Alper Uçar: Türkiye'de buz pateni kültürü olmadığı için gittim

Milli buz patenci Alper Uçar, Uluslararası Paten Birliği (ISU) Buz Dansı Teknik Komite üyeliğine atandı. Geçtiğimiz aylarda aktif sporculuk kariyerine son veren Uçar, Gazete Duvar'a konuştu. Amatör branşların Türkiye'deki değersizliğinden yakınan Uçar, “Türkiye’de ne yazık ki spor kültürü futbol ile özdeşleşmiş. Koskoca ‘spor’ kavramı ‘futbol’ branşına indirgenmiş durumda” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ailesinin buz pateni merakı, onu küçük yaşta bu sporla tanıştırmış. Henüz 5 yaşındayken başlayan serüveni, tutkuya dönüşerek Alper Uçar'ı Türkiye'nin sayılı ve en önemli buz pateni temsilcilerinden biri haline getirdi. 28 yıla neler sığdırmadı ki... Yıldızlar ve Genç Erkekler kategorisinde iki kez Balkan Şampiyonu olan Uçar, 2009 yılına kadar Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda Türkiye'yi temsil etti. ‘Tek Erkekler’ kategorisinden ‘Buz Dansı’na geçen sporcu, yoluna partneri Alisa Agafonova ile devam etti. Çift, 2011 Erzurum Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’nda gümüş madalya sahibi oldu. Türkiye Buz Pateni Milli Takımı sporcuları olarak ‘buz dansı’ kategorisinde çığır açan ikili bununla yetinmeyip dünyanın en prestijli yarışmalarında sayısız uluslararası altın, gümüş ve bronz madalya aldı. En son dünyanın en iyi 24 buz dansı sporcusunu içinde yer alarak 2014 Sochi ve 2018 Kore Kış Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'yi temsil ettiler. Bu sayede olimpiyat elemesini geçen 'ilk Türk buz dansı çifti' oldular.

Geçtiğimiz aylarda aktif sporculuk kariyerini sonlandıran Uçar, Uluslararası Paten Birliği Buz Dansı Teknik Komite üyeliğine atandı. Uzun yıllardır yaşamını Amerika'da sürdüren Uçar ile dününü, bugününü ve yarınını konuştuk.

.

'EZBER BOZDUK'

Alisa Agafonova ile Türkiye’nin Kış Olimpiyatları tarihinde serbest programa yükselen ilk buz dansı çifti oldunuz. Bu deneyimi bizimle paylaşır mısınız?

Muhteşem bir duygu ve övünç duyduk. Tüm hayatımızı verdiğimiz bu sporda, amatör spor branşlarının en büyük organizasyonu ve baş tacı Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye adına yine inanılmaz bir başarı olan elemeleri geçip, bugüne kadar Türkiye Kış Sporları tarihinde (yine bizim aldığımız Erzurum Universiade 2011, 2. Gümüş madalyası dışında) alınmış en iyi derece (19.) ile Türk Spor tarihine adımızı yazmanın haklı gururunu yaşadık. İlk olmanın zorluklarını olimpiyatlarda da yaşadık. Uluslararası kamuoyu bizim olimpik sporcular olarak ülkemizi temsil etmemizi özellikle bu alanda hiç beklemiyordu; fakat biz ezber bozduk. Yurt dışında büyük bir yankı uyandırdı hemen hemen birçok uluslararası kanal bizimle ilgili çokça haber yaptı. Türkiye gibi bu alanda gelişmekte olan bir ülkeden olimpik sporcular olmamız onların çok dikkatini çekti ve hep inanılmaz bir başarı vurgusu yapıldı. Bu konuda yurt içi basından hakkımızın yendiği vurgusu yapıldı. Tabii ki bu sonuç bir anlamda, Türkiye’nin bu spora ilgisini çekti. Bu sporun sadece saha içinde değil, aynı zamanda lobi faaliyeti ile de doğru oranda yapıldığı anlaşıldı. Sonuç merkezli bir yaklaşımdan Türk sporunun kurtulması gerektiği görüldü. Sürece daha çok yatırım ve ilgi gösterilmesi gerektiği anlaşıldı.

