YAZARLAR

Rusya'nın rakibine VAR karar verdi

A Grubu'nda ev sahibi ekip Dünya Kupası'nın gerçek yüzüyle Uruguay'la karşılaştı ve ilk turu grupta ikinci sırada tamamladı. Bir yandan da bu onlar için avantaj olacak, çünkü Luzhniki'de, Moskova'da oynayacaklar. Ancak video asistan hakemlerin (VAR) son dakikalarda verdiği karara göre İspanya ile karşılaşacaklar.

Maç saati yaklaştıkça dünkü havaya nazire yaparcasına güneş açmaya başlamıştı. Sanki Moskova'daki herkes sokağa çıksın, taraftar alanına gitsin de maçı orada izlesin dercesine güzeldi. Tüm Moskova dışarıdaydı. Maçı taraftar alanında izlemek için dışarı çıkanlardandım ve ucu ucuna yakalayıp izleyebilecektim.

Taraftar alanına giriş için iki tane metro istasyonu çıkışı kullanılabiliyor. Bu sefer Üniversite metro durağından değil de diğer duraktan, Vorobyovy Gory'dan gitmek istedim. Orman içinden yürüyerek geçmek  daha eğlenceli olabilirdi. Ancak tam taraftar alanına yaklaştığımızda her yer kapanmıştı. Jandarma ile eşit diyebileceğimiz güvenlik görevlileri yola set çektiği gibi bir de demir parmaklıklar koymuşlardı. Gönüllüler anons yapıyordu: “Taraftar alanı doluluktan dolayı kapanmıştır!“ Nasıl yani 25 bin kişilik alan, ki bence daha büyüktü, tıka basa dolmuş muydu? Ülkede resmi tatil ilan edilmemişti, konuştuğum Rus arkadaşlarımın birçoğu işleri nedeniyle maçı taraftar alanında izleyemeyeceklerini söylemişti. Açılış maçı bu kadar dolu değilken nasıl oluyordu da bu maç bu kadar dolu oluyordu. Bence bir bit yeniği vardı bu işte. (Eve geldiğimde taraftar alanındaki arkadaşlarımla konuşunca, hiç de öyle bir durum olmadığını öğrendim. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar da bunun kanıtı olmuştu. Kızgındım!) Her neyse... Maç başlamıştı bir yer bulmam lazımdı.

KAZIK YİYECEK GÖZ VAR MI BİZDE?

Meydana gitmek ve gitmemek arasındaki kararsızlığım nedeniyle aplikasyondan arka arkaya üç kere çağırdığım taksileri iptal ettiğim için bir saatlik ceza almıştım bir de. Kararsızlığımın nedeni diğer girişi deneyip denememe fikriydi. Onun yerine yakında bulunan eğlence merkezinde de maç gösteriliyordu oraya mı gitsem diye de aklımdan geçirdim. Fakat girişe 1000 ruble, 75 TL, demişlerdi. Gerek yoktu. Yoldan başka bir taksi çevirdim. Normalde aplikasyona göre 250-300 rubleye gidilen yere 500 ruble fiyat çekti şoför. İndim. Herkes yolunu bulmaya çalışıyor da ayaküstü kazıklanmaya gerek yok. Üzgünüm ama alt tarafı Rusya maçı. Uruguay zaten çoktan maçı 2-0 yapmış, bir de Rusya 10 kişi kalmıştı. Yani maç çoktan bitmiş, atı alan grup birinciliğine geçmişti. Tabii ki bunları yine elimdeki cep telefonundan izlemek zorunda kaldım, benimle birlikte yürüyen yüzlerce taraftar gibi. Kalan yarım saati Kızıl Meydan ve civarlarında izleyeyim diye düşünerek metroya gittim.

ALMANLAR SON DURAKTA İNDİ DİYE...

