Taksim’deki patlama sonrası hedef gösterilen avukat Jiyan Tosun yaşadıklarını anlattı

İstiklal'deki patlama sonrası hedef gösterilen avukat Jiyan Tosun, “Ailemize ait olan bütün telefonlarımız ele geçirildi. Yeğenim arandı ve tehdit edildi. İşte o an olayın dehşetini anladık” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un avukat olan kızı Jiyan Tosun, İstiklal Caddesi'nde meydana gelen patlama sonrasında Zafer Partisi yöneticisi Adem Taşkaya tarafından sosyal medyada hedef gösterildi. Taşkaya, tepki çeken paylaşımı sonrasında, “Olayın sıcaklığıyla saldırgana ait paylaşmış olduğum zanlının resmi doğru, bilgileri yanlışmış. Bu sebeple mağduriyet oluşmaması için paylaşımı 3 dakika sonra kaldırdım. Konu hukukidir” dedi. Ancak avukat Tosun, patlamanın yaşandığı sırada müvekkilleriyle görüşüyordu.

Tosun, hedef gösterilmesi sonrasında yaşadıklarını İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenledikleri basın açıklamasında anlattı: “12 Ekim patlamasında Ankara garının önündeydim. 100 metre ötemde arkadaşlarım paramparça edildi. Canlı bombanın mağduru olarak yıllarca bunun psikolojisini yaşadım. Benim ofisim Beyoğlu’nda. Sokağın bitişiğinde bombalı eylem oldu. Ben müvekkillerimle görüşmeye gittiğimde bir çay bahçesinde oturuyordum. Birisi ihbarda bulunmuş. Ben bunu karakola gittikten sonra öğrendim. Yanımda iki Suriye vatandaşı vardı. İhbar yapan kişi, ‘iki tane Suriyeli var. Bir kadın onlarla oturuyor’ demiş. Karakolda yanıma geldiler ve Suriyelilerin kimlik tespiti yapacaklarını söylediler. Ben de hukuki desteğe devam edeceğimi söyledim. Yarım saat sonra böyle bir ihbar bilgisi olduğu söylendi. Daha sonra TEM’den birileri geldi. Bir anda bana yüzlerce telefon gelmeye başladı. Tehditler hakaretler bunlar hepsi aynı anda gelmeye başladı.”

'İŞTE O AN DEHŞETİ ANLADIK’

Tosun, 16 yaşındaki yeğeninin telefonunun dahi arandığını söyleyerek, “Aile bireylerine ait olan bütün telefonlarımız ele geçirildi. Bunu ancak resmi kurumlar yapar. Yeğenim arandı ve ‘Bombacısınız, öleceksiniz, yaşamayı hak etmiyorsunuz’ diyerek tehdit edildi. İşte o an olayın dehşetini anladık ve savcılığa gittik. Yargılandığım dosya bilgileri var içinde. Yengem arandı. Tehdit edildi. Savcılığa 'can güvenliğim yok' dediğimde bana 'polis karakoluna git' dedi. Karakola gittiğimizde tekrar TEM Şube geldi. 3 saat boyunca orada bekletildik. Bir avukat olarak şikayetimi almıyorlar. Herkes başından savmak istedi" ifadelerini kullandı.

‘BARO BAŞKANINI KINIYORUM’

Tosun, tehditler sonrasında İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç’ı aradığını da belirtti. Aralarında geçen görüşmeleri aktaran Tosun, “'Hukuki destekte bulunurken bunlar başıma geldi. Can güvenliğim yok. Bana destek vermelisiniz' dedim. Bunu geçiştirdi. 'Bu konuda bir şey söyleyemem. Size destek verip veremeyeceğimi de söyleyemem. Kurulla görüşmem lazım' dedi. Ne zaman görüşeceğini ve dönüş yapacağını da söylemedi ve telefonu kapattı. Buradan kendisini kınıyorum. Bir meslektaşına bu şekilde sırt çevirmesi utanç verici" dedi.