'DİSİPLİN DÜZEN VE DAYANIKLILIK EN ÖNEMLİ BAŞARI KAYNAĞIMIZ OLDU'

Uzun yıllar Alisa Agafonova ile partner olarak yarıştınız. Bu uyumla ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu uyumu yakalamak uzun yıllar yarışmakla doğru orantılı artıyor. Bizim başarımız, toplamda 9-10 yıllık partnerlik yapmamıza rağmen 20-30 yıllık çiftler ile yarışmamız ve önlerinde yer almamızdır. Alisa ile uyumu sağlamak hiç kolay olmadı. En başta ikimiz de oğlak burcuyuz ve her konuda çokça inatçı bir yapımız olduğundan oldukça tartışma yaşadık. Fakat biz bu sıkıntılardan, pozitif düşünce tarzıyla oldukça ortak yönümüze yoğunlaştık. Bunlardan disiplin, düzen ve dayanıklılık en önemli başarı kaynağımız oldu.

Artistik buz pateninde çift olarak yarışmanın tek olarak yarışmaya göre avantaj ve dezavantajları neler?

Buz Dansı kategorisinde çift olarak yarışmanın en büyük avantajı, herhangi zorlu atlayış (jump) sergilemek zorunda olmamanız. Yani herkesin anlayacağı bir şekilde söylemem gerekirse yerden yükseğe doğru atlayıp ne kadar dönmem gerekli (1 tur mu ?2 tur mu ? 3 tur mu?) diye düşünmüyorsunuz.

Dezavantajı ise yanlış giden bir şeyler sezinlediğinizde koreografiyi istediğiniz şekilde değiştirememeniz ve her daim yanınızdaki partnerinizin de sorumluluğunu alarak onu da düşünmeniz gerekmesi.

'PATENCİLER, GENELLİKLE İYİ OYUNCULARDIR'

Gösterilerde gerek yüz ifadeniz gerek duruşunuzla bir tiyatral gösterinin içinde gibisiniz. Artistik buz pateni ile oyunculuk arasında bu kapsamda bir bağ kurulabilir mi?

Buz dansı, müziğin ve estetiğin buluştuğu yegane bir spor dalı olduğundan, burada kurguladığımız programlar, seyircilerin duygu ve düşünce dünyalarına etki ediyor. Bu yönüyle bir spor olduğu kadar da sanattır. Spor ve sanatın buluştuğu ve seyredenlere farklı bir bakış açısı getiren buz pateni, herkesin kendini ifade edebileceği bir alan. Buz pateni, artistik tiyatral bir anlatım şeklidir. Buz pateninde sergilediğimiz koreografi içinde 'Mimik' ile anlatım, konuşma ile etki edemediğiniz duygu ve düşünce sahasına etki etmek üzerine kurulu. Bu yüzden buz pateni ve oyunculuk arasında kesinlikle büyük bağ vardır. Patenciler genellikle iyi oyunculardır. Türkiye'yi bu alanda tanıtmanın anlamı; Türkiye, ülküsünü muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmayı hedef almış bir ülke olarak kendini uygar kültür sanatın bu yegane spor dalında farklı ve yüksek kültürlerin mozaiğini yansıtmaktadır.

.

'TÜRKİYE'DE ÇOK YETENEKLİ GENÇLER VAR'

Bu spor dalında başarılı olabilmek için buzda kayabilmenin dışında ne gibi koşullar gerekli?