Birkaç Alman kestiriyordum gözüme bu arada. Merak ediyordum Kroos'un golünü nasıl karşıladıklarını ve son maç hakkında, İlkay ve Mesut hakkında ne düşündüklerini... Buldum. Peşlerine takıldım. Çok fazla durak gitmezler diye düşünmüştüm. Gri hatta binmiştik trene, Borovitskaya'dan. Maçın son yarım saati oynanıyordu ve maçı metrodan izlemek mümkündü. İnternet kullanımının da bedava olduğu metrolara yerleştirilen ekranlardan maç saatinde maçlar da yayınlanıyordu. Bir gözüm Almanlarda bir gözüm de maçtaydı. Almanların inmeye niyeti yok gibiydi, Uruguay'ın da gol atmaya. Rusya'dan ümitleri çoktan kesmiştim bile. Almanların erken ineceğinden de. Maçı kaçırmıyor olmak tek tesellimdi. Ve maç sırasında insanların nerede ne yaptığını, maçları nasıl takip ettiklerini gözlemleme arzum da o an orada olduğuma dair içimi rahatlatan nedenlerdendi.

Trendeki insan sayısı yavaş yavaş azalıyordu. Sekiz durak gitmiştik. Maçın bitmesine dakikalar kalmıştı. Cavani gol atmamakta inat ediyordu. Almanların son durağa kadar gideceğine dair içimde büyüyen şüphe birinin diğerlerine dönüp eliyle kalan durakları saymasıyla karşılığını buldu. Bir anda kendimi gri hattın en sonunda şehrin kuzeyinde buldum. Almanları takibimi sürdürdüm. Sonunda tanışıp bir saate yakın muhabbet ettik. Uzun yıllardır Almanya Futbol Federasyonu'nun taraftar kulübü üyesi olan bu dört 'genç' adam sayesinde çok güzel ve özel bir bira dükkanı da tanımış oldum. Israrlı takibim ve bir saat süren sohbetim karşılığında bana biralarından teklif etmeleriyle de çabalarım meyvelerini fazlasıyla vermişti. Kendileriyle yaptığım röportajı yarına bırakıyorum.

HAYAL KIRIKLIĞININ ADI MISIR

Mısır ise Suudi Arabistan karşısındaydı aynı saatlerde. Sonuçtan ziyade Mısır'ın kalecisi Essam El Hadary'nin tarihe geçişi maçı farklı kılıyordu. Henüz bir önceki Dünya Kupası'nda yakından tanıdığımız, Kolombiyalı kaleci Ali Faryd Mondragon'un, Dünya Kupası'nda forma giyen en yaşlı futbolcu rekorunu ele geçiriyordu bu maçta 45 yaşındaki El Hadary. Üstüne üstlük bir de penaltı kurtarmıştı takımı adına. Ancak karşılaşmada video asistan hakem (VAR) ile verilen ikinci penaltıda yapabileceği bir şey yoktu. Mohamed Salah takımını ilk yarının ortasında öne geçirmişti ancak son dakikada rakibin attığı penaltı golüne engel olunamadı. Suudi Arabistan aynı şekilde ikinci yarının da son dakikasında attığı golle üç puanla Dünya Kupası'nı kapattı. Mısır ise herkese hayal kırıklığı yaratarak Rusya'ya veda etti. Mohamed Salah'ın Çerkez lideri ile zoraki olarak verdiği poz sonrası siyasi bir karakter olarak kullanılmasından rahatsız olması nedeniyle milli takımı bırakıp bırakmayacağını ise zaman gösterecek.

