YAZARLAR

Yokuşun sonunda Sevgi Soysal bekliyor

‘Sevgi Soysal ile Son Röportaj’, gerçekle kurmacanın mükemmelen birbirinin içinde eridiği bir roman. Atilla Birkiye, Sevgi Soysal’ın son günlerini, o günlere tanıklık eden genç bir yazar adayı üzerinden anlatıyor. Dönemin edebiyat ortamını sunarken bir yandan da faşizme sürüklenen ülkeyi okura sürekli hissettiriyor.

Bir edebiyat yokuşu. Böyle tanımlanabilir Atilla Birkiye’nin romanı Sevgi Soysal ile Son Röportaj. Yokuşun rutinindendir nefes nefese kalmak ya da eğimi azaltmak için ‘s’ çizerek tırmanmak. Kimi zaman sonunda hayal kırıklığı vardır, kimi zaman tüm yorgunluğa değen güzellikler. Biriyle beraber tırmanıldığında dayanaktır eşlik eden, yalnız çıkılıyorsa iş başa düşmüştür. İnişte kendini salıvermek de rutindendir. Duygusu eşsizdir.

Atilla Birkiye, edebiyattan bir yokuş yarattığı romanında tüm bu gerekleri bir bir yaşatıyor. Birkiye, Sevgi Soysal’ın son günlerini, o günlere tanıklık eden genç bir yazar adayı üzerinden anlatıyor. Dönemin edebiyat ortamını sunarken bir yandan da faşizme sürüklenen ülkeyi okura sürekli hissettiriyor. Genç yazar adayı dergileri, çeviriyi, yazıyı kendine sığınak bellerken, okur da Sevgi Soysal ile Son Röportaj’ı kendi sığınağı yapıyor. Nasıl anlatmalı? Atilla Birkiye, bu kitabı okuyacak farklı farklı kuşaklara edebiyatın mutlu ve hüzünlü koca dünyasını hediye ediyor. Birkiye’nin romanında sunduğu edebiyat ortamına denk gelmiş olan kuşak hatıralarla, o dönemi ucundan yakalamış olanlar iyi ki demenin sevinciyle, o dönemi hiç bilmemiş olanlarsa geçmişin ve özenin yol göstericiliğiyle karşılaşacak.

Sevgi Soysal ile Son Röportaj, Atilla Birkiye, Literatür, 152 sayfa.

Roman, bir gencin edebiyat ortamına mütevazı girişiyle başlıyor. Genç yazar adayı, hocasının çeviri yaptığı dergiye, abonelere gidecek dergileri paketlemek, oranın havasını solumak için okuldan arta kalan vakitlerinde uğruyor. Birkiye’nin “Dergi” adıyla anacağı yer romanın önemli mekânlarından biri. Aynı zamanda burası bir yayınevi. Dönemin edebiyatçılarının sıklıkla uğradığı Dergi’de, genç yazar adayı yazmayı, çevirinin inceliklerini Memet Ağbi dediği edebiyatçıdan öğreniyor. Edebiyat sohbetlerine kulak kabartarak yönünü çizmeye çalışıyor. Memet Ağbi, Memet Fuat’ın ta kendisi. Memet Fuat’tan sonra ağırlıklı olarak Selim İleri ve Asım Bezirci bir roman karakterine dönüşüyor. Genç yazar adayı, Dergi’de tanıştığı Melih Bey, Behçet Bey, Oktay Bey, Edip Bey gibi isimlerle orayı kendi için bir edebiyat okuluna çeviriyor. Bu isimlerin edebiyatımızın en büyükleri olduğunu hemen anlıyorsunuz.

Yazar adayının hayatına yön veren şey ise Sevgi Soysal tutkusu. Tante Rosa’yla başlayan okuma süreci gitgide bir yazarı merkeze almaya dönüşüyor. Yenişehir’de Bir Öğle Vakti için yazdığı yazının Dergi’de yayımlanışıyla heyecan verici olduğu kadar kırgınlıkla dolu günler başlıyor.

Genç yazar adayı, Soysal’la Şafak romanı için röportaj yapmak üzere Ankara’ya gidiyor. Atilla Birkiye, hayran olduğu yazarın hastalığından habersiz gencin Sevgi Soysal’la buluşmasının ruhsal detaylarını, Soysal’ın evini müthiş anlatıyor. Sonrasında röportajın yayımlanmadan Dergi’nin kapanmasının, Sevgi Soysal’ın ölümünün yarattığı kırıklıklar, içe kapanış romanı bambaşka bir noktaya taşıyor.

Atilla Birkiye acemiliğin, gençliğin, yazma tutkusunun heyecanını, hüznünü ve endişesini etkileyici bir şekilde iç içe geçiriyor. Genç yazar adayını, yalancı bahara kanıp erken yeşeren dallar gibi çiziyor. Birkiye’nin yarattığı yazar adayı karakterine bugünün genç okurunun merakla yaklaşacağına eminim. Roman karakterinin edebiyat tutkusu, bugün edebiyat ortamına girme imkânları tamamen değişmişken kitabın genç okuruna eskimeyen bir yöntemi hatırlatacak. Edebiyatı, edebiyatla ve edebiyatçılarla bir arada olarak öğrenmek…

Sevgi Soysal ile Son Röportaj’ın peşine düştüğü önemli bir soru da var: Roman nedir? Birkiye, bunun yanıtını hem dönemin edebiyat ortamındaki tartışmalarda, örneklerde hem de yazdığı bu metinde arıyor.

Altı çizilmesi gereken bir diğer konu, Atilla Birkiye’nin zaman kavramını kullanış biçimi. Romanın başkarakterinin belleğinin açılmasıyla dünü ve bugünü anlatıyor. Sevgi Soysal ile Son Röportaj, gerçekle kurmacanın mükemmelen birbirinin içinde eridiği bir örnek. Okur olmanın, yazmanın hazzını taşıyanların bir arada olduğu romanda; incelikler, kırgınlıklar, terbiye, acemiliğe övgü, heves, nitelik her köşeden çıkıyor insanın karşısına.

 


Burcu Aktaş Kimdir?

Burcu Aktaş, 1980’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde Antropoloji eğitimi aldı. Uzun yıllar Radikal gazetesinde çalıştı. Radikal Kitap’ın editörlüğünü yaptı. Selim İleri’nin iç dünyasını anlattığı Düşüşten Sonra adında bir anlatı kitabı ve Çarpık Ev, Durmayalım Düşeriz, İstasyonda Vals, Vahşi Şeyler isimli dört çocuk romanı var.