Diyarbakır'da yılbaşı: Kastamonu'da evliya mı var?

Diyarbakır’ın en eski gazetecilerinden Ekrem Sunar’la Ofis’te karşılaştım. “Yılbaşı geliyor gibi bir hava yok” dedim. “Nasıl olsun, kimse de keyif yok ki” dedi. Televizyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyordu. Yan taraftan bir yaşlı adam, “Kastamonu’da evliya mı var?” diye sordu bize. Erdoğan, “Evliyalar şehri” demiş Kastamonu için. “Bu kadar da olmaz” diye kendi kendine söylenip durdu.

Google Haberlere Abone ol

“Kaçırıp bakışlarımı kirli dizkapaklarından

Ve çürüklerle dolu bacaklarından

O biçimsiz, daracık alnını

Katmasam mı hesaba

Ve aldırmasam mı hiç

Çenesindeki o yapma bene

-Ah nasıl Noel çanları da çalmakta dışarıda

Taksim’de bir kilisede ya da Tarlabaşı’nda-

Yapabilir miyim istesem

Evet, sahi, ne çıkar

Ona bir merhaba desem”

Edip Cansever, “Yakasında Kâğıttan Bir Gül” adlı, en azından benim için müthiş, şiirinin bir yerinde böyle diyor. Noel öncesinden başlayarak yılbaşı kutlamaları bitinceye kadar aklımda dolanır, “Ah nasıl Noel çanları da çalmakta dışarıda”.

İstanbul’da yaşarken de sık sık, bir kederle hatırlardım bu şiiri, Diyarbakır’da yaşarken de. Çünkü iki kentteki kilise sayısı oldukça fazladır ve Noel çanları tarihi ve bu kentlerden göçüp gitmek zorunda kalanları hatırlatır.

Bu yıl da Diyarbakır’da, Meryem Ana Kilisesi’nde Noel kutlandı. Kimler mi vardı bu kutlamada? Vali yoktu, belediye başkanları (yerlerine kayyım atandığı ve bir kısmı cezaevinde olduğu için) yoktu, sivil toplum örgütleri bu yıl yeterli ilgiyi göstermemişti Noel’e. Şehrin son Ermenileri ve Süryanileri ile birkaç gazeteci dışında kimse yoktu.

Ermenilerin ve Süryanilerin Diyarbakır’dan göçü elbette uzun yıllar öncesine dayanıyor. Özellikle Surp Giragos Kilisesi DBP’li belediyelerin katkısıyla onarılıp hizmete sunulduktan sonra şehir İstanbul ve Avrupa ülkelerinde yaşayan Ermeniler, doğup büyüdükleri Sur’u torunlarına göstermek, büyüdükleri mahalleleri bir daha görmek için Diyarbakır’a gidip gelmeye başlamışlardı. Ama bu “Bir şeyler değişiyor” düşüncesi, 2015’te Sur’da başlayan çatışmalarla yerini yeniden bir karamsarlığa bıraktı. Bu karamsarlık boşuna da değil ne yazık ki. Sur’un, Ermeni ve Süryanilerin yoğun yaşadığı mahalleri yok artık. Bu mahallelerde Diyarbakırlıların içlerine asla sindiremedikleri ve “ucube” diye nitelendirdikleri yeni yapılar yükseliyor.

Surp Giragos Kilisesi’nden Noel çanları çalmıyor, kilise yasaklı bölgede, çatışmalar sırasında zarar gördü, çatışmaların ardından, yasaklı bölgede olmasına rağmen, daha fazla zarar gördü.

Adet yerini bulsun diye alışveriş merkezine konulan Noel Baba, çocukların ilgisini çekti.

BELKİ ŞEHİRDE BİR HEYECAN OLUR

Yeni yıl öncesi Diyarbakır’da bir hareketlilik olur, bir heyecan olur diye bekledim. Belki dedim, her şeye rağmen dükkânlar süslenir, alışveriş merkezleri ve Çarşiya Şewitî daha kalabalık olur. Eğlence yerleri yılbaşı için özel programlar hazırlar, buralarda rezervasyonlar günler öncesinden yapılır, yıldızlı otellerde yer kalmaz. Bu beklentim Cumartesi gününe kadar sürdü.

Yanlış anlaşılmasın, 2017’de yaşanan sıkıntıların üzerine bir sünger çekip 2018’e hiçbir şey olmamış gibi dahil olalım istediğimden değil. Belki bu şehirde de çılgınca eğlenmek isteyen insanlar kalmıştır diye. Kanun Hükmünde Kararname ile ya da kayyımların inisiyatifi ile işsiz kalmamış, bir yakını tutuklu bulunmayan, Olağanüstü Hal’e rağmen sokakta kendini özgür hisseden birileri vardır belki, dedim. Oy verdikleri siyasetçiler tutuklanmamış, belediye başkanı seçtikleri insanların yerine kayyım atanmamış gibi davranacak birileri vardır belki, dedim. Belki dedim, mezarlıklara yapılan mezalimi bütün şehir unutur. Şehrin en büyük meydanına Şeyh Said Meydanı demişler, bu meydanda Şeyh Said’in idam edildiğini ve nerede gömüldüğünün bilinmediğini unutup, sabaha kadar bu meydanda eğlenecek insanlar vardır belki, dedim.

