red: Target eseriymiş. Bunca yıl nasıl olur da ulusal bir müze, toprakların asıl sahiplerinin bir tanecik bile eserini sergilemez diye sorarsanız, Smith şöyle cevap veriyor: “Yerli Amerikalıların ortadan kaybolmuş olması gibi popüler bir efsane var. Tüm ülkeyi çalmanın yanı sıra, hükümetin belgesiz bir soykırımla ilgili suçunu hafifletmeye yardımcı oluyor. Sanki filmler ya da spor takımlarının maskotları dışında yokmuşuz gibi.”

Smith, bir aktivist ve eğitimci olarak sanatını çalışmalarından hiçbir zaman ayırmıyor. Aktivist, eğitimci ve sanatçı rolleri birbirini besliyor. Smith, ilk çizimlerinde soyutlama yoluyla hafızayı kaydetmek için haritalama fikriyle uğraşıyor. Örneğin; Kabile Haritası resminde Cherokee'den Potawatomi ve Chippewa'ya kadar Kızılderili kabilelerinin adlarını bir Birleşik Devletler haritasına yapıştırıyor. Daha sonra daha cesurca ABD’deki Yerli Amerikalılar'ın varlığı hakkında bir söz söylemek için çalışıyor. Tam burada Smith’in zaten birbiri ile çok bağlı olan aktivistliğinden sanatına dönersek; hiciv ve mizah kullanan Smith'in sanatı, yaygın olarak kabul edilen tarihsel anlatı kavramlarını tersine çeviren ve baskın kültürün oluşumundaki saçmalıkları aydınlatan hikayeler anlatıyor.

Smith, kişisel ve kolektif anıları, haritalama, tarih ve çevrecilik fikirlerini konuşlandırıyor ve yeniden sahipleniyor. "Ben, biz buradayız" diyor. Smith, eserlerinde geleneksel Kızılderili sembolizmi ile çağdaş sanatsal teknikleri harmanlıyor. Sıkça kroki çizimleri, geleneksel desenler ve kültürel göndermeler gibi unsurları tablolarında ve karma sanat eserlerinde kullanıyor. Eserlerinin başka bir ayırt edici özelliği ise, sanatçının ucuz nesneler ile yaptığı kolajlar. Geçen haftalarda Afrikalı-Amerikalı aktivist sanatçı Betye Saar’ı yazmış ve nasıl ucuz popüler objeleri kullanarak eleştiri yaptığını anlatmıştım. Smith de spor maskotları, sahte tüy başlıklar ve plastik Kızılderili baltaları gibi ucuz, toplu üretilen çocuk oyuncaklarını kullanıyor sanatında. Saar’dan biraz daha farklı olarak geniş bir ucuz ürün yelpazesi değil, kendi kültürünün ABD tarafından karikatürize ve popülarize edilmiş, içi boşaltılmış öğelerini kullanıyor. Tüketimin çılgınca yaşandığı bir ülkede, günlük ve değersiz objeleri sanatlarının bir parçası yapıp insanlara durup baktırıyorlar politik mesajlarla. Bir nevi değersiz olan diğer bir yandan da tüketilmeye bayılınan “sıradan”ı daha derin politik mesajlara ilgiyi çekmek için kullanıyor iki kadın sanatçı da.

BANA HANGİ KIYAFETİ UYGUN GÖRÜRSÜN BEYAZ ADAM?

“Eserlerim bir günlük, hayatımın günlüğü.”

Smith’in eserlerinin görsel etkileyiciği, renklerinin çarpıcılığının (ki renk tonları seçimi de ayrı bir yazı konusu) yanısıra ABD-Kızılderili ilişkileri için bir tarih dersi. Buna bir örnek olarak bir serisinden bahsedeceğim. Kağıt Bebek serisi, (bu serinin bugünü kasıp kavuran Barbie pazarlamasından çok önce yapıldığını ne olur ne olmaz not düşelim) sanatçının kendi aile geçmişinden doğuyor. “(Krisof) Kolomb Sonrası Dünya İçin Kağıt Bebekler” adlı eserde, kıtaya yeni gelen istilacıların Kızılderilileri maruz bıraktıkları işler, onlara biçilen roller görülüyor. İronik bir şekilde mavi, pembe ve sarının neşeli suluboya tonlarında boyanan ve başlarında bir Cizvit rahibi bulunan yerli bir aileyi sembolize eden kağıt bebekler, Barbie ve Ken isimlerini alarak kapitalist dünyaya gönderme yapıyorlar. Peki beyazların ve yerlilerin yer aldığı bu dünyada bebeklerle kim oynayacak, kim çalışacak? Yassı kafalı çocuğun yatılı okul kıyafeti, yerli halkın zorunlu askerlik öyküsünü anlatıyor. “İyi” batılılar, yerlileri gündelik işlere uygun görüyorlar, çıplak Kızılderili Barbie bebeğe hizmetçi üniforması giydiriliyor. Aynı resimde zulüm edilen Kızılderilerin geleneksel başlığı, bu “aksesuarı” hoş bir dekorasyon olarak gören beyazlara bahşediliyor. Bu ve bunun gibi birçok tarihi sembol barındıran, anlaşmalara, savaşlara gönderme yapan resim, meraklısına tek bakışta detaylı bir tarih dersi veriyor. Çok başarılı bir müze olduğunu düşündüğüm Whitney Museum’un Smith’in sergisine özel hazırladığı sayfada sergiden seçilmiş 10 adet esere tıklayarak eserlerin mesajlarını ve tarihsel referanslarını okuyabilirsiniz.

AKTİVİZM ÖMÜR BOYU

Bugün 83 yaşında olan sanatçının ne sanatı ne aktivizmi duruluyor; Smith, güncel olaylarla bağını koparmıyor. Örneğin, Smith'in 2000'lerin başındaki çalışmalarının çoğu, George W. Bush'un 11 Eylül sonrası politikalarına olan karşı duruşunu, özellikle de Afganistan ve Irak işgallerine duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Smith, İspanya İç Savaşı'nı anlatan Picasso'nun Guernica'sı ve 2003'te Irak Ulusal Müzesi'nde yağmalanan Sümerler’in Lady of Warka’sına referanslarla Amerikan çizgi romanlarını kolajlayıp resimler ve baskılar ortaya çıkarmaya devam ediyor.

Smith ile ilgili anlatacak çok şey olsa da artık burada duruyorum ve ümitlerimizin cılızlaştığı bu ülkede Smith’ten ilham alarak, hepimize hatırlatıyorum: Yaratıcılık ve aktivizm ömür boyu!


1. Smith’in resimlerinde kullandığı, sanatının belirleyicilerinden biri haline gelmiş, kırmızı toprak tonlarına yakın, özel bir renk


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.