Sambacılar şampiyon gibi kutladı
Brezilya, beklendiği gibi Meksika'yı evine gönderirken, Belçika Rusya'da başka bir sürprizin yaşanmasına izin vermeyerek Japonya'yı son saniye golüyle yendi. Belçika ve Brezilya son 8'de eşleşti böylece. Meksikalılar'ın eve dönüşü ülkedeki eğlenceyi azaltacak olsa da Brezilyalılar galibiyeti şampiyon gibi kutladı.
Cumartesi ve pazar günleri tam da maç saatlerinde yağan kısa ama sert yağmurla sırılsıklam eden havaya inat güneş yakıyordu bu sefer Moskova'da. Taraftar alanına maçın başlangıcından üç dakika sonra girdiğimde pazar günkü kalabalıktan eser yoktu. Brezilyalılar ve Meksikalılar yerlerini almıştı. Ekranlara dönük yüzlerin elleri, alınlarının altında gölge yaratmaya çalışıyordu. Güneş yaktığı gibi maçın da izlenmesine engeldi.
Almanya, Arjantin, İspanya ve Portekiz'in elenmesinin ardından Dünya Kupası'nda şampiyonluğun ibresi Brezilya'ya dönmüştü. Meksika ile oynayacakları maç oldukça kritikti. Öyle ya da böyle, Almanya'yı yenmiş bir Meksika vardı karşılarında. Fakat Javier Hernandez ve arkadaşları dünya kupalarının en sevimsiz modasıyla karşımıza çıkmışlardı. Saçlarını platin sarısına boyatmıştı takımdaki oyuncuların birkaçı.
MEKANIN YENİ SAHİBİ NEYMAR
Karşılıklı tehlikelerle geçen mücadelede 45 dakika 0-0 tamamlandı. Brezilya baskılı olduğu kadar Meksika da aşağı kalır bir oyun sergilemiyordu. Ancak Brezilyalı taraftarlardaki özgüven Meksikalı taraftarlarda yoktu. İkinci devrenin hemen başında Neymar sahneye çıktı ve golünü attı. Brezilya sarısı haşlanmış mısır alırken golün gelmesi nasıl bir tesadüftü bilmiyorum ancak ekrana doğru baktığımda görebildiğim tek şey havada uçuşan bardaklardan saçılan biralardı.
Orta sahalar hızlı geçiliyordu artık. Top bir orada bir buradaydı. Neymar'ın golü hem kendisini hem de takımını rahatlatmıştı. Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo'nun elendiğinin ertesinde artık mekan sahibi olma vakti gelmişti onun için. Maç boyunca kendine yapılan müdahalelerde verdiği tepkiyi bu kadar abartmıyor olsa daha sempatik olacaktı. Ancak ülke olarak Rivaldozede olmamızın da etkisiyle bir Ronaldinho değilsin Neymar üzgünüz... Fakat son dakikalarda attığı depar ve Firmino'ya yaptığı asist skoru 2-0'a getirip Meksika'nın fişini çekti ve takımını son 8'e taşıdı. Taraftar alanındaki Brezilyalıların coşkusu yine zirve yapmıştı. Şampiyonmuş gibi kutlamaya başlamışlardı. Havaya girmişlerdi yine.
PARKLARDA SANAT İÇİNDEN SPORA
Günün ikinci maçını Moskova'nın her yerinden kültür fışkıran Gorki Parkı'nda kurulu olan maç seyir alanında izledim. Parkın içinden seyir alanına doğru yürürken havanın güzelliğini de fırsat bilerek kendini sokaklara atan Moskovalıların tango, vals ve bilumum çift olarak yapılan dansları icra edişlerinin arasında buldum kendimi. Az ilerisinde ise kumsalı ve denizi olmayan Moskova'da kurulmuş plaj voleybolu alanında boş saha yoktu akşam saatinde. Spor kültürüne sahip olmak böyle bir şeydi.
Belçika – Japonya maçının 0-0 biten ilk yarısını Hırvatistan Futbol Federasyonu'nun park içinde kurduğu alanda izledikten sonra, devre arasında başlayan yağmur nedeniyle kendimi bir kafeye attım. Ancak başlayan bir de gol yağmuru vardı. İlk yarıda olmayan golleri, 45 dakikaya sığdıran iki takımın mücadelesi yüksek tansiyon hastalarının hemen ekran başından kalkması gereken seviyeye ulaşmıştı. Japonya'nın Haraguchi ve Inui ile attığı goller, ikinci devrenin başında Belçika'ya şok yaşatmıştı.
MARTINEZ'İN DOKUNUŞU, JAPONLARIN HARAKİRİSİ
Beklenmedik bir şey olacak mıydı yine bu turnuvada diye sormaya başladım kendime. Maçı izlediğim kafede altı müşteriydik. Dört garson ve iki de güvenlik vardı. Japonya'nın her kaçan golünde ya da tehlikeli atağında yan masadakiler bağırıp çağırıyordu. Ben de maça kitlenmiştim. Euro 2016'dan bu yana umutla takip ettiğim Belçika'dan hamle bekliyordum. Dakikalar ilerledikçe Japonya'nın turu hak ederek geçeceğine inananların sesleri yükseliyordu sosyal medyada. Ancak Roberto Martinez iki dokunuş yaptı. Takım Marouane Fellaini ile boyunu, Nacer Chadli ile hızını arttırdı. Boy avantajını kullanan Belçika, önce Vertonghen ve Fellaini ile iki kafa golü bulmuştu hemen. Kırmızı şeytanların attığı üçüncü gol ise gerçekten bir şeytan işiydi. 90+4'ün dolmasına 30 saniye vardı. Gol için 15 saniye yetti! Kaleci Courtois topu hızlıca de Bruyne'ye gönderdi. Manchester City'nin yıldızı topu dikine hızlıca sürdü. Sağdaki Meunier, topu aldıktan sonra ceza sahası içine çevirdi. Lukaku topun üstünden atladı ve oyuna sonradan giren Chadli galibiyeti getiren golü attı. Japonlar maç sonu yıkıldı. Kim yıkılmazdı ki? En çok yıkılan Fas olmuş olmalı. Eğer Fas asıllı Fellaini ve Chadli Fas Milli Takımı forması giyiyor olsaydı o anda son 8'e yükselen onlar olabilir miydi?
Belçika, Brezilya'nın rakibi olmayı başardı bu golle. Maçlar biter bitmez eve döndüm. Eve dönüş yolum, alt geçitte önüne gayet sıradan olan orgunu koymuş olan hanımefendinin, Belçika maçının heyecanı ve stresini azaltacak bir klasik müzik parçası eşliğinde sonlanıyordu.