Yenilenen AAÜT teşekkürü hak ediyor mu?

TBB 'nin yapması gereken ilk ve en önemli şey CMK ücret tarifesini asgari ücret tarifesiyle eşitleme ve avukat yanında çalışan işçi avukatların asgari maaşları için düzenleme talep etmek olmalı.

Google Haberlere Abone ol

Utku Can Akyol*

30 Kasım 2021'de yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT), bakan Bozdağ tarafından onaylanmasının ardından 3 Eylül 2022 tarihi itibariyle yenilendi.

Türkiye Barolar Birliği'nin sansürlenerek girildiğini iddia ettiği yeni adli yılın ilk günlerinde yenilenen Avukatlık Asgari Ücret tarifesi, gerçekten teşekkür etmeye değer mi?

AAÜT'nin hukuki özünü açıklayan Genel Hükümler cümlesi "... mahkemelerce, dava konusu edilen tutar üzerinden bu Tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemez." Yani, devlete ya da özel/ tüzel kişi ve kurumlara karşı kazanılacak vekalet ücreti bu miktarların altında olamaz. Avukat, bu tarifede belirtilen ücretlerin altında bir meblağa çalışamaz, bu ücretin altında bir miktar üzerinden makbuz kesemez.

Peki gerçekte böyle mi? Hepimizin bildiği gibi, özellikle mesleğinin ilk yıllarındaki avukatlar, aldıkları ücretten daha ağır bir vergi yükü karşılamayı ve vergi ziyaına sebep olmayı göze alarak, bu tarifenin altında ücretler talep ediyorlar. Bu açıdan, AAÜT, karşı taraf vekalet ücretlerinde, o da tahsil edilebilirse anlam kazanıyor.

Tahsil kabiliyeti için vekalet ücretleri üzerinden yapılan indirimler yıllardır avukat camiasının aşina olduğu şeyler. Belki de avukatlık, "tahsil kabiliyeti"nin anlam ifade ettiği tek meslek olabilir. AAÜT her yayınlandığında tartışma ve esprilere konu olan "sözlü danışmanlık" ücreti uygulanıyor mu? Yoksa bu da yıllardır verilen Şapka Kanunu örneği gibi kadük kalmış bir hüküm mü? Bazı ücretlerin asla alınmadığının bilinmesine rağmen, tarifede bu ücretleri bu şekliyle bulundurmak gerçekçi mi?

Büyük barolarda uzun zamandır bir seçim vaadine dönüşen, zorunlu müdafilik (CMK) ücretlerinin asgari tarifeyle eşitlenmesi, maddi anlamda en yakın geçici çözüm görünüyor. Bugünkü aktüel durumda karşılaştırılacak olursa, özel müdafi olarak görev aldığınız bir ağır ceza dava dosyası için almanız gereken asgari ücret 17.400 Türk Lirasıyken, tamamıyla aynı sorumluluklara sahip olduğunuz ve sorumluluklarınızı yerine getiremediğiniz takdirde aynı hükümlerle yargılanacağınız, fakat baro tarafından atandığınız bir dosyadan alacağınız ücret 1,997 Türk Lirası.

Bir ağır ceza dava dosyasının tüm celselerine bizzat katılmanın, dosyayı istinaf, duruşmasız gerçekleştiği takdirde temyiz etmenin mesleki sorumluluğuna ve yargılanma yükümlülüğüne karşılık gelen ücretle, bugün ne alınabilir? Bir akıllı telefon ya da dizüstü bilgisayar almak için üstlenmeniz gereken dosya sayısını siz hesaplayın. Tabii, hak ettiğiniz ücretin yaklaşık yüzde otuz sekizinin vergiye tabi olduğunu ve vergi yükümlülüğünün, makbuz kesildikten ücret alınana kadar geçen süreçte muaccel hale geleceğini unutmadan.

Cumhurbaşkanının, geçtiğimiz yıl dualar eşliğinde açılan Yargıtay'da gerçekleştirdiği konuşmada avukatlığın geleceğine ilişkin verdiği sığ vaatler, iş işten çoktan geçtikten sonra sözle de olsa temkinli davranılmaya niyet edildiğini gösteriyor. Ya da apaçık, göz boyamaya.

Değişen AAÜT meslekte kıdemli, bir anlamda "kendini kurtarmış" avukatlar için belki de hiçbir anlam ifade etmiyor. Ne yazık ki, hal hatır sormak istediğimizde sicil numaralarını tahmin etmekte zorlandığımız, çığ gibi gelen yeni meslektaşlarımızın yüzde doksandan fazlası bağlı çalıştığından, onlar için de pek bir anlam ifade etmiyor.

İcra dairelerinde çalışan yeni memurlar kadar değerli olamazken avukatlığın itibarı, konuşmanız sansüre uğrarken zamlara teşekkür ederek düzelecek gibi durmuyor.

