YAZARLAR

TBMM'nin eşitlik dersinde ilk sınav sonucu

EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu, TBMM Başkanlığı'na ve milletvekillerine sorumluluklarını hatırlatan metinler yayınlamayı sürdürürken bir de izleme çalışması yürütmeye karar verdi. İzlemenin ilk sonuçları da pazartesi günü yayınlandı. Dördüncü yasama yılı boyunca her on beş günde bir yayınlanması planlanan izleme çalışmasının ilk sonuçları, parlamenterlerin ve partilerin daha çok çalışması gerektiğini gösteriyor.

Hayatın her alanında ama ille de parlamentoda demokratik eşitlikçi toplum düzenini sağlayacak adımlar atıldığını görmek hakkımız. Mevcut sistemin parlamenter sistemden çok uzak olduğunu söyleyerek yakınma lüksü sanırım kimse de yoktur. Siyasi partiler kurumsal ve her milletvekili bireysel iradeleriyle inisiyatif alarak, demokrasiye evrilme yönünde harekete geçebilir, geçmeli de. Toplumun yarısını oluşturan kadınların siyasal temsiliyeti eşitlikten o kadar uzak ki kadın hakları ve eşitlik mücadelesine ilişkin politikalar, parlamenter faaliyetler arasında nadiren rastlanan çalışmalar oluyor ne yazık ki. Kadını ikincilleştiren yaklaşımların siyasete aksedişi, kadın sorunlarının tali işlerden sayılması şeklinde çıkıyor karşımıza. Oysa kadın eşitlik mücadelesi tüm toplumsal kesimler için adalete erişimin ve eşit yaşamın yolunu açabilecek politikalar bütünüdür ve dolayısıyla kadın politikaları siyasetin asli meselesidir. Türkiye siyasetinin bu gerçeği görmesi için parlamenterlerin harekete geçmesi gerekiyor.

EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu, TBMM Başkanlığı'na ve milletvekillerine sorumluluklarını hatırlatan metinler yayınlamayı sürdürürken bir de izleme çalışması yürütmeye karar verdi. İzlemenin ilk sonuçları da pazartesi günü yayınlandı. Dördüncü yasama yılı boyunca her on beş günde bir yayınlanması planlanan izleme çalışmasının ilk sonuçları, parlamenterlerin ve partilerin daha çok çalışması gerektiğini gösteriyor. Hatırlanacağı üzere 30 Eylül tarihli EŞİK basın açıklaması TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a doğrudan seslenerek, iki yıldır bekletilen GREVIO Türkiye raporunun resmi çevirisi için inisiyatif alması talebini içeriyordu. İstanbul Sözleşmesi’nin yetmişinci maddesi parlamentolara da görev yükler. Şiddetle mücadele alanında bütüncül yasal düzenlemeler gerçekleştirmekle yükümlüdür parlamentolar hem de Sözleşme’nin uygulanışını denetleme sorumluluğu ve yetkisi vardır, anılan maddeye göre. Bu çerçevede hükümet tarafından iki yıldır bekletilen raporun resmi çevirisi parlamentoda yapılarak ilgili tüm kişi ve kurumlara dağıtımı gerçekleştirilebilir. Ulusal ve yerel kurumları, GREVIO raporunu uygulamada ihtiyaç duyulan yol haritası olarak kullanacakları eylem planları hazırlamaya çağırabilir. Eşik Platform taleplerini yayınlamak ve Meclis'e sorumluluklarını hatırlatmakla yetinmeyip izlemeye başladı. 1 Ekim'den bu yana iki haftalık izleme sonucunu da kamuoyu ile paylaşarak Türkiye siyaseti üzerinde, asli sorumluluğu olan kadın ve eşitlik politikaları geliştirmesi yönünde teşvik edici bir rol üstlendi. İzleme ve raporlama çalışmasını düzenli aralıklarla paylaşmaya devam ederek parlamentoya ‘gözümüz üzerinizde’ mesajı iletmek istiyor kadınlar. İktidar bloku, muhalefet partileri ve TBMM, kadın taleplerini yok sayma, görmezden gelme ve ikincil konuma öteleme hakları olmadığını idrak etmeli.

İzleme sonucuna göre Türkiye Parlamentosu, yasama yılının başlangıcından itibaren ilk 15 günde kadın hakları ve cinsiyet eşitliği adına neler yapmış ve neleri de yapmamış buyurun birlikte bakalım:

* Meclis’in İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına ilişkin denetim görevi: YERİNE GETİRİLMEDİ

* GREVIO Türkiye Raporu’nun resmi çevirisi: YAPTIRILMADI, MECLİS’TE GÖRÜŞÜLMEDİ

* Kadına yönelik şiddet ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çalışmalar: GÜNDEME ALINMADI

* TBMM Başkanı’nın herhangi bir demeci, çabası, girişimi ve hatta vaadi: YOK

* TBMM Genel Kurulu’nda kürsü konuşmalarında dile getiren: YOK

* TBMM Genel Kurulu’nda yerinden bir dakikalık konuşmada dile getiren: Sadece 1 vekil

* TBMM Genel Kurulu’nda kadın cinayetlerinden söz edilen süre: 57 saniye!

* TBMM Genel Kurulu’nda özel tek bir an vardı sadece: 2 kadın vekilin taktığı 'İstanbul Sözleşmesi uygulansın’ maskeleri

* 34 kanun teklifinden sadece 2’si

* 119 soru önergesinden yalnızca 3’ü

* 33 araştırma teklifinden sadece 1’i

* 61 basın toplantısından yalnızca 3’ü kadınlarla ilgiliydi!

Görüldüğü gibi TBMM ilk sınavda pek azı müstesna çakmış halde. Ve yine görüldüğü gibi EŞİK Platformu izleme grubu hiç de sıfırcı hoca tavrı sergilememiş. En ufak bir çabayı dahi görmezden gelmeyip, değerlendirmeye almış. Yani partilerin, parlamenterlerin, siyasi iradenin ‘hoca bana taktı’ demeye hakkı yok. Daha çok çalışmanın tam sırasıdır. Anlaşılacağı üzere bu satırlar benim kişisel değerlendirmemi yansıtıyor. Basın açıklamasında platformun değerlendirmesi ve son notu şöyle:

“Bu veriler doğrultusunda, EŞİK olarak TBMM’nin 2020-2021 yasama yılının ilk 15 gününde, İstanbul Sözleşmesi ve kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini ilan ediyoruz. Bu veriler TBMM tutanaklarından ve basına yansıyan haberlerden derlenmiştir. Daha net ve kapsamlı sonuçlar alabilmemiz için TBMM’deki tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin desteğini bekliyoruz. Bize iletiş[email protected] mail adresinden ulaşabilirsiniz.” 

İlk on beş günde parlamentonun görevlerini yerine getirmediği ilan edilerek izleme çalışmasına destek istenen basın açıklaması son notunu da ilettikten sonra gelecek on beş günde yapılacaklara dair ipucu vermek isterim. Meclis takvimine göre hafta ortasında bütçe maratonu başlıyor. EŞİK, merkezi yönetim bütçesini, Plan Bütçe Komisyonu'nu, partileri ve milletvekillerini izlemeye devam edecek. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yönünden yapılacak izlemelerin yanı sıra milletvekillerinin, gerek şiddetle mücadele gerekse eşitlik mekanizmaları için bütçeden gerekli payın ayrılması yönündeki tekliflerini de dört gözle bekliyor olacak, Malum kamuda bütçe ayrılmayan hiçbir iş yapılmaz o halde öncelikle yeterli bütçenin ayrılması için çalışmak gerekiyor.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.