AK Parti Antalya adayı Tütüncü: ‘Şehir yönetirken Atatürk kararlılığı gerekiyor’

Cumhur İttifakı'nın Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hakan Tütüncü, seçildiği takdirde Antalya'da hayata geçirmeyi planladığı projeleri anlattı.

Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

ANTALYA - “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kararlılığını çok beğenirim. İstanbul'a düşman hançerini dayamış, düşman gemileri İstanbul'a gelmişler. Şehre bakıyor gazi. ‘Paşam ordu yok’ diyorlar, ‘kurulur’ diyor, ‘para yok’ diyorlar, ‘bulunur’ diyor ve en sonunda da diyor ki ‘geldikleri gibi giderler.’ Evet, ordu yoktu, kuruldu, para yoktu bulundu ve geldikleri gibi de gittiler işte. Bizim şehir yönetimine ilişkin bu kararlılığı ortaya koymamız gerekiyor…”

Bu sözler, Cumhur İttifakı’nın Antalya Büyükşehir Belediyesi başkan adayı AK Partili Hakan Tütüncü’ye ait.

AK Parti Gençlik Kolları Başkanı olduktan sonra üst üste 3 dönem Kepez Belediye Başkanlığı yapan Tütüncü, bu seçimde hedef yükselterek Büyükşehir koltuğuna talip olduğu 31 Mart yerel seçimleri öncesi kent merkezindeki bir restoranda basın mensuplarıyla bir araya geldi, kendisini ve planlarını anlattı.

“Rehberimiz rasyonel düşünce ve bilimsel bilgi. Bilimin aydınlattığı yoldan ilerlemek durumundayız. Dünyada bu problemler nasıl tanımlanmış, nasıl çözüme kavuşturulmuş, 5 yıl boyunca bunları inceledik. Biz uzun soluklu bir maraton koşucusuyuz” diyen Tütüncü’nün kente ilişkin planlarından bazı konu başlıkları şöyle:

ÖNCELİK ‘TRAFİK VE TOPLU ULAŞIM’: “Bizim 5 yıllık planlarımızın önceliği trafik ve toplu ulaşım olacak. Toplu ulaşımı ve trafiği rahatlatacak çareler bugün her şeyden çok daha kıymetli hale geldi. Sadece Antalya'nın il merkezi olan 5 ilçesinden bahsetmiyorum. Alanya, Manavgat, Serik gibi ilçelerimizde de bu öncelikli gündem. Biz Kaş’tan Gazipaşa'ya kadar ilçelerin kendi içindeki ve aralarındaki ulaşımı, il merkezine ulaşımını düzenleyen çok esaslı çalışmalarla geliyoruz. Sadece Antalya'nın kendi içerisindeki ulaşım problemi değil, Antalya'nın önemli turizm merkezlerine bağlanmasını da sağlayan hızlı tren hatlarıyla şehir içi ulaşımının entegre edilmesi gibi çok yüksek ufuklu projeler var. Dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci etap tramvay planlamalarımız mevcut. Antalya'yı hem Kapadokya hattına hem Kayseri hattına hem de Afyon hattına bağlayan hızlı tren seferleriyle de buluşturacağız. Metronun Antalya’da olabileceğini düşünüyorum. Planlamanın bir kısmını metroyla çözersiniz. Bir kısmını tramvayla çözersiniz, bir kısmını lastikli ulaşımla çözersiniz.

‘ULAŞIMA ÇARE YOL ALT YAPISI’: Tabii trafik problemini eğer kökünden çözecekseniz çok esaslı yatırımlar yapmanız lazım. 5 yıl boyunca Antalya'ya alternatif güzergahlar nerelere açıldı? Buna bir bakmak lazım. Bazıları sinyalizasyonu, kavşak düzenlemesi gibi algılıyor. Sinyalizasyon değil, kavşak düzenlemeleriyle alakalı şehrimizde ne yapıldı? Bir bakmak lazım. Artan araç sayısı için kavşak yatırımlarıyla alternatif güzergahlar açmazsanız bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Çözebilmek mümkün değil. Buna emek harcayacağız. Bununla birlikte toplu ulaşıma modernize ederek özendirme konusunda da çok ciddi çalışmalarımız olacak. Bakıyorum taşıyan da mutlu değil, taşınan da mutlu değil. Hem trafik hem de toplu ulaşım üzerinde çok ciddi manada mesai harcayacağımız günler bizi bekliyor.

