Soma faciasında kamu davası 16 aydır açılamıyor

T24 yazarı Tolga Şardan Soma faciasında soruşturma izni verilen devlet görevlileri için iddianamenin gecikmesini ele aldığı köşesinde "Devlet, bir türlü hesap vermeye yanaşmıyor" diye yazdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- T24 yazarı Tolga Şardan, Soma faciasının üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, haklarında soruşturma başlatılan devlet görevlileri için bir buçuk yıldır iddianame hazırlanmadığına dikkat çekti, "Başlatılacak soruşturmada işin ucunun 'daha yukarıya ulaşmasından' mı korkuluyor?" diye sordu. 

Facianın sivil sanıklarının yargılanmasının tamamlandığını ancak konunun devlet görevlileri boyutunun ısrarla sumen altı edilmeye çalışıldığını belirten Tolga Şardan'ın, Soma Faciasının yargı aşamalarını yazdığı "Soma'da 16 aydır açılmayı bekleyen iddianame: Devlet görevlileri ne zaman yargılanacak?" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"Facianın ardından başlatılan adli ve idari soruşturmalar iki farklı yönde yürütüldü.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2015'te başlayan yargılamada 2016'da dosyaya giren bilirkişi raporu, facianın çıplaklığını ortaya koydu. Raporda, 'Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın (ÇSGB) ihmali ve kusuru olduğu' açıkça belirtildi.

Bilirkişi raporundaki tespitler, Soma faciası yargılama dosyasında 'kamu görevlileri ile bakanlıkların kusur ve ihmalleri olduğunu' belirten ilk resmi görüş oldu.

Rapordaki ETKB'na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) hakkındaki değerlendirmeden bir tespit aktarmak gerekirse; 'planlanandan iki kat fazla üretim yapıldığı, üretim artmasına rağmen havalandırmayı sağlayan ana vantilatörün kapasitesinin değiştirilmediği' görüldü.

Diğer bir tespit de şöyle:

'(...) Aynı zamanda teknik koşullar arasında gaz maskelerinin işçilerin madenden kaçmasına olanak tanımamasından üretim zorlamasına, maden içi etkin haberleşme ve alarm sistemi bulunmamasından acil durumlar için bir planlama yapılmadığı (...)'

* * *
Akhisar'da 2015'te başlayan yargılama Nisan 2022'de, Ankara'da Yargıtay kararıyla sonuçlandı.

Yedi yıl içinde şunlar yaşandı: Yerel mahkemede 2018'de tamamlanan yargılama İstinaf'ta onaylandı, ancak Eylül 2020'de Yargıtay'dan döndü. Yargıtay 12. Dairesi, işletmenin sahibi Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu dört sanığa "olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama' suçundan ceza verilmesini istedi.

Bu arada aynı zamanda işletmeci şirketin yönetim kurulu başkanı olan tutuklu sanık Can Gürkan, Nisan 2019'da yurt dışına çıkış yasağı şartıyla cezaevinden tahliye edildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ndeki üyelerin bazılarının değişmesiyle birlikte Ocak 2021'de Daire'nin önceki kararına itiraz etti. İtirazda sanıklar hakkında 'taksirle ölüme neden olmaktan' ceza verilmesi istendi.

Dosya, bir kez daha Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne döndü. Yeni heyet, ikiye karşı üç oyla önceki kararını bozdu. Sanık Can Gürkan'ın 'bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan' yargılanması gerektiğini belirtti!

Ardından davada başa dönüldü. Yargılama Nisan 2021'de Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlandı.

Davanın Haziran 2021'de gerçekleşen dördüncü duruşmasında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, tutuksuz yargılanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a 'bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma' suçundan 20 yıl; maden mühendisleri Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu'na 12'şer yıl 6'şar ay hapis cezası verdi.

Bu cezalar sonucunda sanıklar tutuklanmadı.

Nihayetinde, Nisan 2022'de Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nin temyize giden kararının düzeltilerek onanmasına karar verdi.

Böylece adli yargılama tamamlandı. Sanıklar, Yargıtay'daki heyetin değişmesi sonrasında 'suçun niteliğini değişmesi' ile az cezayla kurtuldular.

* * *
Buraya kadar özetleme çalıştığım süreç, facianın sivil kısmında yer alanlarla ilgili. İşin bir de devlet görevlileri boyutu var elbette.

Önceki bölümde, faciayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporlarında kamu kurumları ve görevlilerine yönelik tespitlerden bir bölümünü aktardım.

