YAZARLAR

Kong: Düşman doğa iş başında!

Jordan Vogt-Roberts imzalı ‘Kong: Kafatası Adası’, ‘King Kong’ efsanesine referansla yeni bir hikaye anlatıyor. İnsanlığı tehdit eden bu kez yalnızca dev bir goril değil, antik çağdan kalan yaratıklar.

Rivayet odur ki, 1933 tarihli “King Kong” vizyona girdiğinde sinema salonunu dolduran insanlar ‘gerçek’ bir korku ve endişeye kapılmış. Film o kadar gerçekçi bulunmuş ki, salonlardan koşturarak çıkanlar olmuş. Özellikle sanayileşme devrimi ile birlikte insanoğlu bir yandan doğayı keşfedip yasaları hakkında fikir sahibi olarak hayranlığını artırırken diğer yandan da onu hızla bir metaya dönüştürmeye, kendi dışındaki canlıların yaşam alanlarını yok etmeye başladı. Bugün geldiğimiz noktada doğal hayatın can çekiştiğine dair ciddi uyarılar yapılsa da kapitalist gelişmenin dizginlenmesine dair bir emare görülmüyor ortalıkta.

İnsanoğlunun doğaüstünden korkması ilkel zamanlara kadar dayanıyor. Ancak doğadan korkar hale gelmesi modern zamanların işi daha çok. Özellikle de doğanın denetlenebilir, kontrol edilebilir, üzerinde tahakküm kurulabilir olduğuna dair kanı yok olmasının da önünü açıyor. Diğer yandan edebiyat ve sinema gibi sanat alanları da doğanın bu kadar tahribata, saldırıya elbet bir yanıtı olacağını işleyip duruyor. Büyük sel fırtınaları, yakıp yıkan depremler bir yanda köpek balıkları, karıncalar, örümcekler ve tabii ki King Kong gibi hayali yaratıklarla üretilen korkular diğer yanda… Nihayetinde King Kong efsanesi ‘ilkel’ olanı ortaya çıkarma içgüdüsünün, fethetme arzusunun bir ürünü olarak kimsenin bilmediği “Kafatası Adası”nda bulunan devasa bir gorilin Amerika’ya getirilmesi ve sonrasında yaşananları anlatıyordu. Sinemaya birçok kez konu oldu. Hatta Godzilla ile bile savaşmışlığı var. Nihayetinde insan soyunun savaşçı ve militarist yanı onu bir düşman olarak kodlarken, iyi ve doğayla barışık yanı onu dost olarak kabul etti King Kong’ta bunun hakkını hep verdi.

KİNG KONG’UN ANAVATANINDA

Bugün gösterime giren “Kong: Kafatası Adası”, “King Kong” efsanesinin ata toprağına götürüyor seyirciyi ama bu çağa uydurulmuş özgün bir hikayenin kuruluşuna imza atıyor. Baştan söyleyelim, filmin ucu açık finali eğer gişede beklenen başarı elde edilirse devamının geleceğini müjdeliyor sinemaseverlere. Film, İkinci Dünya Savaşı’nda yara alan uçaklarından atlayıp pasifikte bir adaya düşen biri Japon diğeri Amerikalı iki askerle açılıyor. Onların birbirleriyle mücadelesinin ortasında devasa Kong ile tanışıyoruz. Jenerik akarken aradan geçen zamanı görüyoruz ve Vietnam Savaşı’nın sonuna geliyoruz. ABD askerlerini çekmeye karar veriyor. Derken, çılgın bir bilim adamı hükümeti bilinmeyen bir adadaki esrarengiz yaratıkların varlığına inandırıyor. Bilim adamları, iz sürücüler, bir gazeteci ve askerlerden kurulu ekip adaya gidiyor. Tabii bombalarıyla. Bu durumda onları ilk karşılayan Kong oluyor. Adadakiler tehlikenin Kong olduğunu düşünürken, asıl tehdidin başka olduğuna anlıyorlar bir süre sonra. Ancak, askeri kanat adada yaşayan her türden ‘antik çağ’ yaratığını düşman olarak kodluyor, bilim ve yazın insanları ise Kong’un insan sever yanını görmekte gecikmiyor.

TÜRÜN SEVENLERİNİ MUTLU EDECEKTİR

“Kong: Kafatası Adası” öncelikle bol aksiyonlu hayatta kalma mücadelelerini sevenleri mutlu edecektir. İşin bu kısmının hakkını veriyor açıkçası. Hem görsel efektleriyle hem de yaratmayı başardığı dünya ile etkileyici. Her ne kadar Samuel L. Jackson tarafından canlandırılan arızalı komutan karakterinin motivasyonları konusunda ikna olmasak da aksiyona kendimizi bırakıp görmezden geliyoruz.

Filmin asıl sıkıntısı doğayı bir tehdit olarak algılayan eski hastalıktan kurtulamayarak buradaki antik yaratıkları da insanoğluna bir öyle kodluyor. Buna Kong da dâhil. Dünyanın gerçek sahibinin bu kadim yaratıklar olduğu ve önünde sonunda geri almak isteyecekleri tezini işlerken; bulundukları yerde müdahale etmek gerektiği gibi bir noktaya varıyor. Nihayetinde bu bir film ve elbette filmdeki canlıların çoğu da hayal mahsulü. Ancak, insanoğlunun doğa üzerindeki tahakküm iddiası bir an önce vazgeçmemiz gereken bir gerçek olarak gün gibi ortada duruyor filmin içinde de.

ORİJİNAL ADI: Kong: Skull Island

YÖNETMEN: Jordan Vogt-Roberts

OYUNCULAR: Tom Hiddleston, Samuel L. Jackson, Brie Larson, John C. Reilly, John Goodman,

YAPIM: 2017 ABD

SÜRE: 129 dk.