KHK belgeseli engellemeler nedeniyle tamamlanamıyor

OHAL KHK'leriyle ihraç edilen 2 kamu çalışanının mücadelesini belgesele dönüştürmek için yola çıkan yönetmen Nejla Demirci, onlarla aynı engellemeleri yaşayınca çekimleri tamamlayamadı. Defalarca gözaltına alınan yönetmen belgeseli bitirmekte kararlı. Demirci, "İki insanın medeni ölü hale getirilmeye karşı nasıl mücadele verdiklerini insanlar görecekler" diyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu çalışanlarına dair belgesel hazırlayan yönetmen Nejla Demirci, Temmuz 2017'de başladığı belgeselini henüz tamamlayamadı. Bodrum'da çalıştığı sırada ihraç edilen kardeşi kardiyolog Yasemin Demirci ile öğretmen Engin Karataş'ı gözlemleyen ve yaşadıklarını kayıt altına alan yönetmen, defalarca polis tarafından engellendiklerini ve tehdit edildiklerini söyledi. Nejla Demirci ile belgeselin ortaya çıkışı ve bu süreçte yaşadıkları üzerine konuştuk.

'YAŞANANLARIN GELECEĞE NOT DÜŞÜLMESİ GEREKTİ'

Yönetmen’in karakterlerinden biri renkli eylemleriyle bilinen öğretmen Engin Karataş.

Nejla Demirci, Kadıköy'de açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya destek eylemine katıldığı sırada kardeşinin ihraç edildiği haberini aldı. Kardeşine destek olmak için Bodrum'a gittiğinde belgesel fikrinin oluştuğunu söyleyen yönetmen, "Yaşananların geleceğe not düşülmesi gerekti" diyor. Çekimlere başladığı günden bu yana birçok sorun yaşadıklarını fakat kaygılarından dolayı bunları dillendirmediğini söyleyen yönetmen, belgeselin karakterlerinden Engin Karataş'ın çekim sırasında yaşadığı bir olayı şöyle aktardı:

"19 Eylül 2017 tarihinde Engin Karataş yine yaratıcı bir eylem yapıyordu. Biz de ekip arkadaşımla kameramızla çekim yapıyorduk. Sonradan tekne tamircisi olduğunu öğrendiğimiz birisi Engin'in yanına geldi ve saldırdı. Engin'e, 'Neden burada eylem yapıyorsun, boşu boşuna işini kaybetmezsin' dedi. Engin anlatmaya başladı. Saldırgan, 'Abdest almayı biliyor musun' dedi. Engin'in evet cevabının ardından saldırgan Engin'e küfür ederek, 'Din eğitimi verilecek. Sen buna karşı çıkarsan tabii ihraç edilirsin. Benim 46'lık raporum var, seni öldürürüm' dedi. Bunların hepsini çevik kuvvet ekiplerinin yanında yaptı. Bu benim için çok ağır bir olaydı. Polis tehdit edeni serbest bırakırken Engin'i gözaltına aldı. Bu belgeseli engelleyeceklerini tekne tamircisinin saldırdığı gün anladım."

BELGESELİ YAPMAMA KARARI ALDI

Saldırının ardından belgeseli yapmama kararı aldığını söyleyen Demirci, "İstanbul'a döndüm ve çok uzun süre uyuyamadım. Engin gece rüyalarıma giriyordu. Kar topu oynarken öldürülen gazeteci Nuh Köklü benim arkadaşımdı. Onunla Engin'i sürekli rüyamda görüyordum. Büyük acılar yaşamaya başladım" diye konuştu.

Engin Karataş'ın, "Ben kendimi duyurmak, yaşadıklarımı herkese anlatmak istiyorum. Lütfen bundan vazgeçmeyin" dediğini aktaran yönetmen tekrar Bodrum'a dönerek çekimlere devam etti. Çekim yaptığı sırada 18 Ocak tarihinde gözaltına alınan yönetmen şöyle devam etti:

"Gözaltına alındık ve amir benim kardeşime 'terörist' dedi. 'Bu belgeseli yapmaya devam ederseniz teröre destek vermekten sizi çıkarmam buradan' dedi. İki karakteri takip ediyorum. Alana çıktığımda halkla karakterlerim arasındaki ilişkiyi toplamaya çalışıyorum. Bunu neredeyse hiç yaptırmadılar. Engin alana çıkıyor biz de çıkıyoruz, hemen ekipler geliyor ve direkt kamerayı kapatıyorlar. Özellikle ışık gitsin çekim yapamayalım diye 'misafir ettik sizleri' diyerek bizi bırakıyorlardı."

Bir diğer karakter ise Bodrum’da doktor olarak görev alan kardeşi Yasemin Demirci.

'İNSANLAR RAHATSIZ OLSUNLAR İSTİYORUM'

Kardeşi Yasemin Demirci'nin ücret almadan hastalara evlerinde de olsa yardımcı olmaya hâlâ devam ettiğini aktaran Demirci, "Belgeseli yaparken sinematografik ve teknik konuları düşünmek gerekirken yaparsam ne olur yapmazsam ne olur diye düşündüm. Çok yorucuydu ama her şeye rağmen yapmış olmak beni mutlu ediyor" dedi. "İki insanın medeni ölü hale getirilmeye karşı nasıl mücadele verdiklerini insanlar görecekler" diyen yönetmen şöyle devam etti:

"İnsanlar bu belgeseli izledikleri zaman rahatsız olsunlar istiyorum. Bu çok acı bir şey. Nuriye ve Semih örneği var gözümüzün önünde. Bunları bilerek yaşamak nasıl bir şey? İnsanların işleri elinden alınarak onları açlığa mahkum eden bir siyaset anlayışla insanlar yüzleşsin istiyorum. Herkesin birbiri için yapabileceği bir şey vardır. Kız kardeşimin ihracının ardından yapılan açıklamaya yalnız iki üç meslektaşı geldi. Başhekim oda oda gezerek soruşturmayla tehdit etmiş. O gelmeyen hekimlerin kararlarıyla yüzleşmelerini istiyorum. Oraya otuz hekim çıksaydı o zaman her şey daha farklı olurdu."