Kaleiçi Antik Kenti

KALEİÇİ İÇİN REFERANDUM SİNYALİ: Kaleiçi böyle olmayacak. Her şeyiyle düzenli bir Kaleiçi olacak. Ben 80 tane dünya ülkesine gittim. Bugüne kadar gezdim gördüm. Bize çok benzeyen Akdeniz kıyılarında Kaleiçi'ne yaklaşamayacak kadar küçük tarihi şehirler var. Ama çok düzenli bir yönetim planlaması var. Esnaftan tabela düzeninden, trafik akışından, güvenlik zafiyetlerinin oluşmamasına kadar alınacak tedbirlere ihtiyaç var. Bunların olduğu bir Kaleiçi şu an maalesef yok. Çocukluğumda Kaleiçi'ne gidip, yat limanına inip oralarda vakit geçirmeyi inanılmaz severdim. Ama şimdi ne bu kenti yaşayanlar olarak biz Kaleiçi’nden yeterince faydalanabiliyoruz ne de bir turizm değeri olarak Kaleiçi'ni Antalya'nın sahnesine çıkartabiliyoruz Düzgün bir yönetim planıyla a'dan z'ye tasarlayıp, temizlikçilerin kostümlerine kadar planlamalarımızı hazırladık. Kaleiçi’ni şehrin kamuoyuna taşıyacağız ve orayı çok düzenli bir şehir yapacağız.

EXPO’YA ‘KÜLTÜR SANAT ADASI’: Tarihi Dokuma Fabrikası’nın 500 dönümlük arazisinin 2009’daki haliyle bugünkü halini mukayese ettiğimiz zaman nereden nereye geldiği göz önüne geliyor. Bunu Kepez Belediyesi'nin imkanlarıyla yaptık. EXPO dediğimizde Dokuma’nın yaklaşık 10 katı büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Burası, turizme özgü değişik ünitelerin olduğu, aynı zamanda yerli halka yönelik kamuya açık nitelikli bir alan olacak. Tıpkı Dokuma Park vizyonuyla orada ilerlememiz gerektiğini düşünüyorum. Dokuma Park’ta bugün 13 müze, 3 kütüphane, Türkiye'nin en büyük bilim merkezi ve sanat galerisi olarak da hizmet veren bölümler var. Kültür ve sanat temalı güzel bir park haline geldi. Yıllık ortalamada günlük ziyaretçi sayısı 65 bin. Yerliler de geliyor, yabancılar da geliyor. Duygularını, düşüncelerini aktarıyorlar. Şehrin o yorucu, boğucu ortamından uzaklaştıran bir alan olarak tanımlıyorlar. Zihinlerde orayı bu şekilde kodladılar. EXPO çok büyük bir alan. Birkaç temayla 35 farklı ilgi grubuna hitap eden bir turizm değerini ortaya çıkaracağız. Müzelerin de olduğu bir alan olacak EXPO.

Boğaçay

ÖNCEKİ BAŞKAN MENDERES TÜREL’İN BOĞAÇAY PROJESİNE DEVAM: Eğer bir yerde su baskını, taşkın varsa altyapı eksiktir. Her yağmurda yaşadığımız sıkıntılar neden yaşanıyor? ASAT idaresinin birinci vazifesi bu taşkınlar neden yaşandığını bulmak ve çözüm getirmek. Biz ilçe belediyesi olarak yağmur suyunun sorun olduğunu, bazı hatlardaki drenaj sistemlerinin artık yeterli gelmediğini defaatle söyledik. Boğaçay tadımızı kaçıran bir proje haline dönüştü. Bir bakım ve onarım prosesini devam ettirmemiz lazım mevcut projede. O projeyi güzel bir çevre projesine entegre etmemiz lazım ve bunu yapacağız.

DÜDEN ÇAYI KIYISINA TEMA PARKI: Düden Çayı’yla ilgili çalışmalarımız, Menderes beyin ikinci döneminde bir iş birliğiyle bizim oradaki gecekonduları temizlemeye yönelik yaptığımız bir protokolle başladı. Kepez'in gecekondu sorununu çözdük. Dile kolay, bin gecekondunun mülkiyet sorunlarını ortadan kaldırmak çok basit bir iş değildi. Düden havzası aslında sit alanıdır. Bu alanın Antalya için çok güzel bir yeşil alan olduğunu, en başından denize döküldüğü alana kadar bölgenin Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir yeşil alan, bir vaha olacağını öngördük. Orada haritalara baktığımızda gördüğünüz yeşil dokuyu aynı yerinde var edeceğiz. Keşke 2019 - 2024 arasındaki 5 yılda bunlar yapılsaydı, yapılamadı. Biz orayı Antalya'nın çok güzel bir temalı parkı haline getireceğiz.

HAYVAN BARINAĞI VE HASTANESİ: Sokak hayvanlarıyla alakalı giderek artan bir sıkıntının ya da bir endişenin oluşmaya başladığını görüyorum. Büyükşehir belediyelerinin kalıcı barınaklar yapmak gibi bir yükümlülüğü var. Bu konuda içinde hem bir hayvan hastanesinin olduğu hem de bir doğal yaşam parkının olduğu 400 500 dönüm büyüklüğünde barınaklar düşünüyoruz. Hayvanları beslemek, onları sevmek isteyenlerin gidebileceği bir kompleksi şehre armağan etmek en önemli hedeflerimizden birisi.