B GRUBU'NDAKİ HEYECANA YOLCULUK

Günün son maçını izlemek için Almanlardan izin istedim ve kendimi metroya attım. Bu sefer Kızıl Meydan'a değil Arbat'a gittim. Dakikalar kala, İspanya maçını izleyebileceğim yer arıyordum ve daha önceden maçları izlemeyi planladığım mekanlardan birine gittiğimde İspanya maçını veriyor olmaları güzel bir tesadüftü. İran taraftarlarının şehirde görünür olmalarından dolayı birçok yer Portekiz – İran maçını veriyordu. İzlediğim yer küçük bir pub'tı. Bara oturdum. Atıştırmalık ve kendi ürettikleri biralardan söyledim. Üzerimdeki İspanya hırkam zaten kimi tuttuğumu belli ediyordu etrafa. İspanyol sanılıyordum yine. Fark etmez. İspanya'nın ilk dakikalarda ipler ellerindeydi. Ancak fazla sohbet hır çıkarır misali, fazla pas yapma hevesi yüzünden bir anda Ramos ve Iniesta arasındaki pas bağlantısı kurulamadı ve araya giren Khalid Boutaib, Yeni Malatyaspor'dan tanıdığımız golcü, De Gea'nın arkasındaki kaleye topu gönderiverdi. Fakat Iniseta bu, hemen sazı tekrar eline aldı ve skoru 1-1'e getirdi. Isco, Iniesta'dan aldığı pası çok iyi değerlendirmişti.

Portekiz mücadelesinde ise ilk devre sona ererken Quaresma'nın ayağının tersinden gelen şık gol İspanyolları soyunma odasına düşünceli bir şekilde gönderdi. Karşılaşma böyle sonlanırsa rakipleri Uruguay olacaktı. Gözüm İspanya maçındaydı ama aklım Portekiz maçında. Sosyal medya karışmıştı. İkinci yarılar başladığında Portekiz video asistan hakem uygulamasıyla bir penaltı kazanmıştı ama topun başına geçen Cristiano Ronaldo beklenmedik bir şekilde penaltıdan yararlanamamıştı. İran'ın genç kalecisi Ali Rıza Beiranvand harika bir kurtarış yapmış. İspanya ise Fas karşısında baskılarını arttırıyordu, Fas'a adeta topu göstermiyordu. Ancak gol gelmiyordu bir türlü. İlk yarıdan bu yana çok sert ve yorucu bir maç oynanıyordu. Son 10 dakikaya girilirken Youssef En-Nesyri, Ramos'un üzerinden nefis yükselerek yaptığı kafa vuruşuyla Fas'ı ilk üç puanına yaklaştırıyordu. Skor 2-1 olmuştu ve İspanya yine ikinciliğe düşmüştü bu dakikalarda grupta.

SON DAKİKADA HER ŞEY DEĞİŞTİ

Artık uzatma dakikalarına girilmişti iki maçta da. Evet iki takım da sonraki turu garantilemişti de, kim isterdi ki bir sonraki turda dişli savunması olan bir Uruguay'ı, Rusya'yla karşılaşmak varken. Turnuvanın en dramatik dakikaları yaşanıyordu. Benim gözlerim İspanya maçındaydı. 'Boğalar' kazanılan köşe vuruşunu o kadar hızlı kullandı ki, kimse bir şey anlamadı, hakemler bile, önce ofsayt itirazı geldi. Özbek hakem Ravsan Irmatov, video asistan hakeme başvurdu ve golü verdi. O esnada başka bir yerde de video asistan hakem uygulamasına gidilmişti. Paraguaylı Enrique Caceres 90+2'de İran lehine penaltı verince işler yine karışmıştı. İranlı Kerim Ansarifard'ın topu ağlara göndermesi İspanya'nın işine yaramıştı. Maç izlediğim ekranda gol olana kadar sık sık gösterilen puan tablosunda hep birinci sırada olan Portekiz, ikinci sıraya gerilemişti bir anda. Kalan dakikalarda İran bir gol daha atsa, ki yaklaşmışlardı, Portekiz neredeyse turnuvaya veda edecekti. İki maçta da son düdükler çaldığında İspanya grubu birinci, Portekiz ise ikinci tamamlayabilmişti. Bu sonuçlara göre Uruguay Portekiz ile, İspanya ise Rusya ile eşleşti.


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.