Ofis semtinde, bir ara sokakta, bir binanın alt katındaki kafenin camlarında “Hoş geldin 2018” yazısı gördüm. Kanun Hükmünde Kararname ile işsiz kalmış memurların açtığı Emekçiler Yemek Salonu’nun camlarında da Kürtçe ve Türkçe 2018 yılı karşılanıyordu.

HER ŞEY ‘EH İŞTE’

Billboardlarda “O Ses Türkiye” yarışmasında birinciliği göğüslemiş bir sanatçının sahne alacağı duyuruluyordu. Bir kafe, daha mütevazı afişlerle yeni yıla sevilen bir sanatçıyla gireceğini bildiriyordu. Şehrin en büyük AVM’lerinden birinin girişinde bir Noel Ağacı ile bir Noel Baba vardı. AVM’nin içinde ise olağanüstü bir hareketlilik, dükkânların kapısında herhangi bir süs ya da yeni yılla ilgili bir ibare yoktu. AVM’deki bir büyük gıda mağazasında hindi satılıyordu. Kasaba, “Satışlarda bir artış var mı?” diye sordum. “Eh işte” diye karşılık verdi.

Pazar yerinde hindi, horoz ve tavuk satan Hüseyin, bir yandan ekmek arası bir şeyler yerken bir yandan sorularımı cevaplamaya çalıştı.

“Bugün kaç hindi sattın?” dedim.


Geçimini pazar yerinde hindi ve tavuk satarak sağlayan Hüseyin, yılbaşı öncesi hindi satışlarında bir artış olmadığını söyledi.

Ağzındaki lokmayı yaşlı çenesiyle çiğnemeye çalışırken, eliyle iki işareti yaptı.

“Yarın yılbaşı, hindi satışlarının artması gerekmiyor mu?”

“Daha iki tane sattım, akşama kadar iki tane daha satarsam iyi” dedi.

Akşama çok az vardı. Sattığı hindiler, kilosuna göre, 130 liraya kadar çıkıyordu.

Çarşıya Şewitî’de ise bayramlarda bir hareketlilik olur, “çözüm sürecinde” tanık olmuşluğum vardır buna. Muhtemelen eski zamanlarda yılbaşı öncesi en kalabalık yer burasıydı. Şimdi artık cazibesini de yıkılan mahalleler nedeniyle müşterilerini de yitirmiş bir öksüz çarşı gibi.

‘KİMSEDE KEYİF YOK Kİ’

Diyarbakır’ın en eski gazetecilerinden Ekrem Sunar’la Ofis’te karşılaştım. Ekrem Abi'nin takıldığı çay ocağında çay içtik. “Yılbaşı geliyor gibi bir hava yok” dedim. “Nasıl olsun, kimse de keyif yok ki” dedi. Televizyonda AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyordu. Kastamonu’da olmalıydı ki yan taraftan bir yaşlı adam, “Kastamonu’da evliya mı var?” diye sordu bize. Bilmiyorduk. Yaşlı adamın dediğine göre Erdoğan, “Evliyalar şehri” demiş Kastamonu için. “Bu kadar da olmaz” diye kendi kendine söylenip durdu. Ekrem Abi ve arkadaşlarıyla siyaset konuşmaktan, “eskiden yılbaşı nasıl kutlanırdı Diyarbakır’da” konusuna gelemedik.

EVDE, SEVDİKLERİYLE BİRLİKTE

Bir de şu var: Yakınımdaki kime sorsam yılbaşını evinde ya da bir arkadaşıyla, ailesiyle geçireceğini söyledi. İki milyonluk şehirde elbette herkes evinde karşılamayacak 2018’i, mekanlara gidenler de olacak. Eğlence yerlerinde eğlenip 2017’nin bütün stresini atmaya çalışacak insanlar da var bu şehirde. “Yeni yıla nasıl girersen bütün yıl böyle geçer” umuduyla.

Cumartesi günü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olağanüstü kongresini, büyük bir salonu olduğu için Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il binasında gerçekleştirdi. Kongrede alınan kararların haberini beklerken HDP il binasına polislerin girdiği, arama yaptığı haberi geldi. Birkaç saat il binasında kalan polis, tutanak tutup ayrılmış binadan. Yılbaşından bir gün önce gerçekleşti bu. Polis, bir siyasi partinin il binasını bastı ve bu birçok medya kurumu için haber değeri bile taşımadı.

Karamsar bir yeni yıl yazısı oldu, farkındayım. Ama umutsuz değilim. Herkese iyi bir yıl dileyerek, sözü yine şiire, Edip Cansever’e bırakıyorum:

“Ah nasıl Noel çanları da çalmakta dışarıda

Titrek kış ikindisinde ve yalnızlıklarda.”