İyi bir müzik kulağı ve dans kabiliyeti tabii ki aranan unsurlar, fakat olmazsa olmaz değil. Ben daha çok bunların iyi bir çalışma ile öğrenilip, geliştirilebileceğine inanıyorum. Örneğin, Rusya Federasyonu patende gelişmiş bir ülke olarak bilinir. Bu genel görüş, Rus çocuklarının Türk çocuklarından daha yetenekli olduğundan değil. Bizim halen Rusya’da uygulanan, yıllar içinde oturmuş ve kalıplaşmış bir kapsamlı öğretim sistemi kurmamızdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Buz patenini herkes öğrenebilir. Yetenek ancak ve ancak çok sıkı bir çalışma ve iyi bir antrenman sisteminin var olması ile anlam kazanabilir. Bireysel anlamda buz pateni sporuna çok erken yaşta başlandığından, bireyin öz motivasyonu ya da yetenekten bahsetmek çok mümkün olmuyor. Daha sonraki yaşlarda, buz üzerindeki hareket kabiliyeti artınca anlaşılıyor. Ama Türkiye’de özellikle çok yetenekli gençlerimiz olduğunu söyleyebilirim. Buz patenini öğrenmek isteyenler, öncelikle derslerde ilk olarak buzda nasıl yürüneceğini, nasıl düşüleceğini, nasıl kalkılacağını ve kayılacağını öğreniyorlar. Daha sonra temel kayış pozisyonu, sıçrama ve oturma gibi diğer temel hareketlerle ilgili eğitim veriliyor. Kursa devam eden çocuklarla, işe daha ileri düzey bir eğitime geçiliyor. Hemen hemen her yaş için öğrenme grupları mevcut. Çok çeşitli dalları olan buz pateninde ilgi duyduğunuz kategoriye geçerek çalışabilirsiniz.

KIŞ OLİMPİYATLARI'NDA SPONSORSUZ TEK ÜLKE, TÜRKİYE

Artistik buz pateninin dünyaya göre Türkiye'deki yeri nedir?

Türkiye spora ve sporcuya bakış acısıyla, bu eğitim sistemiyle her spor için zor bir ülke. Özellikle buz pateni için söylemek gerekirse çok yetenekli ve başarılı sporcularımızı tesis eksikliği, doğru çalışma programı eksikliği noktasında yitiriyoruz. Çok büyük emek ve fedakarlık yapan sporcular ve sporcu aileleri ne yazık ki profesyonel koşullar sağlanamadığı için ya bırakmak zorunda kalıyor yada yurt dışına gitmek zorunda kalıyor. Müziğin ve estetiğin buluştuğu yegane bir spor dalı ve bir yaşam tarzı. Bu çok zor bir iş. En önemli sıkıntı ise sponsor. Kış olimpiyat oyunlarına katılan sporcular içinde sponsoru olmayan tek ülke, Türkiye. Buz pateni hem sportif hem de ticari anlamda sponsoruna katabileceği çok fazla etmeni bir arada bulunduran bir spor dalı. Üzüldüğüm nokta ise, henüz firmalar Kış Olimpiyat Oyunları'nın en çok izlenen ve en gözde sporu olan buz patenini Türkiye'de tanıyabilmiş değil. Türkiye’de özellikle özel gösteri grupları, televizyon programları veya çocuk tiyatroları ile yediden yetmişe herkesin ilgisini çekecek aktiviteler yapılabilir ve bu sayede hem buz pateni sporunun hem de bu spora gönül vermiş sporcularımızın tanıtımı yapılabilir.

'SPOR KAVRAMI FUTBOLA İNDİRGENMİŞ DURUMDA'

Türkiye'de futbol dışındaki diğer branşların ötekileştirildiği görüşüne ne kadar katılırsınız?

Üzülerek katılıyorum. Türkiye’de ne yazık ki spor kültürü futbol ile özdeşleşmiş. Koskoca ‘spor’ kavramı ‘futbol’ branşına indirgenmiş durumda. Bunu futbolu sevmediğimden söylemiyorum, tam tersi ben bir spor aynı zamanda futbol aşığıyım; fakat ülkemizde diğer branşların yeri neredeyse yok. Biz toplumumuza diğer branşları da bir seçenek olarak sunmalıyız ki, herkes kendini ifade edebileceği, belki de ülkemizi o sevdiği branşta temsil edip o konuda ülkemizde hizmet verebileceği yerler olsun.

