YAZARLAR

Liderlik, şampiyonluk için yeterli değil!

Galatasaray, sezon başı travmasını çok iyi atlatmanın verdiği yenilenmeyle kazandığı güveni iyi kullanarak, iki maçtır takılmasının ardından bu hafta aldığı kolay ve farklı galibiyetle bu güveni tazeledi. Fenerbahçe ise aynı dönemde benzer sorunları yaşadı ve bunu bir türlü tedavi edemeyince vaat ettiği hiçbir şeyi gerçekleştiremedi.

Galatasaray'ın en büyük şansı, onları zorlayacak ikinci bir takımın uzun süre olmamasıydı. Fenerbahçe umut vermiyor, Trabzonspor çabuk dağıldı, Beşiktaş lige geç girdi, Başakşehir kudretini sahaya çoğu maçta yansıtamadı. Futbolda ritm çok önemli. Galatasaray, ritmini bulan yegane takım. Bunu da sil baştan kurulan bir takımla lige girmeleriyle yaptılar. Rakiplerinden Beşiktaş ve Başakşehir'in bunu yapma gereği, Fenerbahçe'nin de durumu yoktu. Fenerbahçe ile benzer bir Avrupa travmasını bu sayede atlatan Cim-Bom, geçmişi “değiştirerek” ayakta kalmayı becerebildi.

ŞAMPİYONLUK İÇİN YETMEZ

Galatasaray, Gençlerbirliği karşısında lige başladığı zamanları hatırlatır bir galibiyet aldı. Yalnız, bu maçın sadece skoru o döneme benziyordu; oyun olarak sarı-kırmızılılar sahaya fazla bir şey yansıtmadı. Çünkü yansıtmasına gerek kalmadan ilk yarının başında ve sonunda bulduğu birer gol, skoru almasına yetti. Özellikle ilk golden sonra Gençlerbirliği'nin oyunu rakip alana yıktığı zamanlar, sarı-kırmızılılara göre daha fazlaydı. İşte bu nedenle, yani Galatasaray'ın dirençsiz takımlara karşı aldığı kolay galibiyetler sebebiyle, şu an ligi lider götürse de, şampiyonluk için daha yolu var.

Somut örnek için çok uzağa gitmeye gerek yok; oynadığı en sert iki maçta, evinde oynadığı Fenerbahçe ve deplasmanda oynadığı Trabzonspor maçlarında oyun üstülüğünü kazanamadığı gibi pozisyon üretmekte de başarısız oldu. Bir sonraki maç olan Başakşehir karşılaşması, bu anlamda önemli bir test olacak. Eğer burada da takılır ya da etkisiz bir oyun oynarlarsa, puan ortalamalarının düşmesi çok daha olasıdır. Fakat asıl soru, bu Gençlerbirliği evinde Beşiktaş'ı ve Başakşehir'i nasıl yendi?

'İLHAN CAVCAV SEZONU'NDA GENÇLERBİRLİĞİ DÜŞECEK Mİ?

Alkaralar, İlhan Cavcav Sezonu oynanırken, bu hafta itibariyle küme düşmeye en yakın aday konumdalar. Mesut Bakkal, belli ki bu maçtan kesinlikle bir şey beklemiyormuş. O nedenle maç sonunda gayet rahattı, toparlanacak güçte olduklarını söyledi. Onu üzen, kaybetmek değil, farklı ve vurdumduymaz bir şekilde kaybetmek olmuş. Ki takımın kaptanlarından Uğur Çiftçi'nin yenilen 5 golün 4'ünde çok ciddi gamsızlığını görünce, Bakkal'ın tek haklı olduğu konu bu oluyor.

USTA ÇIRAĞINI MAĞLUP ETTİ

Beşiktaş, Avrupa'da rahatlayınca lige de tam olarak döndü. Şenol Güneş, son iki sezondur yardımcılığını yapan Tamer Tuna'yı mağlup etti. Tersi olsa, tartışmalara bir de bu mevzu eklenecekti. Şükür, taktikten çok futbolun dedikodusunu konuşan programlara ekstra malzeme çıkmamış oldu. Göztepe hücumunun ve elbette oyun bütünlüğünün önemli iki parçası eksikti: Jahoviç ve Scarione. Direkt oynamaya çalışan takım için bu taktiğin kilit iki oyuncusu birden olmayınca, Beşiktaş maç başlamadan bir şans elde etti.

