Başkandan basına: Net, tehdit ediyorum

Zonguldak'ın Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş'dan hakkında haber yapan gazetecilere: “Herkese gereğini yapacağım. Kimse sokakta rahat dolaşamayacak. Benim onuruma şerefime dokunan insanın onuruna şerefine dokunurum. Net, tehdit ediyorum."

Google Haberlere Abone ol

ZONGULDAK - Zonguldak’ın Kozlu ilçesinin AK Partili Belediye Başkanı Ali Bektaş, yerel Kanal Z’de katıldığı canlı yayında kendi hakkında haber yapan gazetecileri tehdit etti. Bektaş, “Adalet gereğini yapmazsa ben yapacağım. Herkese gereğini yapacağım kimse sokakta rahat dolaşamayacak, tehditse tehdit ediyorum. Öyle bir gazetecilik anlayışı var ki bizde verdiğin para kadar başarılısın. Gazeteciye para verirsen başarılısın vermezsen başarısızsın” dedi.

FETÖ soruşturması kapsamında geçmişte Gülen cemaatine bağış yaptığı iddiaları ile gündeme gelmesi, Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi’nde itirafçı olarak ifade vermesi ve mal varlığıyla ilgili haberleri yapan gazetecilere yönelik açıklamalar yapan Bektaş şunları söyledi: “Manyak mı bunlar ya? Bu işler kolay mı? 40 milyon bilmem ne? Hayır diyor ki; 'Sen hırsızsın' diyor. 'Sen yolsuzsun' diyor. Gazeteci bunu diyor. Biz bunu Sulh Ceza Hakimliğine bildirdik. Böyle bir şey olması mümkün değil. Haberin içinde ne diyor: 'Vilayet soruşturma açmış.' Normalde valiliğin de; ‘Hayır kardeşim böyle bir şeyden bizim haberimiz yok’ demesi lazım. Siyasetçi bu konuda yalnız kalıyor. Sulh Ceza Hakimliğinden bu yazı kaldırılsın diye başvurduk. Başsavcılığa da ceza alsın diye başvurduk. Sulh Ceza Hakimliği 2004 yılında Polonya’nın yerel mahkemesinde bir yerel mahkemenin kararını bize gerekçe göstererek “basın özgürlüğü' dedi. 'Sen siyasetçisin biz seni hırsız olarak görüyoruz' dedi. 'Seni yolsuz olarak görüyoruz' dedi. Mahkeme kararı bana onu söylüyor. Sen siyasetçiysen diyor; 'Her türlü hakarete, her türlü şerefsizliğe layıksın' diyor. Karar özetle bunu söylüyor. Benim de çoluk çocuğum var ve bunu benim de çoluk çocuğum okuyor. Senden fazla bir şey istemedim. İnternete yazılan bir haberin kaldırılmasını istedim. O zaman ben de ne yaparım?

'İSTEDİĞİMİ SÖYLERİM'

Madem basın özgürlüğü bu, o karalayanlar hakkında istediğimi söylerim. Böyle bir şey olabilir mi ya? Ne basın özgürlüğü? İnsanı aşağılamanın, insana iftira atmanın nesi basın özgürlüğü? Desin ki bana; 'Arkadaş sen şunu yapamadın?' Tamam basın özgürlüğü. Her türlü eleştiriyi yapabilir. Ama ben diyorum ki; ben ve partim ve milletvekilleri hakkında sürekli bu yazıların yazılması, bir itibarsızlaştırma çabasına gidilmesi, bir organizasyonun parçasıdır. Hayır efendim biz onurlu ve şerefli insanlarız. Yargı ya bunun gereğini yapacak ya ben gereğini yapacağım. Bunu mu istiyorlar? Bunlar birisinden para aldığı için. Benim ne işim olur, ben sıradan bir adamım. Karalatmayacağım. Sonuna kadar. Adalet gereğini yapmazsa ben gereğini yapacağım. Benim namusum ve şerefimle kimse oynayamaz. Ben bu saatten sonra bir şey beklemiyorum. Onurlu ve şerefli yaşamdan başka. Yok ben kalem aldım. Yok ben gazeteciyim. Şimdi bu laflarımı alacaklar, istedikleri gibi çırpıp atacaklar. 'İşte Ali Bektaş efelendi, bilmem ne' diye. Yok kardeşim! Bundan sonra Ali Bektaş böyle. Herkese gereğini yapacağım. Kimse sokakta rahat dolaşamayacak. Benim onuruma şerefime dokunan insanın onuruna şerefine dokunurum. Net, tehdit ediyorum.” (DUVAR)