Son yıllarda bu eşiği aşabilmiş branşlar olarak, basketbol ve voleybolu örnek gösterebilirim. Özellikle basketbolun geldiği noktayı ayakta alkışlayarak ve sevinerek takip ediyorum. Ülkemizde iyi sporcular yetişmesi için önce tesis daha sonra iyi bir sistem olması gerekiyor. Bununla birlikte, sonuç ağırlıklı olan sistemin değişmesi şart. Süreç hep göz ardı ediliyor. Dünya çapındaki sporcuların başarılı kariyerlerine bakarsanız, devlet spor politikası gereği her konuda sınırsız destek aldıklarını ve sponsorlarında spor kültürüne ve sporcu yetişmesine büyük katkı verdiklerini görüyoruz.

'BU SPORU TÜRKİYE'DE SÜRDÜRMEMEK TERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTU'

Bir süredir yaşamınızı Amerika'da sürdürüyorsunuz. Bu sporu Türkiye'de sürdürmemek sizin için bir tercih miydi?

Ne yazık ki bir tercih değil zorunluluktu! Ben hem buz pateni sporunu hem de ülkemizi en iyi şekilde temsil edebilmek için büyük bir özveri ile çalıştım. Ülkemde dünya standartları ile yarışabilecek bir buz pateni kültürü olmadığından tüm sosyal yaşamımı bırakarak yurt dışına taşınma kararı aldım. 15 yıldır yurt dışında birçok farklı yerde yaşadım. Şu anda Amerika’da yaşıyorum ama ondan önce Macaristan, Hollanda, İsveç ve Rusya’da yaşadım. Buz patenini hep en iyiler ile deneyimleyerek ve öğrenerek bugünlere geldim.

Şuna inanıyorum, bilgi ve işin ehli neredeyse oraya gidip bunu alacaksınız. Üniversal olmadan Milli olamazsınız! Bugün ülkemi, bayrağımızı ve kültürümüzü en yüksek yerlerde temsil edebilmemin sırrı budur.

“MARINA ZOUEVA İLE ANTRENÖRLÜK VE KAREOGRAFLIK YAPIYORUM”

Kendinizi buz pateni serüveninde nerede görüyorsunuz?

Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinde, buz pateni dünyasının en ünlü antrenörlerinden biri olan Marina Zoueva ile antrenörlük ve koreograflık yapıyorum. Aktif olarak kaydığım yıllar içinde buz pateni serüveninde ulaşabileceğim ve yapabileceğim her şeyi en iyi şekilde yaptığıma inanıyorum. Böylelikle serüvenin yarısını tamamlamış bulunmaktayım. Diğer yarısında ise buz pateni antrenörlük serüveninin başındayım. Bu yeni serüven olan antrenörlük kariyerimde aktif sporculuk hayatımdan edindiğim tüm bilgi ve becerileri genç patenciler ile paylaşmak ve onları en iyi derecelere taşıyarak ödüllendirmek en başlı ve önemli hedefim olacak.

'33 BU SPORU BIRAKMAK İÇİN OLDUKÇA GEÇ'

Türkiye Buz Pateni Federasyonu geçtiğimiz aylarda aktif sporculuk kariyerinizi sonlandırdığınızı açıkladı. Bu kararı verme sebebiniz ne oldu? Aktif sporculuğu bırakma kararı sizi zorladı mı?

Bu süreç benim için diğer sporculara göre daha kolay oldu. Bu kararı vermemde en önemli etmenlerden biri, ilerleyen yaşım ve 29 yıllık hiç durmadan çalışarak yukarıya doğru tırmanışım beni oldukça yordu. 33 yaşında aktif spor hayatımı buz pateninde sonlandırdım ki, buz pateni için bu yaş oldukça geç. Tabii ki ülkemizde bu sporda ilk olmanın tüm zorlukları ve ülkemizin uluslararası alanda hiçbir fikri yokken, neredeyse yoktan var ederek sözü dinlenen ülke haline gelmesini sağlamak, beni her alanda oldukça yordu. Ben spor kariyer planını olimpik 4 yıllık çalışma metoduna göre belirliyorum. Bu noktada, bir sonraki Kış Olimpiyat Oyunları'na (Çin Halk Cumhuriyeti- Beijing2022) aktif olarak kaymaktansa, benim bulunduğum noktayı da geçecek sporcular yetiştirip, Olimpiyatlara katılmak en büyük dileğim.

