Tatlıoğlu: Yıl sonu itibariyle eksi büyüme beklentisi var

Meclis’te açıklamalarda bulunan İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, ekonomide yıl sonu itibariyle eski bir büyüme beklentisi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini eleştiren Tatlıoğlu, Sağlık Bakanlığı’nın da salgın döneminde verileri doğru açıklamadığını belirterek, “Sağlık Bakanlığı verileri de TÜİK gibi veri anarşizmine yol açmıştır” dedi.

İsmail Tatlıoğlu
Google Haberlere Abone ol

ANKARA - İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Pandemi sürecinde ekonominin olumsuz etkilendiğini, yıl sonu itibarıyla eksi bir büyüme beklentisi olduğunu belirten Tatlıoğlu, “Bu küçülmeye rağmen dış ticaret rakamlarına baktığımızda 40 milyar dolar civarında dış ticaret açığı ve 23 milyar dolar civarında cari işlemler açığı var. Bu bize ekonominin sağlıklı bir plan çerçevesinde yürütülmediğini gösteriyor. Özellikle son 5 yıldır partili cumhurbaşkanlığı sisteminin 2017 uygulamasından sonra Türkiye çok görünür bir iniş içerisinde. Ortada çok ciddi bir ekonomik fatura var” dedi.

‘SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ DE TÜİK GİBİ VERİ ANARŞİZMİNE YOL AÇTI’

Açıklamasında, “Bir başka büyük sıkıntı, ilk defa iç borçlanmada dövizle borçlanma politikasına dönülmüş olmasıdır” diyen Tatlıoğlu, bunun Türkiye’ye ilave maliyetinin 130 milyar lira civarında olduğunu söyledi.

Korona virüsü salgını sürecini de değerlendiren Tatlıoğlu, “Covid-19 salgınında geldiğimiz noktada ne yazık ki, Sağlık Bakanlığı verileri de TÜİK gibi veri anarşizmine yol açmıştır. En son İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının açıkladığı bir günlük rakam 186 vatandaşımızın vefat ettiğidir. Devlet bunları paylaşmaktan çekinmemeli. Normal olarak neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmek, alacağımız tedbirleri ve vatandaşımızın bu hastalığa karşı mücadelesinde bir güç oluşturacaktır. Bunların saklanması, düşük gösterilmesinin hiçbir faydası yok. Devlet iletişimi gerçekleri paylaşmakla mükelleftir” dedi.

Sağlık Bakanlığı bütçesinde aşı konusunda da ciddi bir adım atılmadığını belirten Tatlıoğlu, “Bir milyon aşılamanın söz konusu olabileceğini söyledi, halbuki Avrupa Birliği aşağı yukarı 200 milyonun üzerinde bir aşılama planından bahsediyor. Türkiye Covid'de de aldığı mesafenin tamamını kaybetmiş geri düşmektedir” ifadelerini kullandı.

‘DEVLET YÖNETİMİ FARKLI BOYUTLARA GELDİ’

Türkiye’nin radikal ve yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu mevcut yönetimin bunu yapacak gücü ve alanı olmadığını belirten Tatlıoğlu, “Reform kavramıyla birlikte Türk siyasetinde siyaset dışı aktörlerin dolduğunu gördük. O nedenle Türkiye’de yapılacak ilk adım partili cumhurbaşkanlığı sisteminden iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmektir. Bu reform yeni bir siyasal iklimin ortaya çıkmasıyla yapılabilecek reformlardır. Reform duvara vurunca, yapacak bir şey kalmayınca başvuracak bir şey değildir. Gerek içeri gerek dışarı verilen mesajlarda bile bir teslimiyet ve acizlik söz konusudur, devlet yönetimi artık çok farklı boyutlara gelmiştir” dedi.

‘PARLEMENTOYA CUMHURBAŞKANI VE ARKADAŞLARININ BULMACASINI ÇÖZMEK İÇİN GELMEDİK’

Bülent Arınç’ın tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilişkin sözlerine dair gazetecilerin, “Siz Arınç’ın, Erdoğan’dan habersiz bu cümleleri kurduğunu düşünüyor musunuz ya da nabız mı yoklanıyor nasıl düşünüyorsunuz?” sorusuna Tatlıoğlu şu ifadelerle yanıt verdi:

“Biz parlamentoya Cumhurbaşkanı ve arkadaşları arasındaki ilişkilerin bulmacasını çözmek için gelmedik. Sayın Arınç ve birkaç arkadaş uzun bir ara verip Türkiye’ye geliyorlar. Biz bu arkadaşların konuşmaları gerektiği zamanlarda konuşmadıklarına uzun zaman şahit olduk. Konuşma Sayın Albayrak’ın bakan atanması sürecinde olmasıydı, konuşma bu partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçişte olmalıydı, konuşma yolsuzluklarla dolu ihalelerin olduğu dönemlerde olmalıydı, konuşma YSK’nin İYİ Parti’yi seçime sokmama ataklarında, İstanbul Belediyesi’ndeki seçime erteleme ataklarında ve yargıya AK Partili kadroların doldurulmasında olmalıydı. Yanlış zamanda konuşma geçmiş zamanda konuşmanın bir anlamı yok. Bu bir siyaset ve devlet duruşu değil, bu içeride bir kadrolar arasındaki mücadelede ayar vermedir. Bunun Türkiye’yi ve bizi bağlayan bir yanı yoktur. Hiçbir zaman zamanında konuşmayan dil bize rehberlik etmedi.”