Nazmiye Ketencigil: İnternet kafeler evlerden daha güvenli

İnternet kafeler değişen teknoloji ve oyunlara göre kendini güncelleyerek hayatta kalmaya devam ediyor. Gençler kendi evinde bilgisayarı olmasına rağmen arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamak ve eğlenmek için İnternet kafeleri tercih ediyor. 8 yıldır İnternet kafeye giden Kaan Can Yesir Kırahathane benzetmesi yaparak; “Nasıl yaşlı insanların kırahathanesi var ve oraya sürekli oyun oynamak, kendi yaşıtları ve arkadaşlarıyla takılmak için bütün gününü harcıyorlarsa bizim de kırahathanemiz internet kafelerdir” diyor.

Google Haberlere Abone ol

Ferhat Yaşar

DUVAR - İnternet kafeler genelde internete erişmek için kullanılsa da, gelişim çağındaki birçok çocuk için güzel vakit geçirilen, oyun oynanan mekanlar. Küçük yaşta çocukların internet kafelere girmesi, şiddet içeren oyunlar oynamaları uzun süredir eleştirilere neden oluyor. İnternet kafelerin nasıl denetlendiğini ve eleştirileri İstanbul İnternet Kafeler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nazmiye Ketencigil ile konuştuk. Ketencigil, “Denetlenmenin insanlar tarafından bilinmiyor olması bize karşı bir önyargı oluşturuyor.” diye cevap veriyor ve ekliyor: “Maksimum iki ayda bir denetleme oluyor.”

'İNTERNET KAFELER EVLERDEN DAHA GÜVENLİ'

İstanbul İnternet Kafeler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nazmiye Ketencigil, İnternet kafelerin evlerden daha güvenlikli olduğunu belirtiyor. 90 günlük kamera kaydı tutmak zorunda olduğunun altını çizen Ketencigil şunları söyledi: ”Karakol ise 15 gün saklıyor. Bize ne kadar baskı yapıldığını siz düşünün. Biz iki yıl boyunca 'log' kaydı tutmak zorundayız. İki yıl bu kafede, kim nereye gidiyor ne yapıyor bütün bu verileri bizde var. Bunlarla birlikte üç tane filtre kullanıyoruz. Birincisi aile filtresi, ikincisi kendi kurduğumuz, yani kafe yönetim programıyla aldığımız filtre. Bununla birlikte bizde manuel site var. Bu kadar kural kaide varken, evlerde ne var? Hiçbir şey! Evlerde kaç ebeveyn çocuklarını kontrol edebiliyor? İnternet kafeler daha güvenli. En azından burada kimin ne yaptığını görüyoruz. Sistem buna döndü. E-spor'a döndü. Herşey açık. Ekranlar açık. Ve ben kendi bilgisayarımdan baktığımda kafedeki bütün bilgisayar ekranlarını görebiliyorum. Bir ebeveyn olarak buradayım ve çocukları görüyorum. Denetlenmenin insanlar tarafından bilinmiyor olması bize karşı bir önyargı oluşturuyor. Maksimum iki ayda bir denetleme oluyor. Bazı yerlerde çok daha yoğun oluyor.”

'BİZE YETKİYİ VERSİNLER, BİR TANE İLLEGAL YER BULAMAZLAR'

Ketencigil, işini doğru yapanlar ve bütün presüdürleri uygulayanlar var ama merdivenaltı yerlerin de olmadığını söyleyemeyiz diyor. Ketencigil, “Biz İstanbul İnternet Kafeler Esnaf Odası olarak ta, başkanımız da bizim odadaki bütün yöneticiler de bunlara karşı savaşıyoruz. Kötü yerlerin kapatılması, kendini restore etmesi ya da uyum sağlaması konusunda çalışıyoruz. Ankara'da denetimleri doğru düzgün yapsınlar diye baskı yapıyoruz. İstanbul'da bir yıldır bir çalışmamız var. Kaymakama ve denetim ekibine diyoruz ki: 'Kafeleri doğru düzgün denetleyin. Sigara içilen yerler var. O sigara içilen yerleri tespit etmek çok zor değil. Aç kamerasını, bir iki tık ilerle, karanlıkta yanan ışığı göreceksiniz.' diye. Çünkü biz doğru esnaflar bunlardan şikayetçiyiz. Üç beş tane haddini bilmez sigara içirir bilmem ne yapar. Bunların yüzünden bütün sektörü karalamanın bir anlamı var mı? Bize İstanbul İnternet Kafeler Esnaf Odası olarak o yetkiyi versinler, bir tane illegal yer bulamazlar. Bakın iddia ediyorum. Zaten kafelere gelenlerin yaş ortalaması 16-25 ve bir kişi en fazla 3 saat duruyor. Çünkü eskisi gibi ucuz değil. Bilgisayarın kalitesine göre fiyat biçiliyor. Ve en çok oynanan oyun ise 16-25 yaş arasındaki gençlerin oynadığı Lol (League of Legends) oyunudur.”

