Uzmanlar yorumladı: Yükselen AK Parti, İmamoğlu kararıyla frene bastı

İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve yasak kararı siyasetteki dengeleri nasıl değiştirecek? Araştırmacılar cezanın iktidar ve muhalefet açısından olası etkilerini değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik hapis cezası ve siyasi yasak kararı seçim öncesi canlanan siyaseti daha da hareketlendirdi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarını iyice gün yüzüne çıkaran, iktidarın yargıyı “aparat” olarak kullandığı değerlendirmeleri yapılan ceza kararının ardından Altılı Masa liderleri İmamoğlu’na desteğini Saraçhane’de gösterdi. İktidar kanadı cezanın ardından “yargı bağımsızlığını” işaret etse de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sessizliğini korudu.

Kamuoyunun nabzını yakından izleyen araştırma şirketi yöneticileri İmamoğlu’na yönelik ceza kararının seçmenler ve siyaset üzerindeki etkisini değerlendirdi. AK Parti’deki yükselişin bu kararla duracağını düşünenlerin yanı sıra söz konusu adımın “kimin yararına” olduğuna karar veremeyenler de var.

‘ADAYLIK KONUSUNU BULANIKLAŞTIRAN BİR KARAR’

Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Koordinatörü Derya Kömürcü’ye göre Ekrem İmamoğlu’na yönelik hapis cezası “çok cüretkar” bir karar. İktidarın topluma ve muhalefete “Yapabileceklerimizin sınırı yok” mesajını çok net verdiğini belirten Kömürcü’ye göre muhalefet ve toplum tarafından verilen tepki karşısında AK Parti’de bir tedirginlik görülüyor.

Türkiye’de seçmenlerin bu tür mağduriyetleri kendine yakın hissettiğini ve o mağduriyete sebep olanları cezalandırmada kararlı bir şekilde durduğunu belirten Kömürcü, “Seçimler bağlamında, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri bağlamında Altılı Masa’yı kuvvetlendiren bir karar” dedi.

İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı yorumlarının hızlı bir şekilde yapıldığını belirten Kömürcü, “Tam tersine adaylık konusunu çok bulanıklaştıran bir karar. Yasağın gerçekten olup olmayacağı, Yargıtay’da onanıp onanmayacağını bilmediğiniz bir ortamda birini aday yapmak çok kolay değil. Seçimde cumhurbaşkanı adayı olur olmaz ama bu karar önümüzdeki 10-15 yıl İmamoğlu’nun Türkiye siyasetinde çok güçlü bir siyasal figür olacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Muhalefetin son iki üç aydır dağınık görüntüler verdiğini, İmamoğlu’na yönelik kararın ardından verilen ortak resim ile bu dağınıklık havasını üzerlerinden attıklarını belirten Kömürcü’ye göre “İsmi belli olmayan muhalefet adayı avantaj sağladı.”

Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Koordinatörü Derya Kömürcü.

‘İKİ GÜNDE KAZANANI KAYBEDENİ BELLİ OLAN BİR SÜREÇ DEĞİL’

İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının kararla birlikte “sıkıntıya girmiş olsa” da siyaseten çok güçlendiğini, Meral Akşener’in ilk andaki tepkisi ve yaptığı konuşmayla etkili olduğunu söyleyen Kömürcü, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Almanya ziyareti’ nedeniyle yöneltilen eleştirileri ve bu süreçten tarafların nasıl etkilendiğini şu sözlerle değerlendirdi:

“Bu durum Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunu güçsüzleştiren değil tam tersine güçlendiren bir etki yaptığını düşünüyorum. Kaybeden iktidar ama neyi ne şekilde karşılayacaklarına göre bu durum değişir. Bu karar alındıysa bunun sonuçları olacaktır. Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığından alınması gibi bir durumda muhalefetin set çekmesi lazım. Seçime altı ay kala çok önemli bir silahın iktidarın eline geçmesi demek. İktidar çok mu kaybetti avantaj mı elde etti o zaman konuşmak gerekir. Adaylık meselesi bir tür tartışmaya dönüşürse iktidar avantaj sağlar. İmamoğlu’na bakıldığında aday olsa kesin kazanacak insan diye bakılıyor. Diğer taraftan da seçimin bir gün öncesine kadar yasaklanabilecek ve muhalefeti adaysız bırakabilecek de bir durumda. Bütün bunların çok iyi tahlil edilmesi gerekir. İki günde kazananı kaybedeni belli olan bir süreç değil. “

‘AYNI DURUM İMAMOĞLU İÇİN DE GEÇERLİ’

