'Zaman her şeye eksiklik olgusu yükler ama biz çoğalacağız'

Aydın Bağardı montaj aşamasındaki son filmini tamamlayamadan ayrıldı aramızdan. "Zaman her şeye eksiklik olgusu yükler ama biz çoğalacağız" derdi, filmi tamamlayarak gerçekleştirebiliriz bu çoğalmayı.

Google Haberlere Abone ol

Hilal Solmaz

Neden sinema yapamıyorum? Aydın (Bağardı) ağabeyin ölümünden sonra sürekli sorduğum soru buydu. Çünkü onun da kendine sorduğu ve mücadele ettiği soruların başında geliyordu. "Sanat, hayatın yeniden üretimidir" diyerek yeni hikâyeler anlatmak istiyordu ancak, bizim ülkemizde sinemaya yönetmenin kişisel ideali olarak bakıldığı için filmin bütçesini oluşturmak da size kalıyor. Filmlere finansman bulmak zor olduğu kadar, sansür baskısı daima üzerlerinde...

Bu zorlukları şu cümlelerle özetliyordu Aydın Bağardı:

"Sinema çekmek her zaman zorlu bir mücadeledir. Yapımcı ve yönetmende bu mücadele bitmez."

YÖNETMEN YARDIMCISI OLARAK BAŞLADI

Aydın Bağardı kariyerine 80’li yıllarda TRT’nin dört bölümlük, sinema tadında çekilen dizilerinde yönetmen yardımcısı olarak başlar. Attila İlhan’ın senaryosunu yazdığı, Hüseyin Karakaş’un yönetmenliğini yaptığı "Yarın Artık Bugündür" ilk set deneyimdir. Kimler yoktur ki projede; Necla Nazır, Ege Aydan, Sevtap Parman, Nilüfer Aydan, Yasemin Koşal, Reha Yurdakul, Kerem Yılmazer, Şükran Güngör…

Daha sonra "Kartallar Yüksek Uçar"... Yönetmen yine Hüseyin Karakaş, yardımcısı yine Aydın Bağardı'dır. Bu dizinin kadrosunda ise Sadri Alışık, Can Gürzap ve Serap Aksoy yer alır.

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olur. Usta çırak ilişkisiyle, usta bir yönetmen olma yolunda ilerler.

Tuncel Kurtiz'in "Hacı Hayrullah Gesili"yi, Fikret Kuşkan'ın "Faruk Gesili"yi, Aytaç Arman'ın da "Albay Zafer Atabay"ı canlandırdığı "Hacı" dizisinin yönetmenliğini yapar. Hacı Hayrullah Gesili'yi canlandıran oyuncu, kendi ifadesiyle "komünist" Tuncel Kurtiz, rol için bir namaz kitapçığı aldığını belirtir.

Billur Kalkavan, Sevda Ferda, Hakan Ural ve Kuzey Vargın’ın rol aldığı "Şahin", "Nasrettin Hoca", "Fırıldak Nuri", "Tek Başına" gibi dizilerin, televizyon filmlerinin yanı sıra önemli konulara değinen belgesellerin yapımcılığını ve yönetmenliğini yapar. "Depremin Yara İzi", "Kent ve İnsan", "Osmanlı’dan Günümüze Hamallar" bunlardan sadece birkaçı.

Ölürayak, 1990. (Yönetmen: Aydın Bağardı)

Bağardı, ilk filmi "Ölürayak"ı 1990'da çekti. Ayşenur Aslan’ın senaryosunu yazdığı filmde Tarık Akan’ın başrolde yer almasını istedi ancak bu isteği, Akan başka bir diziyle anlaştığı için gerçekleşmedi. Daha sonra bir tavsiye üzerine Haluk Bilginer ile anlaştı. Bilginer’in Türkiye’deki ilk sinema deneyimi "Ölürayak" ile olur. Bağardı o günleri şöyle anlatır:

"Amerika’da sinema yapan Haluk Bilginer için ‘Niye çağırıyorsun Türkiye’de oyuncu mu yok?’ dediler. Haluk Bilginer’i yönetmenlik iç güdümle ikna ettim. Bir yönetmen ilk filmi de olsa kararlı olmalı, ne istediğini bilmeli."

Filmin galası Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) yapılır, Türkiye sinemasının usta isimlerinin de katıldığı galada, Bilginer artık sinemamızın aranan ismi olur.

Aydın Bağardı, yeteneği fark edip üzerine giderdi. Sektörün vefasızlıklarıyla karşılaştı elbette ama bu onun sinema yapmasına engel değildi. Çünkü büyük bir aşkı vardı sinemaya karşı, Attila İlhan’ın dizeleriyle sık sık dile getirdiği gibi, “Ne güzel yalansın sen, hep inandığım.”

Senarist eşi Fulya Bağardı sadece hayat arkadaşı değil, ortağı idi aynı zamanda. Birlikte üretirlerdi. Fikret Kuşkan ve Rasim Öztekin gibi iki önemli ismi bir araya getiren "Biraz Tuz, Biraz Biber" yazıp yönettikleri yapımlar arasındaydı.

'İYİ BİR ANLATICI VE YÖNLENDİRİCİYDİ'

Yönetmenliğe başlama serüvenini dinlediğinizde ne kadar şanslı olduğunu, ne kadar önemli isimlerle çalıştığını düşünebilirsiniz ancak o serüveni ondan dinlediğinizde, asıl şanslıların 'biz' olduğumuzu anlardınız. Çünkü Aydın Bağardı, çok iyi bir anlatıcı ve yönlendiriciydi. Sinema ve televizyon sektöründe hiçbir genç meslektaşını geri çevirmezdi. Bilgisini paylaşır, yol gösterirdi. Bu sebeple yanında da hep gençler olurdu. Eğer mesleğe yeni başladıysanız biraz çekingen olursunuz; 'Soru sorarsam yanıt alabilir miyim?' ya da 'Ters bir tepkiyle karşılaşır mıyım?' diye ama Aydın Bağardı’ya her şeyi sorabilirdiniz. Eğer projenizi beğenmediyse direkt söyler, kırıp dökmeden, nasıl yapılacağını anlatırdı.  

Bir kültür sanat gazetecisi olarak benim de hep yol göstericim oldu. “Şu soruyu da mutlaka sor, gündeme dair şu isimle de mutlaka söyleşi yap” tavsiyelerinde bulunurdu. Sadece üniversitede değil sektörün de gönüllü hocalarından biriydi.

Kültür Bakanlığı sinema destekleme fonunda görev aldığında, yeni kuşak yönetmenlere destek verilmesini sağladı. O filmler ulusal ve uluslararası film festivallerinde ödüller aldı, yönetmenleri ise günümüzün başarılı yönetmenleri oldular.

Çekimleri biten ve montaj aşamasında olan son filmi "Her Şey Yolunda"yı paylaşamadan aramızdan ayrıldı. Filmi yeterli bütçe bulunamadığı için bir türlü tamamlayamamıştı.

Hep gülümseyen, hayata pozitif bakan, umudunu hiç yitirmeyen, sinema aşkıyla dolu bir yönetmendi Aydın Bağardı. AKM’de yapılan anma töreni için bir araya gelen sinemacı dostları sık sık bu yönünden bahsettiler.

“Zaman her şeye eksiklik olgusu yükler ama biz çoğalacağız” derdi. Yarım kalan filmi tamamlayarak gerçekleştirebiliriz bu çoğalmayı...