YAZARLAR

Irkçılığın savunması olamaz

Irkçılık bu ülkenin genlerine, atasözlerine, deyimlerine işlemiş bir gerçekliktir. İnkâr da öyle. İkisi de o kadar işlemiş durumda ki bir siyaha maymun demenin ırkçılık olamayacağını rahatça düşünebiliyor herkes. "Bu olsa olsa bir benzetmedir" kolaycılığı hemen kurtarıcı olarak yetişiyor nasıl olsa. Ya da bu lafı ettikten sonra "Yanlış anlaşıldım" demek her şeyi düzeltiyor sanıyor insan. "Hayır yanlış anlaşılmadın, düşünce biçimin yanlış" demek lazım bu cevaba sığınanlara.

Irkçılık futbol ortamında tam olarak ne olduğu bilinmeyen bir konu. Gerçi bilinçli ırkçılığın da zamanında spor/futbol medyası tarafından sıkça sergilendiğine şahitlik ettik. Ne olup olmadığını bilmeden ırkçılık yapanların da sayısı ne yazık ki çok daha fazla. En vahimi de kendini "Ben aslında ırkçı değilim, o niyetle yazmamıştım/dememiştim" sözleriyle kişinin kendini savunmaya geçmesi.

Hakan Hepcan'ı gerçekten tanımıyorum. Azıcık bir araştırmayla da kendisini tanımama gerek olmadığını ve kendisini ünlü kategorisine koyarak değerlendirme yapmamam gerektiğini kısa sürede anladım. Bugün herkes elinde ya da pantolonunun arka cebindeki teknolojiyle ünlülük/fenomenlik mertebesine ulaşabiliyor zira. Fakat söylediği vahim. Bunun vahameti kadar onu savunmaya kalkışanların varlığı daha da vahim.

Attığı bir tweet'te "Galatasaray'da bi tane maymun var topa düşmanı gibi vurup yere falan atıyo kendini işimiz çok zor" cümlelerine yer vermiş Hakan Hepcan. Konu, sadece sosyal medyada değil tüm ülkenin her köşesinde en çok konuşulan ve insanların yegane kendini var etme alanı olan futbol olduğundan Twitter ahalisi de bu durumdaki görüşünü belirtmiş. Benim derdim bu cümledeki ırkçılığı göremeyip bu cümleyi ırkçı bulmayanlarla.

En baştan şunu söylemek gerek. Irkçılık bu ülkenin genlerine, atasözlerine, deyimlerine işlemiş bir gerçekliktir. İnkâr da öyle. İkisi de o kadar işlemiş durumda ki bir siyaha maymun demenin ırkçılık olamayacağını rahatça düşünebiliyor herkes. "Bu olsa olsa bir benzetmedir" kolaycılığı hemen kurtarıcı olarak yetişiyor nasıl olsa. Ya da bu lafı ettikten sonra "Yanlış anlaşıldım" demek her şeyi düzeltiyor sanıyor insan. "Hayır yanlış anlaşılmadın, düşünce biçimin yanlış" demek lazım bu cevaba sığınanlara.

Herkesin ağzından çıkabilecek bu cümlenin kısa analizine bakalım. Galatasaray'da bir maymun olduğundan bahsediyor, cümlenin sahibi. Topa düşmanı gibi vuruyormuş ve kendini yere atıyormuş falan. Topa vuruşundan dolayı maymuna benzetmek istese tutmuyor. Maymunların bacak yapısı futbola pek de müsait değil. Gomis'in kendini yere atmasını benzetse, ki burada bahsedilen kedigillerden panter gibi kükreme sevinci yapması, ben hiçbir maymunun kendini öyle yere attığını da görmedim. O zaman takımda sert şutlarla gol atan ve gol sonrası yere atılıp hareketler yapan kişiye bakıyoruz kimmiş diye. Cevap: Gomis. Senegal asıllı Fransız futbolcudan bahsettiğini gizleyemeyiz. Gomis'i düşününce neden aklına ilk olarak maymun benzetmesi geldiğini sormak lazım Gomis'e yapılan 'masumane' benzetmeyi yapana. Bir de yanına şu soruyu da eklemek lazım. Golcü kişi siyah tenli Fransız Gomis değil de beyaz tenli Giroud olsaydı acaba o masumane benzetmeyi yaparken aklına gelecek ilk hayvan maymun mu olurdu?

"Siyaha maymun demek ırkçılık mıdır?" sorusuna cevap arayanlar Avrupalı beyazların, yüz yıllarca ve devam eden sömürgeleştirme süreçlerinde Afrikalı siyahlara yapmış olduğu muameleleri tarih kitaplarından okuyabilirler.

ALMA MAZLUMUN AHINI...

Küçük bir not da Konyaspor Başkanı Ahmet Şan'a. Beşiktaş'la oynanan Süper Kupa maçında tribünde "Nuriye ve Semih Yaşasın" pankartı açılmıştı. Maç sonrasında, kanıtlamamış olan terör örgütü üyeliği ile suçlanan, cezaevinde açlık grevine devam eden Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında açıkça terör örgütü üyesi olduklarını iddia ederek pankartı açanların da, terör örgütüne destek verdiğini belirtmiş ve terör örgütü üyesi olduğunu ima etmişti. Kendi taraftarlarının da bu yüzden "PKK dışarı" tezahüratı yaptığını belirtmişti. Bu sözlerin ardından pankartı açan Beşiktaşlı Beleştepe taraftar grubundan 17 kişi tutuklu olarak ifadeleri alınıp gözaltında tutuldu.

Bugün ise ortadaki durum şu şekilde: Ahmet Şan, cep telefonunda FETÖ'nin iletişim aracı olan ByLock programı kullandığı için FETÖ'den soruşturma altına alındı ve çeşitli 'güçlü ilişkileri' sayesinde hemen salınıverdi. Ardından da Konyaspor'daki başkanlık görevinden istifa etti. Tutuklu olarak gözaltında bulunan taraftarların hepsi ise bugünden itibaren serbest bırakıldı. Ahmet Şan, alırsan mazlumun ahını çıkar 'ByLock'un aheste aheste. İzmir Marşı'na da siyasi olduğu için tepkisini(!) dile getirmişti Şan ama tesadüfün güzeline de bakarsanız Osmanlı Marşı'yla gelen, İzmir Marşı'yla yol aldı...


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.