Aksoy Araştırma Kurucusu ve Sosyal Demokrasi Vakfı SODEV Başkanı Ertan Aksoy’a göre Türkiye’de artık olağandışı her şeyin olağanlaştığı bir dönem yaşanıyor. Seçmenlerin siyasi rekabeti önemsediğini ve bu rekabeti hakkaniyetli olmaktan çıkaran durumlarda ise büyük tepki gösterdiğini belirten Aksoy, “Burada bir hak gaspı ortaya çıktığı için seçmen tarafındaki reaksiyonun yüksek olacağını öngörebiliriz. Mağduriyet yaşayan İmamoğlu geri çekilse bir karşılığı olmayabilir ama mağduriyet karşısındaki duruş seçmenin desteğini kazandırıyor. İmamoğlu’nun da muhalefetin de yaptığı bu. Seçmende muhtemeldir ki anlamlı bir karşılığı olacak. Geçmişte Erdoğan yargılanırken geri adım atmadığı için seçmenin gözünde Erdoğan oldu. Bugün aynı durum İmamoğlu için de geçerli” diye konuştu. 

Aksoy Araştırma Kurucusu ve Sosyal Demokrasi Vakfı SODEV Başkanı Ertan Aksoy.
‘AK PARTİLİ SEÇMENLERDE NASIL KARŞILIK BULUR?’

İmamoğlu’na yönelik hapis cezası kararının AK Partili seçmene nasıl yansıyacağını değerlendiren araştırmacı Aksoy, “AKP çok büyük oranda çekirdek seçmenine dayanmış durumda. Bu geride kalan çekirdek seçmeninde anlamlı bir kopuş yaratır mı sorusuna evet diyemeyiz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Siyaset en temelinde sonuç alma sanatı. Muhalefete de bu olumlu sonucu aldıracak olan şey bugün AKP’de kalan seçmen değil, geçmişte AKP’den kopmuş olan seçmen. TOGG’un banttan indirilmesi, konut, KYK gibi beklentilerle son iki ayda AKP’de yüzde 3,2 puan artış olmuştu. Muhtemeldir ki bu durum o sınırlı artışı da ortadan kaldırabilir. Bu düzeyde hakkaniyetsiz bir tutum var çünkü. Ortada bir yolsuzluk, görevi kötüye kullanmak yok. Bu seçmenin adalet duygusunu zedeleyecek bir durum. Muhtemeldir ki AKP’den kopan seçmenin geriye dönmeme kararlılığını karşılayan durum oldu. İmamoğlu kararıyla yükselen AK Parti frene bastı. Yakın gelecekte olası bir yükseliş ihtimaline set vurdu.”

‘BUNUN ÜZERİNDEN SOKAKTA PROPAGANDA YAPAMAZLAR’

Altılı Masa’nın adayını belirlerken bu son yaşanan durumu da birçok parametreden biri olarak ele alacağını ifade eden Ersoy, bu kararın AK Parti’ye etkisine dair ise şunları söyledi:

“İktidar açısından şöyle zor bir durum var; yaklaşık iki yıldır iktidar muhalefet tarafından savunmaya düşürülmüştü. Son iki ay içinde bundan bir şekilde çıkabilmişti. Bu kararın açıklandığı ceza kararından bu yana iktidar yeniden savunmada. Dolayısıyla bu savunmaya düşme halinden kaynaklı bu kararın yeniden gözden geçirilme ihtimalini yüksek görüyorum. Ben hukuki sürecin hızlanıp bir üst mahkemede bozulma ihtimalini AKP’nin gündeme alma olasılığını yüksek buluyorum. Bunun üzerinden sokakta propaganda yapamazlar. AKP’li yetkililer sokağa çıktığında insanlar yolsuzluk yok, görevi kötüye kullanmak yok diye soracaklar.”

‘ERDOĞAN’IN, İMAMOĞLU’NU, EN ÇOK ÇEKİNDİĞİ SİYASETÇİ OLARAK GÖRDÜĞÜ ALGISI OLDUKÇA GÜÇLENDİ’

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol’a göre cezanın hedefi İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek. Ancak kararın bu durumun aksine “görece zayıflamış” olan İmamoğlu adaylığı opsiyonunu daha etkin bir şekilde gündeme taşıdığını ifade eden Tol, “Bu kararla Erdoğan’ın, İmamoğlu’nu, en çok çekindiği siyasetçi olarak gördüğü algısı oldukça güçlendi. Çok açık ki bugün ikisinin yarıştığı bir seçim olsa fark anketlere yansıyandan çok daha yüksek olur. Ama siyaset çok denklemli. İmamoğlu’nun tek ve hatta ilk kulvarı bu değil. Önce bir kere aday olmayı istemesi, partisinin, Altılı Masa’nın desteğini alması gerekiyor” dedi. Tol sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aday olduğu takdirde cezanın kesinleştirilmesi sürecinin hızlandırılması ve en uygun momente neticelendirilmesi muhtemel. Bu durum bile muhalefete yarar ama iktidarda bu muhasebeler uzun zamandır yapılamıyor (belki yapabilenler de susuyor), o yüzden bu olmaz denilemez. Buna rağmen muhalefet İmamoğlu’nu adaylığının düşürülme riskini göze alarak aday yapar ve B planlarını da hazır edebilirse, bu gelişmenin sonuçları belirgin biçimde muhalefet lehine olacaktır.”

Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) Direktörü Ulaş Tol.
‘HAKSIZLIKLAR YA DA ADALETSİZLİKLER BU KARAR ÜZERİNDE GÜÇLÜ BİR ETKİ YAPIYOR’

Türkiye’de seçmenin güçlü bir vicdanının olduğunu, toplumun her türlü rekabette haksızlığa uğrayan tarafı koruma, “göz göre göre oyunda hile yapan, gücü istismar eden, haksızlık yapan yöneticiyi ya da favori olan yarışçıyı” cezalandırma eğilimi olduğunu belirten Tol, “Dolayısıyla başka faktörler hesaba katılmadan söyleyecek olursak kararın muhalefete lehine bir etkisi olduğu açık. Ancak bu etki otomatik ve garanti bir etki değil” diye konuştu.

İmamoğlu’nun aday kampanyasında etkili olursa durumun muhalefet lehine olacağını belirten Tol, “Tersine, muhalefet bu durumu birincisi sıradanlaştırırsa ya da CHP yönetiminde gözlemlediğimiz hâkim eğilimdeki gibi siyasetin ve Türkiye’nin bir meselesi değil de bir belediye başkanının meselesi olarak tali bir düzeyde çerçevelendirmeye devam ederse etkileri bilakis tam da bu kararı alanların isteği yönde olur. Ne olur, öncelikle bu tutum tepkilerde çıkan enerjiyi soğurarak sönümlendirmiş olur” dedi. Tol şöyle devam etti:

“İkincisi iktidarın ne yapıp edip seçimi kazanacağı duygusunun güçlenmesine, karamsarlığın yükselmesine ve sonuç olarak kampanya enerjisinin düşüşüne etki eder. Seçimde kararsız ya da oyunu değiştirmeye yakın olan seçmenlerin etkilenmesi kadar, sandığa hangi seçmenin gidip hangisinin gitmeyeceğini önemli bir faktör olacak. Bu tür haksızlıklar ya da adaletsizlikler bu karar üzerinde güçlü bir etki yapıyor.”

‘MASA DIŞINDAKİ İRADELERE İHTİYACI OLDUĞU AÇIK’

Tol'un, yargının İmamoğlu’na yönelik hapis cezasından kimin ne kazandığı kimin ne kaybettiğine yönelik sorumuza yanıtı, “İmamoğlu bir kere yenilmez görülen Erdoğan’ın en güçlü rakibi olduğunu tescilleyerek itibarını artırdı. İtibar notunu son bir yıl içinde kırmış ya da düşürmüş olanlar için dahi, İmamoğlu adaylığı beklentisi yükseldi. Dolayısıyla kısa vadede kaybetme riski olmakla birlikte orta ve uzun vadede İmamoğlu bu gelişmenin en fazla kazananlarından. Kazanımlarının boyutları ve vadesi ise bundan sonraki kendi performansı kadar CHP yönetiminin ve Altılı Masa’nın tutum ve kararlarına da bağlı” oldu. Tol sözlerine şöyle devam etti:

“Öte yandan muhalefet bu açığa çıkan enerjiyi değerlendiremez, önemsizleştirir ve seçmeni hesap etmeyen bir strateji ile devam ederse, İmamoğlu kısa vadede etkisizleşebilir. Bu durumda da seçimler sonrasında bu sefer kendi mahallesinde de haksızlığa uğramış bir siyasetçi olarak daha da güçlenerek siyasette sahne önlerinde yerini alır. Kaldı ki Altılı Masa’nın adaylık tartışması haricinde dahi masa dışındaki iradelere ihtiyacı olduğu açık. Bunların başında kuşkusuz HDP ön sıradaydı. Şimdi İmamoğlu’nun da eklendiği söylenebilir.”