Bunun için de çalışmalara aktif spor hayatımı bırakır bırakmaz başladım. Şimdi Türkiye’yi temsil eden ve bir sene içinde Avrupa ve Dünya Şampiyonası baraj puanı alan çiftimiz Nicole Kelly ve Berk Akalın’ı çalıştırıyorum.

'BU GÖREVE GELMEK ONUR KAYNAĞI'

Şu an ISU Buz Dansı Sporcu Konseyi temsilciliğinizi sürdürürken aynı zamanda ISU Buz Dansı Teknik Komite Üyeliği yapacaksınız. Bu görevlerin sizin için öneminden bahseder misiniz?

Benim için en önemi, bu işe başlamadan büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü hiç unutmadım. 'Türkiye, ülküsünü muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmayı hedef almış bir ülke olarak kendini uygar kültürün ve sanatın farklı ve yüksek kültürlerin mozaiğini yansıtmaktadır.' Benim de ilk olarak hedefim yüksek kültürümüzü dünyada tanıtmak oldu. Onun dışında bu görevlerin önemi, benden sonra gelecek olan Türkiye'deki sporculara ve patencilere örnek olmak ve benim yaşadığım bir takım masa başı politik oyunlar ile yaşadığımız sıkıntıları onların yaşamamasını ve ülkemiz adına daha iyi sonuçlar almak. ISU Teknik Komite Üyeliği, bu işin en üst kurulu ve başkanı ile birlikte 6 üyeden oluşuyor. Bu göreve gelmek başlı başına onur kaynağı ve tüm sporculuk hayatımın bir emeğidir.

'OLDUKÇA SIKI BİR DİYET PROGRAMIM VAR'

Aktif sporculuğu bıraktıktan sonra hayat disiplini anlamında farklılıklar yaşıyor musunuz?

Aktif sporu bıraktıktan sonra yoga ve strecthing'in önemini bir kez daha kavradım. Yaptığım estetik spor dolayısıyla bu dallarda hiç de kötü değilim. Ama çok farklı bir boyutundan bakıyorum diyebilirim. Buz pateninde yoga ve esnetme hareketleri neredeyse günün her saatinde istemsiz bir şekilde yapardım. Şimdi ise gündelik iş dışında, bu egzersiz grubuna özel bir zaman ayırmak yapmak beni oldukça zorluyor.

Beni en çok zorlayan beslenme şeklimin değişmesi. Artık eskisi gibi istediğimi yiyemiyorum ve oldukça sıkı bir diyet programım var. Vücudumun daha az porsiyon ve az protein ile yeşillik ağılıklı beslenme tarzını alışması biraz daha zaman alacağını sezinliyorum. Elimden geldiğince farklı spor dalları ile aktif yaşam disiplinini korumaya özen gösteriyorum. Haftada en 2 defa tenis oynuyorum. Florida’da yaşamam dolayısıyla fırsat buldukça sabah erken kalkıp, kısa mesafede olan sahile inip okyanusta yüzüyorum. Yeni başladığım spor dalı olan, Brazilian Jiu Jitsu bu aralar oldukça ilgimi çekiyor. Bir nevi Ata sporumuz olan güreşe benzetiyorum. Bir de her hafta sonu turnuvasında yer aldığımız Beach Voley takımımızla maçlara katılıyorum.

Önümüzdeki kariyer planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Sezona fırtına gibi girip, hazırlamakta olduğum farklı ülkelerden çiftleri dünya arenasına çıkarmak. Daha önce de başarıyla gerçekleştirdiğimiz, buz patenine ilgiyi artıracak olan görsel basın projelerini hayata geçirmek. Ve ülkemizde iyi sporcular yetişmesini sağlamak başlıca planlarımı oluşturuyor.