'8 BİN SAATLİK OYUN OYNAMA KAYDIM VAR'

Yusuf Duruşkan evinde bilgisayarı olmasına rağmen sürekli internet kafeye gelenlerden biri... Duruşkan, arkadaşlarıyla bir arada olmadığı zaman oyunun heyecanını yaşayamadığını ifade ediyor. 19 yaşında olduğunu ve 9 yıldır internet kafelere gittiğini söyleyen Duruşkan şu ifadeleri kullandı: “İlk bilgisayarımı 13 yaşında aldım. İnternet kafe alışkanlığım ise 9 yaşında başladı. İnternet kafede tanıştığım arkadaşlarımla sürekli takılıyorum ve genellikle onlar çağırınca gidiyorum. Ortalama 5 saat zaman harcıyorum internet kafede. Beni oyuna bağlayan şey zaman geçirmek ve eğlenmek”

'E-SPORCU OLMAM İÇİN TEKLİF GELDİ'

Oyun oynama becerisinin gittikçe arttığını ve kendisine E-Sporcu olma teklifi geldiğini söyleyen Duruşkan “Bana teklif geldi ama annem E-Sporcu olmama izin vermedi. Eğer izin verseydi yıllık gelirim 200 bin TL olacaktı. Türkiye'nin en iyi takımlarından birinden geldi teklif. Lol (League of Legends)'u ise bir arkadaşın tavsiyesiyle başladım, 8 yıldır oynuyorum. Killer' (Öldürücü) isimli bir karakter var oyunda, adam öldürünce haz alıyorum. Bunu yaparken de 'bakın ben öldürdüm' diye sevincimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Onu kendi hayatımda da benimsiyorum. 8 yılımı oyun oynarken kaybettim. Oyun yüzünden derslerden kaçtım. 6 yıl boks kursuna gittim ama oyun yüzünden odaklanamıyordum en sonunda bıraktım. Ne oyun senin peşini bırakıyor ne de sen oyunu bırakabiliyorsun. Bırakmaya çalıştığımda ise stres yapıyordum ama yine bilgisayar başındaydım. Bir uygulama vardı daha önce, oyunda harcadığın zamanı kaydediyordu. Benim 6 bin saatlik oyun oynama kaydım vardı. Başka bir hesapta ise 2 bin saat vardı. 333 güne denk geliyor. Yani sadece kayıtlı olanlara baktığımda bir yılım sadece oyun oynamakla geçmiş ki bu buzdağının görünen yüzü.” dedi

'NASIL BÜYÜKLERİN KIRAHATHANESİ VARSA, BİZİMDE İNTERNET KAFEMİZ VAR'

Kaan Can Yesir ise bilgisayarı olmadığı için 8 yıldır internet kafelere gidiyor. Yesir; “Nasıl yaşlı insanların kıraathanesi var ve oraya oynamak, kendi yaşıtları ve arkadaşlarıyla takılmak için bütün gününü harcıyorlarsa bizim de kıraathanemiz internet kafelerdir” diyor. Yesir, internet kafelere gitme nedenini de şöyle anlatıyor:

“Benim en zayıf noktam arkadaşlarım... Oyun oynamak, arkadaşlarımla vakit geçirmek, doyuma ulaşmak, oyundaki karakterle olan ilişkimden, oyuncu olma hevesimden dolayı 8 yıllardır kafelere gidiyorum. E-sporcu olmak insanı cezbediyor ve bağımlı olmanı arttırıyor. E-Sporcu olmak bir ayrıcalık ya da ünlü olmuş gibi bir duyguya kapılıyorsun. İnsanlar seni tanıyor ve şan şöhret sahibi oluyorsun. Bu dürtüler sürekli seni tetikliyor ve oyunu bırakamıyorsun. Düşük ligteki oyuncu da sürekli bir üst lige çıkmak için mücadele ediyor. Bu oyunda kariyer yapabileceğine inandırılıyorsun. 100 oyuncudan 85'inin hayali bu oluyor ve E-Sporcu olacağım hayaliyle yıllarca internet kafelere mahkum oluyorsun. Bu oyunu oynayıp en üst seviyeye ulaşan insanların açtığı Youtube ve Twich kanallarını da izleyerek taktik öğrenmeye çalışıyorsun ve bu seni daha çok heveslendiriyor. Biz teknolojiye hakim olduğumuzu sanıyoruz ama teknoloji bizi bir örümcek ağı gibi sarmış durumda.”

'TUZAK OLDUĞUNU GEÇ FARKETTİM'

İlk oyun alışkanlığını Atari oynadığı zaman başladığını söyleyen Yesir şöyle anlatıyor: “Atari zamanla benim elimde bir bilgisayara dönüştü. Bilgisayar alma imkanım olmadığı için de internet kafe alışkanlığım başladı. Okuldan, dershaneden kaçarak arkadaşlarımla bütün gün internet kafelere gidiyordum. Bir oyunda sırf güzel bir kıyafete sahip olmak için 100 TL verdim. Bu beni konum itibariyle bir tık daha ön planda tutuyordu ve beni de mutlu ediyordu. Çünkü yanımda olan biri bu kıyafetten dolayı bana saygı gösteriyordu. Bu da beni tatmin ediyordu ve bu onunda kıyafet almasına neden oluyordu. Tam bir tuzak olduğunu geç fark ettim.”