YAZARLAR

Nerede Suriye'nin iki dinli bayramları

"Nerde o eski bayramlar" sözü Suriye için daha çok geçerli bugünlerde. Kolay değil yaklaşık 6 yıldır birçok yeri harap olmuş ülkenin toplumsal dokusu ve buna bağlı olarak adetleri, gelenekleri de bozuldu.

Suriye’de çok sayıda etnik unsurun yanısıra dinler, mezhepler ve dini anlayışlar da iç içeydi.

‘Ötekini’ kabullenmeyen küçük bir azınlık hariç toplumun büyük bölümü diğerlerini ve kutsallarını önemser ve bunları birlikte yaşardı.

Nasıl olmasın? Kadim zamanlardan bu yana aynı toplum çok sayıda din, düşünce ve inancı yaşamıştı. Şimdi bir müslümanda da bir hıristiyanda da eskinin izleri tamamen silinmemiştir. Bu nedenle bir müslüman için hıristiyanlık tanıdıktır.

Bu kimya topluma öylesine yerleşmiştir ki herkeste ötekinden birşeyler görülürdü.

Devlet de müslüman ve hıristiyan dini bayramlarını resmi tatil ilan etmekle kesimlerin hepsine kendi inançlarını rahatça yaşayabilmeleri için imkan sağlamıştı.

Dinler arası diyalog ya da inançların kardeşliğinin fiili olarak yaşandığı yerdi Suriye.

Bu durum kullanılan dilde de öyledir. Örneğin Türkiye’de Müslümanlar “namaz kılar” ancak Hıristiyanlar ve Museviler “ayın yapar” veya aleviler “cem yapar” oysa Suriyeli için bunların hepsi “salâ”dır. Yani Türkçe’ye farsçadan geçen “namaz” anlamında. Kuran’da “namaz” için kullanılan kelime de ‘salâ’dır.

Böylece Suriyeli bir müslüman “hıristiyan ayıninden” bahsederken yabancı bir kavramla düşünmez. Yani Suriye’de hıristiyanlar da müslümanlar da museviler de “namaz kılar.”

Bu bayramlar için de öyledir. Müslümanların kutsal günleri de Hıristiyanların kutsal günleri de aynı kelime (“eid”) ile anlatılır.

Müslümanların da hıristiyanların da bayramları iki tarafın da katılımına sahne olur. Örneğin Hıristiyanların kutsal günlerinde bir imamı kilisede “fatiha” okurken görebilirsiniz. Müslüman bayramlarında da Hıristiyan bir din adamını camide dua ederken görebilirsiniz.

Kitlesel katılımlar anlamında değil elbette, ancak iki taraf da birbirlerine bu tür jestleri yaparlar.

Gündelik hayatta ise bir Müslüman, komşusu bir Hıristiyan din adamına “babamız” anlamında “abuna” diye hitap eder. Ya da bir Hıristiyan bir Müslüman din adamına “hocamız” diye hitap eder.

Ramazan ayında, Kurban ya da Ramazan bayramında, Paskalyada komşular birbirlerini ziyaret ederler.

Suriye’de Ramazan ve Kurban bayramları ile yılbaşı, Paskalya ve Noel resmi tatildir.

Hafta tatili resmi olarak cuma ve cumartesi günleridir. Ancak özel sektörde hafta tatili Hıristiyanlar için ise cumartesi pazardır. Özel işletmeler bu günlerde kendi inançlarına göre tatil yaparlar.

Suriye’de bayramlar olaylar öncesinde bayram gibi kutlanırdı. Ramazan bayramı zaten şenlik havasında geçen Ramazan ayı sonrasında toplumun büyük hazırlıklarla beklediği günlerdi.

Suriye’de isyan süreci başlamadan önce tüm islam ülkelerinde olduğu gibi bayramlara günlerce önceden hazırlık yapılır ve bayramlar yediden yetmişe herkes için unutulmaz güzellikte yaşanırdı.

Ramazan aylarında ise şehirler sabahlara kadar ayakta olurdu. Lokantalar, dönerciler sahur için hazırlık yapar önlerinde kuyruklar oluşurdu.

Şam’da olaylar başlamadan önce her zaman uğradığımız Meydan semtindeki tatlıcılar vitrinlerini bir kuyumcu titizliği ile döşerdi. Bir cadde boyu sağlı soğlu onlarca dükkan özellikle bayramlarda tonlarca tatlı satardı.

Bayramların bir güzelliği de seyyar satıcıların sattığı ve sadece Ramazan bayramında satılan yufka tatlılardı.

Hıristiyan bayramlarında da fener alayları düzenlenir, geceleri kiliselerin önü Hıristiyan ve Müslüman kalabalıklara sahne olurdu.

Ancak artık böyle bir manzara çok az yerde görülebiliyor. Bir zamanlar İslam ve Arap aleminin en renkli bayramlarının yaşandığı ülke o günlere çok uzak.

Bayramlar güvenlik nedeniyle ya kapalı mekanlarda yapılıyor ya da kutlamalar çok kısa tutuluyor.

Yaşanan savaşta onbinlerce insan yakınlarını kaybetti. Binlerce aile parçalandı. Hemen her merkezde yaşanan ölümler sonrası yakınlarını kaybedenler başta olmak üzere insanlar büyük dramlar yaşıyor.

Binlerce ev, devlet binası, okul, hastane artık barınılamaz ya da kullanılamaz duruma geldi.

Tüm bunların sonucu olarak yaklaşık 10 milyon kişi yerinden oldu. yaklaşık 4 milyonu suriye dışına göçmek zorunda kaldı.

Üstelik göçerken birçoğu eşyalarını yanlarına alamadan devlet binalarına ya da bulabildikleri kiralık evlere veya akrabalarının yanına sığındılar.

Diğer yandan bu insanlar göçtükten sonra sığındıkları yerlerde büyük zorluklar içinde yaşıyor.

Ülke dışına göçenler ise memleketlerinden ve akrabalarından uzak bir şekilde hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

Ülkede ekonomik zorluklar da halkı zorlayan bir noktaya geldi. Hemen her kalem malın fiyatı nerdeyse 10 kat arttı.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen bayram mesajları telefonlarda, sokak afişlerinde, televizyon yayınlarında görülebiliyor, insanlar birbirlerinin bayramını kutluyorlar.

Bu bayram da 9 günlük bir tatil var Suriye’de, ama ne seyahat edecek halde insanlar ne de gülümseyebilecek durumda. Herkes acı yaşıyor, herkesin içi buruk.


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.