‘BU YAPININ İÇERİSİNDE GÜCE SAHİPLER'

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, “Dün gece 90’lara döndüğümüzü hissettim. Bu haberi ilk yayan kişi Adem Taşkaya. Bu kendi kız çocuğuna istismardan hakkında soruşturma açılan biri. Bize göre birçok yüz kızartıcı suçla anılan kişi. Bu kadar suç olmasına rağmen böyle bir haberi özgürce yayıyor. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a bakalım. 'Süleyman gel karşıma' diye açıkça tehdit eden biri. Küçücük bir tweet'le insanlar tutuklanırken Özdağ’a bir şey olmuyor. Bunlar bu yapının içinde güce sahip insanlar. Biz zaten insan hakları alanında mağdur edilmiş insanlarız. Bu mağduriyetimiz dün geceden itibaren üç katına çıktı” ifadelerini kullandı.

‘NEREDE DEVLET?’

Dün geceden beri yüzlerce kişi tarafından arandığını belirten Keskin, kendisine gönderilen ve küfürler içeren bir ses kaydını da dinletti. Buna ilişkin Keskin, şunları söyledi: “Bu kadar rahat arayabiliyorlar. Kendi numaralarıyla. Bu nasıl bir devlet. Hiç suçu günahı olmayan insanları tehdit ediyorlar. Nerede devlet? Devlet sadece bize karşı var. İstanbul Valiliği'ni göreve çağırıyorum. Hemen bir açıklama yapmak zorundalar. Soylu bugün derhal bir açıklama yapmalı. O demokrasiden söz eden Altılı Masa, bugün bir açıklama yapmalı. Bizim bir can güvenliğimiz yok. Adalet Bakanlığı'na sesleniyorum. Bizim başımıza bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz. Bu bilinçli bir operasyondur. Bu bir devlet operasyonudur. Bana Jiyan Tosun’un kaybedilen babasının kimlik bilgileri defalarca gönderildi. Bunları Zafer Partisi değil ancak Emniyet elde edebilir. Böyle bir kontra devlet operasyonu olamaz. Bunu açıklamak zorundalar.”

‘CAN GÜVENLİĞİNE YÖNELİK TEHDİTLER DEVAM EDİYOR’

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde açıklama yapan Gülseren Yoleri de, “Zafer Partisi Genel İdare Kurulu üyesi Adem Taşkaya’ya ait Twitter hesabından Jiyan Tosun’u hedef gösteren bir paylaşım yapılmış, bu paylaşım aynı kişi tarafından 3 dakika sonra kaldırılmasına rağmen, can güvenliğine yönelik tehditler Eş Genel Başkanımız Eren Keskin’i de içine alacak şekilde genişletilmiş ve artarak devam etmiştir. Hak savunucularına yönelik bu ciddi saldırı karşısında, ülkeyi yönetenleri takındıkları suskunluktan vazgeçmeye ve kamuoyuna açıklama yapmaya çağırıyoruz” dedi.

‘İSTANBUL VALİLİĞİ'Nİ AÇIKLAMA YAPMAYA DAVET EDİYORUZ’

“Ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin 2015-2016 sürecinde başvurduğu yöntemlerin yeniden devreye sokulduğuna dair endişelerin artmasına neden olan bu bombalı saldırı ve ardından asılsız suç ithamları ile kişi ve grupların hedef haline getirilmesinin acı sonuçları hafızlarda tazeliğini korurken yaşanan bu olay; saldırı olayının aydınlatılmasını, avukat Jiyan Tosun ve avukat Eren Keskin’e yönelik asılsız ithamlar üzerinden büyütülen bu tehditlerin durdurulabilmesi için acilen gerekli önlemlerin alınmasını gerekiyor” diyen Yoleri, sözlerine şöyle devam etti: “Zafer Partisi GİK üyesi Adem Taşkaya ve telefon ile ya da  sosyal medya üzerinden ölüm tehdidi ve hakaretlerde bulunanların tespiti ile  gerekli soruşturma işlemlerinin başlatılması, olası fiziki saldırıların önlenmesi ve kamuoyunda oluşan yanlış algının düzeltilmesi için yetkilileri göreve davet ediyor,  İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği’ni konu hakkında kamuoyuna  açıklama yapmaya çağırıyoruz.”