4 yıldır komadaki kızının uyanmasını bekliyor: Telepati ile iletişim kurmaya çalışıyorum

Yağmur Katrancı, SMA teşhisi konulduğunda henüz bir yaşındaydı. Yıllar içerisinde önce hareket kabiliyetini, ardından ayakta durabilme özgürlüğünü kaybetti. Ölüm ile yaşam arasında geçen yılları, umutlarını ve hayallerini kendisi gibi SMA hastası gençlerin başarı hikâyeleriyle harmanlayan bir kitapta toplamak istiyordu, ama 4 yıl önce komaya girdi. Kızı Yağmur Katrancı’nın bin 370 gündür uyanmasını bekleyen anne Gülay Katrancı, “Onu çok özlüyorum. Bazen telepati yoluyla onunla iletişim kurmaya çalışıyorum. 1 Aralık’ta 22. yaş gününü kutladık. Uyuyarak geçen 4. yıl” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Gülay-Hakan Katrancı çiftinin tek çocuğu olan Yağmur Katrancı, 1997 yılında dünyaya geldi. 1 yaşına kadar sağlıklı bir hayat süren Yağmur Katrancı’ya henüz 12 aylıkken SMA teşhisi konuldu. Zaman içerisinde önce hareket kabiliyetini, ardından ayakta durabilme özgürlüğünü kaybetti. Öyle ki, ilkokulu annesinin sırtında gidip gelerek bitirebildi. Tedavisi olmayan ve en sık çocuk ölümlerine neden olan SMA hastalığı ile 20 yıl mücadele etti.

ÖLÜM İLE YAŞAM ARASINDA GEÇEN BİR ÖMÜR

Dermanı olmayan bir yarayı hem yüreğinde hem de bedeninde 20 sene taşıyan Yağmur Katrancı, ölüm ile yaşam arasında geçen yılları, umutlarını ve hayallerini kendisi gibi SMA hastası olan gençlerin başarı hikâyeleriyle harmanlayan bir kitapta toplamak istiyordu. Hastalığının aksine ‘yaşam sevincini’ bedenine hapsetmeyen Yağmur Katrancı, ailesinin hayalperest kızıydı. Derken 5 Nisan 2016’da solunum sıkıntısı şikâyetiyle gittiği Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde komaya girdi. Doktorların uzun süre geri getirmek için çabaladığı Yağmur Katrancı, 10 dakika sonra hayata tekrar sarılsa da bu kez beynin oksijensiz kalmasına bağlı olarak bilincini kaybetti. Doktorların, “Umudu kesin” sözlerine rağmen vazgeçmeyen Katrancı ailesi, kızlarının uyanmasını bekledikleri bin 370 günü geride bıraktı.

KOMADA 4. DOĞUM GÜNÜ

Yağmur Katrancı’nın evde en çok vakit geçirmeyi sevdiği odayı ‘yoğun bakım ünitesine’ çeviren ailesi, salonun her yerine kızlarının fotoğraflarını asıp, sevdiği eşyalar ile donatarak odanın ruhunu korumaya çalışıyor. Yağmur hiç komaya girmemiş gibi evde her şeyin aynı olduğunu belirten Katrancı ailesi, kızlarının uyuyarak geçirdiği 4. doğum gününü 1 Aralık’ta kutladı. Yağmur Katrancı uyandığında her şeyin bıraktığı gibi olmasını istediklerini dile getiren anne Gülay Katrancı, “Kızım, çok bilinçli ve pozitif bir çocuk. Ufak şeylere üzülmemeyi, her zaman hayatın güzel renklerini hayatımıza katmayı öğretti bize. Hastalığının kendisine engel olduğunu düşünmedi hiç. Farklılığını avantaj olarak gördü ve çok mutlu bir çocuk oldu. SMA’lı arkadaşlarının başarı öykülerini kaleme alan bir kitap yazmak istiyordu. Uyanıp, yarım kalan hayalini tamamlayacak. O güne kadar biz buradayız. Doğum gününü kutladık, 22 yaşına bastı dedi.

“TELEPATİ İLE İLETİŞİM KURMAYA ÇALIŞIYORUM”

Kızının 5 Nisan 2016 tarihinde sabaha karşı 5’te solunum sıkıntısına bağlı olarak kalbinin durduğunu belirten Katrancı, “Doktorların çabası ile 10 dakika sonra hayata döndü. Sonrasında birkaç defa kısa süreli kalbi durmuş ama yine geri gelmiş. Beyne oksijen gitmediği için komaya girdi. 3 ay hastanede kaldık. Sonrasında yapılacak bir şey olmadığını belirttiler. Biz de evi hastane odasına çevirdik” diye konuştu. Yağmur Katrancı’nın 3 yıl 8 aydır uyuduğunu ifade eden anne Katrancı, “Onu çok özlüyorum. Bazen telepati yoluyla onunla iletişim kurmaya çalışıyorum, ama başaramıyorum. Bir kez rüyamda gördüm; bembeyaz bir koridorda tekerlekli sandalyede oturuyordu ve bana, “Anne biraz korkuyorum; biraz da acıktım” diye sesleniyordu” ifadelerine yer verdi.

“KIZIM UYANANA KADAR MÜCADELESİNİ BEN SÜRDÜRECEĞİM”

Yağmur gibi SMA hastası çocukların yaşam mücadelesine katkı sunmak amacıyla Antalya SMA ve Genetik Hastalıkla Mücadele Derneği kurduklarını ifade eden Katrancı, “Yağmur uyanana kadar onun yarım bıraktığı işi sürdüreceğim. Onun dışında bütün zamanımı Yağmur ile geçiriyorum. Klasikleri okumayı çok sever. Çoğu zaman ona kitap okuyorum. Yanında sevdiğimiz dizileri izleyip yorum yapıyorum; cevap verecekmiş gibi. En çok gece sohbetlerimizi özlüyorum. Yağmur konuşmayı çok sever. Çoğu zaman hadi sus da uyu artık derdim. Sustu işte; artık konuşmuyor. Bazen uyanmayacakmış gibi geliyor; umutsuzluğa kapılıyorum. Sonra Yağmur’un her şeye rağmen mücadele ettiğini görüyorum ve utanıyorum. O hala hayatta kalmak için direniyor. Biliyorum, başaracak. Şu an sağlık durumunda bir değişiklik yok. Yıllarca uyuyan ama uyanan insanlar var. O benim kahramanım; biliyorum uyanacak” dedi.