Baran Can Kaya**

Gerçekten, Adalet Bakanlığı personeli, bakanlıkla Vakıfbank arasında yapılan anlaşma sonucunda Vakıfbank'tan 25.000 TL promosyon ödemesi almış ve avukatlara bu konuda hiç destek sağlanmamışken TBB başkanının sırf bu ücret tarifesi için Adalet bakanına teşekkür etmesi de ayrı bir eleştiri konusu.

Bununla birlikte, avukatların itibarı her gün icra dairelerinde ve mahkemelerde daha da azalmakta, avukatlar, yeni açılan ek hizmet binalarında icra müdür yardımcılarıyla dahil görüşememekte, en kıdemsiz memurlarla muhatap olmak zorunda kalmaktadır. Avukatlara gösterilen tavır her geçen gün daha da kötüye giderken sırf asgari ücret tarifesi nedeniyle bakana teşekkür edilmesi kabul edilebilir bir tutum değildir.

Ayrıca, yenilenen asgari ücret tarifesinde yapılan yüzde 70 ile 199 arasındaki zam, avukatların enflasyon sebebiyle uğramış olduğu muhtemel zararları ortadan kaldırmak içindir. Ancak bu zammın avukatların ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağı, yaşadıkları geçim sıkıntısına cevap verip vermeyeceği de ayrı soru işareti. Zamla ilgili örnek vermek gerekirse, büroda sözlü danışma ücreti 675 TL'den 1200 TL'ye çıktı. Açıkçası büroda yapılacak bir saatlik sözlü danışma için 1200 TL ücret paha biçilmesi fena bir meblağ değil; ancak, ülkemizde kaç kişinin avukatlık bürosuna gittiğinde 1200 TL sözlü danışma ücreti ödeyeceği ciddi bir dilemma.

Sağkan'ın teşekkürüne getirdiğimiz eleştirilerden biri de yapılan zammın bir lütuf değil gereklilik olması. Çünkü, ülkede TÜİK'in açıkladığı verilere göre Temmuz ayındaki açıklanan verilerle birlikte yıllık enflasyon oranı yüzde 79,60 iken Enag'ın verilerine göre yüzde 176.04'dür. Dolayısıyla zam sadece avukatların enflasyon sebebiyle uğradığı zararları karşılamakta.

Yine toplumda "bu zamlar oldu, avukatların sorunları ciddi oranda çözüldü" gibi bir algı varsa da bunun da doğru olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır. Zira avukatlar devlet memurları gibi ödemeleri ay başında banka hesabında görmemekte; müvekillerinden iş aldıkları oranda bu ücretleri alabilmekteler. Kaldı ki, yenilenen asgari ücret meblağlarını da müvekillerin ne kadar ödeyebileceği ayrı bir sorun.

Avukatın rolü, hangi isimle açıklanabilir? Vergi levhasındaki sıfatıyla "birinci sınıf tacir" mi, yoksa ay sonunu getirmeye zorlanan esnaf mı?

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nda avukatlık serbest meslek ve kamu hizmeti olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda avukatlar hem serbest meslek erbabı olup hem de kamu hizmeti yapmaktadır. Hatta kamu hizmeti yürüten serbest meslek erbabı avukatlar tıpkı diğer kamu görevlileri gibi yargılanmakta; ancak onlar gibi banka hesaplarında aylık net bir maaş görmemektedirler. Bu durum da avukatlık mesleğinin yaşadığı bir diğer zorluktur.

Tarifeyle ilgili eleştirilmesi gereken bir diğer husus, bir avukatın yanında çalışan işçi avukat maaşlarına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesi. İşçi avukatlar da hayatımızın gerçeği ve var olmaya devam edecekler. Asliye hukuk mahkemelerinde görülecek bir dava için alınacak ücret 9200 TL iken işçi avukat için ödenmesi gereken asgari maaş, bildiğimiz asgari ücrettir. Avukat yanında çalışan işçi avukatların, şirketlerde veya kamu kurumlarında çalışan avukatlardan hiçbir farkı yoktur. Ancak, bakanlık şirket yanında ve kamu kurumunda çalışan avukatlar için asgari bir ücret belirlemişken "avukat yanında çalışan işçi avukatlar" için hiçbir asgari miktar belirlememiştir. Bu duruma hiçbir baro itiraz etmemiş ve tepki göstermemiştir.

Ayrıca, bugün herhangi bir avukata sorduğunuzda hepsinin bürosuna gelen müvekkillerinden sözlü danışma ücreti alabildiği durumlar sınırlı. Avukatlar, uygulamada bu ücreti talep edemiyor, etse bile alamıyor. Bu sebeplerle bize göre asgari ücret tarifesinde yapılan bu artış hem bir zam değil hem de avukatların herhangi bir sorununu çözmeyecek.

 Eğer TBB gerçekten avukatların sorunlarını çözmeye niyetliyse yapması gereken ilk ve en önemli şey CMK ücret tarifesini asgari ücret tarifesiyle eşitleme konusunda mücadele etmek ve avukat yanında çalışan işçi avukatların asgari maaşları için düzenleme yapma konusunda bakanlığa politik baskı yapmak olacak.

* Avukat, İstanbul Barosu

** Avukat, İstanbul Barosu