Taraftarlar mutsuz, takımlar mutlu

İki takım da sezonun ilk yarısının bitişine doğru en formda olduğu dönemde karşı karşıya geldi. Beşiktaş'ta Benfica maçı sonrası, Fenerbahçe'de de Galatasaray galibiyeti sonrası özgüven artmıştı. Bu nedenle iki takımdan da yüksek tempo yaparak bol gol pozisyonlu bir maç izletmesi beklenmekteydi. Ancak ilk yarıda Skrtel'in yarım pozisyonu dışında tehlike olmadı. Fenerbahçe iç sahada oynamanın getirdiği avantajla biraz daha baskındı. İki takım da tedirgindi. En büyük nedeni Başakşehir'in Antalyaspor'la 2-2 berabere kalmasıydı. Beşiktaş kazanamazsa liderle puanları eşitleme şansını yitirecekti. Fenerbahçe kaybederse liderle arasındaki puan farkını kapatma şansından mahrum kalacaktı. Bu nedenle ilk 1 saat boyunca iki takım da bol faullü, varyeteden yoksun, garanti oyunu tercih etti. Zira son yarım saatte gol bulan taraf kim olursa olsun rakibine cevap vermesi için çok daha az süre kalacaktı.

İkinci devre Dirk Advocaat, Volkan Şen ile oyuna hareket kattı. Şenol Güneş ise yapacağı muhtemel Kerim-Aboubakar değişikliğini Quaresma'nın gereksiz sarı kartı sonrası doğru bir kararla Quaresma-Aboubakar olarak yapmayı tercih etti. Yine de Jeremain Lens oyuna girene kadar Fenerbahçe fazlasıyla üretken olamadı. Beşiktaş'ta maç boyunca üretimden uzak olan Tolgay-Oğuzhan ikilisinden Oğuzhan'ın çıkıp Necip'in girmesi Şenol Güneş'in 1 puanı cebe koyma planıydı. Necip de sık sık faul yaparak rakibinin hızını kesti. Maçın son dakikalarında iki takımın da can havliyle yarattığı heyecanı saymazsak isabetşiz şutların damga vurduğu futbol açısından da kısır olan bir derbi izledik.

Derbinin 0-0 bitmesi taraflı tarafsız izleyen herkesi mutsuz etmiştir muhakkak. Ancak maçın sonucu en çok Başakşehir olmak üzere, Fenerbahçe'yi de Beşiktaş'ı da mutlu etti. Galatasaray ve Bursaspor da Fenerbahçe'yle olan puan farklarını kapatmak için ellerine güzel bir fırsat geçtiği için 90 dakika sonunda mutlu olmuşlardır. Ligin üst sıraları da bu sonuçla fazla çekişmeli hale geldi.