‘KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI FİKRİNİN DAHA GÜÇLÜ SORGULANMASINA YOL AÇTI’

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “ikinci kazanan” olduğunu belirten Tol, söz konusu karardan etkilenen diğer isimlere dair ise şunları aktardı:

“Bir süredir özellikle seyahatler performansı ile kanaat önderleri ve seçmenler nazarında itibar kaybetmekte olan Kılıçdaroğlu ise, bir yandan vakayı İstanbul’a yapılmış bir haksızlık olarak çerçevelendirerek önemsizleştirdiğini hissettirdi, diğer yandan da vakanın öznesini de gizli özne haline getirerek, buradan İmamoğlu’nun güçlenerek çıkmasını istemediği görüntüsünü verdi. Kılıçdaroğlu’nun olay öncesi ve sonrası konuya ilgi ve alaka düzeyi, seçmen ve kanaat önderleri nazarında Kılıçdaroğlu’nun adaylığı fikrinin daha güçlü sorgulanmasına yol açtı; Kılıçdaroğlu adaylığına tepkili olanların yükselmesine, buna ses çıkarmaktan imtina edenlerin ise ses çıkarmaya başlamasına neden oldu.”

‘KİMİN FAYDASINA BEN KARAR VEREMEDİM’

GENAR Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş’a göre AK Parti’nin son altı aydır sürekli oy artıran bir potansiyeli vardı. İmamoğlu’na yönelik mahkumiyet kararı gibi kararlarda hükümetin suçlanacağını belirten Aktaş, “Bu durum AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın lehine değil. Türkiye’de bir hukuk sistemi oturtulmak istendiğinde onun da lehine değil. Doğrusu kimin faydasına ben karar veremedim. Sonuç iktidara yarayacak bir durum değil” diye konuştu.

İmamoğlu’nun yerel seçimleri kazanmasının hemen ardından bu tür bir yasak kararı gelmesi halinde ‘İçlerine sindiremediler” denilebileceğini fakat bu durumun ortadan kalktığını, İmamoğlu’na cumhurbaşkanlığı adaylığı için verilen desteğin zaman içerisinde azaldığını söyleyen Aktaş, “Seçmen bu tür durumlara tepki gösterir. Tepkiyi Millet İttifakı ne kadar organize edecek göreceğiz. Adalet Bakanlığı AK Parti’den olduğu için hükümet kanadını eleştirmek bu süreçte daha kolay oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceği kritik” dedi. 

GENAR Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş.
‘BU KARAR ÇIKSIN DA SİYASİ ANLAMDA EKREM BEY BİR PRİM YAPSIN’

Optimar Araştırma Başkanı Hilmi Daşdemir’e göre muhalefetin İmamoğlu’na ceza kararını bekleyen bir havası vardı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yola çıkış sürecini hatırlatan Daşdemir, “Muhalefet çevrelerinden bir hazırlık yapılması ‘Bu karar çıksın da siyasi anlamda Ekrem Bey bir prim yapsın’ beklentisi vardı. Bunun en net fotoğrafı Meral Hanım’la Ekrem Bey’in kucaklaşma anıdır. Bir insan bir ceza aldığında üzülür ama orada bir mutluluk sarılması var. O karar çıktığı için de kesin Ekrem Bey’in aday olacağı ve cumhurbaşkanlığını kazanacağı gibi bir varsayım üzerinden gidiliyor” diye konuştu.

Optimar Araştırma Başkanı Hilmi Daşdemir.
‘AK PARTİ AÇISINDAN BUNUN İYİ ANLATILIP ANLATILMAYACAĞI KRİTİK’

Bu aşamada kritik sorunun, “AK Parti burada bir taraf olacak mı olmayacak mı? Taraf olarak duracaksa bunu doğru anlatacak mı anlatamayacak mı?” olduğunu belirten Daşdemir, “İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasında seçimin iptal sebepleri çok iyi anlatılamadı. İptal edilmesine ilişkin ortaya koydukları argümanlar yeterince anlatılamadı ve kamuoyu da bunu anlamadı. Sonucu da 800 bin oy fark ile gerçekleşti. AK Parti açısından bunun iyi anlatılıp anlatılmayacağı kritik” ifadelerini kaydetti.

‘CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASI KRİTİK’

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya dair açıklamasının önemli olduğunu vurgulayan Daşdemir, Erdoğan’ın kararı eleştirmesi gibi bir durumda meselenin “siyaseten kullanılmasının önüne geçebileceği” görüşünü paylaştı. Daşdemir, “Benim görüştüğüm bazı AK Parti’ye yakın çevreler bunun Ekrem İmamoğlu’nun elinde siyasi bir malzeme olarak kullanılmasının önüne geçilmesi yönünde bir yaklaşım içerisindeler. Önümüzdeki süreçlerde bu düşüncenin nasıl olacağı açığa çıkacak” dedi.