Fakat Göz-göz maça çok iyi girdi. Üç tane gol pozisyonunu 6 dakikada üretti. Ama futbolun o evrensel klişesi, atamayana atarlar gerçekleşti ve Talisca uzak mesafeden çok iyi bir kafa vuruşuyla takımın öne geçirdi. Bundan sonra siyah-beyazlılar oyunu devre sonuna kadar kontrol etti. Heyecanla Göztepe'nin ikinci yarıda nasıl tepki vereceğini düşünürken Beşiktaş'ın art arda bulduğu iki gol her şeyi bitirdi.

FENERBAHÇE'NİN TEK BİR SORUNU VAR

Ve geldik bir memleket klişesine: Ne olacak bu Fenerbahçe'nin hali? Fenerbahçe'nin tek ve biricik sorunu Aziz Yıldırım. Artık onun dönemi geçti, düşünceleri ve tercih ettiği başkanlık etme sistemi arkaik bir hal aldı. Dolayısıyla uzun süredir üst üste ve ısrarla yanlış kararlar veriyor. Aykut Kocaman tercihi de bunlara dahil. Kocaman'ın dünya algısı geniş, entelektüel kapasitesi yüksek. Ancak teknik direktörlüğünde inanılmaz bir muhafazakârlıkla oynatıyor yönettiği takımları. Başarı, başarısızlıktan öte, onun bu taktik tercihinin sarı-lacivertlilerin geçmişiyle kan uyuşmazlığı göstermesi asıl büyük sorun. Fenerbahçe gösterişi, eğlenceyi temsil eden bir kulüp. Düşük tempoda topu ayağında tutayım oyunuyla şampiyon da olsanız tribünlerin ilgisini asla kazanamazsınız.

BAŞAKŞEHİR BIRAKMAYACAK

Başakşehir, uzun bir süre sonra seyirlik bir maç oynadı; en azından bana öyle geldi. Ama ne olursa olsun bu isimde bir takımın ligde olmasına bir türlü alışamadım; tıpkı Osmanlıspor gibi. Alışsak da alışmasak da zirve ortağı oldukları gerçeği değişmez. Önümüzdeki hafta Galatasaray'la çok önemli bir maça çıkacaklar. Makasın yeniden açılması ya da iyice kapanması bu maça bağlı. Ama hangi sonuç alınırsa alınsın yarış sadece Galatasaray'la Beşiktaş arasında geçmeyecek, Başakşehir hep bu ikilinin yanında olacak.

'BRUNCH' TADINDA FUTBOL

Pazar öğleden sonra, tam da geç bir kahvaltı saatinde oynanan karşılaşma, bir "brunch" tadındaydı. Maç 4-0 Alanyaspor lehine bitse de oyun kopmadı ve uzun süre karşılıklı bulunan pozisyonlarla geçti. Tek kötü şey, bu maçın oynandığı stadyumdu. Bu yılın istikrarı bulmuş takımlarından Kayserispor'un kendine güveni yeniden gelen Trabzonspor önündeki oyunu da iyiydi. Maçı kazanmaya yakın taraf olsalar da maçın berabere ne onları ne de rakipleri Trabzonspor'u fazla yıprattı. Cumartesinin gündüz maçında ise Kasımpaşa, 89 ve 90'da yediği iki gole engel olamayınca Bursa ile puanları paylaştı.

SİVAS'TA BİR İLK

Sivasspor tarihinde bir ilk gerçekleşti: Tribün koreografisi. Üç İstanbullu ve köklü tribün geleneği olan takımların dışında umulmadık yerlerde de bunları görmek önemli. Sivas, yeni stadyumu ile yeniden bir futbol atmosferi oluşturdu. Takım da puan olarak ilk dört barajında. Şimdilik onlar için bundan iyisi olamazdı. Renktaşları Antalyaspor da önemli bir galibiyet aldı. Aksi bir sonuçla dağılmaya müsait bir ortam onları bekliyordu. Konyaspor'da yeni teknik direktör Mehmet Özdilek'in dokunuşunu fazla göremedik; henüz bunun için erken elbette. Ama orada da yapısal bir sorun var gibi. Karabükspor ise geçen yıla oranla çok düşük devirde. Buna rağmen belli bir oyun kalitesinin altına düşmüyorlar. Puanları az ama buradan çıkabilecek şansları var.

Ligde hâlâ gollü maçlar izliyoruz. Bunun en güzel yanı seyre değer gol sayısının da artması. Mesela, Aruna Kone ve Anderson Talisca'nın kafayla attığı goller; Emmanuel Adebayor'un doksana vurduğu top, Eto'o'nun bulduğu her iki gol, Aziz Behich ve Enre Akbaba'nın sol çaprazdan kaleyi bulmaları gibi... Eğer yeterince sabrederseniz, aslında bizim ligde de güzel şeyler oluyor anlayacağınız!