‘ASAMI TOPRAĞA SAPLASAM YEŞERECEK’: İtalyan generali 1920’de Antalya'ya çıktığında İtalya'ya bir telgraf çekmiş, böyle rivayet ediliyor. ‘Öyle verimli bir toprağa çıktım ki asamı toprağa saplasam arkamı dönünceye kadar asam yeşerecek’ diye tarif etmiş burayı. Tarımda ürün çeşitliliğine dayalı bir destekleme ve oradan bir damar bulup ilerleme düşüncemiz var. Kırsalda en önemli önceliğimiz insanları tarıma teşvik etmek olmalı. Özellikle pandemiden sonra tarımın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu yeniden fark ettik. Tarımsal üretime teşvik eden uygulamaları artırıp, köylerde yeni konut üretiminin önünü açıcı adımlar atacağız. Toplu konut üretimlerimiz, hem merkezde hem de kırsalda olacak.

‘ENFLASYON VE PAHALILIK’ YANITI: Çeşitli çevrelere temas etme konusunda büyük bir gayret içerisindeyiz. Zaman zaman sohbet ederken enflasyona, hayat pahalılığına ilişkin şikayetlerini de bizlere ifade ettikleri oluyor, ediyorlar ama bunlar ağırlıkta değil. Şunu söylüyorum, dünyanın içinden geçtiği bir ekonomik darboğaz var. Dünyada çok sıkıntı var. Birçok noktada yaşanan bölgesel problemler olduğu gibi Türk ekonomisinin de sıkıntıları var. Türk ekonomisini düzeltmekle görevli kurum ve kuruluşların ne yapmak istediklerini, nasıl yapacaklarını çok iyi bildiklerini kendilerine ifade ediyorum ve umutlu olduklarını görüyorum. Türkiye'nin ekonomisini düzeltecek olan yegane gücün Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti olduğuna ben yürekten inanıyorum. Cumhurbaşkanımızın uzun soluklu düşünceleri zihninde muhafaza ettiğini düşünüyorum.

‘YAŞAM TARZINA SAYGI’ MESAJI: Demokrasilerde kafa sayısınca düşünce, yürek sayısınca da sevgi vardır. Biz bütün yaşam şekillerine, bütün yaşam biçimlerine saygılıyız. Herkes olduğu gibi yaşamaya devam etsin istiyoruz ve devam edecek. Bugüne kadar biz kimsenin yaşam şekline de karışmadık, yaşam şeklinden dolayı ve hayata dair her türlü tercihlerinden dolayı onlara saygı duyduk. Şehri güzelleştirirken en büyük gücümüzün de kalpleri birleştirmek olduğunu düşünüyorum. Herkes dilediği ve istediği gibi yaşamaya devam edecek. Endişeye mahal yok.

BÖCEK’İN 132 PROJESİNE YORUM YOK: Biz dün çok yoğun bir programla İbradı, Akseki ve Gündoğmuş ilçelerimizdeydik. Sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar bölgedeydik. Açıklamaları takip edebilecek kadar vaktim yoktu. Bununla birlikte ifade etmek isterim ki biz kendi çalışmalarımızı sürdürmekten yana bir yaklaşım içerisindeyiz. Siyasetçilerin karnelerini verecek, onlarla ilgili değerlendirme yapacak olan halktır. Ben herhangi bir değerlendirmede bulunmam. Bunu bugüne kadar bir siyaset tarzı olarak benimsemiş değilim zaten. Her zaman kendimi anlatırım.

‘ANTALYA KALABALIK’ BAHANE DEĞİL: İki tip belediye başkanı vardır. Biri mazeret üreten, diğeri hizmet üreten. Bugüne kadar önceki belediye başkanlarıyla alakalı en ufak bir olumsuz cümle kurmadım. Her fırsatta onlara teşekkür ettim. Herkes bu güzel şehre hizmet etmeye çalışmıştır, herkes. Aklınca, fikrince, imkanlarınca şehre katkı sunmaya gayret etmiştir. Bugün halk bizden mazeret üretmemizi istemiyor, hizmet üretmemizi istiyor. Meselelerimizle baş başayız ve bunlara çözüm üretmek durumundayız. Bize bunun için oy verdiler. İmkansızlıklardan söz edenlere sormak lazım, bu arkadaşlar bugüne kadar ne yapmak istediler de yapamadılar? Antalya’nın nüfusu kalabalık ama o oranda da yüksek gelir üretiyor. Eğer bir işi yapmaya niyetliyseniz o işi yaparsanız. ‘Biz şu devlet kurumuna yazdık, cevabı gelmedi’ bir bahane değil. Takip etmezsen cevabı gelmeyebilir.”