Bu tespitler ışığında aileler ve avukatların başvurusu üzerine ÇSGB, dönemin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kenan Özer başta olmak üzere 13 iş müfettişi hakkında idari soruşturma başlattı.

Madenciler adına ÇSGB'na yapılan başvurunun amacı, adeta katliam yaşanan maden ocağının denetlenip denetlenmediği, denetleme süreçlerinde neler yaşandığı, olumsuz koşulların görülmesini engellemek amacıyla siyasi baskı olup olmadığını ortaya çıkarılmasıydı.

Bakanlık, kendi personelinden olan 13 kişi hakkında soruşturma izni açılmasına izin vermedi. Dosya, şikâyetçi tarafın başvurusuyla Danıştay'a gitti. Danıştay Birinci Dairesi, Aralık 2015'te itirazı reddetti.

Bu arada, Mart 2020'de devreye Anayasa Mahkemesi kararı girdi. AYM, yaşamını yitiren madencilerden on birinin yaptığı başvuru sonrasında, madencilerin 'Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiği'ne hükmetti.

AYM'nin kararı sonrasında Danıştay Birinci Dairesi, bu kez yeni karar aldı. Daire, Aralık 2020'de aldığı kararla ilk kararda adı geçen kamu görevlileri hakkındaki 'soruşturma izni verilmemesi' kararını kaldırdı.

Böylelikle 13 kamu görevlisine yargı yolu açıldı. Danıştay Birinci Dairesi, Aralık 2020'de alınan kararı tam altı ay bekletti! Karar Haziran 2021'de Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

* * *
Peki Soma Cumhuriyet Başsavcılığı ne yaptı? Koca bir 'hiç'.

Danıştay kararının Soma'ya gönderilmesinin üzerine koskoca 16 ay geçti ancak savcılık henüz iddianame hazırlamadı.

Devlet görevlilerinin faciadan sorumlu olup olmadığının ortaya çıkarılmasını sağlayacak soruşturma iki savcı eskitti. Dosya şu anda üçüncü savcıda. Ancak henüz bir kıpırdama yok! Yakın zamanda olacak gibi de durmuyor aslına bakarsanız.

Doğrusunu isterseniz bir buçuk yıla yaklaşan 'sümenaltı' durumu, dosyanın içindeki kamu görevlileri için dezavantaj yaratıyor.

Belki suçsuz oldukları ortaya çıkacak! Belki kendilerine gelen talimatlara göre hareket ettikleri anlaşılacak! Belki işin içine başka 'büyükler' girecek!

Avukat Murat Kemal Gündüz’le gelinen son durumu görüştüm. Dosyayı faciada iki yakınını yitiren Avukat Berrin Demir’le yakından takip eden Gündüz oldukça dertli:

'Ortada ifadeler var. Bilirkişi raporu var. Anayasa Mahkemesi’nin kararı var. Ancak bir türlü Soma’da savcılık soruşturmasını bitirip kamu davasını açamadı. Anayasa Mahkemesi’nin kararı herkesi bağlar, ama Soma’da savcılık Danıştay’dan gelen kararın üzerinden 16 ay geçmesine karşın halen olduğu gibi duruyor. Sekiz yıldır kamu görevlilerini hâkim önüne çıkaramadık bir türlü.'

* * *
İktidar, yoksulun oyunu almak için yoksula çıkarttırdığı kömürü dağıtıyor. Döngü bu.

Yıllarca bölgede tütün ekerek yaşam mücadelesi veren halk, üreticiliğin bitme noktasına gelmesiyle yer üstünü bırakıp yer altından ekmek parasını kazanmaya çalışıyor.

Yargılamaya esas olan bilirkişi raporunun tamamına bakıldığında, madencilerin yerin 800 metre altında yaşadıkları net biçimde anlaşılıyor.

Devlet, 301 madencinin yitirilmesine karşın bir türlü hesap vermeye yanaşmıyor. Üstüne üstlük madenin işletilmesinde ve faciada sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarılmasını da ağırdan alıyor.

Az cezayla kurtarmaya çalışıyor. Sanki hayatlarını yitirenler kendi yurttaşı değil!

Başlatılacak soruşturmada işin ucunun 'daha yukarıya ulaşması'ndan mı korkuluyor?

Unutmamak gerekir ki; hukuk bir gün herkese lazım olacak!.." (YAZININ TAMAMI)